10 Mart 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20

10 Mart 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

244 SERVETİFÜNUN No. 1856—171 “Hayattan ıltımas beklenemez,, Yazan: Alp Kemal Deniz kuduruyor, bomurdanıyordu: dalgalar bir- birini boğuyor, hrsla yükselen başları birbirine çar- piyor ve köpüklenerek eriyordu. Boğulan her damla yeniden vanlüniyor, kımılda dıkça yükselip kuduz dülgalar arasına karışıyor. Fakat bu dirilenler de ihtirasla homurdayan suların vahşi kucağında gömülüp ölüyordu. Bir gün siyah bulutlar arasında bir parıl zul- metleri yararak sonsuzlukları buldu; gessizlikleri mahvedip gökle denizin birleştiği yerde ufuklar doğurdu. Parladı ve parlattı.. Tabiatın zorluklarını yendi; kanunlarını bir hiç gibi svucunda eritti, Senelerce uzak ve meçhullerle dolu derin kuyuları ışıklandırdı. # Dalgalar; yillarca gökte ışik saçan ve her geçen yeni dakikadan sonra yeni bir belirsizi ve yeni bir karanlığı boğup şualarını hakikat mayası ile yuğuran güneşe kinle kükrediler.. Onu da boğmak ister gibi gahlandılar,, Fakat ne.yazık sarp başları o yüksekliğe çıkamadı; kanlanan gözleri kamaşarak bilenen dişleri körlendi ve sendeliyerek birbirlerinin kucağına yı- kıldılar,, Fakat buğulu gözleri ondan aynlımadı; bakışları ihtirastan kurtulmadı, kurtulamadı.. Günler ve geneler geçti; fakat dalgalar cansvar- lığına doymadı. Açılan ağızları her boğduğu hakikatin kanı ile köpürdü.. e gibi geçen hayatın &on çağı idi; o, saatte de ihtiraslar çarpıştı ve dalgalar birbirini yuttu. Her yatanı da bir yutan bulundu.. Koca deniz saldırdı savaştı ve ne buldu ise karanlık ginesine gömdü. # Akşam oluyor.. uzun genelerdenberi görünmeyen karanlık tekrar etrafı sarıyor, zulmet korkunç çehre. sile sırıfıyordu. George Waskington — 241 inci sayfadan mabaat — ederseniz saşmayın, demişti, Fakat onun bu fikri düşündüğü kadar kolay çıkmadı. Washington'da büyük inkilâpçılarda tesadüf edilen fevkalâdeliği. dehayı bulamazsınız. O, mutedil, ifrattan büğlanmayan bir ad , Washington” u bu cihetten tenkit ederler. Onda, ne e Napoliynndali ihtirasa, ne Musolıni'deki heyecana, ne de Gazi'deki görüşe tesa- düt edilemez. Mamafi Washington devrinin ve muhi- tinin icap ettiği seciyede idi. Eğer o da Amerikan ruhunun her an değişen kaprislerine kapılsaydı, şüp- hesiz ki muvaffak olamıyanlar sırasına girerdi. Mahmut Şerif Muhteşem güneş her günkü yerinde.. Fakat rengi sararmış; gözleri fersizleşmişti. Daima nihayetaiz yüksekliklerde dolaşan bakışları aşagılara çevrilmiş, kendini saklayacak yumuşak bir sine, vahşi bir me- zar arıyormuş gibi titreyordu. Saatler geçti. Ne dalgaların kuduzluğu sükün po ve ne de karanlık su kuyularının homurtusu i. Dalgalar birbirini yedi.. ve ugultular rüzgâr ui önünde yekdiğerini kovaladı., Saatler geçti OYokluklara kamşan her dakika emektar güneşi bir az daha sararttı, gözleri bir a7 daha hüzünleşti.. Artık; her saniye yaklaşan ölümünü bekliyordu. Gözleri tamamlanmış bir zaferin gururu ile futur- suz ve lâkaytit. & Karanlık ufuklardan coşgun gürültülerle koşan dalgaların omuzunda ölümün vahşi nağraları çınladı. Boğuşan dalgaların sırtında koştu; yaklaştı.. yaklaştı. Dişleri gıcırdıyor, sivri tırnakları meçhul istika- metlere doğru uzanıyordu.. lüm saçan gözlerini semanın koyu derinliklerine çevirdi.. Parlamak isteyen fakat parladıkça sönen yıldızları, birbiri üzerine yığılarak semaya set çeken bulutları; ölüm okları ile yarmak ister gibi haykırdı. Sesinde ölüm, nefesinde vahşet vardı; yaşayanları yoketmek, yak söndürmek isteyen ih gözleri semayı Benelerin iz yükü altında rengini kaybetmiş, gözleri gözbebekleri sönmüş güneşi gördü. Ağzı köpüklendi; dişleri gıcırdadı.. iskelet kemikleri vahşi bir iktirasla çatırdayıp bakışı kızıllaştı.. Avını bulmuş bir kaplan gibi kudurdu; gonra bir ölüm nağrası ve bir okun havayı yaran ıslığı duyuldu. g O; zaten çoktan hazırdı. Ölüm dalgaları beklediği bir halâs ufku gibi munisti. Bulutlar yarıldı, ve güneş yokluk deniziue doğru yuvarlanmağa basladı; nihayet onun aç köpükleri arasına gömüldü. Sedelerdenberi bekliyen gözler ona kavuştu; bile- neu dişler uzun zamanların aşkı ile gıcırdayarsk, e ali parçaladılar. ar penbe kanı ile kızardı. ee e dalgalar o kızıllığı da son dam- lasına kadar em Geride kalan son bir hatıre... Ölüm okunun ondan ayırdığı ufak fakat parlak bir yıldızdı.. Ne yazık hayattan iltimas beklenemez! Siyah bir bulut dalgası o tek hatırayı da kararttı. söndürdü. AHMET İHSAN Matbaası Limited

Bu sayıdan diğer sayfalar: