23 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

23 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika No: Dünkü ve evvelki günkü kısımların hülâsası: Pragda, hariciye nezaretinin geniş fir, Almanyanın en büyük İnsa- nına yapılan suvikasttan dolayı, Çekoslovakyada bulunan koml- derhal — hudüt harici ni istiyor. — Fakat nazır bu teklifi kapalı bir surette at- latmak sovdasındadır. Bu sırada İngiliz hariciye murlarıudan birinin karısı Praga gitmek üzeredir. — Fakat kocası, bu seyahatın — tehir edilmesi ta- ralftarıdır. Çü pada siyast hava gitükçe karar- maktadır. Kadın, bir arkadaşile yola çıkmıştır. Kocası, karıdına, onun yemek yimek Adetinde olduğu bir lokantaya — haber gönderiyor. Fakat kadin kocasının bu ikazına aldırını bir itizar — pusulam yazıyor ve arkadaşı Perdita ile beraber Prag yolunu tutuyorlar. Berlinden bir salı sabahı bindik- lari Prag ekapresinde kadınların kompartımanına iki erkek yol- cu da girmiştir. Bunlar birbirini tanımaz görünmektedirler. Nihayet bir kolayını bulup kadin- l konuşmak yolunu — bulmuş ve onlar yemek vakti, —yemek vagonuna geçtikleri zaman içle- rinden Macara benziyeni etrafı gözetlemiş, — Alman olanı da bir tomar evrakı kadınlardan birinin çantasına gizlemiştir. Yeoni gelen adam boşalan yere oturdu ve kompartimanın evvelce işgal edilmiş olmasından mem- nun olmamış gibl hoşnutsuzlukla etrafına bakındı! Tren istasyandan kalkıp ta kimsenin kendilerini gözetlemesi- ne İmkân kalmadıktan — sonra, ikinci gelen yolcu evvelâ Macarca ve sonra da Almanca olarak: — “Neden buraya geldiğinizi hiç te anlıyamadım. Beş kompar- tımanda pekâlâ bizbize kalabi- lirdik,, dedi. Şişman zat: — “Anlıyamadınız. mi?,, dedi, “Diğer yolcuların hangi milletten olduğuna dikkat ettiniz mi?,, Macar paltosunu asmak için ayağa kalktı. Diğeri gibl eşyayı yakından muayene etmedise de, etiketlere bir bakışta meseleyi anladı. Sıkı Bir Araştırma — “İngiliz madamları!,, “Bun- ların bize ne faydası var?,, — “Belki de hiç... Fakat her çıkacak fırsattan istifadeye hazır olmak fena bir şey değil. Hudut- ta sıkı bir muayene ve araştırma olacağına şüphe yok. Bundan ucuzca kurtulabilirsek ne mutlu!,, — “Biz mi?,,. Bu sualile Ma- ear sanki böyle bir ihtimale işti- rak ettirilmesine İtiraz ediyordu. Fakat Alman derhal cevap verdi: — “Ne demek isliyor sunuz Kont? sanki bu tehlike size de şamil Ceğil mi? Benim (muvaffak olmaklığım benim — memleketim kadar sizin memleketinizi de alâ- kadar eder. Hem sizin yardıminı- za da ihtiyacım olabilir. Çünkü her halde sizden, benden şüphe- lendikleri kadar şüphelenmezler.,, Füzla.- Söylemeğe vakit kak madı. Çünkü © sırada Caress ile me- kü merkerzi Avrü- | Perdita koridorda görünmüşlerdi. Alman bunlara büyük — bir memnuniyetle bakıyordu. Genç, cazibeli ve her halde zengin idi- ler. İngiliz olduklarına da şüphe yoktu. Bunların “Nazi,, hafiyesi olduklarından kimse şüphelene- mezdi. Yabancılar Şişman — Alman, kadınlarla konuşmak için bir bahane bul- mak için acele işe koyulmadı. Bir müddet onların konuşmasını dinlemekle iktifa etti. Kompartımana girdiği vakit- tenberi'kapalı olan vantilâtorlar söz açmak İçin gayet iyi bir ba- hane idi. Bunları açsa nasıl olur- du? İngilizler zaten temiz ve açık havaya bayılırlardı. O vakit kapıyı da kapamak icabederdi değil mi? Almanca olarak sorduğu ilk Kanat Gelecek harpte, harbin mahiye- tini değiştirecek olan yeni tip bir mitralyozla, düşmanı aı vurmak mümkttn, olabiliyor suali kadınlarca tereddütle kar- şılandığından, muhavereyi göyle böyle bildiği Ingilizceye çevirdi ve kadınlarla konuşmıya başladı. Kendisi bir fabrika acentesi Imiş, ismi Yohann Schmitmiş. Hattâ bunu teyit için birde kart vizit verdi. Çok seyahat ederi Prag- da sık sık İşi olurmuş. Orası büs- bütün başka imiş. Güzel mi? Evet gözel fakat başka yerlere benze- mez miş. Aralarında biribirinin memle- ketlerine kompliman — yapmıya başladılar. Alman Lodrayı met- hetti, Carrsse Berlinden ne ka- dar memnun olduğunu — söyledi. Alman sanki evvelce bahsettiği Prag şehrinin garabetini biraz hafifletmek için orada el'an bir çok Almanların bulunduğunu, ilâ- veye lüzum gördü. Fakat orada- ki Almanların bir çoğu memleke- t terketmişlerdi. Tabil| bunların, memleketin idaresini ele alanlar tarafından teb'it edildiklerini açık- ca söylemedi. Fakat sözlerinden bu anlaşılıyordu. Bilhasta yeni cumhuriyetin garp kısmında ya- şıyan vatandaşlarından bahsetti, Baviyera hudutları dedikleri ha- kikatte siyasi bir masaldan baş- ka bir şey değildi, Çünkü bunun iki tarafında yaşayanlar candan dostu. Ecnebi köyleri Mabirane idarei kelâm ederek komparlımandaki dördücü yolcu- SÖON POSTA 23-4- 1935 yu da muhavereye İştirak ettirdi. Gayet temiz ve her kelimeyi se- | çerek, İngilizceyi Almandan daha iyi konuşan Macarda, memleketin diğer ucunda da vaziyetin aynı ol- duğunu İkrar etti ve Slavak ve nede Çek olmıyan köylerden bah- setti ve gayet müstehzi bir tarzda; “ — Bu köyler kâmilen Ma- carca konuşur. Zaten ondan baş- ka bir lisan bilmezler,, dedi. Her iki erkek birleşerek mem- leketin hakik! sahipleri olan bu zavallıların tevekkül ile değilse de saburla tahammül ettikleri siyasi tazyıklerden uzun uzadıya bah- settiler. Bu muhavere, bir garsonun kapıyı açıpta çayın hazır olduğunu bildirmesine kadar devam — etti. Garson çayı kompartımana getir- meyide teklif ediyordu fakat Caresse yemek vagonuna gitmeyi tercih etti. stü Uçuşta a Kadınlar gidince Sehmil evrak çantasını açtı ve dışarı çıkarma- dan içindeki evrakı tedkik etmiye başladı. *Kont, dedi,, lütfen kori- dorda biraz dolaşır ve bir kimse gelirse beni haberdar — eder misİniz? ,, Macar tereddüt ediyordu! — “Bubun en sağlam yol ol- duğuna emin misin ? ,, —“Evet.... Size #söylemiye unutmuşltum. Hansel geçen hafta geçemedi. Ne olduğundan da ha- berimiz yok. Neden şüphelendik- lerini ve nasıl bir araştırma yapacaklarını da bilmiyorum. Fa- kat onların görmemesi İcap eden evrakı da Üzerimde bulundurmak istemiyorum.... Onları size emanet etmet biyetindeydim.., ,, Macar daha (fazla — tereddüt etmedi. Cümlen'n sonunu bekle- meden dışarı çıktı ve koridorun nçeresinden dışarıya bakmıya g:.ıdı görünüşte — lâkayidane sigarasını içiyordu. Hakikatte ise gözleri ve kulaklarile kimsenin gelip gelmediğini ko'luyordu. (Arkası var) Bugün MiLLi Sinemada 2 büyük film birden KARİOKA görmiyenler ve tekrar tekrar görmek istoyenlere büyük fırsat Hüveten : KORKUNÇ EV Kadınların İkinci Mitingi “Sulh,, Yolunda Bir Keri Daha And İçtiler — Lâkırdıyı bir başkasına ; bırakmadan önce son bir söz söylemekten kendimi alamıyacar ğım! Diyen bir hatibin lâfını bir iki cümle ile bağlamasını bekler- siniz değll mi? Fakat işte size bir hatip ki, son sözünü söyliyeceğini yirmi dakika evvel müjdelediği halde, hâlâ Iâfın arkasını alamadı. Bo mukaddimeden, kadınların yaptıkları dünkü mitingden bah- #ettiğimi sezdiginizi sanıyorum. Bu, Sulhun - faziletlerini saya döke bitiremiyen hatip; miületler cemiyetinin — resmi — murahhası prenses Ratzivildir. Ben ona kulak vermeyi kâfi bu- larak, yanımdaki arkadaşlardan, ax evvel başlıyan mitingin, bir az geçikdiğim için kaçırdığım beylik havadisleri topluyorum : Miting, saat tam on yedi bu- çukda başlamış. — Miting reisleri Senihe Ra- uf hanımla; ittifakın fahri başka- nı madam Karri Sapman mış. Evvela Karri Şapman kongra namına dinleyicileri - selamlamış. Ve lakırdıyı, sulh komisyonunun başkanı Jozetin Şayna vermiş. Ba- na bunları söyleyenler: — O, susalı epey — oluyor... Şimdi de gördüğün g.bi Prenses söyliyor! Dediler. Sordum: * — Matmazel neler anlattı? İçlerinden birisi güldü: — Sen onu geç! Bundan son- ra söylenecek nutuklardan bir ta- nesini yaz kâfi, çünkü hepsi de, evirip Çevirip; aşağı yukarı aynı şeyleri söyliyorlar. Fir diğer arkadaş ta kar ştı: — Aman, dedi, ©x kalsın çok mühim bir havadisi atlaya- caktın? Merakla sordum: — Nedir? — Amerikan — Reis'cümhuru Ruzveltin — bayanından — telgraf geldi. Kongreyi can ve yürekten tebrik ediyor, ve muvaffakiyetler temenni eyliyor! Bizim bunları konuşmamızdan az gönra; prenses son cümlesini | tamamlıyabildi ve alkışlar arasın- da yerine olurdu. Onun yerine de, Malatya say- lavı Bayan Mihri Pektaş geldi. Değerli — saylavımızın, — kalabalık önünde nutuk söylemiye iyice alı- şamadığı gözden — kaçmiyordu. Jozefin Sıyn söze | Elindeki notlar, pek açık tutu- | mamış olacaktı ki, — kelimeleri tane tane sökebiliyordu: — Bizim, dedi, maksadımız, dünya barışımı temindir. Bugün için, bu zaferin bir gün wvve- linde sayılamayız. Fakat, sulh bir odaya kilitlenmiş, elle tutu'ü bir nesne değildirki kapısını kırı| ahverelim. Zaman ve çalışma işt dir bu. Ve biz ergeç, dünyayi sulba kavuşturmak zaferini kaza nacağımıza inanıyoruz. Bayan Mihri Pektaş bu hülâ* sacığını yazdığım uzunca nutkunü alkışlar arasında bitirirken, arkam daki bay'ardan biri mırıldandı : — Biz pek inânamıyoruz ! Bayan Mihri Pektaştan sonrâ sözü, Seyhanın değerli ve genç saylavı bayan Esıma Naymman aldı. EBayan Esma Nayman, tatlı, #“ henkli ve sürükleyici sesile, dim leyicilerin heycanlarını — diriltdi. Fransızca nutkunu, pürüzsüz bir Fransız şivesile okuyan Seyhan saylavının özlü gsözleri her cüm” lede çok uzun alkışlarla kesk liyordu. Sözüne: — Harbı ümumt biteli 08 altı yıl oluyor. Bu on altı. yıldan beridir. ki, bilhassa — Avrupadâ yaşayanların yüzleri on altı gül bile gülmedi; gönülleri on alti gün — bile süküna kavuşmadı! Cümlesile başlayan Esma Nayamat harp sonu felâketinin — amillerini tahlil etti; ve denilebilir ki, im sanlara müthiş harplerden gelen büyük — felâketlarin edebiyatırl! yaptı. Fakat çok - olgün ve çok Co.gun bir lisanlal Bu hakikaten değerli bBayanımız” dan sonra İşlemeyen radyo mik” rofonunun Önüne, İngiliz parla” me :tosunun ilk kadın azası Leydi Astor geldi. Bayan Esmadan — sonra e© fazla alkışlanan bu iradeli İngiliz kadını, kongre — başkanı Korbet Aşbi'nin taşıdığı sevimlilik tacın! kazanmış gibiydi. Onun kısacık Ingilizce sözlerini — tamamlayışın! müteakıp, lâkırdıyı milletler ce* miyetinde Fransa murahhası Ba* yan “Malaterselye,, ye verdiler. Malaterselyo: — Benim dedi, üç çok sempatik ve değerli kadından sonra söz söyle miye kalkışmam bir cür'ettir, Befi ne onlardan birisi gibi mükem Türkçe biliyorum, ne de onlaf gibi meb'usluğum var. Fakat bür na rağmen, affımza sığınacağını ve bu kadar yüksek bir diuleyî kütlesine hitap şerefinden kenci” mi mahrum bırakmıyacağım. Burada, bana en fazla iftihâf veren şeylereden birisi, femini lerin yaptığı bu mitingde, erke dinleyicilerin ekseriyet teşkil ©" mesidir. ve etraf'nda gördhğüu simaların ekserisi de gençtir. Binaenaleyh; bu gaye eirnf"_" da gençlik ve kadın birleşmit demektir. Bu iki emsalsiz KtT ( Devamı 12 inci yüzde )

Bu sayıdan diğer sayfalar: