Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Eskı Şehremini şehrın imar işlerini tenkit ediyor (Baştarafı 1 inci sayfada) j — İlâhi (paşa) şehremini iken ne - fAen İstanbulun imarını düşünüp bit plân yapmadınız da, şimdi bu bahse ge- Liyorsunuz? Evvelâ (paşa) dan bu suali sorduk - tan sonra, kitabın «Bu kitabı niçin yaz- dım?» serlevhalı mukaddemesini oku- mağa başladım. Eski şehremini diyor ki: «Şehrimizin belli başlı bazı aksamı- nın müstakbel plânı yapılınca pek ya- kın bir zamanda imar faaliyet'ne baş- lânacağını dört gözle bekler iken son zamanlarda şimdiki Sirkeci ile Galata rıhtımı arasında bulunan limanın gene yerinde bırakılarak tevsi ve ıslahı için mühim miktarda bir para tahsis kılm- dığı ve Londradan ayrıca liman mü -| tehassısları celbedtldiğini ve bundan başka da şehrin ötesine berisine Kon - servaluvar, Adliye sarayı gibi müstak- bel hanitanın yapılmasından sonra yer- leri belli olması lâzım gelen bazı bü - yük binaların dahi hemen inşa ve Ha - — licin en güzel tarafını işgal edip ileride behemehal İzmit körfezinin münasip bir yerine götürülecek oian Azapkapı- daki tersanenin dahi tevsian tamir ve ıslah ettirilmek üzere olduğunu işitin- ce Mösyö Prustun aylarca yapacağı e- meklerin ve ileride hiç bir işe yaramı - yacağı muhakkak olan şimdıki limana - sarfedilecek milyonlarca liraların ta - mamile boşa gideceğini gözümün önü- ne getirdim. Memleketini seven her yurddaş gibi yüreğim sızladı ve tees - sür duymağa başlayınca bu kitabı çı - karmağa karar verdim.» (Paşa) yı üzen liman, başlıca Topha- neden Güzel San'atlar Akademisine kadar yapılacak olan rıhtımdır. Liman bugünkü yerinden kalksa bile, orada bir rıhtıma hiç ihtiyaç yok mudur? Şe- hircilik hakkında yedi tulâ sahihi ol - duğunu söyliyen, görgü ve bilgilerin - den bahseden (paşa) bir şehri güzel- leştirmek için rıhtımdan ne vakit ve nasıl müstağni kalındığını acaba izah edebilir mi? (Paşa) nın bu kitabı neden çıkarma- ğa-karar verdiğini de, konservatuvar| « ve adliye sarayı yapılacağını duydu - ğu zamanki teessüründen anlıyoruz. E- ğer Cemil (Paşa) bu eserini sırf İstan- * bul plânımda yerleri belli olmadan ÂAd- liye sarayı ve Konservatuvar binası ya- pılacak diye yazdı ise bir kat daha zah- met etmiştir. (Paşa) bu binaların yapılması için, plânın bitmesi lâzım geldiğini :ddia e - dıyor Bu delilsiz davayı ortaya süre- ceğine, bunların yeri hakkında ve inşa şekilleri hakkında Bay Prustun mu - vafakati alımıp alınmadığını sorup Öğ- renmesi daha iyi olmaz mıydı? Plân sa-| hibinin muvafakati olmadığmı nereden biliyor? Esasen gazeteler bu hususta uzun boylu neşriyat yaptılar, Böyle id- dialı meseleler taşıyan bir kitabın mü- ellifi nasıl olur da İstanbulun imarı - na dair yazılanları okumaz ve bu neş- riyattan tecahül eder?. A ümr n g ece v etir son Posta Yevmi Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi n Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25. İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aittir. ABONE FİATLARI Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap_ için mektuplara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. EAEAFIRE Senel Ay | Ây | Ay || Kr. | Er. | Kr. | Kr. İ TÜRKİYE 1400 | 7BU — 400 | 150 l YUNANİSTAN | 2340| 1220 | 710 | 270 || BCNEBİ —— | 27001400 | 800 | 800 | Aboane bedeh peşindir. Adres ı değiştirmek 25 kuruştur. ı Posta kutusu: 741 İstanbul Telgraf : Son Posta Telefon : 20203 Cemil (Paşa) gibi garp kültürü ile beslenmiş bir zatın, İstanbulu hiç de- gilse Balkan memleketleri kadar ma - mur görmek isterdim! demesine de hayret edilir. Bu arzu bilgi iddiaları ta- şsıyan bir münevverin isteği değil, an- tak fikren orta seviyeli kimsele - rin marzusudur. «ÜUzağa niye gi - diyoruz, Balkanlardan örnek ala- lim» sözü, fikren orta sınıfın dil- pelesengi olmuştur. Balkanlardan ör - nek almak! Hele bugün biz biraz ra- hat edelim, sonrası Allah kerim; biz- den sonra gelecekler düşünsün demek- tir. Bu «Nemelâzımcılık» tır. Bizim şiarımız bu nemelâzımcılığı yok etmek ve medeniyet kültürü ölçüsünü de Bal- kanlardan almamaktır. İşin kolayını de ğil, gücünü, fakat en iyisini arıyoruz. Gene kitabın mukaddemesinde (pa- şa) diyor ki: «Bu kitapta ortaya attığım fikirler- den başlıcası Yediküle ile Yenikapı a- rasında asri tesisatlı bir liman inşa et- mek...» Yedikule ile Yenikapı arasında li - man yapmak fikri - aflarına mağru - ren söyliyelim - ki Cemil (Paşa) nın değildir. Kendisinden çok evvel bu fi- kir ortaya atılmış, etüdleri yapılmış, plânları hazırlanmış, münakaşaları ol- müuşftur, Bugün Yenikapıda yapı!ması tasav- vur edilen limanın plânını yaptıranlara sordum. Dediler ki: — Filvaki plânı yaptırdık, fakat bu fikir bizden çok evvel dermeyan edil- miş olan bir fikirdir. Hattâ kadim Yu- nan kölonizasyonu zamanında İstan - bul limanı orada kurulmuştu. Bizans devrinde de, orada liman yapmak fik- ri ileri sürülmüştür. (Paşa) nm sinnine ve İstanbula ufak tefek te olsa, iyilikleri dokunmuş ol - masına hürmeten, çok eski zamanlar - dan kalma bir fikre tesahüp etmesini bağışlıyalım. Fakat belli başlı fikir diye ancak bu fikri öne süren bir esere kıy- met vermememizi de o bize bağışlasın. Selâmi İzzet Sedes Bayburd ağaçlandırılıyor Trabzon (Husust) — Bayburd ka- zasının esaslı bir şekilde ağaçlandırıl - masına karar verilmiştir. Kaymakam Hamid ağaçtan mahrum bulunan Bay- burd kasabasını ağaçlandırmak için şimdiden hariçten ve Trabzondan bir çok fidanlar getirttirmiye başlamıştır. Bu fidanlar son günlerde Trabzondan Bayburda kamyonlar vasitasile sevke- dilmiye başlanmıştır. Vizede yeni aşım durağı Edirne (Hususi) — Vizede bir aşım durağı açılması Ziraat Vekâletince ka- bul edilmiş ve ayğır deposu ittihaz edilmek üzere bir yer istimlâk edilmiş- tir. İnşaata bu hafta içinde başlanacak- tır. Bina Ziraat Vekâletinin gönderdiği plâna göre yapılacaktır. Burada attan başka Kıbrıs merkepleri bulundurula- caktır. a Havalar ısınmağa başladı El, ayak, koltuk terlerııiı kesen, nahoş kokuyu gideren yegâne ' sıhhi pudradır. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ ;Beyoğlu - İstanbul : Korku hikâyeleri: - v . * L .. .. Elini istiyen ölü (Baştarafı 8 inci sayfada) uyandım. Âdeta birisi dürtüşlüyordu. Gözlerimi açınca, karşımda, bu adamı görmiyeyim mi? Bana, eli kesik &ol ko- lunu gösteriyor ve azarlıyan bir bakışla bakıyordu. Sonra, lâboratuvara geçti, bütün şişeleri tetkik etti. Elini bula » mayınca, büyük bir hiddetle kesik ko- lunu sallıyarak kayboldu. Bu hareke- tinden, onun, vaktile anlattıklarını hâa- tırladım ve öldüğünü arladım. O gün- denberi, her gece gelir ve böyle, kolu- nu arar. Dört senedir, ne benim, ne ka- rımın gözüne uyku girmiyor, hep o - nün ziyaretini bekliyoruz, uyuyamı * yoruz, hayatımız böylece, müthiş bir ızlırap içinde geçiyor, günden güne e-| riyor, bitiyoruz. Bu sözler, bende amcama karşı derin bir merhamet hissi uyandırmakla be - raber, bir müddet evveli eski bir kitap- ta okuduğum şu satırları hatırlattı: «Bazı kimselerin ruhları, anda şiddetle meşgul oldukları ve ken- dilerinde sabit bir fikir halini almış meselelerle muztarip olarak dolaşır, |£ dururlar. Bu ruhlar ,nasıl kaplumba - galar hem denizde ve hem karada ya - şarlarsa, hem dünyevi, hem uhrevi â- ; lemde yaşarlar. Bu muztarip ruhların arzuları şu veya bu tarzda tatmin e - dildikleri taktirde, onların istirahat - lerini temin kabildir.» Amcama bir şey söylemeden, akşam üzeri tekrar dönmek üzere kendisin - den ayrıldım, Londraya indim. Dos - tum, bahriye hastanesi sertabibi Çek Hevet'e giderek kendisinden bir Hintli eli istedim. Çek şaşırdı. Fakat bahriye hastanesine her gün sürü ile müracaat vaki olduğunu, ölenlerden muhakkak BB bir Hintli olabileceğini hatırlattım. Te- sadüf, bir gün evvel bir Hindli ölmüş. Cesedi otopsi için parçalanmış. Dos - tum istediğimi yaptı, ve Hindlinin eli- ni bir paket yaparak bana verdi. Amcamın yanına döndüğüm zaman, kendisinden, o geceyi de lâboratuvar- da geçirmek için müsaade istedim. Razı oldu. Yatmadan evvel, bir şişeye, has- taneden aldığım eli koydum, bekledim. Muayyen saatinde, hayalet göründü, Raftaki şişeleri muayeneye başladı. Yeni şişeyi görünce, aldı, içinden eli çıkardı. Fakat dehşetten büyüyen göz-. lerim ile onun hu eli sa'lıyarak bana doğru yürüdüğünü gördüm. Sonra şişe ile beraber eli yere fırlattı. Gecenin| sessizliğini kırılan şişenin gürültüsü ! yırtarken, kayboldu. Amcam koşa koşa ve elinde bir lâm- ba içeri girmişti. Yerdeki eli ve şişe kırıklarını gördü. Ne olduğunu sordu,. * Anlattım. Başını sallıyarak: ' — Teşekkür ederim, dedi, benim için yaptığınız bu teşebbüse teşekkür ede-' rim. Fakat rica ederim, bir daha böyle bir tehlikeli işe girmeyiniz, sizi de lü- | zumsuz yere kendi vaziyetime sokmak istemem, Demek muvaffak olamamıştım. Ruh, bu elin bir başkasma ait olduğunu ta- nımış mı idi? Beni bu tecriibeye sevke- - ,'den; okuduğum kitaptaki «şu veya bu suretle tatmin» kaydi irli. Amcamla karşılıklı düşünürken, gözlerim yer » deki ele ilişti ve birdenbire Mmeseleyi anladım. Yerde duran el bir sağ el idi. Halbuki hayaletin sol eli eksikti. Amcam yeni ibir tecrübe yapmama müsaade etmiyordu. Kendisini için çok uğraştım ve lâboratuvarda yat- mamak şartile buna müsaadesini al - dim, Ertesi gün, tekrar dostlum -Hevet'e mMmüracaat ederek sol eli temin ettim ve lâboratuvara koyduk. Amcamın biti - şiğindeki odada, bana bir yatak hazır- ladılar. Yemekten sonra odalarımıza çekildik. Şiddetli bir merak ile hir türlü gö - züme uyku girmiyordu. Muayyen saat yaklaştıkça heyecanım artıyordu. Ni e hayet beklenilen saat geldi. Hayaletin müthiş şekilde hiddet edeceğini ve bu hiddetin tezahürünü merakım nisbetin- de bir korku ile beklerken birdenbire odamın kapısı açıldı ve içeriye, am » cam, çılgın gibi hücum etti. Yatağım - da doğruldum. Amcam üzerime atıldı, beni kucakladı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve bir taraftan: — Teşekkür ederim, diyordu, teşek- kür ederim, Hayatimı kurtardın. Saa- detimi, son günlerimin saadetini sana borçluyum, Hayalet, muayyen saatte, amcama görünmüş, Gülüyormuş, karşısına gel- öldükleri | ikna | YAŞINI Hiç Bir Şey ifade Etmez Bir çok genç kızlar, ihtiyar göründükleri de .... bir çok anneler de genç gibi görünüyorlar... Bu meselede yaş mMmevzuül- bahis değil - dir. ÂAsıl rol oynıyan beb ki cildinizde- ki « Biocel » hayat hücey- releri ) nin miktarıdır. | Cildinizdeki “Biocel,, i canlandırınız ve her ne yaşta olursanız genc bir ten temin ediniz. Cıldımzdeh ıBıoeelb nisbeti derecesinde —yüzünüzde gençlik vardır. Cildin tazeliğini ve genç- liğini muhafaza ve idame için tabiatin cildde yarattığı bu kıy- metli cevherin kurumasına mey- dan vermeyiniz. Onu, genç hay- vanlarda gizlenmiş cild hüceyra- tı merkezinden istihsal edilmiş saf ve taze Biocel ile besleyip can- landırınız. Bu şayanı hayret cev- herin cildiniz için büyük bir te- siri vardır. Biocel'in tabii ihtiya- tını ihya edecek ve hali takay- yüzde bulunduracaktır. ÖO zaman cildiniz, kendi kendine yaşın iler leme alâmetleri olan buruşuk, çizgi, siyah benlerden kurtula - cak ve hakiki ve devamlı bir gençlik manzarası alacaktır. Cild ! için yalnız bir tek «Biocela li un sur vardır. Ö da (pembe renk- I li) Tokalon kremidir. Hemen bu akşam yatmazdan evvel tat- bik ediniz. Sabah ta beyaz rTen- gindeki Tokalon kremini kulla - nınız. Cazib ve şayanı hayret ne ticeler elde edeceksiniz. 72 yaş- larındaki kadınlarda — buruşuk - luklar kalmıyacak ve 500 yaşla- rındaki kadınlar ancak 30 yaşla- rında görüneceklerdir. Genç kız lar da hiçbir vakit görmedikleri cazip bir güzellikte bir tene ma- ı 1 lik olacaklardır. Binlerce Tokalon müş- | terisinden — müessesemize | mektub yazanların *mü- şahedeleri kendiliğinden. gelen en kıymetli deliller- dır: (Yağsız cildim daima çatlar ve kırışırdı. To- kalon buna mâni oldu.) K. S... M. E. Manisa | (Düz ve pürüzsüz bir yüze ancak Tokalon kre- mile malik oldum. Bü- ftün arkadaşlarım yü- zümdeki değişikliğe hayret ettliler. ) M. F. sokak No, M. Bursa Mektubların asılları doğ- yalarımızda saklıdır. | —— — İnegöl Halkevinin isabetli bir kararı İnegöl (Hususi) — Perşembe gün- leri Halkevinde köyllüer meccanen te- davi ettirilecek, fakir olanlara Kızılay tarafından parasız ilâç dağıtılacaktır. Halkevi köycülük kolu faaliyetini art- tırmıştır. Rriş, sol kolunu, ucunda bir el taşıyan sol kolunu ona göstermiş ve veda eden Kafirilerin âdeti veçhile üç kere yer- den selâm vererek kaybolmuş. r BiLİT Neşir ve ilânı Safra Tarım Kredi Koo- peratifi tarafından 20.,4.1937 tarih ve 34 sayılı talepname ile istenilen ve üstünde Bakırköy - Kalitarya İhtiyar Hey'eti ta * rafından ayrıca tasdik edilmiş bulunan mevcut beyan, aşağıya olduğu gibi geç * rildi, ve yayım için Cumhuriyetle Son Pos- |pta gazetelerine yollandı. İstanbul Altıncı Noter Galip Bingöi İstanbul Altıncı Noterliğine: Kooperatifimiz namma imza atmağa yetkeli zevatm iİmza ömrnekleri yukarıya | mucibince başkanla Direktör veya bir üye &anwwwbuhtı-_ teşekkülümüzü ilzam — edeceğini bildirir- saygılarımızı sunarız. Resmi Mühür ve Başkan İmzası : M. Resaneli Üye Üye Üye İmza: Imu. İmzı; T. Dündar S. Petek Kooperatif Direktörü İmza: Reşat Onur BANKA KOMERÇİYALA iTALYANA Sermayesi Liret 700,000,000 İhtiyat akçesi Liret 145,769,054,50 ristan, Yugoslavya, Romanya, Bül- garistan, Mısır, Amerika Cemahiri Müttehidesi, Brezilya, Şili, Uruguay, Arjantin, Peru, Ekvatör ve Kolumbiyada Galata Voyvoda caddesi Karaköy Palas (Telef. 44841 /2/3/4/5) Şehir dahilindeki acenteler : İstanbulda : Alâlemciyan hanında | Telef. 22900 /3/11/12/15 Beyoöğ - lunda; İstiklâl caddesi Telef. 41046 İZMİRDE ŞUBE Ciçü üzerne Mide, barsak, böbrek düşkünlüğüne Fenni İstiyenlere ölçü tarifesi gönderilir Eminönü İzmir sokağı Tel., 20219 ZAHARYA Öreopulos Taklitçilerder: sakınınız. DİŞ TABİBİ RATiP TÜRKOĞLU Ankara cüddesinde : Maserret oteli karşısında (88) No.h muayeneha- nesinde. hergün saat on dörttel (19) a kadar kabul etmektedir.