5 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- Vali - Hüseyin Cahit Dava- sında Dün Şahitler Dinlendi — Akşam gazetesinde (Biriken — para) başlıklı bir yazı yüzünden - Vali ve Belediye Reisi B. Muhit. — tinÜstündağla muharrir B. Hü- /»seyin Cahit arasında çıkan karşı- İrklı hakaret davasının bir safha- sı da dün sabah Asliye İkinci - Ceza mahkemesinde geçti. Mah- keme, Kocaeli mahkemesinden — gelen istinabe şahitlerini dinli- — yecekti. — Hüseyin Cahit Yalçm ile vekili ve - Muhittin Üstündağın da avukatları — Mmahkemede bulunuyordu. Şahitlere sorulacak sualin mevzuu ' (Biriken para) başlıklı yazının müs veddesi kimindir? Bunu Hüseyin Ca- hit Yalçın mı yazmıştır? -— Dün, mahkemede yedi şahit dinlen- di. Birinci şahit Akşam mathaası mü- dürü Kâzım Şinasi idi. Reisin sualle- |rini şöyle karşıladı: — “—- Ben gazetenin idare işlerile uğ- şırim, Akşamcı sütununda muhtelif /— Muharrirler yazı yazmaktadır. Vâlâ -— Nüreddin; Necmettin Sadık bir ara da /" ricamız üzerine Hüseyin Cahit Yalçın /— yazmıştır. Dava mevzuu makaleyi da- vadan sonra okudum. Yazıyı Hüse - /— yin Cahidin yazdığı hakkında kat'i — malümatım yoktur. Yazmış olması /—ihtimali bulunduğu gibi yazmamış ol- —ması da muhtemeldir, O sütuna ba - -— zan ben, bazan yazı işleri müdürümüz /" Enis Tahsin de yazı yazarız. Sorulan sualler — Bundan sonra, şahide Muhiddin Üs / tündağm avukatınm şöyle bir suali so Truldu: Kendileri gazete müdürü oldu- " guna göre, bu yazıyı kimin yazdığını tahkik etmemişler midir? '_ Kâzım Şinasi bu suale şu cevabı erdi: — — Dava üzerine yazıdan haberdar oldum. Yazı imzasız olduğundan ga- | zeteye mesuliyet gelir mi, gelmez mi, bunu tetkik ettim. Avukat tutulması meselesi noktasından ayrıca yazınım kimin tarafından yazıldığını sormıya Tüzum görmedim.. — Yine Muhittin Üstündağın avukatı- “1nın talehi üzerine reisin sorduğu ü- Güncü bir suale de Kâzım Şinasi şu - cevabı verdi: — — Hüseyin Cahit Yalçınla davadan sonra görüştüm. Fakat bu mevzu ü- 'zerinde ne ben ona bir şey sordum, 'ne de o bana bir şey söyledi. Şahsi kanaatimi de arzetmiştim. Yazmış ve “ya yazmamış olabilir. Kat'iyyet ifade ; ÜĞ — Hiç kerli ferli adamlar sökağa düşmüş kızlara yan bakarlar mı? — Kimbilir, hastalıklı mıdır? Hırsızlığından bile şüp- — heedenler olur. ! Nazlı ne yapacağını derin derin düşünmiye - ladı. D;/;ya İzmitte Devam Edilecek edecek bir kanaatim yoktur. Diğer şahitlerin sözleri İkinci şahit başmürettip muavıni Fevzi bu yazı yazılmadan çok evvel gazeteden ayrıldığını söyledi. Başmü rettip İzzet te şunları anlattı: — Yazılar bana tomar halinde ge- liz. Bunları kimin yazdığını tetkik et- mem, Hüseyin Cahidin yazı yazıp yaz madığını da bilmem. Valinin avukatı bu şahide daha bir çok şeyler sordurmak istiyordu. Bir aralık: — Bay reis, şahit gayet tereddütlü ifade veriyor, dedi. Reis: — Ne yapalım, bu yazıyı Hüseyin Cahit yazdı diye kat'i bir şey mi söy- letelim ?,, dedi. Hüseyin Cahit Yalçın şu suali sor- “— Şahit ikinci şubeye çağrılarak kendisinden bir şey sorulmuş mu- dur? İzzet cevap verdi: — Hayır çağrılmadım. Bundan sonra musahhih Şevkert, musahhih İhsan, idare memuru Nü- zım dinlendiler. Bunlar da yazınm ki- min tarafından yazıldığını kat'i ola- rak bilmediklerini söylediler, Müddei umumi, tahkikat evrakının Kocaeliye gönderilmesini istedi. Mahkeme — de bu şekilde karar verdi ve bir saat son ra da tahkikat zarfı postaya verildi. Bahçıvan Perikli Davası Silivrikapıda öldürülen bahçıvan Periklinin davasına dün ağır cezada devam edildi, Bektaş isminde bir şa- hidin ifadesi üzerine geçen celsede ba- zı;şahitler dinlenmişti. Bunların bir kısmı, Bektaşın: “Müddeiumumi Ali Rızanm akra- basıdır, elbette beraetini ister. Fakat Ali Rıza bana müracamnt etmiş — ve Periklinin öldürülmesini- istemiştir. Mahkemeye gidip şahadet edeceğim.,, dediğini anlattılar. Dün mahkemede bu şahitlerin yüzleştirilmesi yapıldı. Bektaş, Reisin bir sualini şöyle red- detti: — Müddeitumumi Türk oğlu Türk- tür. O nasıl Arnavut olabilir. Haşa ben böyle bir şey söylemedim. Bu muhterem heyete karşı böyle bir şey söylenir mi? Bundan sonra müddeiumumi Kâşif ayağa kalktı: — Müddeiumuminin damarlarında Arnavut kanı yoktur. Arnavut olsa müddeiumumi davanmın mahiyetini de- lillerle ölçer, ve ona göre de talebini yapar. “Müddeiumumi çocuğun akra- basıdır,, demek, civdanmı karalıyor, demektir. Bektaş böyle bir şey söyle- baş. No. 52 Adliyede Tokat Attı Dün, Adliye koridorlarında bir to- katlama hâdisesi olmuştur. Müddeiu- mumi Emirgânda Meydan sokağında Ooturan Ahmet tarafından kendisine 2, lira rüşvet verirken cürmü meşhut halinde yakalanan Yeniköy nahiye müdürü hılğkmdaki tahkikatma de- vam ettiği için dün de müddeiumumi- lik salonuna hâdisenin bir çok şahit leri gelmişti. Bu arada şikâyetçi Ah- met te vardı. Bir aralık Emirgânda Meydan sokağında oturan Şükrü Bat- maz, Ahmedin yanına gelmiş ve: — Alâeddin hep senin iftiran yü- zünden sürünüyor, diyerek yüzüne şiddetli bir tokat indirmiştir. Adliye polisi, hâdiseye el koymuş ve suçluyu l suçlar üddei 'Iiğinn vermiştir. mediğini iddia ediyor, Bu lâf ta nere- den çıkmıştı, söylesinler, dedi. Bundan sonra Süleyman, Zekeriya, kahveci Sadık, Hasan, Şakir dinlendi- ler, yüzleştirildiler. Geçen celsede ge- len maktulün kardeşi İspiro dün gel- memişti. Onun da müvacehesi lâzım- dı. Davacı avukatı Cemil, Korucu Se- Yit ile Koço isminde iki şahit daha gösterdi. Muhakeme, gelmiyen şahit- lerin çağrılması için talik edildi. Yarın Akşam Nefis bir sergüzeştle bâşlıyan, heyecanlı ve güzel sahnelerle dolu bir AŞK MACERASI Koronof incileri Fransızca sözlü AŞK ve GÜZELLİK FİLMİ Baş rollerde: MİRNA LOY — SPENCER TRACY MELEK'te HALKEVLERİNDE Halit Ziya Gecesi Eminönü Halkevinden: Büyük sanâtkâr Halit Ziya Uşak- lığilin san'at hayatmın (55) inci yı - İf —münasebetiyle 5— Mayıs—937 çarşamba günü saat 21.30 da Evimi - zin Çağaloğlu merkez salonunda ya- prlacak toplantımın programı aşağıya Bu toplantıya davetiyle ile geline - sektir. Ayni zamanda İstanbul rad - Yosu ile de neşredilecektir . 1 — Kuzferans: Agâh Sırrı Levent tarafmdan. &) Servetiflinu. *ivatı b) Servetifünun nesri ©) Halit Ziyanın eserleri, edehi şah- siyeti, romanlarının vasıfları ve kah- ramanları, 2 — Konser: Evimiz orkestrası ta- rafmdan. 8 — Hatıralar: Hüseyin Siyret ta- rafından. 5 — Hatıralar: Ali Kâmi 5 — Hatıralar: İzzet Melih. 6 — Eserlerinden bazı parçalar: Muvaffak tarafından. N 7 — Hitabe: Meliha Avni tarafın - an , Bayan Kâmuran Bagana Yeni getirdiği şapka modellerini Eskişehirde Porsuk bulvarındaki e- vinde teşhire başlamıştır. YENİ NEŞRİYAT VARLIK — 1 Mayıs 1937 tarihli ve 92 inci numarası Yaşar Nâbi, Nahit Sırrı, Nurettin Artam, Umran Nazif, Cahit Sıtkı, Hâmit Macit, Reşat Ce - Mal, Yakup Sabri, Ahmet Rahminin makale ve hikâye ve şiirleriyle ve fransız, rus ve felemenk edebiyatın- dan tercümelerle çıkmıştır. Deniz Mecmuası Kaptan ve makinistler cemiyeti ta- rafmdan her ay muntazaman neşro- lunan bu , yalnız denizcileri değil, denizi sevenleri ve denizle alâ. kası bulununları da memnun ve tat . min etmektedir . Yeni sipariş edilen gemilerin plân ve yazıları ,istifadeli seyahat hatıra - ları, deniz hikâyeleri ve kıymetli de- niz mevzualarını ihtiva etmektedir. Tevzi merkezi, Galata Merkez Rıh- tım hanındadır. Devrim Yolunda — O, Turgut Yaylalı tarafından yazılan ulusal şi- irler bu isim altında ve bir kitap ha- linde neşredilmiştir. ingiltere Tacının incileri Filminin fevkalâde bir temsil heyeti vardır. 50 Baş rol 250 İkinci rol 1500 Figüran Askerlik ışleri ! Aranılan Yedek Subaylar Kadiköy askerlik şubesinde yazılı iken şimdiye kadar gelmiyen ve ara- nıldığı halde bulunmıyan aşağıda ad- ları yazılı yedek subayların çabuk şubeye gelmeleri, taşrada iseler bu « lundukları yerlerin adreslerini bildir meleri aksi takdirde haklarında ka- nuni muamele tatbik olunacağı bildi - rilir . Piyade. Ysb. İsmail Necip oğlu Os- man Ali 314 (16643) İst. Piyade As - teğmen. Hâzım oğlu Ömer Fevzi 316 (23336) Kırşehir. Piyade Asteğmen M. Emin oğlu İbrahim 308 (5224), Es kişehir, Piyade Asteğmen Y. Rıza oğ lu A, Esad 310 (5185) İst. Piyade Asteğmen H. Hüsnü oğlu Bilâl 310 (6518) İst. Piyade Asteğmen O. Kâ- mil oğlu C. Mustafa 313 (13193) İst. Piyade Asteğmen Mehmet oğlu M. Tahsin 311 (25633) Sıvas. Topçu Ysb. Haydar oğlu Ekrem 315 (20936) Bağdad, topçu Ysb. Vasfi oğlu V. Ferit 317 (10690) İst. Nakli- ye Asteğmen Agâh oğlu A. Şükrü 308 (217) İst., Piyade Ysb. Ahmet oğlu H. Hüsnü 314 (16417) Edirne. Diş Aastegmen m. ralk Oğlu M, ızzel S1i (3856T7) Yanya, Diş asteğmen M. Sab ri oğlu A. Rıza 318 (38567) Urfa. Eczacı asteğmen A. Rıfat oğlu C. Ali 315 (38427). Tabip asteğmen Hikmet oğlu H. Ata 315 (2346) İst. Tabip asteğmen Reşit oğlu Seyfettin — 305 (2723) Trabzon, muamele ME. S 6. Nuri oğlu M. Talât 299 (322 - 2) İnoz. Muamele ME.; S6, Hasan oğlu Yah- ya 295 (315 - 23) Çanakkale. Baytar Ysb. A. Talât oğlu —A. Fuat 307 (34450) Aziziye. Kimyagerler Birliği Kongresi Türk dipl. kimyagerler birliği İs - tanbul şubesinden: Ekseriyet hâsıl almadığından yapılmıyan umumi top lantınm 12,5,37 çarşamba günü saat 17,5 da gene ayni yerde akdedileceği sayın azaya tebliğ olunur. Emineyi nekadar Yazan: SUAT DERVIŞ — Sorma! — Nasılsın kız? Ş 5-087 Radyo Bugünkü program İstanbul: Öğle neşriyatı : ,12,30 Plâkla Türk musikisi 12,50 Havi dis 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı 14 Sol sakşam neşriyatı : 17 Inkılâp dersleri Üniversiteden nakl ikmet Bayur tarafımdan 18,30 Plâkla dâ musikisi 19,30 Mandolin orkestrası Berk arkadaşları 20 Nezihe ve arkadaşları taf fımdan Türk musikisi ve halk şarkıları 2Ü Ömer Rıza tarafından arabça Böylev 20: Bimen Şen ve arkadaşları tarafından musikisi ve halk şarkıları: Saat ayarı. 21. Orkestra: 21,30 Halit Ziya Uşaklığilin 53 ci sanat yıldönümü münasebetile Eminöl Halkevinde yapılacak merasimin nakli. e Günün prograni özü Senfonik konserler : 21 Kolonya Franz Andrenin idaresini ielı;x senfonık eserlerden (Brüksel'den N vi 13,10 Bükreş Plâk musikisi 15 Prag ki dalgası Halk konseri (Ridky, Novak) 1744 Varşova Koro konseri 18 Budapeşte dor Bura orkestrası. 18 Bükreş Eğlenrt oörkestra musikisi. 19,30 Roma kısa dalgâl Arap musikisi 19,50 Roma karışık “konst 20 Hamburg Enstrümantal konser. 20 Lây zig Eğlenceli orkestra konseri 20,15 Kolü ya Erkek korosu 20,20 Bükreş Richard Si rauss'un plâklarından 20,25 Budapeşte car musikisi akşamı 20,30 Stokholm Ask€ Ti bando. 20,45 Varşova Plâklar 21,35 Pof Parizyen 21,45 Breslav Barbier de Sevili Operasından sahneler 21,45 Münih bi müzika 22,30 Renne « Strasburg 4 eserlerinden (List, Dohnanyi, Bartok) 22;4 Bükreş Sandu Marku orkestrası. 23,25 Bi dapeşte Plâk konseri 23,30 Lâypzig Orkt tra, şarkı, piyano. Operalar, operetler : 19 Budapeşte —Sardou'nun “Madami sans gene,, isimli musikili piyes 20,45 ViYİ na Puccininin “Far Vest kızı,, operası 2 Belgrad Bir opera piyesi (nakil suretile) 22 Lüksemburg “Le Barbier de Seville, ©* perası. Resitaller: 22,30 Varşova Piyano kenteti (Sehu * mann) 23 Post Parizyen; Oda musikisi seri 15,20 Roma kısa dalgası Piyano kemâfi konseri 15,25 Prag kısa dalgası Piyano kOll seri )Beethoven) 16,05 Prag kısa dalga$! şek halk garkıları 18,30 Roma kısa dalga$! talyan halk düetleri 21,30 Bükreş Pi konseri 21,10 Prağ Piyano ile Çek danslar! 21,40 Budapeşte Franz Liszt'in eserlerif « den konser 22 Lâypzig Dağcılık şari 22 Varşova Şopenin piyano eserlerindef: 23,40 Münih Keman konseri. Dans Musikisi: 16,25 Prag kifâ dalgası'20 Breslav, 28 Z4 BPAn VAYANA 2345 Lüksemhurd- | Açıkgö; Misafir Tutuldu Kasımpaşada Zincirlikuyu civarm” daki Mehmet Aliniu dükkânma misâ” fir gelen Hasan. arkadaşının orâ bulunmadığı bir sırada dükkân kaSâ” sını kırmış, içinde bulunan 250 J8 ile 2 altın yüzük ve birkaç bili çalmıştır. Hasan, işi belli etmemek için dükkânda kalmış, biraz sonra â7” kadaşı gelince veda ederek ayrılmığ” tır. Neden sonra soyulduğunun farkf na varan bakal, polise müracaat et miş ve nihayet açıkgöz misafir yaklâr lanarak para ve mücevherat geri allf mıştır. /—t değiştirmiş. Kesik cümlelerle konuşuyorlar. Biribirlerine ha * yatlarını anlattılar. İşte Eminenin hikâyesi: — Hayırsızım hem bana, hem kendi başına bir 1Ş Elbiseleri gün geçtikçe harap oluyor. Bazı yakala- dığı adamlar hiç para vermeden savuşuyorlar. Ne -— diyebilir ki? Kavga etmiye, bağırmıya, hakkını ara- — mıya “hakkı,, yok! Nazlı kanun harici olduğunu yavaş yavaş farket. — miye başladı. Bir akşam üç sarhoştan müthiş bir dayak yedi. — Yangm yerinde idiler. Herifler para vermek isteme- — yince Nazlı küfür etti. — Ne de İnsafsızca dövdüler hergeleler... Nasıl acı- madan bastılar tokadı? — Yaşamak istiyen, ve yaşamak için buralara kadar — yuvarlanan Nazlı, o geceyi hiç unutmıyacak! O, dişlerini sıkarak, “posta olurum,, diye haykır. -— madan yediği dayağı, hiç aklından çıkarmıyacak. , Bu o gecenin düşüncesidir. — * İki akşam sonra, üç kişiden en çok vuranı geldi. — Nazlı sabahtanberi açtı. Yine kol kola yangın yerine — gittiler, delikanlı sade: 4 — Ben vurmadım, o itler yaptı bu işi. — Nazlı onun vurduğunu biliyor amma, çaresiz gi- — decek! Aç insana, böylesine kin tutmak hakkı bile veril- -— Memiştir. Hem Nazlı yavaş yavaş anlıyor ki hak verilmez, ) almır. Verilse de verilen nesne, pek çamur, pek ke. — paze bir şeydir. Yani hak değildir. — Nazlı odasmda yalnız yatarken bazan düşünüyor. — Mahmudu, Salihi ve fabrikayı. Mahmuda bu haliyle artık gidemez. Ona karşı tu-” yakmlık fakat ayni zamanda büyük hicap Salihi zaten o istemedi. Çaresizlik onu Salihe muh taç etti. Tekrar ona dönmenin mânası yok. Salihle beraber sonuna kadar ne olabilir? Herşeye rağmen yaşamayı düşünüyor. Nasıl olur. sa olsun bir gün, daha iyi daha yukarda yaşıyaca- ğmi umuyor. Nazlı, bu yolda kendisine arkadaş olanları daha tanımadı, On beş yaşında en lüks randevu evine dü. şüp yavaş yavaş Galataya, yangın yerlerine kadar yuvarlananları dinlese.. Onlarla bir karşı karşıya gelse.. Görecek, ki, gençliklerini tamamile unutmuş olan bu kadınlar, yüzleri ustura, vücutları bıçak yarasile delik deşik, parça parça olup büsbütün çöktükleri halde hâlâ, böyle bir Ümit kırıntısı ile yaşamakta- dırlar. vAKi YA Bir kenarda yapayalnız can verenlerin son nefes. lerine kadar yanlarında taşıdıkları yegâne ümit te budur zaten!.. ._ * * Nazlı bazı akşamlar bir gecelik ahbaplarını eve götürmiye başladı. Bunu pek çekinerek, pek mecbur olduğu zaman yapıyor. ? İhtiyarlar, bir şey sezecek diye ödü kopuyor. Fakat ne yapsm. Ayağına gelmiş müşteriyi tepe. mez ya. Hem sön günlerde yağmurlar başladı. Ince elbisesile titriye titriye dolaşamıyor. Bir mahallebi- cide oturuyor. Yangın yerleri, boş arsalar, işe yara- maz oldu. Her erkek oturduğu eve kadın götürebi. lir mi? Senin yerin varsa gidelim. Yoksa başka akşa- Diyor. Eve girmek te çıkmak ta müşkül. İhtiyar kart ko- ca alt katta oturuyorlar. Yukarda çıt olsa duyuluyor. Kapıyı açmak, merdiveni ihtiyatla çıkmak bir me. gele. Hele sabah namazma kalkan ev sahiplerine, er- ken erken uyanan komşulara bir şey sezdirmemek daha güç. Havalar soğuk. Müşterilerin ekserisi nezleli. Sık sık öksürüyorlar, Sarhoş olanlarsa büsbütün başbe- lâsı, ne durdan, ne de yavaştan anlamıyorlar. Nihayet bütün çekinmelerine rağmen bir gün fo. yası meydana çıktı. Koca karı Nazlıyı karşısına çekti. Mukaddemeye lüzum görmeden: — Bana bak kızım, dedi, ben evimde böyle şeyler istemem, amcan - kocasına Nazlı böyle diyordu - du- . yarsa kızar, Ya çık buradan, yahut buarya adam ge- tirme... LARLCARLI Nazlı tamamile şaşırdı. Eski hayatından tamami- le koptu. Yenisine bir türlü intihak edemiyor. Her adımı acemi. Her hareketi rüyadaymış gibi. Bir akşam caddede dolaşırken birdenbire durakla- dı. Şu siyah ipek mantolu kadm. Şu elinde bir def ta şıyan Bayan çöpür Emine değil mi? Adeta bağırdı: — Emine! Çöpür Emine durdu. Ona hayretle bakıyor. — Kız, Nazlı sen misin? Yanyana yürüdüler. Eminenin delik deşik yüzü ne tuhaf olmuş. Elektrik fenerlerinin.alaca karanlığın- ik, bol ı-î — Allah göstermesin... Bir daha fabrikaya gitmek — /—i? Ölürüm de gitmem oraya.. — (Arkası var) açtı ki, sorma, Bir gün kahvede kumar bahanesile bir maraza çıkarmışlar. Arabacı Salihi şişlemiş. En- gelediler. Tıktılar kodese.. Daha davası yürümedi. İki seneyi yer diyorlar. İşsiz halimde bu felâket t& başıma gelince deli oluyordum. Aylardır iş aradım. Yok yere batasıca yok! Geçenlerde senden iyi olmasın bir ahbap akıl öğ- retti. Sesim güzeldir benim, şarkı söyle para kazan. Ar yılı değil kâr yılı dedi. Bir de onu deneyeyim diye düşündüm. Pekâlâ etmişim. Şimdi bir arkadaşım var. Onunla - buluşuyorum: Hava karardımı, kahvelere, meyhanelere gidiyoruz: O keman çalıyor, ben onunla beraber şarkı söylüy0- rum. Allah bin bereket versin. Hem kendimi geçin- diriyorum, hem de bizimkine bir cıgara parası olsul götürüyorum. — Ne kazanıyorsun gecede? — Gecesine göre. Bazan şans iyi gidiyor, iki P3” pele para demiyoruz. Hele aybaşı geceleri daha dâ fazla oluyor. Bazan yevmiye 40 - 50 kuruşa kadâf düşüyor. — İyi şeymiş be! — Değil mi kardeş, peki'sen anlat biraz da... SeR ne yapıyorsun! ş — Fabrikadan çıktığımı biliyorsun değil mi? — Biliyorum. — Halim çok iyi idi amma, kendim ettim. Mürete dp Salihle beraber oturuyorduk. Senra bir taşrali tüccar yakaladım. Herif bıraktı gitti. Ortada kaldım: Senden nesini saklıyayım, çok kötüyüm, — Fabrikaya gitsene...

Bu sayıdan diğer sayfalar: