15 Eylül 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

15 Eylül 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 1883— 198 SERVETİFÜNUN 255 — Tefrika 10 — Yalnız bir bahar! .- Gideyim, uyuyacak mısın Fikret dedi. — Hayır Siret, uyukum yok, fakat çok fenayım. Her an «nerede idin? ne olduf» gualini bekliyordum. Fakat Siret sormayordu. Belki yüzüne bakabilsem seven bir kalbin yüze vuran akis- lerinden her şeyi keşfedebilecektim. Belki iki saat hiç konuşmadan durduk. Yalnız onun elinin arasıra alnımda gezindiğini hissediyor. Fakat gözkapaklarımı açmaya cesaret edemeyordum.... Bir gün sonra yataktan çıktım. Bir hafta da bö- yle geçti. Ne o bana geçen hadise hakkında bir şey sorabiliyor, ne de ben kendisine izâhat verebiliyordum. Ben de âdeta olan vak'ayı unutmuş gibi idim. Büyük bir fırtınadan sonra gelen ince ve serin bir yağmur gibi ruhumda bir hafiflik, bir sükün hüküm sürüyordu. Şimdi Siret her zamankinden daha ziyade bana sokuluyor, farkediyorum, hemen hiç bir yerde yalnız bırakmayor, daima srkamdan dolaşıyor. Geziyoruz, konuşuyoruz fakat daima boş ve mânasız şeylerden... Tam bir haftadır Sireti eski heyecan ve hararetle okşamayorum, Hatta yüzüne bile derin ve dikkatli bakamayorum, Çünkü bakışlarında eski aşık ve ha- raret dolu akisler kalmadı. Yalnız muztarip bir çift göz daima etrafımda ve bazen gözlerimden kalbime giriyor. Bir akşam yine mehtapta oturuyoruz. Siret başını yavşer dizlerime koyuyor ellerimi tutuyor, saçlarının üzerinde gezdiriyor, ve parmaklarıma, yumuşak, hafif buseler konduruyor, Ellerimi çekmeyorum. Fa- kat bıraktığı zaman ben de bırakıyorum. Tekrar ellerimi tutuyor, gözlerine götürüyor, .ellerimin sırtı ıslanıyor, anlayorum Siret ağlıyor.... — Siret ağlayor musun ? — Fikret, diye başlayor. Bir haftadır çektiğim iztirabı anlamadın mı? söyle beni teselli et, ne oldu? gece nerede idin? Bütün israrına rağmen bir şey söyleyemiyorum. Ve düşünüyorum... ne oldu? ne için onu üzüyorum, niçin saçlarını okşamayorum ve niçin gözlerine bakmayorum ve onları öpmeyorum. Niçin ? artık kalbimde beni çıldırtan, beni ona sürükleyen ateşten bir kıvılcım kalmadı mıf Yâni ben artık Şireti sevmeyor muyum ? Evet, ona bu vâziyyetimin hesabını vermek mecbu- riyetindeyim. Bir zamanlar hayatımdan çok sevdiğim bir insanı, en küçük iztirabına bile bigâne kalma- dığım bir vucudu şimdi şüphenin en yırtıcı ve kah- har pençesinde zebun ve müteessir bırakmak... Bu doğru muf Fakat ne cevap verebilirim! Ona ne diye bilirim, tıpkı bulanık bir suyun durulması gibi içimdeki fır- tınanın yâatışmasını bekleyorum. Henüz hislerim ve heyecanlarım mantıki ve şuurlu bir safhaya girmedi. Henüz bir karar veremedim. Ne yaptım ve ne yapa cağım XI Fakültede imtihanlar başladı. İmtahan âdeta imdadıma yetişti, Evde hummalı bir faaliyetle çalı- şıyorum. Bana Siret te yardım ediyor, beraber çalı- şıyoruz. Bana büyük bir cesaret veriyor.... Ona güya imtihan gibi sualler sorduruyor ve cevaplarını veriyorum. Akşamları yorulunca beraber kırlara çıkıyoruz. Tıpkı iki küçük çocuk gibi koşu- yoruz, oynayoruz, Ve gece erkenden yatıyoruz. Yalnız imtahan günleri mektebe gidiyorum. Ve her dönüşte beni heyecanla bekliyen Sirete müjdeler getiriyorum. Hastalıktan yeni kalkmış bir insan gibiyim. Geç» miş şeyden bahsetmeye ikimizin de cesareti yok. İşte şimdi Sireti daha iyi anlamaya başladım. Şimdi bu kadının beni ne kadar çok sevdiğini, bana ne derin ve sarsılmaz hislerle bağlandığımı farkedi- yorum. Bir annenin çocuğunu sevmesi ve okşaması gibi beni seviyor, içi titreyerek, gözleri yaşlanarak beni seviyor, dikkat ediyorum: Fikretciğim derken sesinin ihtizazında, sesinin musikisinde ne mânidar bir aşk nağmesi, ne hoş bir tabbılık var. Kayalatın ve otların arasına gizlenmiş berrak bir menba suyu gibi onun da kalbindeki, şimdiye kadar keşfedemediğim bu sâf ve &teşli aşk menbâını ne güzel bir hisle seyrediyo- rum. Evet Siret geviyor.. Fakat Siret muzterip. İmtihanlar bitti. Muvaffak oldum. Bir arkadaşım, Anadolunun güzel bir kasabasındaki yerini bana terketmek istiyor düşünmek için müsadesini rica ettim. Bir akşam köprüden vapura binmiştim, eve dö- nüyordum. Yan kamaradan bir ses, Nigârın sesi ka- lağıma ilişti. Bir lahza tereddütten sonra kamaraya girdim.. Nigar yalnız, koluma girdi. — Fikret nerdesin diyor. Bu ne vefasızlık bir buçuk aydır görünmeğdin, aşkolsun. İmtahanları mâzeret gösteriyorum, — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: