2 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

2 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

w —— 2.3.938 TAN Gündelik Gazete ile Bl vArrın nedefi; Haberde, fikirde, her- şeyde temiz, dörüst, samimi olmak, karlin gazetesi o olmıya çalışmaktır. sala ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Ke, 1 Sene 2800 Kr, 10 >» GA 1500 > 400 >» SAY s0 > 10 >» lAy s0 » Milletlerarası porta Kthadma dahil ol- ryan memleketler için 30, 16, 9, 3,5 lira dır, Abone bedeli peşindir: Adres değiş tirmek 25 kuruştur, Cevap için mektup İara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzrmder. e — — ——— — — GÜNÜN MESELELERİ | İngiliz - İtalyan Müzakerelerinin İçyüzü (Yazan: M. Zekeriyal İngilterenin İtalya ile müzakereye girmek için Hariciye Nazırını feda edecek kadar ileri gitmesi her taraf- ta hayret uyandırdı, Chamberlain niçin bu müzakerelere bu derece lü- xum görüyor ve neden buna bu ka- dar ehemmiyet veriyor. İngiliz Başvekilinin ötedenberi bu siyaseti takip ettiğini biliyoruz. Fa-| kat şimdi de bu siyaseti icap ettiren, gizli saikleri öğreniyoruz. Bu gizli sebepler bizi esrarengiz bir takım hâdiselerle karşılaştırıyor, ve dün- yanın iki defa büyük bir harp tehli- kesi geçirdiğini öğretiyor. İngilterede kumandan Kenneth İs- minde bir İngiliz zabiti Daily Skecteh gazetesinde, İtalyanın Ak- denizde İngiliz donanmasını İmha için hazırladığı sulkastleri işa edi- yor, Bu zatın anlattığına göre vaka İtalyan — Habeş harbinde Milletler Cemiyetinin karariyle tatbika başla ban zecri tedbirler zamanından bâş- lar. Zecri tedbirler İtalyayı çok rahat- sız ediyor. O vakit Mussolini hava - kuvvetlerinin ve denizalı gemileri- nin yardımiyle İngiltereye büyük bir darbe vurmıya karar veriyor. Vaziyet te böyle bir darbeye fevka- görünüyor. Çünki - © “Sizdeki en büyük hava üs- Sü olan Malta İtalya sahillerinden tayyare ile 20 dakikalık mesafede- dir, Garbi Akdenizin yegine yolu 0- Jan Malta kanalı denizaltı gemilerile kolaylıkla kapanabilir. Portsait İ- talyanların iyice tahkim ettikleri Ra dostan çok uzak değildir. Süveyş Kanalını elinde bulunduran Mısır da ise milli isyanlar vardır. İşte bu sırada hemen de bütün İn- giliz donanması Maltada bulunuyor. İtalyanlar bir taraftan donanmayı denizaltı gemilerile çevirecek, son- ra da havadan şiddetli bir bombar- dımana tâbi tutacaklardı. Gemiler biribirlerine o kadar yakın vaziyet almışlardı ki, bu kapandan kurtul maları mümkün değildi. Burada İn- glliz donanmasını mahvederken, di- ğer İtalyan tayyare ve gemileri de Süveyşe ve Dlasira hücum edecek» Terdi. Bu plân Napolyonca düştnülmüş bir suikatti, Fakat İngiliz entelli- cens servis teşkilâtı bunu vaktiyle haber almış, ve hükümeti haberdar etmişti. Bunun üzerine İngiltere der- hal tertibat aldı. Akdeniz donanma- Sını kuvvetlendirdi ve plân tatbik e- edilemedi. © © Bununla beraber İtalya ikinci bir harp plânı hazırladı. İskenderiyede | bulunan bir İngiliz gemisinde bir! gün ani bir yangın çıktı. O vakit İn- | giliz donanmasının mühim bir kısmı! iman içinde idi. Bu gemi ya limanın ağzında batip donanmayı içerde hapsedecek, veyahut biraz ilerisinde bulunan mühimmat dolu bir vapura Şarparak müthiş bir infilâka sebebi- yet verecekti, bu sirada İtalyan tay- Yareleri de Malta üzerinde uçarak ©- radaki İngiliz donanmasını mahve- decekti. Fakat bu plân da 24 sant evvel ha- ber alındı. Yanan gemi kurtarıldı, ve İlaiyan plânı bur defa da akim kaldı. Fakat bu iki tecrübe İngiltereye Şunu öğretti ki Mussolini sıkışırsa bir harp ihdasından çekinmiyecek kadar cesurdur. Böyle bir tehlike İn- giltereyi harbe sürükliyebilir. İngil. tere ise ne olursa olsun harp tarafta- TAN General Hüsnü Emir, Çin - Japon harbi harekâtın, dün bu sütun- larda salâhiyetle ve bütün etrafile tetkik etmiye başladı. Bugün bu geniş tetkik yazısının ikinci kısmını koyuyoruz. Japon li hambin bundan Sonraki safhasında müşküle Düşebilir! indeki Japon orduları Baş kumandanlığı, Çin milli li. derinin, yeni karargâhı ve hükü- met merkezi Hankow'da, Çin or- dusunu yeni baştan teşkil, teslih ve teçhiz için fevkalâde mesai sarfet- tiğini, her seferde birkaç düzüne uçak kullanabilecek kudrette hava kuvveti yarattığını ve Orta ve Şi- mali Çinde milli Çin çete ve müf- rezelerinin, araları büyük mesafe. lerle açık ve dağınık, Japon kıta- larına her yerde ve her taraftan taarruza geçtiklerini ve muvaffak olamadıkları yerlerde, hiç olmaz- sa, Japon harekâtın son derece güçleştirebildiklerini o görüyordu. Mareşal Şang - Kay - Şek'in birin- ci maksadı, mümkün mertebe çok zaman kazanmak ve memleketin her karış toprağını Japonlara son derece pahalıya maletmektir. Bu sebeple Şimali Çindeki Japon or- dusu tâli hedefleri ve gayriaske- ri maksatları şimdilk bir tarafa bi- rakarak dağınık kuvvetlerini topla mak ve Tsinan'dan, demiryolu bo- yunca, Cenuba, Suchow üzerine, hiç vakit geçirmeden yürümek ve bu mühim sevkülceyş noktasını, ne bahasına olursa olsun, aldıktan sonra derhal kuvvetli bir kol ile, yine demiryolu boyunca, Cenuba, Pengpu'ya doğru, taarruza devam #uretile, Orta Çindeki Japon or- dusuna el uzatmak ve mütebaki bütün kuvvetile ve yine toplu ola- rak Suchow'dan, Lunghai demir- yolu boyunca, Garbe, Kaifeng ve Chenghow'a ilerlemek lâzımgeli- yordu. » TU yanl Birincikinmn ortzle rında başlaması icap eden bu ha- reketin bir buçuk ayda, yani 1938 İkincikânun nihayetinde, sona ere- bileceğini hesap ve kabul etmek mümkündü. Halbuki Şimali Çinde- ki Japon ordusu Birincikânunun sonunda, Tsinan'dan Cenuba kuv- vet ve şiddetle hareket edemiye- cek surette, dağınık vaziyetini hâ- lâ muhafaza ediyordu ve yarım ay kaybetmiş vaziyetteydi. Bununla beraber, İkincikânun bidayetinde de, ona tavsiye olunacak yezine hareket, yine bu idi. Çünkü iki or- du arasında emniyetli bir irtibat ve muvasala tesis ve tehlikeli ay- rınığın İzalesi ancak bu hareketle mümkün olabilirdi. Bundan başka Lunghat hattını zaptetmek için, Sarı irmağı, bir Çin müdafaa sis- temi karşısında telefat Vererek, geçmek külfeti yine ancak bu ha- reketle kalkabilirdi. Şimali Çinde- ki Japon ordusu, Kaifeng - Cheng- how - Hsuchof mıntakasında top- Janmakla, iki ordu arasındaki bü- yük mesafe, ehemmiyetli surette İ azalmıyordu; fakat Pukow - Su- ehov ve Lunghai demiryolları, icap eden kuvvetlerin bir taraftan di- gerine süratle naklini temin ede- ceklerinden, her iki orduyu, sım- sıkı bağlayacaktı. Bundan başka, Çinin yeni merkezi ve bütün as- keri teşkilât ve faaliyetinin mih- rakı olan Hankow'a ve bu havali- de tahaşşüt etmekte olan Çin or- dusunun büyük kısmına müsavi mesafelerde bulunmuş olacaklar- dı. Bundan sonra, yani 1938 Şubat iptidalarında, her İki Japon ordu- sunun Nanking ve Wuhu'dan Yan- Etze irmağı kıyılarından ve Hsu- —— vaitlerini tutmamasına, sözünde dur mamasına, tehditkâr vaziyet alma- sına rağmen, İtalya ile anlaşma ak- dine sevkeden gizli sebepler bunlar. dır. Demek ki Mussolini iki sene evvel İngiltereye karşı tehdit edici vazi- yetle varmak İstediği gayeyi temin etmiştir. Şimdi iki memleketin devlet a- il n değildir. Ri İşte İngiliz Başvekilini, İtalyanın Mi. damları karşı karşıya anlaşma şart- larını konuşmaktadır. Yazan: General H. Emir; rr i Yazıyı bu, krokiden merakla takip edebiliriz «how havalisinden Hankow - Chen- gehow demiryolu boyunca Han- kow genel istikametinde, gittikçe biribirine yaklaşacak ve bir Han- kow meydan muharebesinde Çin Ordusunu saracak surette ilerile- kün olurdu. apon orduları Başkuman- J danlığı, gerçi her iki ordu arasında demiryolu irtibatını bir an evvel tesis için, Orta Çin Japon ordusundan bir kolu Pukovdan Şi- male ve Şimali Çin Japon ordusun- dan diğer bir kolu Orta Çindeki Ja pon ordusundan bir bir kolu Tek nan'dan Cenuba sürmüş ve müte- addit çetin muharebeler neticesi bu Japon Cenup kolu nihayet Pengpu'yu zaptederek Şubat ipti- dalarında Hovai irmağının şimaline Kanun Karşısında: geçmiye muvaffak olmuştur. Şimal kolu da büyük Çin mukavemetleri karşısında hayli bocaladıktan $on- Ta Tsinan'dan bir mikdar Cenuba inebilmiştir. Fakat, bu iki kol bu- güne kadar birleşmek ve Tsinan - şimalinde Çinlilerin çok şiddetli bir sevletnie uğrayarak büyük nis- bette bir telefat vererek tekrar nehrin gerisine atılmış, şimal kolu da Çinlilerin gerpten ve bilhassa Tsining üzerinden yaptıkları mü- kerrer, şiddetli ve muvaffakıyetli taarruzlar neticesinde ilerileyeme- mişti, Şimeli Çindekt Japon ordusunun ayni zamanda, Tsinan'den Tsing- tau'a ve Hopel'de Chengting'den, demiryolu boyunca Cenuba, Kai feng ile bunun batısındaki demir- Namusa Tecavüz Suçu TAN gazetesinin okuyucusundan “X” imzasile bir mektup aldım. Cevabını makale şeklinde verme- Yi tercih ediyorum, Mektubu yazan diyor ki: “Ben 38 yaşındayım. Bundan yedi sy ev» vel 14 yaşında bir kızla tanıştım. Sık sik kendisine tesadüf ettim. Birçok defa da sinemaya beraber gittik. O da beni ilk zamanları sev- di. Kız 14 yaşında. gibi değildi. Dolgundu. Muhakkak ki 17 yaşın- da gösteriyordu. Bir gün randevu verdiği halde, buluşacağımız yere gelmedi. Ben çılgın bir vaziyette i- dim. Ertesi günü köşebaşında bek- ledim ve onu yolundan çevirdim. Beni artık sevmediğini söyledi. Son bir defa olmak üzere kendisile ko nuşmam icap ettiğini israrla tekrar ettim, ve bir taksiye bindik. Kızı evime götürdüm, Bir kahve ver. dim; fakat kahvenin içine çok az mikdarda uyutucu bir madde koy- dum... O gündenberi kızı görmüyorum. Köşe başında yine bekledim. Fakat artık işe gitmiyor galiba. Bu iş be- nim başıma bir dert açar mı? Kı. zın yaşımdan büyük görünüşü be- nim vaziyetimi kurtarmaz mı? Çok merak ediyorum? Dert açar mi suali fevkalâde. Türk Ceza Kanununun 414 üncü maddesi açık bir lisan ile bu sualin <evabını veriyor. Bu maddeyi hep in Ğ beraber okuyalım: “Her kim, on beş yaşını bitirmiyen bir küçüğün ırzına geçerse üç seneden on sene» ye kadar ağır hapis cezasına mah- küm olur. Eğer bu fiil cebir ve şid- det veya tehdit kullanılmak sure- tiyle veya akıl ve beden hastalı- Hından veya failin fiilinden haş- ka bir sebepten dolayı veya failin kullandığı hileli vasıtalarla file mukavemet edemiyecek bir halde bulunan bir küçüğe karşı işlenmiş olursa ağır hapis cezası yedi sene- den on beş seneye kadardır.” Kızın yaşından büyük görünme si hiç bir suretle cezaya tesir et- mez. Hâkim kızın yüzüne değil, nü fus tezkeresine bakar, Kız on beş yaşını bitirmediği i- çin, suçun faili ceza görür; fakat ceza kanununun 414 üncü madde- sinin 2 nci fıkrasına göre kıza ce- bir ve şiddet istimal edildiğinden ve hileli vasıtalarla fiile mukave- met edemiyecek bir hale konuldu- ğundan, failin cezası yedi seneden on beş seneye kadardır. Temenniim, bu feci suçun cezasız kalmamasıdır. Küçük yaştan genç kızlık hevesine düşen ve bu hare- ketleri teşvik değilse hile müsama- 4 yolu telâki noktasına, keza Shansi- nin merkezi Tai-Yuan havalisinden yine demiryolu boyunca. Cenuba, Hanan ve batısına doğru mütcad- dit kollardan, Sarı irmağın cenu- bunda, doğu - batı istikametindeki Lunghai demiryoluna, doğru ge- niş bir taarruza geçtiğini ve bura- larda dahi Çinlilerin şiddetli mu- kabelesi karşısında mütemadi mu- vaffakıyetsizliklere uğradığını gö- rüyoruz. ilvaki, son günlerde Pengpu havalisindeHovai irmağının gerisine telefatla atıldığını bildir- diğimiz Japon kolunun, kendine gelerek nehri tekrar şimale geçti- ği ve Tsinan'dan cenuba yürüyne kolun Suchow istikametindeki Çin çete ve müfrezelerini tazyika baş-, ladığı hakkında bazı vuzuhsuz ha- berler alınmıştır.Fakat her ne de ol $a, Nanking'in sukutundan beri, her iki Japon ordusunun, teşebbüs etmiş oldukları Tsinan - Pukow ve Lunghai demiryolunun zaptına, iki buçuk aydır, mütemadi kanlı mu- harebeler vererek uğraştıkları hal de, muvaffak olamamalarının baş- ca iki sebebi vardır: 4) Japonların kuvvetlerile hiç te mütenasip olmıyacak bir de- recede geniş cephelerde dağıl- maları"ve binbir işi birden yap- mıya kalkışmaları; b) Çinlilerin takdir ve hayretlere değer bir çeviklik, azim ve şiddetle har- betmeleri, Şimali Çindeki Japon ordusunun bugünkü vaziyetini tetkik edersök, Shensi şısımda, 700 km. ye yakın bir cep- hede muhtelif kol ve parçalara ay- rlmış olduğunu görürüz, ki, mü- kayese için, bunun bizim Rusya hududundan Boğaziçine kadar u- zanan bir mesafeye muadil oldu- ğunu söyliyelim. Orta Çindeki Ja- pon ordusuna gelince, bunun da cephesi, Şanghay cenubunda Hang- chow'dan başlıyarak Wuhu üzerin- den Peking'in şimaline ve oradan şarka doğru gider, ki bu da 300 km. kadar tutmaktadır. apon kuvvetlerinin her tür- lü silâh, fenni vasıta ve kâ- fi bir malzeme ile mücehhez ol- duklarına ve bol denecek kadar tay yare ve tanklardan ve motörlü ve- saitten istifade ettiklerine şüphe yoktur. Bundan başka, kuvvetli ve denizde hâkim bir donanma, Çin illerinde çok güç hareketler başar- mıya kalkışan, Nipon orgularını anavatanı emin surette bağlamak- ta ve Okyanus kıyılarından Çin topraklarına giren ve Çini doğu - batı ve şimal - cenup İstikametle- rinde kateden epey geniş bir de- miryolu şebek”-! bu orduların bes- lenme ve her türlü Ikmal işlerini kolaylaştırmaktadır. Bütün bu fay dalara rağmen Japonlar iki aydan fazla bir zamandan, yani Nankin- gin zaptından, beri asıl hedef ve maksada doğru mühim bir adım a- tamamışlardır. Japon ordularının ilk hedefi, Hankow'da yeniden vü- cut bulmakta olan asıl Çin ordusu- dur. Bu ordu, tamam olmadan ve büyümeden imha edilemezse Ja- ponlar Çinde dâha birçok seneler uğraşmıya ve çok büyük fedakâr- lıklar yapmıya mecbur olacaklar- dır. Japonların kudret ve kuvvet- lerinden aşırı bir mikyasta işlere girişmeleri ve fazla dağılmaları yü zünden düşmüş oldukları çok çe- tin vaziyeti takdir etmekte olduk” larına şüphe edilemez. Çinliler Ja- ponları Şanghay, Narking ve bil. hassa Pengpu muharebelerinde şid detli hayal inkisarlarına uğratmış- lardı. Şimdi de Japonların Lunghai demiryolunu, bunca fedakârlıklara teğmen, alamamaları onlar için ye- Di bir inkisar hayali olmuştur. Ja- ponlar, Çinlinin vatani dü i ki ş Zİ Medeni Şehir ve Belediyenin Bakkallar : Talimatnamesi (Yazan: Sabiha Zekeriya) İstanbulun imarı günün, hususiyle İstanbulluların en çok al ol duğu bir meseledir. İstanbulun imar plânı çizilirken şehrin hususiyetleri- ni, orijinal güzelliklerini, tarihi ya- digârlarını Obozmadan (İstanbulu imar, bu şehrin bedii güzelliği bakı- mından çok itina edilecek bir nokta- dır. Fakat şehir imar edilirken şehrin bir de sıhhi bakımdan, iktisadi ve içtimai bakımdan © medenileşmesi meselesi vardır ki, plânda bu iki nok- tayı birleştirmek, biribriini nakzet- miyecek şekilde uzlaştırmak lâzım- dır. . Medeni şehirler, galiba sıhhi, ikti- sadi, içtimai bakıma daha fazla © hemmiyet verdikleri için güzelliği, şehrin orijinalitesini ikinci plâna bi- rakmışlar. Bu sebeple medeni şehir- ler arasında medeni imar noktasında biribirleri arasındaki farklar çok az olmuştur. Avrupa şehirleri, aşağı yukarı, bu bakımdan hepsi biribiri- ne benzerler, Asfalt caddeler, geniş meydanlar, temiz, muntazam dük- künlar, nakil vasıtalarının bolluğu, köprüler, limanlar, hepsinde aşağı yukarı müşterek vasıfları taşır. Şark şehirlerile, garp şehirlerini biribirinden ayıran bariz farklar da, şarkın hususi, orijinal görüşünü, garbin müşterek vasıfları taşıyan bu medeni görünüşüdür. İstanbulu imar ederken biz ikisini birleştirmek istiyoruz. Geniş, asfalt bir caddenin kenarına pis, içinde bin bir türlü hırdavatı gelişi güzel yer- leştirmiş, hıfzıssıhha kanunlarını hi- çe sayan mahlât, bozuk gıdaları apa- çık asfaltın önüne sermiş dükkânlar, herhalde bir medeni şehir manzarası arzetmez. Belediye bir de bakkallar talimat- namesi hazırlamıştır. Bu talimatna- meye göre, bakkal dükkânlarının her tarafı kâgir olacak, içinde kim- se yalmıyacak, sokak tarafları baş- tan başa eamekânla çevrilecek, ze- rise geçme maddeden yapıla. cak, hiç bir. taraflarında en küçük bir delik dahi bulunmıyacak, herta- raf bol gündüz ışığı ile aydınlanmış Jolacak, pişirilmeden, yıkanmadan, soyulmadan, yenilen bütün gıda maddeleri ayrı ayrı camekânlı hüc- relerde bulundurulacak, her madde. nin özerine mutlaka bir fiyat etike- ti konulacak, ve bilhassa mahlüt ve mağşuş maddeler | satılmıyacaktır. Dükkânlarda her nevi böcek bulun- maması İçin İcap eden fenni tedbir. ler alınacaktır. Medeni şehrin vasıflarını taşıyan bu talimatnamenin tatbiki için İs tanbulun imarı, geniş asfalt cadde- lerin açılmasını beklemiye lüzum yoktur. Bu, şimdiye kadar dahi tat- biki mümkün olan birşeydi. Geç ol- sun da güç olmasın.. Bu karar alkıya değer.. Yalnız şimdiye kadar da şeh- rin sıhhatini koruyacak birçok tali- matnameler Şehir Meclisinden geç- miş, fakat medeni şehrin vasıflarını taşıyan bu talimatnamelerin tatbi- katına geçilmemişti. Acaba şehrin imarı ve medenileşmesi yakina gel- diği bu günlerde bu talimatnameyi senet olarak kabul edebilir miyiz' ———— daki ezim, çeviklik ve müthiş ki- nini hiçe saydıkça daha birçok bek- lenmiyen hâdiseler karşısında ka- lacaklardır. in milli lideri ve Başkuman- danı Şang - Kay - Şek, mil- letine vatan sevgisi ve ölümü istih- kar hissini aşılamıya ve Çini derin uykusundan uyandırmıya muvaf- fak olmuş görünüyor. Milli Çin çe- te ve müfrezeleri, bu yağmurlu ve karlı don aylarında yalınayak ve ekseriya yüz kişiye yalnız 50 tüfek isabet ederek ve birer kuru ekmek- le şayanı hayret ve takdir akınlar yapıyor ve Japon kollarının, bol yesaitle mücehhez bulunmalarına rağmen, dağınık ve zayıf olmala- rından fevkalâde bir maharetle is- tifade ederek bunlara yanlardan pek şiddetli hücumlar Yapıyorlar, İşte, iki buçuk aydanberi bütün Ja- pon ileri hârekâtını akamete uğra- tan şey, bu, hârika nov'inden, milli Çin uyanması ve milli Çin savleti hareketlerini oluyor. Çinde harp ta kip eden Avrupalı ve Amerikalı © Devamı 10 la) $

Bu sayıdan diğer sayfalar: