9 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

9 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAŞMUHARRIRI TA Emin YALMAN ın hedefi: Haberde, fi- her şeyde temiz, dü- samimi olmak, kariin —itesi olmıya çalışmaktır. yi ; — o olmyacaktı.. Hakikati, sakkı- ğ yeni nesil Haid mu olacaktı? Hayır, wa böyle bilecektik. Ha- kapayacak, genç - onunla birlikte di- tanıtmağa çalışmıya- fayda görmedik. BUâ - olduğu gibi görmek 1â- ve ona göre tedbir alı. ni düşündük. Bu sebeple SEE, İhr # j ii / j atmak istiyen Batan aker talebenin buu beyana- bir garibe Ki hakikat budur. mama ortalığı velveleye ver- suda fırtına ko- yoktur, Bilâkis bu - a mak gk ve tedavl yol- Zârureti vardır. Ve Nu- FİŞİ 74 7 i i # # # EE Zn il i iş ve roman tekniğini eyi” lip, MUS Ve giisel eserler Büy “İler, ç PİMİZİN eserlerini ye Fareler, tek, tanıtmak için Takar ek lâzımdır. taruy o, paranlar, be ih. Hel, ve miispet ça- başka bir sey| yapmakla ne kaza- | MİDE HASTA VİCDAN AZABINDAN GE * nsanları hazımsızlığa ve | mide hastalıklarma uğ ratan âmillerin en mühimle- rinden biri vicdan azabıdır. Bu yüzden en sağlam mideler bile bozulur ve ancak vicdan azabına sebep olan hâdisele- rin telâfisi ile mide de bozuk- Tuktan kurtulur. Mide üzerinde yapılan en son tetkiklerin verdiği netice- ler bu merkezdedir. Amerikanın Western Reserve Ü- niversitesi anatomi profesörle- rinden doktor Wingati Todd diyor yi, devrİmizin bütün içti- msi meziyetlerini ve kusurlarını temsil eden bir uzviyet olarak 84Y- mak gerektir.,, Profesörün bu sözü çok büyük, ve çok etraflı bir hakikatı ifade e- diyor. Meselâ adamm biri zevcesine İ- hanet mi ediyor, yahut ortağını mr aldatıyor, yahut dul kalan anasma yardım mı etmiyor, bu adam muhak kak ki vicdan azabma uğrar. Vic- dan azabma uğradığı halde buna aldırış etmiyen kimse, beliki de yap tığı fenalığı, itiraf 'pderbk içimi e- zen yüklü kolay kolay hafifletemez. erir eti süruuy e REU TLrEr e mek, belki de bütün bir işiş'bir mü- esseseyi altüst eder. Bir ana: yardımdan çekinmek, ihtimsl ki varlıktan şikâyet ile telâfi edilemi- yecek bir hâdisedir. Ve buna ben- zer hâdiseler yüzünden vicdan a. zabma uğrıyan kimseler üzerinde yapılan tetkikler çok mühim neti. celer vermiş bulunuyor. D emin mevzuubahis ettiği . miz doktor Wingate Todd yüzlerce adamın midelerini tetkik etmiş ve bu sayede bilmediği bir seyi öğrenmiştir. Doktor Todd ta. lebesinden başlıyarak bunların mi. delerini ölçmüş, ve ayni hâdi alti ay sonra tekrar etmiştir. Altı ay evvel büyük ve tenbel görünen midelerin çoğu altı ay sonra nisbe. ten küçülmüş ve çok çalışkan ol - muştur. Altı ay gonra vaziyet tek. rar değişmiş, mideler bÜYÜMÜŞ, ve faaliyetleri yine azalmıştı. Doktor 'Todd tatebesinin bu çe- şit değişikliklerin sebebini tetkik etmiş ve bunun sırf fikri mahiyet. te olduğunu anlamıştır. Meselâ ta. lebe, sene başmda anatomi dersine başladıkları zaman bu dersin son derece güç olduğunu şundan bun- dan işitmiş olduğu için derse son derece telâş ve endişe içinde deva- ma başlamıştır. Bu telâş ve endişe mide üzerinde tesirini göstermiş - tir. Fakat altı ay sonra bu telâş ve endişe geçmiş, talebe azçok derse alışmıştır ve bu alışkanlık tesirini mide üzerinde göstermiştir. D oktar Todd bu yolda 11 sene çalıştıktan ve tecrübeleri- ni tekrar ettikten sonra mide bü- yümesinin ve hareketsizlenmesi. nin en mühim sebebi fikir buh- ranları olduğuna kanaat getirmiş, tir, Doktora göre küçük ve çalıkan mide, dimağ ve vicdanm hiçbir bo- zukluğa ouğramadığını gösterir. Vicdani ıstırapların en fenası, müz min olmasıdır. Doktor Todd bu hakikatı anlat- tiktan sonra, vicdan azabının, en» dişe ve telâşm mideyi ne için bir balon gibi şişirdiğini anlamıya $8- lışmıştır. Doktor ile muavinleri ta- Nel mam rafından yapılan tetkikler netice - sinde bunun midenin ait taraftan yorum denilen sonunda olan ve P7 w bir geçit yüzünden ileri ye anlamıştır. Midenin norm LİR yaptığı esnada burası bir lâhza |. çin acır, kısmen hazmedilmiş gıda- nm barsaklara geçmesine müsaa- de eder. Burası dalma açık Kala - cak olursa gıda hazmolunmaz ve derhal mideden geçip gider. Diğer taraftan bu kanal, sırası geldikçe acılıyacak olursa grda uzun bir müddet midenin içinde kalır ve bu yüzden tahammtir eder, yahut da ha başka bir takım rahatsızlık. lara (o Sebebiyet verir. Binaenaleyh ta- lebenin uğradık- ları endişe ve telâş bu kanalm uzun bir müddet kapalı kalmasma saik olmuş, bu ylizden gıda mi. denin içinde kal- mış ve midenin büyümesine se bep olmuştur. Netieede vic- dan azabı telâş, deniz o tutması, veya baska se, bepler” pylorus kanalını köpadı- ğı, hazımi vi yüzden baş- gösterdiği “Ehla: şılmıştır. akat henüz anlaşılamıyan meseleler de var. Çünkü KANUN KARŞISINDA VAZİYETİMİZ: TAN Vicdan azabı yüzünden daima mide hastalığı çekmiş olan meşhur Dante bu kanal, soğuk alma başlangıcm- da da kapalı kalıyor. Aksirmak, bunun delâilindendir. Ve aksırma, kanalı açmak hususunda bir tesiri haizdir. Eskiden enfiye çekenler, aksır - manın hazme yartadığını ve aksırma sayesinde midelerinin birçok sıkmtılardan kusulduğunu söylerlerdi. Anlaşılan bu iddia yer- siz değildir. Meşhur şair Dantenin aşk mâ- çeralarından başka birtakım vie - dan szapları çektiği anlaşılıyor. O- nun pek karanlık düşüncelere s2p- masının da bu yüzden ileri geldiği iddia olunuyor. Dante gençliğinde çok karışık bir hayat geçirmiş, daha sonra hâ- zımsızlığa ve nedamete uğrıyarak bir reformatör olarak yaşamıya başlayınca sevmediği adamları, türlü türlü işkencelere uğrattığı “cehennem” j icat etmiştir. Dan- tenin yüzü de muntnit hazımsızlı- ğa uğradığmı gösteriyor. Hülâsa doktor Todd'un keşifleri henüz bilinmiyen birçok noktüları aydınlatmıya yardım etmiştir. Gayrimeşru Münasebetten Doğan Çocuğun Babası Kimdir ? aneti bana sokakta bir ar- kadaşım takdim etmişti. 4 ay evvel Paristen kalkıp Istanbula gelen 24 yaşlarmdaki bu fransiz kızmın macerasını anlatacağım. Sekiz sene evvel Parise Hamit isminde bir türk genci gidiyor, Bir gün, her nasılsa bir baloda meşhur mühendis (x) in kızı Janete tak- dim ediliyor. Bu balo Janetin belki de ilk balosu idi, Janet çocuk dene- cek kadar gençti. O gece Hamitle Gok dans ettiler. Ertesi ve daha er- tesi gün görüştüler, ve nihayet s8 Viştiler, Hamit Istanbula dönmez” den evvel, sevgilisine unutulmıya- cak bir yadigir bıraktı, Bu yad BÂr bu gün üç yaşmda bir kız ço cuktur, Janetin müteassıp babasi kızınm kabahatini affetmedi, onu evinden koğdu. Zavallı, yavrusunu büyütmek için daktiloluk yapmak mecburiyetinde kaldı, Böylece Üç sene geçti. Bu müddet zarfında Ha- mit, Janete bir çok mektuplar göl” derdi, Onu her zaman sevdiğini © nunla evleneceğini, minleik yavru” $u İçin Yaşadığını, askerliği biter bitmez, ana ile kızmı Ietanbula s* tirteceğini bildirdi. Kızcağız uzun | seneler bu vaitlerie yaşadı. Fakat askerlik bittikten sonra mes'ut bir Aile yuvası kurmak için memuriyet bulmak icap etti. Bu memuriyet te bulunduktan sonra, maaşın azlığı, sevgili karınmı bahtiyar edecek nispette olmadığı anlaşıldı. Maaş (500) liraya çıktı, fekat o zaman Hamidin anası, bir Fransız Kızı ile, Oğlunun evlenmesine müsaade et- medi, Ana sözünden hiç çıkılır mı?.. Buna imkân yoktu. Hamit, Jânete uzun bir mektup yazdı ve arsla, rmda her şeyin bittiğini bildirdi. saeamananamarana YAZAN: Dr. |, Kemal Elbir (istanbul Barosunda Avukat) ; i şte bu mektuptan sonra, zaval- kana, çocuğuna bir baba ismi dilenmek için buraya geldi; ve he man yavrusunun nesebini tashih için mahkemeye milracaat etti, Ha- midin bir çok arkadaşlarını şahit olarak celp ettirdi. Hepsi çocuğun babası Hamit olduğunu ve mütesd- dit def'alar, Hamidi: “Çocuk be- nimdir.” dediğini söylediler. Janet üç sene zarfında almış olduğu yüz- lerca mektupları mahkemeye İbraz etti. Fakat genç ana, çocuğuma di- lendiği ismi alamadı; çünkü: Kanunu Medeninin (298) inci maddesi mucibince bu dava çö- cuk doğmadan evvel ve ya doğ- duğundan itibaren bir sene için- de ikame edilebilir. Bu hâdiseyi anlatmaktaki mak- sadım, Türkiyede bu gibi yüzlerce vak'a vardır. Baba, çocuğa ismini vermemek ve bünun tabil neticesi olarak nafaka bağlamamak için, vaatlerle iğfal ettiği kızcağız oya- lar. Neden sonra vaatlerin yalan olduğu meydana çıkar. O zaman da iş işten geçmiş olur. Bir kız hamile kalmea, çocuğuna babasımın ismini verdirmek için heman dava etme ndir, m | OKUYUCU MEKTUPLAR Maltepedeki Yaralama Hâdisesi Maltapede istasyon karşısında kah veci Kerim imzasile aldığımız bir mektupta deniliyor ki: “ — Ayın ikinci günü burada bir BİR OKUYUCUYA Eskişehirden B. Ali Osmana: “— Yeni, bahar müsabakamıza İg- yaralama hâdisesi olmuştu. Bu vak'a |tirak etmek için biriktirmekte oldu zerinde geçmiştir. Trenden serhog | KAs! servisi” ne gönderiniz. istasyon karşınndaki umumi cadde | ünüz kuponları “Tan bahar müsaba, olarak inen suçlunun, yaralıya be- Demir ve çelik fabrikalarının ku nim kahvemde tecavliz ettiği haberi | rulduğu Karabük, Ereğli » Filyos de- doğru değildir." İmiryolu üzerindedir.” başımdan geçeni size yazayım. Ben de vaz'ı hamil için Haydarpaşa nü- müne hastanesine gittim. Doğumdan evvel doktor beni muntazam muayene etmişti, Doğum için gittiğim gün de, baktı, ebeye: — Bunun daha çok vakti var, ben İstanbula gidiyorum. dedi ve çıktı gitti. Doktorun gittiğinden beş saat sonra doğurdum. Çocuğum ters gel di. Ayaktan. Doktorsuz beni doğur- tuncıya kadar ebenin canı bürnün - dan geldi. Ben de ecel terleri odök- tüm. Çocuğum on altı saat kadar ne- fessiz yaşadı ve öldü. “Dert bu kadar değil. Bundan son- ra bir de bakım meselesi var. Hasta bakıcı, hastaya tepe gözüyle bakıyor. Hasta buraya düştükten sonra esir- cinin karşısında elpençe divan duran eski halâyık vaziyetinde, en azaplı, en istıraplı dakik» #xda hastabakıcının şefkatli himayesinden vazgeçtik, bor cu olan vazifeyi dahi yapmaz. Hele hastabakıcıyı okızdırmaya görün. “Seni şimdi taburcu ederim,, der, ve eder del “Koğuşta Trabzondan gelmiş bir hasta vardı. Karnından ameliyat o- lacaktı. Doktora dedi ki, benim mi. dem sancıyor, siz karnıma ameliyat yapacaksınız, bu midemi Iyi eder mi ki?1... Doktor kızdı, “mademki (bize Inanmıyorsun, git, İstediğin yerde a- meliyat ol, diye, kadını taburcu et- ŞE gini anlar ,bunu doğumdan evvel ge- virebilirdi. Ebe, kanunen ters gelen bir çocuğu doğurtmak hakkına sa - ettiği vazifeyi Haya çağırıyoruz. ADSIZ YAZICI

Bu sayıdan diğer sayfalar: