20 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

20 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- BON POSTA Mart 20 | Milli Tarihimizin Meçhul Kalan Bir Hakikati Aydınlanıyor | Vatan ve Hürriyet - İttihat ve Terakki (Türk Tarih Kurumu Belleteni- nin son çıkan nüshasında intişar e- den, profesör Bayan Âfetle, Hüsrev Sami Kızıldoğanın mühim birer ya- zısını aynen iktibas ediyoruz.| — Türk Tarih Kurumu . Asbaşkanı Profesör Bayan Âfete — 'Türk Tarih Kurumunun 1 nisan 1937 ta- rihli ikinci sayılı Belleteninde (Atatörkü dinlerken) başlığı altında yazdığınım kiy- metli ve samimi yazıyı okudum. Harbiye mektebinden erkânıharb yüzbaşısı olarak gıkan Mustafa Kemalin Şamdaki menfasın- da geçen axkeri bir macerayı anlattıktan sonra kısaca (VATAN ve HÜRRİYET) ceml- yetinin Atatürk tarafından nerede ve nasıl kurulduğunu hikâve ediyorsumuz. Bu yazılar şimdiye kadar meçhul kalan bir tarihi hakikati aydınlattı. Bu itibarla Türk | tarihine yeni bir bazine kazandırdığınızdan dolayı sizi candan tebrik ederim. Yazınışın sonunda «Evrensel ve tarihiğ işi 1903 Inkılâbının esasını Şamda Dr. Müstafa- mın evinde aramak lâzımdıre cümlesile bili- riyorsunuz. Muslafa Kemalin bu büyük eserini mem- lekete nasıl yaydığını ve 1908 inkılâbına ne Buretle müyasir olduğunu her safhasında ya- Şamaiş bir adam sifatile ben de söyliyeceğim. Bayan Afet, bu mes'ud fırsatı bana verdiği. nizden dolayı size teşekkür ederim. Mustafa Kemal Selânikte Şamda Dr. Mustafanın evinde Atatürkün kurduğu «VATAN ve HÜRRİYET, cemiye- | U o havallde intişara başlamışlı. Ancak bu / büyük eseri bütün memlekete yaymak, teş- d onun muazzam dehâ kur sahalar arıyordu. Sultanır dıina karşı meme leket ve mülleti kurtarmak samanmın gel- diğine kat'iyetle inanmıştı. Bu taanış, bu â- teşin ülkü, hütün mevcüdiyetini sarmıştı. hun düşündüğü geniş ihti- Jâb hareketlerine üssülhareke ola- mazdı. Kendisine en müsald muhit yabanet unsurların iftirak şarişleri içinde kaynaşan (Makedanva) Idi Hem de orada mekteb ha- yatımdanbe-i sevdiği, itimad etliği yüzlerce Sedakâr zabit arkadaşları da vardı. Bunlır' Şürişçi unsutlarla — Makedonyanın yeşil — ve Zengin ovalarında, ormanlı ve karlı dağla- | yında maksadez garpışıyorlardı. Orada ya- kın tehlikeyi anlamış olan Türk kütlesi daha yyanık, daha olgundu. Hemen kararını ver- di Makedonyaya geçmek. Fakat Mustafa Kemal Şamda hür ve ser- best değildi. Oraya sürülmüş, ber dakika ne. Zaret ve tecesrüs altında bulunuyordu. Bu *Şartlar içinde büyük emelini nani tahakkuk rar etmek demekti. Ruhunun bu ilk isyan a- teşile Akdeniz kıyısına indi. Oradan İlk va- purla Akdenizin dalgalı enginlerine açıldı. Selânikte heyecan Mustafa Kemalin Yunanistandan yazdığı bir tolgraf arkadaşları arasında hemen şâyi olmuştu. Bu telgraf kendi gınıf arkadaşların- dan erkântkarb yürbaşım Selânikli Ahmed Tevfiğe (1) hitaben yazılmıştı. Bir gün Mustafa Kemal Selânik rihtımına yanaşan bir vapurdan çıktı. Derin mavi göz- lerinin içinde ihtilâlin şimşekleri çakıyordu. Rıihtımda kendisini bekliyen Tevfiğin celle- rini hararetle sıktı. Kendisinin olan bu gü- zel memlekete ayak basar basmaz duyduğu tatlı beyecan içinde yolculuğun bütün zah. metlerini, meçakkatlerini unutmuştu. İskele- den, yıllarca çocukluğunun aziz ve ateşli ha- tıralarını taşıyan sokaklardan geçerek evine doğru gitti. O gün Çok sevdiği annesinin şer- kat ve bhasretle tutuşan huzurunda aylarcı sürmüş olan hleranımı dinlendirdi Mustafa Kemal faaliyette Rıhtima çıkar çıkmaz Ahmed Tevfikten eski arkadaşlarından şalr ve hatib Ömer Na- ciyi sordu. Akşam kendisini görmesini söy- ledi. Ömer Naci, diyebilirim ki, Mustafa Ke- maldeki gizli kndret ve dehâyı ilk keşfeden bir yarıvefakârı 1d. Yüksek bir halk hatibi olan Ömer Naci, Mustafa Kemalden sonra ordu ve memleket içinde pek çok zevilen bir| döcek menfer bir şahsiyettir. MNet ""g'_' zattı. O gece Naci ile buluştular. Üçüncü or-| Ve #tibdad altında mahvoluyor -Hürriyet du mıhtakasında da (VATAN ve HÜRRİYET) | FUYan bir memlekette ölüm ve izmihlâl var- cemiyetinin teşkiline karar verdiler |fır. Her terakkinin ve kurtuluşun anası hür- Ertesi gün Naci Lembet'leki topçu kışlası- |TiYOttir. Tarih bugün hiz eviâdlarima bazı na geldi. Pana Mustafa Kemalin geldiğini | ÜYÜK vazifeler tahmli ediyor. Ben Suriye- üyerek bu akşım Selânik Aşkeri Rüşti- d& bir cemiyet kurdum, İstibdadla mücade- İ A b anan Jeye başladık. Buraya da bu cemiyetin esa- yesi muallim'erinden Bursalı Hakkı Bahanın a n n evine mühim bir meselenin müzakeresi için STt kurmafa geldim. Şimdilik gizli çalışmak gideceğiz, dedi. Hiç unutmam © taşkın ve Ve ttakilâti taazur etlirmek zaruridir. Siz- Ateşin ruhl Nacl ferkalâde bir heyecan ge CN fetakârlıklar bekliyorum. Kahhar bir Çinde sarsılıyor, hiçbir yerde oturamıyor. ge- | Stibdade korg ancak ihtilâl ile cevab ver- tenin hulülünü sebırsıslıkla bekliyordu. "Na- |mek ve köhnelejmiş olan çürük idareyi yık- ci'ye, bu mühim içtimam mevzuunu sordukça | TAk, Mmilleti hâkim kılmak, hülâsa vatanı açık söylemiyor. valnız Cümldlerimizin ta. | Fürt hakkuk) etmek Üzere olduğunu söylemekle TUM> r Iktifa ediyordu. Akşam olmuştu. Muzyyen f“*“ e ga “_:h'““:"’;'” ::’:":'-['fl saatte Hakkı Bahanın Kula kahvelerine gi-| Lütbanın tölkun ziyaları içinde Musta den yol üzerindeki evine karanlıkta girdik. | Femalin mehib ses er4 BAA Gali Hakkı Baha yeni evlenmiş bultntyordn. Ga- | lanıyordu. Ömer Naci ayağa kalkarak, Mus- tafa Kemalin hitebesine karşı o tatlı şive- sile: eMfustafa Kemal, arkandayız, seni takib YAZAN: Hüsrev Sami i | ! ) ! zel döşenmiş bir gelin odasında toplanmış- tık: Mustafa Kemal, Ömer Naci, Hakkı Ba- ot ha, Mustafa Necib (2) ve ben. Kahveler içil- | ©dtvci « e dikten, Hakkı Baha ile bazı lâtifeler yapıl- | BZi L'!’nmîxk";“—'m—?z*ü”- "ı:"ı diktan sonra Müstafa Kemal oturduğu kol- (Y€t verilmes. 0 ancak alısır. Zu ğ ü N tuktan doğrülarak ağır ve vakur bir ada fle | dad altında tnliyen bu masum ve biçere m <Arkadaşlar, dedi. Bu gece burada sisleri | İ#ti kurtaracağız, yaşaşın hürriyet ve ihti- toplamaktan mâakradım gudur: Memleketin (14 kayila süküle DU etolgü. Daiünalilin aa» szülene eli iüğklim a e$ afa Necib, inkılâbın o fedükâr evlâdi, görmüyorum. Bunu eümleniz müdriksinla Bu $izli hıçkırızlarla yanımda gözyaşlarını zap- bedbaht memlekete karşı mühim vazifeleri. tetmefe çalışıyorda Mustafa Kemal tekrar |kurtarmak için sizi vazifeye davet ediyo- | gi #lümler, cellâdlar, işkenceler bile | zerine koyarak ölünceye kadar bu mukaddes dava uğrunda çalışacağımıza and içtik. Bu tarihi manzara cidden muhteşem ve vivi IdL Atatürkün yüksek hururunda o ge- €e Türkün kurtuluş tarihi doğmuştu. Bu gu- retle 1908 inkılâbını yapan Vatan ve Hürriyet geemiyetinin o gecs Selânikte de temel taş- ları konulmuştu. ğ 1908 inkılâbı Yazımın başında söylediğim gibi meçhul kalan bu tarihi hakikali milli tarihe artık vermelidir. Bu sır-t bilen hayatta üç kişi kal- mıştır: Atatürk, Hakkı Baha ve ben. Mustafa Kemali zalim idare tekrar Şama iade etti. Selâzikte kalan arkadaşları Mus- ltafa Komalin kendilerine tevdi ve emanet Tiyet cemilyeti vatanın her köşesine dal bu- dax saldı. Memleketin en kıymetli, en fedakür evlâdlarımı sineslne aldı. Bası küçük grup- lar da buna iitihak etti, nihayet bu teşekkül aZ zamanda taarcuv ederek kahramanlarile 1908 temmozu: zalim sultanın karşısına dikildi. Hükümet faaliyette 1407 martında bir hüdişe cereyan ettl Bul, tanin hafiyeleri bu gizli teşekkülü sezdiler. Cemiyetin fgal Azasından Iki kişi pek şüb- beli görüldüğünden hükümetce takiblerine başlandı (3), Buclardan birisi Ömer Naci, diğeri de bendim. Nacl O sıralarda Selânikte intişar eden (Cocuk Bahçesi) gazetesinde Filozof Riza Tevfikle çetin bir kalem münakaşasına gir- mişti. Bu edebi münakaşa nihayet mevxuun- dan çıktı, ve siyasi bir şekli üldi. Naci bir makalesinde (4) Rıza Tevfiğe karşı «Beş asır- lik bir tarihl şanüşeref ebediyen topraklara gömülürken, gibi © devirde söylenmesine co. vaz verilmiyen taskın sözlerle vatanın içinde bulunduğu felâket! haykırarak tlân etmişti. Bu yarılar 6 zaman Selânik muhitinde bü- k bir heyeean tyandırmıştı. Bu lisan mü- a Sen de uzaktan karışmıştım. Bir arkıdaşlarından Talât (paşa), ! bususl davet ederek şöyle bir tekilfte bulundu: Bugün Umuml Müfettişlik- ten bir arkadaş bana sirin terkifiniz için ikle Mabeyn arasında şifreli telgraf. 1 olunduğunu söyledi. Ben de bu şif- ufhanede gürdüm etin henür harekete geçecek kadar olmadığımı takdir edersiniz. Tevki- daka bazı tevkifler de takib edebilir. miyetin setimeti namına ikinizin de sını: af tah Biz € fikri |bebler müzakere bir neşriyat v: Parisle ç: Hem de ayr bi 38 Gecenlerde (Beşçimar) da kirriz veçhile cemtyetin harjede acılası da bulunmak Lkzundiır. an Prons Sabahaddin ve Ahmed ettirecekti? İşte bu kördüğümü çözmek M-İmiz vardır. Onu kurtarmak yegâne hedeti- | SÖze başladı: «ArkadaşlarI» dedi. «Gerçi biz- (Resa partllerile teması ancak siz yapabilir- zumdı. Mustafa Kemal için bu hayatta müşkül ve gayrimümkün yoktur. Bir kere karar verdik- ten sonra o şey müutlaka ve behemehal ol- malıdır ve olur. Makedonyaya geçmek için izin almak veya mâzerat dermeyan etmek zaruri bir mecbu- riyetli. Fakat Mustafa Kemale kim ve ne ce- saretle izin verebilindi? En meşru mazeretleri | bile kabul edilemezdi. Bu vaziyet karşısında Mustafi Kema) kendisine hâs olan kararını yerdi: İzin almadan gitmek. Bu hareket fi- Harb Akademisinden çıkar çıkmaz Beşin- ©L orduya sürülmüz olan Erkânıharb Kola-| Gası Mustafa Kemali bir aralık Belânikte görüyaruz. Ha, venlü dalresinde izinli bir ge- | Wiş değil, istibdad devrinin tarassud ve takay- mılarak bir kaçıştı. İzah ede- Müstafa Kemal, Beşi mıntakasında piyade s! Yuhu, dakılâb Healinin yüksek Hhamları Hle doluydu. Şamda, bir gece, tüccar veya dök- tor Mustafanın evinde kurduğu «HÜRRİYET ve VATAN ORMİYETİ» teşkilâtını Makedon- yaya yaymağı düşünüyordu. Kalasını ve kalbini saran bu düşünce Hle ©, bir gün Yafayı terkederek Mısıra kaçtı. | Hedefi Selânikti. Buraya girebilmenin yolu- | Hu hazırlıyordu. Misirda çok dürmadı. Akde- | nizin dalgalı ve fırtınalı bir mevsiminde bir | vapura binerek Piroye çıktı. Oradan Atinaya | gİtli. Burada vaztyeti ve Selâniğe girebllmek | esbubını tedkik ettikten sonra kararını verdi ve Selân!kte erkâniharb yüzbaşısi Ahmed 'Tevfik'e gu üç Helimeli telgrafı çekti: «Partt bateru grec,. Ve bir gün Pire itma. nından Selâniiğe kalkan Yunan bandıralı bir vapura binerek doğduğu diyara yollandı. | Arkadaşı Ahmed Tevfik, vapurun ismi yam- li olmıyan bu mübhem telgrafı aldığı tarih- ten itibaren hergün bir kayığa binerek Be- Tânik Kmanıns gtren Yanan vapurlarını bi- Ter birer ziyaret ed'yor ve her defasında ata- | diğini bulamadan, dönüyordu. Nihayet Mus- | tafa K n bin demirledi. Ahmed Tevfik, hüviyetin! gizle- | mek iİçin arkasızıa bir muşamba giymiş oldu- a halde, bir sandalla vapura yanaştı. Biraz Bönra iki arkıdat, “Ayni sandalla gümrüğün riltıimina çıkmış bulimuyorlardı. Mustafa Kemal burada üç sorgudan geçe- gekti: Gümrük memurları, polis memurları, askeri İnzibat memurları... Tıpkı kaçan bir nefer gibi geh hir ci ordunun Yafa ajı yapıyordu. Fakat Ru- |den evvel birçok teşebbüsler yapılmıştır. FPa- . Bugün Makedon; ve tekmil Ru- ="m.:m Yata uğlîıuıdın ayırmak | Ktt onlar muvaffak olamadılar. Çünkü teş- istiyorlar. Memlekete ecnebi nüfuz ve hâki- | kilâtam iso b_ıııwhv. Biz ı:;maı:ı: teşp- miyeti kumen ve fillen girmiştir.Padişah zevk | KİlAUn bir vün mutlaka ve bekemehal mu- ve saltanatına düşkün, her zilleti irtikâb e- | YAffaz olacafız. Vatanı milleli kurtaraca- (1) Ahmed Tevfik hürriyetin lânından ev-| Bu hitabeden sonra teşkilât işi görüşüldü. wel ölmüştür. Cemiyelin eski ve kıymetil m- | Nihayette Atatürk bana bakarak: «Hüsrev, zasındandı. İtabancanı çıkar, bu masanın ürerine koy, 12) Mustafa Necib piyade mülâzimi idi.| kararımızı yeminie teyld edellm.» dedi. Taşı- Balkan harbinde Babıdli baskınında şehid | dığım brovnik tabancasını masanın üzerine düşmüştür. İgoydum. Hepimiz ellerimizi bu tabancanın ü- siniz. Hangisi bizim programa yaraa onun- Ja birleşiriz. Şayed bunlari muvafık bulmaz- ganız evvelce Konuyluğumuz gibi — cemiyet nam ve hesabına Avrupanın başka bir ye- rindö biz de ayrıca bir gazele çıkaralım. Bu- (3) Ömer Nacinin takibine kanım zabit- | Şamda lerinden yüzbaşı İbrahim, benim takibime |de süvari mütâzimi Ali memür edilmişlerdi. Har ikisi de 1908 ihtitâlinde telef olmuşlardır. (© O sıralarda Midilli adasının — Pransız donanması tarafından İşgalini telmihen, MUKADDES TABAN kânsızdı. FPaka' bir arkadaşı Selânik mer- kez kumandan muavini mümtaz yüzbaşı Ce- mil (şimdi Tekirdağ saylavı, sabık Dubiliye Vekili Cemil Uybadın) önün imdadına yeti- Şİyor. Mustafa Kemnlin seyahati tarzından evvelce malümatı olan yüzbaşı Cemli, lâzım gelen tertibatı almiş, Pireden bir zabit gelip isminin Mustafa Kemal olduğunu söyleyince serbest bırakılması için iskeledeki — inzibat memurlarına tallmat vermişti. Yüzbaşı Ce- enilin bu tertibatından Ahmed Tevfik bile haberdar değildi. Mustafa Kemal, annes'le karşı karşıya Mustafa Kema!, Selâniğe çıkar çıkmaz, Sa- nayi mektebi kargısındaki evine gidiyor. Mustafa Kemal bu evde dünyaya gelmiştir. Ana oğul karşılaşınca annesi, çocuğunuün başına bir felâket gelebilmek endişesi içinde soruyor: — Ne cesaretle buraya gelebildin. oğlum? Hem nasıl geldin? Devletin ve padişahımız e. fendimizin arzusuna muğgayir bir iş yapm” olmıyasın? Mustafa Kemal: — Merak etme anne, diyor, müsterih al! Benim buraya gelmekliğim lâzımdı, onumi için geldim. Pad'şahımız efendimizin ne olduğunu da şimdi değil, fakat yakın zamanda sana göstereceğim. Maamafih vaziyet hiç emniyetbahş değil- dir. Mustafa Kemalin ortada görünmesi is- YAZAN: Profesör Âfet Ği vapur Belânik önünde | HPdadın göreülerini derhal harekete getire- İcldu, Mustafa Kemal daha Şamda İken bu | Üniformasını paşa e muhabere etmişti. Onu kendisine | di. Bunu düşünebilen Mustafa Kemal, müddet evinden dışarı çıkmadı, kendi'bir vatanperver ve Ihtilâlci olatak tanıtmış. arTzusile evinde mahpus kaldı. Bu müddet | Jardı. Mustafa Kemai, onun şahsında bir in- zarfında kimse onun Selânikte bulunduğun- / kılâb arkadaşı bulacağı kanaatile bir gece dan baberdar değildi. Mustafa Kemal bu İh- | yakti, onun evine gitli. Kapıyı açan adama tiyarl mevkufiyeti zarfında maksadı uğruna İtgmini vererek payıya haber gönderdi, Der- faaliyete koyuldu hal kabul edileceğini zannetti. Mustafa Ke- İlk teşebbüs mal; «Paşa hazretleri bir yere gitmek mec- maksadı uğrunda yola çıkmış olan Mustafa Kemal böyle bir mania önünde geri dönemez- di. Kabul olunmak için israr etti. Nihayet paşanın yanma götürüldü. Paşanın salonun- da ayakta vuku bulan bu mülâkat topu topu birkaç dakika süren üç beş kelimenin toati- sinden ibaret kalmıştı. Mustafa Kemal sordu: — Paşam, ben size Suriyeden mektub yaz. dım, takılâbdan, Ihtilâlden bahsettim. Mem- lekette tnkılâb yapabilir bir adam olduğumu anlattım. Siz de bana: eHer ne suret ve va- sıta ile olürsa olsün buraya geliniz, ben e- ilmden geleni yaparıme diye cevab verdiniz. Şimdi halinizde bir ihtiras, bir tereddid gö. Tüyorum. Arlcak ben bir defa gelmiş bulun- dum, şimdi ne yapacağım? Uzaktan şöhreti işitilen bu paşanın cevabi şu olmuştu: — Ben hiçbir şey yapamam. Yalnız senin yapacaklarını bürnü telâkki etmekle iktifa ederim. Ancak benim de senden bir rica: var; Beni yakma ! Mustafa Kemal, yakılmaktan korkan bu paşaya kendisini yakmıyacağına dair söz ver- di ve gecenin karanlığında, geldiği gibi evi- ne döndü. O gece Mustafa Kemal sabaha kadar uyu- madı. Ne yapacağını, işe nereden başlıyaca- Bim düşünerek sabahi buldu. Sabaha karşı Onun verdiği karar Ortalık ağarıyor.. Mustafa Kemal fecrin ilk aydınlığlle beraber — kararını vermişlir: Biyerek ördu — erkânıharbiye dalresinin kapısı Anüne geliyor ve burada bir İadamın gelmesine intisar ediyor. Beklediği adam erkânıharbiye miralayı Hasan Beydi. Çok geçmeden Hasan Bey kılemi şakırda- tayak geldi, makamına — gireceği —sirada,.. Mustafa Kemal kendisini önledi ve; Beni tanımadınız mı? dedi. Filkakika tanımamıştı. Mustafa Kemalin | eLÜİĞİ büyük eseri genişlettiler. Vatan ve Hür- İn: rada kalmakta ısrar ederseniz cemiyetin mevcudiye'l tehlikeye düşecektir. Arkadaş. lar hep bü fikirde, siz ne düşünüyorsunuz? Bu mesele hakkında ayrıca bir içtima yapas bin mı? Biz bu garib teklife karşı evvelâ red ceva- bi verdik. Bu gece düşünerek kat'i cevabımızi yarın yerebileceğimizi söyliyerek ayrıldık. © gece Naci ile birlikte bu teklifi uzun uzadıya münakaşa ettik. Bizim tevkifimis daşlar arasında vakitsiz bir panik Gdi Eu metin sandığımız arkadaş- bile o günlerde saklanamıyan bir endi- şe seziyorduk. Bizi son taşkınlıklardan do- layı muaheze ediyorlardı. Hakikaten cemiye- tia neşir va bir gaseteye de fevkalâde Ihtiyacı vardı. Bunu ancak üteşin kalemile Naci idare edebilirdi. Bu sebeble Parise git |meğe katar verdir. Bunu ertesi günü yalnız Tulâta söyledik, başka hiçbir arkadaş hare- ketimizi bilmiyorda Pariste 1907 marti sonünda Parişte bulunuyo: Orada çalışan iki grupla da temasa gelmiştik. Ahmed Rızanın partisi ve progra'nı bize daha uygun görünmüştü. Rsa- sen ayrı gazete çıkarmak için mali kudreti- mir de yoktu. Urun müzakere ve münakaşa. lardan sonra Ahmed Riza ile bazı şartlar dahilindo birleşmeği muvâfık gördüğümüzü dahildeki arkadaşlara bildirmiştik. Vatan ve Hürriyet - Terakki ve İttihad Aramızda Selârikle uzun muhabereler ce- reyan etli. Bunların mevzuunu iki cemiyetin birleşmesinde alacağı isim teşkli ediyordu. Ahmed Rıza Terakki ve İttihad isminin alın- |masında anudane mrar ediyordu. Sebeb ola- rak da bu ismin uzun zamandanberi birçok yerlerde tanındığını, yeni bir ismi tanıtmak zamana mütevaktıf olduğunu söylüyordu. Biz de mazide bu İsim altında birçok şan- (tajlar yapıldığını, bazı erkânın saraya &8e tıldıfını ve Heride muvaffakiyet halinde in- tisab davalarının başlıyacağını — söyliyerek Vatan ve Hüriyet isminin kabülünde ayni İşlddetle ısrar ediyorduk. Müzakere bir aralık |yahim bir şekil almıştı, Iftirak derecesin! bul- muştu. Ekseriya vaki alduğu gibi, insanlar büyük | Ülküler karşısında bazan feragatler yapmağa mecbur kalırlar, İnkılâbın. meofaatine uygun olan bu itti- hadı bir isim yüründen kırıp atmamak ci- betl Uttzam olundu Vatan ve Hürriyet öe- M erakki ve İttihad adını aldı. Bu isim tebeddülü 10 temmuz 1908 tarihine |yakın bir zamanda vaki olmuştu. 1908 inkı- Jlâbında hakik! rolü yapan kuvvet, sonradan aldıkları Terakki ve İttihad namı altında ça- hşan Vatan ve Hürriyet cemiyetinin da ev. Mdları di İşle yakım mülli tarihimizin bu meçhul ka- lan hakikatini kurumunuza — bildirmekle memleket tazihine kargı olan — vazifelerimi yapmış oluyorum - Atatürkün — eserlerinin köklerini — yalnız Geğli, onu bulmak için daha derin |mazilere inmek lâzımdır. Çünkü —Atatürk tarihin bir teendüfü değildir. O başlıbaşına mazi, bâl ve istikbaldir. MHt tarihimizia bepsidir. O tarihin, tarih de Onundur. CA — Tanıyamadım çocuğum! Mustafa Kemal kendisini tanıttı: — Ben Selânik Askeri Rüştiyesinde okur- ken siz birçok defalar bize mümeyyizliğe gel- miştiniz. Mektebi bitirdikten sonra İstan- buülda, Kuleli İdadisine girecektim. Siz buna mâni oldunuz ve «Manastırda daha iyi ye- tişirsin. diyerek beni Manastır - idadisine gönderdiniz. Şimdi hatırladınız mı? Mustafa Kemalin bu kısa izahatı Hazan Beyin hatırasını aydınlatmağa kâfl gelmiş- H. Mustafa Kemal devam etti: — Tahmin ve teşhisiniz doğru çıktı. Ben hakikaten dediğiniz gibi daha iyi yetiştim. Pakat şimdi bir felâketle karşılaşımış bulu- nuyorum. Slzi namuslu bir adam olarak ta- mıdiğim için bugünkü vaziyetimin felâketli Gihetini de size anlatmaktan çekinmiyeces Btm. Miralay Hasan Bey, Mustafa Kemalin h- ni anlamış olacak ki ona; — * — Büroma buyurunuz, orada görüşelim, dedi. Hasan Beyin mesal odasında Muztafa Ke- |mal ona vaziyeti, nasıl kaçtığını, nasıl gay- rikanun! bir surette geldiğini, nihayet mak- sadı ne olduğunu, hiçbir noktayı saklamak- sızin töşrih ettl Musiafa Kemali dikkat ve sükünetle din- lyen Hasın Bey: — Çocuğum, dedi, sen her şeyi yıktıktan, altüst ettikten sonra buraya gölmiş bulunu- yorsuz, gen şimdi sana ne€ yapabilirim? Mustafa Kemalin cevabı: — Ne yapacağınızı ben değli, siz takdir e- deceksiniz. Görüyorsunuz kt ben mülletime faydalı oladilecek bir hale gelmiş bulunuyo- rum. Siz bu fikirde değilseniz ve bu azmimde bana yazdım etmezseniz hayatım tehlikeye girer. O vakit beri de başka çaro düşünmek mecburlyetinde kalırım. Kendi başıma düşü- nüp bulacağım bu çare beni belki muvaffak İkKL arkadaş k. âmıhârb zabiti için bu| Mustafa Kemalin Selânikte ilk teşebbüsü | buriyetindedirler, Htendilerile çimdi görüşe- | yüzüne dikkatle baktığı balde bir türlü ha- | *debilir, fakat edemezse 0 vakit ben, bu ye. Dara cevab vormek müşkül, betki de im.Jorada o devrin şöhczetli bir paşasile mülükat | miyecekler» cevablle karşılaştı. Fakat yüksek | tarasını aydınlatamıyordu. (Devams 13 üncü sayjada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: