9 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

9 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“TAN Çocuk İlüvesi Yumağa Gizlenen Onluk “Annenize rica ediniz. Size büyükçe bir yün yumağı versin. Küçücük bir de teneke parçası bulunuz, Yumağın içine girecek kadar küçük bir parça, Bunu bu resimde gördüğünüz gibi iki €a seyircilerinizi toplayınız. Onlar - dan birinden bir onluk isteyiniz. (ls- terse onluğun değişip değişmediğini görmek için bir yanına işaret koy - Sun.) Onluğu almca doğru arkanızdaki masaya gidiniz. Arkanız. seyircilere dönükken acele acele parayı teneke» den içeriye takımız. Sonra tenekeyi çe kip çıkarmız. Tabii onluk içeride ka- lacaktır. O zaman hem bir elinizle tenekenin yumakta açtığı — boşluğu kapatınız, hem de onluğu verene: — Ah ne aksi gey.. Onluğu | kayı betim, Fakat zannederim bu yuma- Ein içinde gizlenmiş olacak. Şu yünü görün bakalım diyiniz. Önce “onluk yumağı gizlenir mi biç,, diye sizi ayıplıyacak amma son- ra yumağı çözüp onluğu bulunca ga- FP kalacak Bu oyunun bütün mehareti bir el- çabukluğundan ibarettir. Arkanızı #eyircilere döner dönmez parayı te- nekenin içinde yumağa sokup, tene- Keyi çabucak çıkarmalı. Bunun için de tenekenin bir ucu dışarıda kalma- hir. Bu yumağı tabii seyircileriniz evvelce hiç görmemelidirler. — TAN — ÇOCUK KLÜBÜ isi: MEKTEP ve Net MEMLEKET: ADRES: Ba kupona dollarap bize yolla ymız. Makabilinde göndereceğimiz Ha kartımı alar almaz Tan Çocuk Klüivünü Azası oluruz MWüau>di ktile bir çoban çocuğu var. di. Bu çocuğun kimsesi Yok tü. işi gücü sabahtan akşama kadar onun bunun koyununu otatıp beş. ön paru almaktan ibaretti Bazan şarkı söyliyerek, bazan yorularak dağ bayır dolaşır, kuyunları otlatır. dı. Bir gün yine böyle yalnız. başına Bürüsünü otlatırken yerde gümüşten yapılmış küşük bir zil buldu. Çok boşuna gitti. Eğilip aldı. Bu zli, yer altında yaşıyan ma cücelerden birinindi. Bu cüceler boyları bir parmağı geçmezdi. elbiseleri pek slüydü. Üstlerine mavi ipekli elbiseler, başlarma da mavi külükar giyerlerdi. Bunun için onların adı “Mavi Cüceler" di Buş- anmdaki küçük külâkm üstünde bi- er zilleri vardı. Yerin altındaki cüceler memleko- bnn pek sıkı kanunları vardı. Hiç bir cüce ba kanunlardan dışarı çıka- mazdı. Bu Kanunlara göre, zillal ka; beden ece onu kuluncıya kadar uy- kusuz. bırakılırdı. Bunun için çoban çocuğunun bulduğu zilin sahibi olar. Mavi cüce, zilini kaybetti diye çok ke der'endi, ağ'adı, sızladı. Acaba nere- do düşürdüm, diye kafasmı patlatın- ctya kadar düşündü, düşündü. Bir türlü aklına gelmedi, Bu cüceler gündüzlin hep yer ak. nda kendi memleketlerinde yaşar- tardı. Yalnız geceleyin yer yüzüne çıkarlar, ayaklarında camdan küçük ayakkabılarla ay ışığında elele dan- #ederlerdi. Mavi cüce “Her halde silimi bu dansta düşürmlş olacağım. Yerin © altında bulamadım, bari üs tüne çıkayım, bir de oraları dolaşa- yım, Bakalım onu kurt mu, kuş mu kaptı. Bu kırlara insen gelmez.” de- di, toprağın üstüne çıktı. — Silkinip bir güzel kuş oldu. Dünya ürtündeki bütlün kuş yuva- larına uçup zilimi bulan var mi diye sormıya başladı. Fakat bu emeği de boşuna çıktı. Dünyada hiç bir kuş onun zilini ne görmüş, ne de almış. & Nihayet akşama doğru yine kırlar. da uçup dururken aşağıda bir sürü- nün dolaştığını gördü. Koyunlar hepsinin boynunda liler vardı. Yü. rüdükçe zil sesi tâ yukarda uçan kuş şeklindeki cücenin kulağma geliyor du, Bunu duyan cüce; tatl tatli çu şarkıyı söylemiye başladı: Koyunlar, kumlar, küçük “hapın Hepinizin boynunda bir zil çıngırdar Dünyada sizden zengin kim var? Bunu duyan çoban çocuğu sesin | geldiği yere baktı. Gök yüzünde gü- zel bir kuşun bir yandan uçup, bir İ yandan da bunları tekrarladığını gör. | dü: Şaşırdı. “Güzel, küçük kuş! diye bağırdı. İ Benim koyunlarımın boynunda tehe- | ke zilleri var diye onlara neye “Dün- yanın en zengini" diyorsun. Teneke | il bir şey'mi? Bak da gümüşten zilim var. Bunu söyler söylemez koynundan im koynum- küçük, gümüş zili çıkardı. Çalmı © .. . Zi | : ücenin Zili Jianimışü. Hemen çalıların aranma indi. Orada silkinip kuşluktan çık- ta, üstü başı eski püskü bir ihtiyar kadın kılığına girip sessizce çoban çocuğunun yanma geldi. O, hlâ hema küçük zili çalıyor, hem de gök Yüzündeki acaip kuşu araştırıyordu. İhtiyar kadın onun yanma varın. — Ah oğlum, bu ne güzel zil! Ben (dünyada bunun kadar güzel şey gör- memiştim. Ne olur, bunu bana sutar. mısm? İşte sana bir lira?, dedi. Çoban liraya baktı, gülümsedi: “— Kocakarı, ben aptal muyım, böyle zll bir liraya satılır mr?, dedi. İhtiyar — “Öyle ise al iki lira, Çoban — “Beş lira da versen ver- mem. Para gelir gider. Ben böyle zi- Ni bir daha nerede bulurum. O ben- de oldukça ben yorgunluk nedir bil. miyorum. Şöyle bir tukırdatmca se- sine en uzaktaki koyunların gelive- iyor. Gün uzayıp biraz uzanırsam yine onu çalıyorum. Vakit birdenbi- Te kısalıyor sanki. Bende de yorgün- huk amma bir şey kalmıyor. İhtiyar kadının, çobanm akıllı bir çocuk olduğunu, sihirli zili kolay ko- lay vermiyeceğini anlamıştı. Bu se fer ona yer altmdaki mavi cüceler. den bahsetti, Eğer zili verirse bütün Jömründe hiç yorgunluk bilmiyeceği. Bi, uykularınm çok rahat geçeceği. nl söyledi. Fakat bu sözlerle de ço- banr kandıramadı. Nihayet ona: | — 'Ben mavi cücelerden biriyim. dedi, eğer sözümü dinlersen dünya. hin en zengini olabilirsin. Bu zili ba- na ver, beni uykusuzluktan kurtar. Ben sana daha iyi bir şey vereyim. Al, işte sihirli değneğimi veriyorum. Koyunların: güttükçe ara mra üstle. rine onunla vurursan çok geçmez her biri dünyanın en semiz koyun ve ku- rusu olur. Yünleri hiç eşi görülme, miş kadar çoğalır. Hem de senin ku Zuların herkesin kuzusundan daha evvel biyür. Onları sata sata zengin RENKLİ el 3 m ygün r olursun, hem de paranm sayısını bil- miyecek kadar... Çobanın inanması için bir koyunun yanına gitti. Değneğiyle vurdu. Hay- Yan bu vurmadan hoşlandı. Uslu usiu durdu. Bunu görünce çoban aklı bu sözlere yatmıştı. Öyle ya küçük zil ona nihayet yorgunluğunu unutturuyordu. Fakat çobanlıktan Kurtaramıyordu ki... Halbuki sihirli değneği alırsa çobanlıktan çıkacak, zengin olacak, ömrünün sonuna ka- dar zenginliği durmadan artacaktı. Hemen zili verdi, değneği aldı. Th- tiyar kadm zili alır almaz beren ha- fif bir rüzgür oldu. Tarlaların, kare arım üstünden esip geçti. Çoban ç0- cuğu ancak onun bir sis gibi uzaklar ıp kaybolduğunu görebildi. Bunu görür görmez de içine bir pişmanlık çöktü. Ya eüce sözünde durmazsa... Üstelik zil de etinden gitmişti. Bütün ömrünce yine bir çoban olarak kala- cak, yorgun argın dere bayır demi- yecek, dolaşacaktı. Fakat çoban çocuğu aldanıyordu. Mavi cüce sözünden dönmiyecekti. Çünkü: Dönemezdi. Yer altındaki cü. eler memleketinin kanununa göre yalan söyliyen cüceler ya bir yılan, yahut ta bir kara kurbağa olur, ara- dan oraya sürünürdü. Bunun için hiç bir mavi eücenin yalan söylediği görülmemişti. Zilin sahibi olan cüce de doğru söylemiş: ti. Çoban sihirli değnekle kuzulara, koyunlara vurdukça onlar geliştiler, geliştiler kocaman birer hayvan dular. Bu yilzden herkes çobanın €- ini pip koyununu teslim etti. Ya vaz yavaş parasi çoğaldı. Kendi pas , rasiyle koyunlar aldı i için calışmak tan kurtuldu. Sürü sahibi oldu. Sürüleri çoğaldı. ev bark derken çiftlik sahibi oldu. Çok geçmeden bü- tün şehrin, bütün men'eketin hattâ bütün dünvanın en zengin adamı ol. du. Mavi elice de zilini buldu diye uykusuna kavuştu. TABLO azır bir resmi boyamak hem çok kolay, hem de eğlencelidir. Bu c0- cuklardan her birinin elbisesini başka bir renge boyaymız. Bebeğe de başka bir renk elbise yapımız. Perdeyi istediğiniz renge boyayınız. Tav« san beyaz olmalı, Çocukların çoraplarile ayakkabıları, top, kurdelâ, küllü, Ge pie ğ 3 — Çaprast bilmecenin balli gu- TAN Çocuk İvesi HEM EĞLENCE HEM BİLMECE No, 1 İki kız örgü örüyor. Biri sepette, biri yerde iki yumak var, Acaba bun- ardan hangisi sepetteki yumağın yü- Dünden örüyor. Sağdaki mi, soldaki mi? Bunu bulunuz. Sepetteki yumak, a örgü ören kızım yününü kırmızıya, hayayıp bize yollaymız. 1 — Cemedildiği vakit yekümu (14) eden tek adetler çunlardır: Mpişışısu 2 — Ikinci bilmecemizin halli “De- iz” dir. Doğuran da “Su” dur. Tırtıl Avlamasını Sever misiniz? eredeyse yaz başlıyacak. Mayıs ve Haziran ayları bahçe- lerde tırtılların en ziyade Avlanmak pek kolaydır. Hep yap- rakların ters tarafında © durdukları için ya ağacın veya fidanın altma ya up yukarı doğru bakarımız. Yahut - ta yaprakları birer birer tersine çe- virip tırtıl araştırırsmız. Bazı oinale- fi vardır ki karmlamı yalnız gecele- yi doyururlar. Bunları yakalamak için ava yaz geselerinde çıkmalı, Ne kolay av! Tüfeği, kursuna hizm yok. Bir elektrik feneriniz, yahut ta İçi mumlu bir feneriniz varsa yeter. için kelebek turtmıya mahsus küçük ağları da kullanabilirsiniz. Bu resimde gördüğünüz. (1) numa falı trt renkleri yeşil, #arı, mor ve beyazdır. Mayısın sonu We Haz randa çok görülür. Söğüt ağaçların: da bulunur. (2) — Pembe tüylü yeşil — sarı renklidir. Bunlar da en çok söğütler- de bulunur. (3) — Tüyleri pek kısadır. Rengi parlak yeşli, nefes delikleri kızmuzım sıdır. Pek boldur. (4) — Hazirandan Ağustosa ka - dar bulunabilir. Rengi koyu kahve rengi, üstü kadife gibi siyah — be yaz çizgilerle süslüdür. Diken ve sar. masığı sever, Oldukça büyüktür. (5) — Bu da büyüktür. Gri, kahve rengi ve siyah tüyleri vardır, Hemen her otu yer, Onun için çok rastlanır. (6) — Yemiş ağaçlarında ve söğüt ve meselerde, çitlerde bulunur, bildi- gimiz sarı tırtıl. (7) — Ot tartı. Kırlarda ve bah- gelerdeki otların arasmda, bulabilir. siniz. Sarıyla karışık siyahımsı, ya hut ta gri renktedir. Ikinci ve on bi- rinci boğumundaki tüyler daha uzun mayı sevmez misiniz? Bu pek hoş bir eğlencedir. Tırtılın ne kadar güzel renkleri vardır. Biribirine benzemez. bollaştığı zamandır. Tırtıl avla- Şemsiye Ne Zaman İcat Edildi? ilmem hiç merak ettiniz mi? Acaba gemsiye ne zaman İcat edildi? Bilmiyorsanız ben size söyl” yeyim: Şemsiye icat edileli binlerce yıl var, Fakat, tuhafı şurası... Avru- paya şemsiyeyi ük getiren adamla herkes eğlenmiştir. Halbuki Çinde yüz yıllarca evvel. denberi şemsiye kullanılmaktadır. Çinliler ilk şemsiyelerini yağlı kâğıt- lardan yapmışlardır. Asürilerden, Mı sırlılardan kalan resim ve heykeller. den onlar bundan dört bin sene ev- 'vel bile şemsiye kullandıkları anlaşı. yor. Fakat, © zamanlar. şemsiye faydalı bir şey değil ancak bir asalet süsü idi. Bugün hâlâ dünyanın baz emdr. Yazm en başında görülen bır. yerlerindeki iptidal kabilelerde aksiz yvan B oökli, beyaz saçlı insanlar e. —unamile renksiz — hay: Van uduğunu söylersem aş e maş sal bazı insanların kire piki. * tamamile renkle tp hayvanların da tüyleri büsü azdir. Bu türlü hay van akbuldür. Fakat aksine pek Çünkü tüylerinin rengi olim otların, ağaçların ara. sand veyaz çabucak göze çar parla ilar, yahut kendilerine düşün nayvanlar onları kolay» lkla — rlar, Birde böyle hays vanlı; Gstuğa kolayca yas kala © üntti yakalanıp dikkatle bakı ile öbürleri gibi müukave- metli © © dirler, Bunun için de uzun. sama. oşıyamazlar, Tüyacuı cenksiz hayvanlarla, tüy- leri beyaz Olanları biribirine karıştır. Beyaz da bir renktir. Mese A bildiğumz beyaz kedilerin siyah, kahve rengi ve başka renkteki kedi- lerden bir farka yoktur. Renksiz hayvan demek derisinin altında tüylerini boyıyacak maddesi ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: