26 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

26 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— ii | HALKEVİNDE : Mahke Güzel Sesli melerde ie Mahkemeden Kaçan | bikişaf Suçlunun Biri Bülüldu Müddeiumumilik Hastahaneden Zorla Alınması Firuzağa mahallesinde 20 numarâ- hı evde oturan Bayan Şerife Kame-| rin hile ve desise ile elli bin liralık apartımanını üstüne geçiren ve ken- disine Halit Paşanın mahtumu süsü- nü veren Konyalı Ahmet Rifat, iki gün evvel Asliye Birinci Ceza Mah- kemesinde duruşması mahkemenin bir ara kararı verme fa #ılâsından İstifade ederek kaçmıştı. | Mahkeme, bu kaçak hakkında tevkif! kararı vermiş ve, tevklf müzekkeresi polise gönderilmişti. Polis, daha ev- velce bir pasaport alan Ahmet Rifa- tan hudut haricine çıkmaması için Jâzım gelen tedbirleri almakla bera- ber İstanbul içinde de araştırmalara yapılırken, | Için Emir Verdi |başlamış ve nihayet dün Ahmet Ri- fatı Bakırköy akıl hastanesinde bul- muştur. Polis hastaneden suçluyu is- temiş, nöbetçi doktoru polise: — Suçku, buraya doktor raporu ile yatmıştır, Kendisinde asabi hastalık Jvardır. Verilemez, cevabını vermiş- tir. Bunun üzerine dün saat 18 de em niyet ikinci şube müdürlüğü müdde- İumumiliğe vaziyeti anlatmış ve ya- pılacak muameleyi sormuştur: Nö- betçi müddelumumisi, firari Ahmet Rilatın zor kullanılarak hastaneden alınması için emir vermiştir. Müddei umumilik, vaziyeti hastane nöbetçi doktoruna da bildirmiştir. Polis, bugün Ahmet Rifat! müdde- iumumiliğe teslim edecektir. YARALAMA: Zina Suçluları Dün Akşam Tevkif Edildi Evvelki gün Fatihte geçen yarala- ma hâdisesinin tahkikatı adliyeye in tikal etmiştir. Dün akşam geç vakit, Nimet Ak-! yıldızla suç ortağı, Salim oğlu Mu- zaffer yaralama öleti “en bıçakla beraber müddelumumiliğe teslim €- dilmiştir. Bunlardan Muzaffer, hem yaralamaktan, hem de zinadan Suç-! Judur. Nimet Akyıldız ise, yalnız zi- na suçuyla adliyeye verilmiştir. Zina dosyası meşhut suçlar müd-| dölumumisi B: Reşat Sakarya, yarala ma dosyası dâ köbetçr müdaerumu misi B. Orhana verilmiştir. Mevlü- ” dün 19 gün sonra tekrar müayene e- * dileceği hakkında bir de doktor Ta- poru vardır. Meşhut suçlar o müddelumumisi, tahkikatını yaptıktan sonra suçlu- ları nöbetçi asliye ceza mahkemesi- ne vermiş. Ve her ikisi hakkındada tevkif kararı almıştır. Yaralama da- vasına, âdi hükümlere göre, devam edilecektir. Bir Yaralama Suçlusu Kunduracı Ahmetle arkadaşı Mus- cafa, dün Kazliçeşmede on beş kuruş yüzünden kavga etmişlerdir. Musta- fa elindeki kalıpla Ahmedin başını yarmış, işe polis müdahale ederek Mustafa, Meşhut Suçlar Müddeiu- Aralarında bir de MÜDDEİUMUMİLİKTE: Yeniden Bir Yolsuzluk Ihbarı Yapıldı Müddelumumilik ve Sultanahmet İSulh Birinci Ceza Hâkimliği, birçok suiistimallerinden dolayı Adliye Ve- kâleti tarafından lâğvedilen İstanbul ikinci noterliği hakkındaki tahkika- ına devam ediyorlar. Şimdiye kadar müstamel pul yapıştırılan vesikala- rın sayısı beş yüzü aşmıştır. Birinci Sulh hâkimi Reşit, tetkik hâkimi s- fatiyle, dün ehlihibre tayin ettiği dör düncü noter başkâtibi Fuatla bera- ber noterliğe giderek yeni bir sulisti- mal iddiasını tetkik etmiştir. İhbar amm me | sandan pullu imzalı boş resmi bir kâ liralık bir senet yazılmıştır. Ehlihibre, dün, raporunu verdiği için müddelumumilik birinci tetkik bürosu ikinel noter hakkında yeni bir dava daha-açmıştır. ERTUĞRUL SADI 'TEK TİYATROSU Beyoğlu - Kadıköy - Süreyyada AKTÖR KİN m —— > — — m mumiliğine verilmiştir. Sultanahmet Sulh Birinci Ceza mahkemesi dün davaya bakmış, Mustafayı 3 gün ha- pis ve 26 lira para cezasına mahküm etmiştir. ğıt alınmış, sonra da üstüne yedi bin| Ettirilecek Beyoğlu Halkevinin bu seneki fa- aliyet programına soktuğu ses mü- #abakasına devam ediliyor. Musiki ve sanat heveslilerinin istidatlarını inkişaf ettirmek gayesi | le tertip edilen bu müsabakalar hak kında, kendisile görüşen bir muhar- ririmize Ev başkanı Ekrem Tur şun- | | Tarı söylemiştir: — Evimize müracaat eden yüzü mütecaviz güzel sesli hevesli arasın- dan muhtelif toplantılarda elemeler yapmak suretile yirmi bir kişi seçtik. Bunlar üç kategoriye ayrılmışlar- dır. Birincisi yalnız sesinin güzelliği itibarile göze çarpanlar, ikineisi se- sinin güzelliğile beraber e beynelmi- Jel musiki tekniğine elverişli olan- lar, üçüncü kategori ise yine sesinin güzelliğile birlikte halk türkülerini orijinalitesini muhafaza etmek sure- tile okuyabilenlerdir. Birinci kategoriye 17 kişi dahil- dir. Tkinciye bir, üçüncüye üç kişi dahildir. Garp musiki kategorisine girenler jüri heyeti karşısında kendileri tars- fından seçilen parçaları okuyacaklar halk şarkılarını ise jüri heyeti seçe- cektir, Jüri heyeti âzalığına seçilmiş olan Dürri genç heveslileri çalıştırt- maktadır. Müsabaka sırasında da kendilerine Akompanye edecektir. Nisanın sonuna doğru bir musiki gecesi şeklinde yapılacak olan son müsabakada, jüri heyetile birlikte sanatkârlar, gazeteciler ve davetliler hazır bulunacaktır. Müsabakada kazananların bir kis- mı evimize ve Konservatuvarda ye- tiştirilmek suretile taşıdıkları istida- dın Inkişafına yardım edilecektir. Bu gençler Halkevlerinin kendilerine gösterdiği alâkayı şükranla karşıla- mışlar ve bütün güçlerile çalışacakla- rini vadetmişlerdir. Gençlik - Güzellik fevkalâde Seanslar; 2,30 — 6 — 9,15 TAN SAKARYA SİNEMASI Bu Pazartesi akşamından itibaren: Meşhur Fransız rejisörü MARCEL HERBİER'nin büyük ve emsalsiz eseri NAMUS LEKESİ filmini takdim edecektir. Baş rollerde: VİÇTOR FRANCEN, LİSE DELÂMARE SESSUE HAYAKAWA ve LOUİS JOUVET Biletler evvelden alınabilir. Telefon :* 41340 Bugün Türk sinemasında 2 büyük film birden İman stiklâl Hadleri sen mücadelesi. Heyecanlı, meraklı Ask ici cin ARNO” Paris Üniversitesinde büyük bir profesör İle genç bir kız asistanın aşk macerası BUGÜN mevsimin en NEFİS - MELE K' ve ,5 ARA Y sinemalarında sizi bekliyor Biletler şimdiden tiyatro Laz Şubeye Davet Eminönü Askerlik şubesinden: Bultanahmet Kapıağas fenerli sokak nu mara 33 te yedek ölçme yarsibay Buffet oğlu 328 Salm Arasın, (46499) İle Sultanah met Akbıyık mahallesinden, Gihanoğulla» rından; piyade sübay M. Gemil ağ. 326 Re- sadın (48689) Eminönü yerli askerlik şube sine gelmeleri, RP Kat'i alâka Karaağaç mezbahasında toptancı'ğ kasaplardan Hüseyin Avni Çeviköz ve Mehmet Kâmil Peket şirketinde! galışan kâtip Âdemin vazifesine 25 - Mart - 938 tarihinde nihayet veril. | miş olduğundan alâkadar müşterile- EE nazarı dikkatlerini er. Hüseyin Avni Çeviköz ve Mehmet Kâmil Peker Şirketi | — Belediyesi Şehir Tiyatroları DRAMKISMI (Fransızca) büyük film. Seanslar: 1— 4,15 —9da RTA EGGERTH FRİTZ VAN sadik - PAUL HÖRBİGER - THEO LİNGEN - LUCİE ENGLICH “Sarı Zambak Bugün saat 1 de talebe matinesi vardır. vardı; yakışıklıca, orta yaşlı, hiç ağzını açmaz, göz- lerini yarı kısarak bir İngiliz lordu gibi piposunu Parmaklarının arasına sıkıştırır ve daima gülümser bir adam... Sandım ki o da benim gibi bu gürültülü insanlardan hoşlanmıyor... Onun da bu lâübali ko- nüşmalardan canı sıkılıyor... Öyle yarı alay eder bir tavrı var... İngiliz lorduna benziyen kuru, mağrur adamın yusyuvarlak, kapkara, şen, kahkahalı bir eşi var; kocasının kendisiyle hiç alâkadar olmadığı söyleni- yor; kadın da bu yalnızlığın gidermek, belki biraz da kocasını kıskandırmak için müsait bulduğu er- keklere sırnaşıp duruyor; onlardan kompleman bek- Jiyor ve bu İsteğini apaçık, budalaca gösteriyor; en büyük saldırışı da Hasana yapıyor; çünkü zenginli- ğine ve kadınlara düşkünlüğüne dair olan şöhretin- den dolayı önce ona baş vurmak lâzım!... Sofrada birkaç kadın daha var, lâkin hepsinden çok İngiliz lorduna benziyen mağrur, pipolu ada- mın karısı ortalığı şamataya, kahkahaya boğuyor; şuradan buradan görüşürken hep Hasan'ı methedi- yor; ona salondaki eşyanın güzelliğinden, sofradaki yemeklerden, £ giyinişinden, okravatından (bah Sederek nekadar zevk sahibi olduğunu söylüyor. Mutfağa girerek yemekleri, mezeleri de hazırlıyan, sofrayı da kuran, süsleyip çiçekliyen hep Hasanmış gibi: — Bu ne zevk, ne anlayış, efendim, diyor; şu me- zelere, şu çiçeklerin konuluşuna, Şu örtülere bakın; bu, sofra değil, çiçek bahçesi. Ve Hasan'a bükarak devam ediyor: — Fabrika beyi; salon beyi; sofra beyi; bu aââm hepsinde, her şeyde mükemmel, canım!.. Diye sarhoş, bayağı bir tonla komplemanlar savu- rurken hepimizi de güldürüyor. ii la ir elleri yileşi Fahir ağabeyin ki- YALI YAZAN : ŞÜK e ÜFE NIHA DONUYORUM teşekkür ettikten'sonra bunları kendisinin değil, be- nim hazırladığımı söyledi, Araya karışamadığım için susmaktan başka yapa- cak bir şeyim olmıyan ben, masanın bir ucunda unu- tulmuş gibiydim; daha doğrusu ben etrafımı unut - muş, kendi âlemime dalmıştım. Arasıra gözlerim kar şımda, masanın öbür başında sessizce gülümsiyerek piposunu İçen adama gidiyordu; ona acıyordum, bu cırlak, teklifsiz kadınla nasıl yaştyor, diye... Ortaya bir fikir atıldı: “Herkes bir hikâye söylesin!,, dediler. Herkes yarı sarhoş bir ağızla birşeyler anlattı; ben den ve karşımda oturan pipolu adamdan başka.. Bu hikâyeler ipi sapi olmıyan, küçük bir esprisi bile bulunmıyan, kaba saba, açık saçık şeylerdi; ka- dırlar başlarını arkaya atarak, ağızlarını boğazlarına kadar açıp otuz iki dişlerini göstererek gülüyorlar; bü açık saçık hikâyeleri yüzleri kızarmadan dinli » yorlardı; hattâ bazı yerlerini söylemiyerek geç- mek istiyen erkeklere: — A, söyleyin, canım, Avrupada her kadın böyle hikâyeleri dinler; ne Yar, eğleniyoruz, diye söyleme- leri için onlara ısrar ediyorlardı. Ah, şu yarım yamalak görülüp anlaşılmış, yahut anlaşılamamış Avrupanın bizim başımıza açtığı Benden de bir şey söylememi istediler; onlara alay H bir gülüşle karşılık verdim. Mutlaka, aklı bir şeye ermiyor; ağzını açacak hali yok, demişlerdir... Hasan biraz kızdı; ne olur bir şey söyleyiversen... Tenezzül etmiyorsun; sana da nereden insan yarata- lam, diye kendi kendine söylendi.. Ya!.. Hasan, kendisi gibi benim de bu karışık in- sanlarla birlikte eğlenmemi istiyordu, öyle mi? Ona bir şey söylemedim, amma, kafamın içinden bir şey- ler geçti; dur, dedim, ben sana gösteririm. Şimdi herkes beni bırakıp İngiliz lorduna yalva - rıyordu; bir şey söylesin, ağzını açsın, bir hikâye anlatsın, diye... İngiliz lordu, bin naz içinde, piposunu önündeki bilir tablaya bıraktı, başını şöyle bir arkaya attı, kısık gözlerini biraz daha büzdü; sonra düzeldi; ben merakla bekliyordum! Acaba ne söyliyecek; bu ağ- zını açmıyan, kibar adam nasıl fevkalâde bir şey an- latacak, diye... Başladı... Aman Allahım, ağzını açmıyanları sakın söylet - meyin; pişman olursunuz; o ne ses; o ne hikâye!.. Söylediği bir Arap bacı hikâyesiydi; sofrada söyle- nen ve benim yüzümü kızartan bütün hikâyeleri bas tırmıştı.. Gözlerimi ağzımı açarak, aptallaşmış bir hikâyesini temambiyarak etrafı güldüren ada- Bu akşam ve yarınki Pazar gündüz gece yam; Dünyanın en güzel sesli san'atkârı LOTE ŞÖNE Şehir Tiyatrosu san'atkârlarile beraber “YARASA,, operetini oynıyacaktır. işelerinde satılmaktadır. Sinemacılığın, Filmeiliğin HARİKASI TÜRKÇE SÖZLÜ Türk musikili şaheser OPERET KISMI Bu akaşam Lote Şönnin Saat 20,30 da iştirakile YARASA büyük yo orkestrasi, 22,35 Viyana: Kenan FİDANAKİ Operet 3 perde arkestra, 2245 Bükreş: Akşem koni 3 perde Süat 20,30 da 23 Varşova: Halk musikisi, Baş rolde: WİLLY BİRGEL, URSULA GRABLEY ŞAHANE ve GÜZEL FİLMİ İstanbul radyosu: Öğle neşriyatı: Saat 1230 Plâkla Türk musikisi 12.50 yadiş 13,05 Plâkla Türk musikisi 19,30 M teli? plâk neşriyatı 1$ SON, Akşam neşriyatı: Bant 18,30 Eminönü Halkevi gösterit iu tarafından bir temeli, 19,15 Konfat Üniversite nâmına Doçent Nusret (Za/ nedir) 18,15 Borsa haberleri 20 Sadi Ha ve arkadaşları tarafından Türk musikisi halk şarkıları 20,30 Hava raporu 20,33 mer Rıza tarafından arapça eöylev 2Ö Semahat Özdenese ve arkadaşları tarafi” dan Türk musikisi ve halk şarkıları (i ayarı) 21,15 Kiâelk Türk musikisi: Nuri ili ve arkadaşları tarafından 21,50 Orki 1 Verdi: Travyata Fantezi 2 — Tik "23 Plâkim salolar, Opera Ve operet pt lari 28.20 Son haberler ve ertesi günün 8 23,30 SON. Ankara Radyosu: Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Muhtelif pilik neşriyatı Plâk Türk musikisi ve halk şarkıları Dahili ve harici haberler Akşam neşriyatı: Sant 18.30 Plâk neşriyatı 18,40 Çocu Karagöz (Küşük Ali) 19,15 Türk musi ve halk şarkıları (Servet Adnan ve ark lar) 20 Sant ayarı ve srapça neşriyat ZÖİ Türk musikisi ve halk şarkıları 21 Huki Konuşma; 21,15 Stüdyo sâlon ork: 1 — Yechitomo: Japaninche Sulte 2 — inz Linic Pfankuhens Geburtatag 3 — beki Serennde İtallen 4 — Josef Lan! Hofball-Tanze 5 — Sisde! Die Leh chaft 22 Ajans haberleri 22,18 Yarınki #' ram, HAFİF KONSERLER 10 Berlin kısa dalga: Haft im siki (8,19 devamı), 10,1$ Berlin dalgan: Küçük musiki konseri, 12 Bi Vin kısa dalgam: Karışık musiki, 13 Pe Un kısa dalgası hefif musiki 14,15 deva 35 Bükreş: Rumen musikisi, 17,15 Vi şova: Karışık konser, 11,45 Berlin sa dalgası: Halik konseri (18,50 de mı) 1,05 Bükreş: Askeri bando, 15 Varşova: Leh musikisi plâkları, 19) Peşte: Çigan orkestrası, 21 Lâypelg: geli program, 22,10 Belgrat Büyük OPERALAR, OPERETLER 1219 Roma kisa dalgası: Opera sikisi, 1445 keğa), 13,10 Bükreş bar'in eserlerinden plâklar, 30“ te: Lehü'in “Zigünerlleb-inan ta- İODA MUSİKİSİ 17,15 Roma kısa delgesi; kisi Konseri, RESİTALLER 9,30 Perlin kısa dalçası: Aşk gari rı, 13,15 Roms kısa dalgası: Helk ça”. Karı, 14,15 Berlin kısa delgesi: Aşk kıları, 19,08 Belgrat Halk şarkıları, 10 LAyprig! Güzel İtalyan musliisi, 20 Bükreş: Halk şarkıları, 23,15 Ro Bari: Şarkı resitali, 23,35 Viyana: Vi sa şarkılari. DANS MUSİKİSİ İ 1630: Berlin kısa dalgası, 21,15: B reg, 21.30 Berlin kısa dalgası, 28,05 te MUHTELİF 10,08 Roma kısa dalgam: Arapça #ikili program, 20,36 Bart: Türkçe berler ve Türk musikisi, 2115 Bark: cn haberler, Elen musikisi, yük film nın yüzüne bakakaldım. Bu pire bayağı kal yar, diye kendisine açıdığım adam. Bunlar mı b da benim evimde dolaşan insanlar... Herkes sarhoştu; hikâyeler, şakalar biribirile ya” ediyordu; sofra intizamını büsbütün kaybetmişti; # mi kalkıyor, kimi oturuyor; kâh şarkı, kâh dans. raya karışmıyorum, diye Hasan bana yine soğuk uk bakıyordu.. Ben zaten daha on dakika evvel #* gn koyduğum muzipliği unutmamıştım. İçimdö — — Pekâlâ, dedim, ben şimdi senin istediğin olacağım. Bu, o kadar güç bir şey değil; benin diğim rolleri de yapabilecek kadar zekiyim... Bir aralık yine kendini unutarak deli gibi içi ve vaktile Rafie'ye filân yaptığı gibi,'kadınlarla 9 orta teklifsizce eğlenmiye başladı... O zamsna kadar bir iki kadeh içmiştim; başlad ben de hepsi gibi, Hasan gibi içmiye... Aralsi adını bile iyi öğrenmediğim, güzelce bir genç vs” onunla üstüste birkaç defa dansettim; sonra ma oturarak ona o zamana kadar işitmedliği şeyler 6 tım; adamcağız karşımda inceldikçe inceldi; elin” geldiği kadar benimle meşgul olmıya, diller dök başladı... Mükemmel, rol tamam! Yine dansettik; oynarken kahkahalarla gülüşt du... Hemen ümide düştü, bir gün bir yerde çay İ€ mizi; bir baloya gidersem kendisine haber verm rica etti.. Ne zaman evde bulunabileceğimi 0” hepsine kahkahalarla cevap verdim. Gözlerim Hasana ilişti; bir yandan kadınlarl9 gul olurken bir yandan da beni göz hapsine alıyo” Bir aralık yanıma geldi; elimden kadehi almak di: — Bırak, dedim, ne hakkın var, bana karışımı)

Bu sayıdan diğer sayfalar: