29 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tür ;.înnt gibi zengin demir cevherine mer- ANKARA MEKTUPLARI ndüsitri hareketlerinde Öze çarpan yenilikler Demir ve çelik fabrikamız için alınacak tedbirler - Bu fabrika yurd ihtiyacını tamamen karşılayamıyacak mı? - Kâğıt sarfiyatı ümid edilmiyen nisbette artı- Yyor - İzmit fabrikasına sipariş vermek için tavsiye arayanlar var - Kayseri'nin 937 mamulâtı tamamen kapandı - Ereğli fabrikasına 300 i$ ilâve ediliyor... ( Ankaradaki arkadaşımız Mecdi S. Sayman yazıyor ) —— İyen nisbette yükselmektedir. Birinci llzmit kâğıt fabrikamız malülâtının Ankara : 27 Nisan ndüstrileşme yolunda atılan E metin adımlar yurdun her bir ii*""!Ciim'le tüten bacalar adedini çoğalt- " Azameti her gün daha iyi duyulan ekonomik geniş bir hareket uyandır - * İptidat maddesini topraktan a - lan Türk endüstrisi, Türk köylüsünün ân zaman ümidsizlik veren tarla - Za sevgi ve bağlılığını da arttırdı. Fab'ikülbı çoğaldıkca istihsali arttır - m* Zarureti başgösterdi. İstihlâk nis- *ti yükseldikce imalâtı çoğaltmak Mecburiyeti doğdu. 1937 Türkiyesinin arzettiği manza- Ta, dostun zevk ve gururla; eğer var - ee20*) düşmanın bile gıpta ile temaşa I &ceği hareketli ve canlı bir tablo ha- ni aldı, Engel tınımıyarak hedefine en kısa za.manda varmayı gaye edinen endüs- Mllime. hareketi; demir-ve Çelik gibi îthî bir mevzuu bile Anadolu toprak- ç İna mal etmekte gecikmedi. Kara - ük fabrikası kuruluyor.., Bir müddet Sonra şeker ve kâğıt endüstrimiz gibi, şünun da tevsii lâzım gelecektir, Bu 'Eltıyaç şimdiden belirmiş gibidir. İs - K kudreti -şimdilik yılda 180.000 9N muhtelif eb'ad ve profilde demir lar, potreller, gibi her nevi for- demirlerile endüstride en çok kul- nilan saçlar ve en esaslı demir ihti - Yaçlarımızdan birini teşkil eden demir JOrular imal edecek olan bu fabrikanın Tşası 1939 nisanında ikmal edildiği an yurdun bu nevi eşyaya olan ih- Yacı, hiç şüphesiz bu nisbeti pek çok Seçmiş bulunacaktır. Zira, 1934 yılında demir, çelik ve boru idhalâtımız ancak 100 bin tonu buluyorken, 1935 de bu nisbet 190 bin tona varmış ve şimdi de 200 bin ;:"'“ geçmiştir. İnşa halinde olan Cum- Uriyet Türkiyesinin kültür seviyesi © yükselmektedir. Bu seviye yükseli- # medeni ihtiyaçların artmasını ve ?deniyelin sinesinde yer verdiği de- Mirin sarfiyatının da yükselmesini Mucib olmkatdır. Demir ve çelik endüstrisinin kurul- Masına teşebbüs edilmekle beraber, bu #Bir endüstriyi koruyacak tedbirlerin de derhal ahnması faydalı görülmüş - - Sulh zamanında Faraşo ve Ayaz- €2 olan madenlerimizden istifade e- d':'lmemesi ve cevherin dışarıdan temi- îıf kal'al'hçmış bulunduğundan; ilk ted İt olarak hurda demir ihracatı mene- dı]“'lioti.r. İkinci tedbir olarak da nakil Vasıtalarımızda — demir için konmuş Ulunan tarifelerin değiştirilmesi mev- Zuu bahstir. Bu iş esaslı olarak etüd e- dilm :;ka)_'a kadar demir cevheri ve hurda ©mir nakliyesi için tarifelerde mühim - Mikdarda tenzilât temin edileceği gibi, ——-__—'_ı——_. __(*) Âziz Şef Atatürk geçenlerde bir diyordu ki: «Bizim düş - manımız yoktur. Eğer varsa, o; mede- iştir. Hariçten ve yurd içinden fab- | (Türkün kabiliyetine canlı bir misal: Kayseri fabrikasında koca bir makineyi idare eden küçük bir kızdır. ) memleketin her tarafına mâmül de - mirin nakli için de aynı tenzilât temin olunacaktır. Bu hususta hükümet ya- kında Büyük Millet Meclisine bir ka- nun projesi tevdi edecektir. Memlekette ekonomik kalkınma in- kişaf ettikce, okur yazar adedi çoğal - dıkca kâğıt sarfiyatı da ümid edilmi - (Baştarafı 1 inci sayfada) tayyarecileri itham olunmaktadır. Alı- nın tafsilâta göre tayyareler şehrin se- kiz kilometre etrafındaki münferit çift- likleri de bombardıman etmiş ve yak- mıştır. Hattâ koyun sürüleri bile mit- ralyöz ateşine tutulmuştur. Hava hü - cumu, mallarını satmak üzere köylü - lerin şehre indiği bir pazar günü yapıl- mıştır. : Reuter'in mühabiri diyor ki: «Patlamamış bir yangın bombası idi ve üzerinde Alman markası vardı. Guernica, tamamile müdafaasız bir şe- hir idi. 10 bin nüfuslu bir şehir, tüten bir,ankaz yığını haline gelmiştir. Henüz o günü evlenen iki genç ya- taklarında çiçekler arasında ölü olarak bulunmuştur. Ankaz altından çıkarılan bir kaç ceset parçalanmış bir halde idi. Guernica'dan kaçan binlerce kişi şim- di Bilbao'da açıkta bulunuyor. Civar- dan buraya köylüler iltica etmiştir. |Köylülerin anlattıklarına göre, Alman tayyareleri tarlalarda çalışan kadınları da mitralyöz ateşine tutarak öldür - müşlerdir.» 8 saat bombardıman edilen şehir Guernica'nın üzerine 8 saat müd - detle binden fazla bomba atmışlardır. Tayyareler, 40 metreye kadar inerek kaçan halkı mitralyöz ateşine tutmuş- lardır. Santa Clara manastırı ile kilisesi ve Sairit-dJean kilisesi harab olmuştur. Şehrin bir çok yerlerinde yangın çık - mıştır. 4 felerin pamuklu mensucata dair olan İspanyada havadan katliâm buldum. Sekiz yüz gram ağırlığında gördüğü rağbet bunun bariz bir misa- lidir. Tipik bir hâdise olarak kaydede- yim ki, İzmit fabrikasına sipariş ver- mek için Ankarada tavsiye arıyanlar |' vardır... Dokuma fabrikalarımızın mamülâtı piyasalarımızda kapışılırcasına satıl * maktadır. Kayseri fabrikasının 1937 imalâtı, henüz yılın dördüncü ayında olduğumuz halde tamamen kapanmış- tır. Fabrika yeni sipariş alacak vazi - yette değildir. Mermerşahi, salaşpur, patiska, saten gibi ince dokuma çeşid- leri imal eden Ereğli bez fabrikasına 300 iğ daha ilâvesi kararlaşmıştır. Bu- gün 15.200 iğ ve 300 dokuma tezgâ” hile çalışan bu fabrika yakın zamanda geceli gündüzlü ve iki ekip amele ile çalışmıya başlıyacaktır. Pamuklu dokuma fabrikalarımızın imalâtına rekabet maksadile damping fiatlarile memlekete sokulan bazı eç - nebi pamuklu mensucatının bu gayri tabit rekabetini karşılamak için güm- rük tarifelerimizde değişiklikler yapı- lacaktır. Bu husustaki kanun projesi - nin ana çizgileri hazırlanmıştır. Tari- kısmında bazı kalemlere yüzde kırk, bazılarına da yüzde yirmi nisbetinde zamlar teklif edilecektir. Mec. S. Yapılan hücuma 120 tayyare iştirâk etmiştir. Madrid'in bombardımanı Madrid, 28 (A.A.) — Hükümet merkezinin bombardımanı dün bütün gece devam etmiştir. Bir çok kişiler öl- müştür. Hasarat, mühimdir. Cumhu - riyet tayyareleri Madrid'e ateş eden bataryaların yerlerini bulamamışlar - dır, ğ Cumhuriyet tayyareleri Talavera del Tajo ile civarını bombardıman ede- rek âsi kıtaları ve cephane nakletmek- te olan bir treni tahrib etmişlerdir. 5000 esir Salamanca, 28 — Neşredilen resmi bir tebliğde ezcümle şöyle denilmekte- dir: Üç gün içinde 5.000 den fazla esir alınmıştır. Bask milislerinin zayiatı muharebe harici bırakılan 10.000 kişidir. Bütün cephede yüzlerce Bask mili- si teslim olmaktadır. —- DOYÇE ÖRİENT BANK Merkezi: Berlin Türkiyedeki şubeleri; Galata - İstanbul - İzmir Deposu: İst. Tütün Gümrüğü * Her türlü banka işi * HErAN D : AAT AT YA ae , : ç y e. Y Li '7 z Wi can * Mtre GA , arihten Sayfalar : Sekiz milyon liraya mal olan Mısır seyahati *k * * Bir gemicinin pabuçsuz çocuğu korsanlar tarafından kaçırılmış ve satılmıştı. Bu esir çocuk bir gün dünyanın en muhteşem impa- ratorluğunun en kudretli adamı oldu. Bindiği atın eğer takımı tamam 150,000 altın deiorindc elmaslar, yakutlar, incilerle süslenmişti, 1524 senesi eylülün otuzuncu gü - nüydü. Haliçten çıkan on kadinga Sa- rayburnunu kıvrılırken kıyıdan da bır saltanat kayığı ayrıldı ve en öndeki kadirgaya yanaştı. Kızıl ve sırmalı elbiseler giymiş olan on sekiz kürekçi o zamanlarda dünya- nın en kudretli hükümdarı olan Ka - nuni Sultan Süleymanı gemiye getir- mişlerdi. Donanmanın önündeki kadirga otuz altı çift,kürekli, büyük bir gemiydi. İçinde beş yüz Yeniçeri vardı. Kıç ka- sarası bir sarayın sofası gibi döşenmiş ve üstüne kırmızı atlastan sırma işle - meli bir tente gerilmişti. Padişah oraya geçti ve İbrahim Pa- şa ile karşı karşıya oturdular. İkisi de gençtiler. ş İbrahim Paşa bir kaç y evvel pa - | dişahın kız kardeşile evlenmişti. Padi- şahla o kadar yakın dost olmuşlardı ki bunun bir eşi daha görülmemişti. Şim- di İbrahim Paşa teftiş için Mısıra gidi- yor ve padişah ta onu uğurluyordu. Bu, olur şey miydi? İbrahim Paşa dediğin kimdi? Par - galı bir gemicinin oğluydu. Korsanlar tarafından çalınarak Manisada bir ka- dına satılmıştı. Güzel ve zekiydi. Sul- tan Süleyman gençliğinde onu tesa - düfen gördü, sevdi ve satın aldı. Padişah onu kölelikten sadrâzamlığa yükseltmiş, kız kardeşini vermiş, şim- di de bizzat uğurluyordu. Padişahlar kendilerine «Allahın arz üzerindeki gölgesi» derlerdi. O gölge- nin en büyük ve uzunu şimdi bir Ve - nedikli kölenin ardından sürünüyordu. Sultan Süleyman İbrahim Paşayı A- dalar açıklarına kadar götürdü. Sarı - lıp öptü. Hattâ gözleri vaşardı. Ona |sağlıkla gidip sağlıkla gelmeyi candan İbrahim Paşa Sakız adasında Vene - diklilerden büyük hürmetler gördü ve hediyeler aldı. Teşrinisaninin yedinci günü Radosa vardı. Oradan da İsken- deriyeye doğru yola çıkıldı. Havalar gayet güzejdi. Birer veya ikişer tane müselles yelkenli olan ka - dirgalar rüzgâr önüne düşmüşlerdi. Pek iyi yol alıyorlardı., Herkes bundan yolculuğun iyi neticeler vereceğine hükmediyordu. Böylece beş gün geçti. Ertesi gün İs- kenderiye kalesinin gözünmesi bekle - niyordu. Fakat birdenbire rüzgâr dur- du ve tam provadan esmiye başladı. Yelkenler indirildi, kürekçiler çalış - mağa başladılar. Lâkin rüzgâr gittik- çe sertleşti ve donanmayı geldiği yol- dan geriye attı. Çaresiz Radosa döndü- ler. H Bir iki gün sonra rüzgâr düzeldi ve | yeniden yola çıktılar. Fakat ne garip - tir ki gene tam İskenderiyeye yaklaş - tıkları sırada rüzgâr değişli. Bir türlü ilerlemek mümkün olmadı. Gene geri atıldılar ve Mermeris limanına girdi - ler, Rüzgâr sanki İbrahim Paşa ile eğle- niyordu. i Sadrâzam üçüncü defa denizden güt- Yazan: Turan Ca miye cesaret edemedi. Bunda bir uğur- suzluk seziyordu. Bunun için karaya çıktı ve öteden beriden toplattığı atlar- la karadan yola çıktı. Ancak ertesi sene, yani 1525 senesi martın 24 üncü günü Kahireye vardı. İbrahim Paşanın Kahireye girişi de belki Fir'avunlardanberi Mısırda gö « rülmemiş bir ihtişamla oldu. Pırıl pı- | rıl işlemeli ve sırmalı elbiseler glİy- miş olan Yeniçerilerle Sipahilerin ge- çişleri gözleri kamaştırıyordu. Süva - rilerin mızrakları mavi ve beyaza bo yi yanmıştı. Sadrâzamla hademesi, padi' - şahın hademesi gibi sırmalı külâh ve elbise giymişlerdi. Paşanın bindiği atın eğer takımı bilhassa göze çarpıyordu. Bünu Kanuni Sultan Süleyman he- diye etmişti ve yüz elli bin altından fazla bir kıymette bulunuyordu. Mısıra bir vezir değil, sanki sultanın kendisi giriyordu. İbrahim Paşa orada epeyce iyi işler gördü. Kanuni Sultan Süleymanın ilk devirlerinde Ahmet Paşan'n hiyanetile karışan Mısırda muntazam bir hayat başladı. Börç için hapsedilmiş olan bir çok fakirlerin borçları devlet tarafından ö denerek serbest bırakıldı. Haksızlıklar — tamir edildi. İbrahim Paşa Suriye yolundan dön: dü. Yollarda sancak beyierini, valileri teftiş ediyor; işlerin yolunda gitmesi, halka zülmedilmemesi için tedbirler alıyordu, Padişah tarafından ne dere * cede sevildiği ortalığa yayılmıştı. Bu - nun için herkes te onun gözüne girmek istiyordu. , Padişah ona parlak bir istikbal me « rasimi hazırlamıştı. Muhafız askerle - rile vezirlerini İstanbula dört günlük yola-kadar gönderdi. Ayni zamırnda sadrâzamın binmesi için çok degerli bir Arap atı gönderdi. Bu atın eğer ta kımı dünyanın en büvyük ve değerli elmasları, incileri, pırlantalarile süs « lenmişti. O zamana kadar görülmemiş derecede san'atkârane işlenmişti. Eğer takımının kıymeti tamam yüz bin altın tahmin ediliyordu. Mısırın bütün masrafı çıktıktan son: ra hazineye göndereceği para o zaman seksen bin altın olarak tayin edildi - ğine göre padişahın giderken ve gelir- iki ken vezirine ve eniştesine hediye etti- ği iki eğeri yapmak için tamam dört buçuk senelik Mısır varıdatı peşinen harcanmış bulunuyordu. ' Sultan Süleyman İbrahim Paşanin dönüşüne pek sevindi. Zaten onun ay - rılığına dayanamamış ve sadrâzam, ©- nun hemen gelmesi için gönderdiği ha- ber üzerine dönmüştü. Padişahın bu eşsiz hediyelerine kar şı Pargalı gemicinin papuçsuz oğlu ve Manisalı kadının kölesi de ellerini bağlayıp durmamış; tamam iki vüz bin altın değerinde elmaslar, ydkutlar ve pırlantalarla süslü bir kavuk vermiş * AA Mısıra yapılan seyahat aşağı yukarı sekiz yüz bin altın, yani şimdik: parâas mızla sekiz milyon liraya malolmuştu. N 4 ai N ” Ka dözaş | * Hü vüd, A gee Ğl A a | -ö Fi « "i d bt LAi -, Bi e. —a 36 | e ee Hi v AF DA V Vi NÜ z eli E L Fi LA S F MAĞ bi M , â F G b a Y #af L YA l di edi e "i l a İti Yti

Bu sayıdan diğer sayfalar: