23 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

23 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B inci kımm SÖON POSTA İTTİHAD v TERAKKİ Nasıl Doğdu?.. No. 282 WHor kakkı mahfuzdunr. 23 - 4- 935 Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öltdü? Ziya Şakir Bütün Istanbul; Kaçan İttihatçıların Dedikodusile Çalkanmakta Idi.. — Kaçtılar!... Bu bir tek kelime, bütün Istanbul muhitinde, korkunç bir bomba tarrakası husula getirmişti. Va ayni zamanda, bu iarraka ile beraber şu feryatlar yükselmişti: (Talât, Enver, Cemal, doktor Nâzım, doktor Bahaettin Şakir, Azmi, — Bedri, Ismall Hakkı; kaçtılar!.. (Babıâli caddesinden, sürü sürü yaverlerin arasında, kemali tanta- na ve depdebe ile geçen muhte- şem otomobilerinin içinde, birer mabut gibi azamet gösteren.. Hatta fl tarihinbe, — Rumelide (kahramanlık) şerefini ihraz eden bu adamlar kaçtılar.. Aman ya- rabbi bu, ne encamıelim. (Bir milyondan ziyade evlâdı vatanı salhanaya sürükledikten, yüzbinlerce türkü, ermeniyi, ru- mu tehcir ettikten sonra, bunların mes'uliyeli baş gösterir gösler- mez, kapandan korkan — birer sıçan gibi kaçtılar! Vaktile meşhur bir Romalı hatip: — Ey, zaman.! " Nevhaslle — teessürlerini İlân etmişti.. Ya, biz ne diyelim?.. Bu, bir alçaklık.. Bir haydut- luk.. Bir hırsızlık.. Bir Çakırcalılık ve belkide, bunlardan daha beter bir şeydir.. Soruyoruz: — Hükümeti hazıra, bu (haze- le)yi niçin kaçırdı?.. Niçin esbabı inzibat, hâlâ ve henliz (Talâtjın nasbettiği eşhasın yediiktidarında?, Talât kaçmış İse... Mutlakiyet devrinde, Abdül- hamidin (celâili asarı mülükâne)sini sütunlarına ( sermayei mefharet ) ittihaz eden.. — Meşrutiyetin ilânı üzerine ayni sütünlarını ( Rumeli kahramanlar )ının ve ( cemiyeti muhtereme İcraatı ) nın takdir ve aitayişleripe hasreyleyen.. Ve on sene zarfında — Babıâğlinin takip etliği (kan - ve - ateş siyaseti )ne karşı da ( süküt mesleği)ni takip etmekten kıl kadar inhiraf etmi- yen bazı gazetelerde okunan şu satırların altında, yalnız iki kelime eksiktir — Veyl, mağlüplara.. * — Kaçtılar!.. Bu bir tek kelime, aynizaman- da ittihatçılar arasında da bir kaynaşma husüle getirmişti. Bu firar hâdisesinden, Merkeziumum! azaları, İsmail Canbulat Bey ve birkaç —mahrem zattan başka kimse haberdar değildi. Hattâ, eski arkadaşlarına Istanbulu ter- ketmenin hayırlı olacağını tavsiye eden Dahiliye Nazırı Fethi Bey bile, o gece böyle bir hâdisenin zuhur edeceğini katiyotle bilme- mekte idi. Vaziyet, mübimdi. Şimdi bütün kinler, bütün gayizler, bütün inli- kam hisleri; geride kalan (ittihat- ç )ların omuzlarına yükletilecekti. Buna binaen artık bu (Çittihtçılık) markasını derhal silmek.. Galeyan haline gelen efkârıumumiyeyi biç olmazsa bir an evvel teskin ede- bilmek cizemdi. Dünkü korgrede, . rels lsmail Canbulat Bey tarafından kapıde İ F (4) Cemal Paşayı kaçıran Seyfi Bey (şim- di inbisarlar idaresinde bir şubenin şefidir) şarı edilen bazı erkenden Merkezlumumiye gel- mişler.. Kongre salonunu işgal etmişler.. Diğer arkadaşlarına da haber göndermişler.. Müzakerata girişmişlerdi. Bu müzakeratın ze- minini, başlıca şu mesele teşkil etmekte idi: 500 Lira zevat, buglün — (lttihat ve Terakki lsmine, derhal nihayet vermek, Müzakerenin ilk dakikaların- dan itibaren fikirler birleşmiş.. Bir iki gün evvel, Talât Paşanın dilinde dolaşan (Teceddüt) ismi, kabul edilivermişti. Fakat.. Adedi yirmi beş kişiyi geçmeyen bir zümre nrasında verilen bu karar; (Ittihat- Terakki) Isminin (Teceddüt) e tahviline kâfi gelemezdi. Bunu, yarın top- lanacak kongreye de tasdik ettir- mek elzemdi. x Vaziyetin aldığı şekll, artık bütün Ittihatcıları süküta mecbur etmişti. Sokaklarda, kahvelerde, gazetelerde göklere çıkan: — Kaçtılar.. Daha da kaça- caklar... Feryadına karşı, İttihat ve Terakki merkezi umum! binasının çatısı altında devam edecek en küçük bir münakaşanın, büyük bir felâket teşkil edeceğine her- kes iman getirmişti. (Arkası var) Veriyoruz! Yeni Ve Kolay Bir Müsabaka Açtık. Buna Herkes Girebilir 100 Okuyucumuz 500 Liralık - Güzel Hediyeler Alacak (1) inciye 100 () », 75 (3) üncüye 50 ” 25 (5) inciye 25 Ayrıca on kişiye (10) ar Hra, 100 kişiye de (125) Ilra kıymetinde muh- telif hediyoler. Ne Konuşuyorlar? Son Posta dünkü 22 nisan pazartesi gününden itibaren kolay, herkesin iştirak edebllece- | ği bir müsabakaya başladı. Müsabakamız şudur: Hergün Son Posta'ya bir resim konacak ve bu resmin altına, resimde ne konuşulduğu- nu bildiren dört cümle yazıla- caktır. Siz bu dört cümleden birini seçip bize bildireceksiniz. Bu resimlerden bir tanesi bu sayfa- ya konmuştur. Resimde ne konu« şulduğu — hakkındaki — ihtimalleri göstermek Üzere de altında dört cümle yazılmıştır. Bu resmi tetkik edecek ve bu dört cevaptan birini seçip bize bildireceksiniz. Son Posta'nın bu yeni müsabakasına bütün kariler işti- rak edebilir. Müsabaka şartlarımız şunlar- dır : Müsabaka Şartları 1 — Resim altında gösteri- len sözlerin resme en uygun ol- duğuna kani olduğunuz bir tane- sini seçiniz. Bu sözün numarasını kupondaki yere İşaret ediniz: Ak tına isim ve adresinizi koyunuz. 2 — Müsabaka 30 gün de- vam edecek ve her gün bir resim könacaktır. Kariler 30 resimin kuponlarını topladıktan sonra - birleşdirip Son Posta müsabaka — memurluğuna — göde- receklerdir. 3 — Müsabakaya iştirak ede- bilmek için 30 resmin de ceva- bını kuponlara doldurup gönder- mek lâzımdır. Noksan kupon gönderenler müsabakaya İiştirak edemezler. 4 — Müsabaka müddeti 50 gündür. Resimlerin neşri bittiği günden itibaren Istanbul ve taşra okuyucularımız. 15 gün İçinde kuponlarımı Son Posta mlüsa- baka memurluğuna göndermeli- dirler. 7 Hazirandan sanra gelen cevaplar kabul olunmaz. 5 — Gelen cevaplar Son Posta tarafından teşkil edilen bir hakem —heyeti — tarafından tetkik edilecek ve en uygun cevapları bulanların hediyelerini ayıracaktır. Müsabaka neticesi 12 Haziran Çarşamba — günkü nüshasmızda ilân olunacaktır. 6 — Son Posta'da çalışan- ların ne kendileri ne de aileleri bu müsabakaya İştirak edemerzler. 7 — Müsabakada kazânanlara şu mükâfallar verilecektir: () inciye 100 (2) ” 75 (3) Üncüye 50 (4) ” 25 (5) 1nciye 25 Ayrıca On kişiye (10) ar lira, 100 kişiye de (125) 1llra kıymetinde ııııhlollf hedi- yeler. ğ Toprak!.. Bak To;;âk İ ( Baştarafı 11 inoi yüzde ) — Otto, oğlum aşağıda top- rak yok. Çimen ve yeşillik yok aşağıda deniz var. Mülâzim Kru- ger elini alnından geçirdi. Sonra makinenin Üstüne koydu. — Ne oldun Otto nen var?. — Hiç, biç geçti... Bu yor- günlük.. bu açlık.. bana birden- bire aşağısı kara gibi geldi... Bellenmiş — topraklar — gördüm... Nemli ve mis kokulu topraklar... Kehribar gibi — topraklar... ve kirazlar.. Gözlerini düzeltti.. Ma- kineyi idare etmeye başladı... Galiba bu, böyle bir sant kadar sürdü. Artık şafak atmıya başla- mıştı.. Fakat onlar bulüt vae sisten başka bir şey göremiyor- lardı. Makine muntazam İşliyordu. Irtifa saati 1700 melre gösteri- yordu. Yüzbaşı Ranke de yugun- luktan yanan gözlerini kapadı. Bu, ne kadar sürdü.. Belki kırk dakika, Arka — kafasında öyle büyük bir acı vardı ki... Mide- sindeki acı gitgide yükseliyor. Bu tazyik adeta gırtlağına çıkı: yordu... Ah, hiç olmazşa bir yaüdum viskileri olsaydı.. O da yoktu. Biraz su.. Hattâ sıcak su olsaydı. * —Toprak.. Bak, toprağı görl- yor musun? Mis kokulu toprak., Ve kirazlar.. Kirazlar.. Sıçrayarak gözlerini açtı. Mü- lâzim başından takkesinl çıkar« mıştı. — Gözlüklerini çıkarmiştı.. Eğiliyor.. Makineden aşağı doğru eğiliyordu, Makine sukut etmekte idi, Belki yüz metre aşağılarında deniz ve dalgalar vardı: — Otto düşüyoruz. Ve yerinden doğrularak ma- kineyi tutmak İstedi. Fakat bu defa mülâzim ona müsade etmedi. Yumruğile yüzüne vurdu. — Bırak ineceğiz.. Karayı görmüyor musun.. İneceğiz diyo- rum sana — Otto.. Otto kendine gel, Hayal görüyorsun hayal.. - Yük- selelim... Hey.. Idare et makineyi öleceğiz diyorum sana Öteki bu sözleri dinlemedi. Çılgın bir kudm!uk içinde ııko- ( Baştarafı 10 uncu yüzde ) vetin birleşip te başaramıyacağı tek İş tasavvur edemiyorum. Ve bu, içimi, ümitle, İmanla dolduruyor ! Ondan sovra, Fransız murah- hası, sözü biraz fazla uzatarak, bu güzel ve nükteli mukadde- meyle uyandırdığı - intibam kıy- metini azaltmıştır. Hattâ dinleyi- cilerden birisi : — Meğer, dedi. lâfın başındaki nükteler, hardal gibi, dinlemek iştahımızı açmak için miş. Fakat bir lokma hardalla bu kadar lâ- kırdı yutulmaz ! Fransız murahhasından sonra nutkuna başlıyan doktor Bay Âkil Muhtarın pek hazırlıklı gelme- diği seziliyordu. — Zaten bunu sonra kendisi de İitiraf etti, ve 1 — Ben, dedi, ciddi bir kon- ferans vereceğimi zannetmiş, ve ona göre hazırlanmıştım. Gelipte vaziyeti görünce, * hazırlıklarımın “boşa çıktığını anladım, ve hemen oracıkta, işin gidişine uyar bir şeyler karaladım! Doktordan sonra Söz sırası Bulgar — murahhasına gelmişti. Onun söylediği Almanca nutku Kadınların Ikinci Miting daşının gırtlağına yapıştı. Yüzbaşi Ranke kuvvetli adamdı.. Fakat uykusuzluk ve açlık onu harap etmişti. Bütün iliklerine, uyku vt yorgunluk, sinsi bir düşman gibl gizli gizli girmiş ve yerleşmişti. Halbuki genç mülâzim buhrat içindeki bir delinin kuvvetile onun Üzerine atılıyordu. Bir elile onutt gırtlağını sıkarken diğerile mat kineyi Idare ediyor ve denize indiriyordu. Okadar inmişlerdi ki nerede ise tekerlekler dalgalara değer cekti.. Sahilden ancak bir on beş dakika uzakta Idiler ve işte ölür yorlardı. Yüzbaşı büyük bir yelt içinde her şeyin bittiğini gördü. Son kuvveti ve son gayreti dt kendini terketmişti o zaman ne yaptığını bilmez bir halde rovels verine sarıldır — Otto — mahvolduk.. yükselmesek — ölüyoruz. Denizin zerindeyiz.. Sana ölüyoruz. di* yorum. Öteki artan bir hezyan musun toprağı, mis kokulu kehr j ribar renkli toprağı görmüyof musun? — Yeşil çimenler.. - Yeşil kiraz ağaçları.. Kızıl kirazlar... Kurtulduk Hans kurtulduk. Yapacak çaresi yoktu rovek verl önce elinden kapmak İsteyeti arkadaşının — göğsüne — dayadıı Tetiği çekti. Sonra —Ottonull vücudunun nasıl arkaya doğrü kaydığını gördü. Ve sonra $ uzatarak makineyi — yakalamak istedi, Fakat... Beceremedi başi döndü, gözleri görmedi.. Kendin" den geçmişti, * ; Iki daaika sonra (Molnz yıl: dızı) İrlandanın Şimal - sahillerin" deki kayaların önünde bulundu: Zavallı Otto, o kayaları uzaktat görmlüş çimen zannetmişti. | Tayyareyi dalgaların Üstündet kurtaran balıkcılar büyük bif dehşetle bu — tayyarenla içinde korkunç çehreli iki Insan gördü' ler. Bunlardan biri yarı baygiti bir halde Idi, mütemadiyen ma* nasız sözler sayıklıyordu. Diği ise tamamile baygın bir hald yatan ağır yaralı... ınlıyıbllınlıı yok denaebil. kadar azdı. Bu itibarla o, Istanbul radyost gibi kendi kendine konuştu sayı” labilir. - Onun da susmasından son miting reisi kalktı, ve gülerek: — Biz ihtiyarlar, dedi, içimi? kâfi derecede döktük. Şimdi gençlik cevap verecek | Ve genç bir bayan elind kâğıda baka baka nutukunu oku ve Üniversite konferane salonu soluk alınır bir mahşere çevli gençli ihtiyarlı ve kadınlı eri koyu kalabalık, kapılara do akdı. Hemde kapdığını sürükliy bir sel gibi. Dışarı çıkarken ikl delikan?! gülüşerek konuşuyorlardı. Birisi * — Bü kadar lakırdıdan sot insan Napolyon olsa, harbe töv” eder| dedi. Öteki güldür — Tek sussunlar diye mi? — Sinir ve akıl hastalıkları müt Dr. ETEM VASSAF Cuğalaşle Ochan B. aparlımamı Tekfiffl| Ev. Kadıköy Bahar ye İeri sokak Teld07

Bu sayıdan diğer sayfalar: