5 Mayıs 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

U ——— 5.5- 1937 Edebi meseleler Üstadları analım Kaybettiğimiz büyük şair Abdülhak Hâmid için devlet ve millet tarafından gösterilen takdir ve tebcil tezahürleri, artık memleketimizde fikir ve edebiya- tın hakik? mevkiine yükselmiş olduğu- na güzel bir delil teşkil etti. Bu ölümün, yurd ölçüsünde üyan * dırdığı büyük alâka ve teessürde, genç- lik, edebiyata, ve hele asırlardır. bu memlekette hiç de ciddiye alınmamış olan şiire lâyık olduğu kıymetin veril- meye başlandığı manasını çıkararak haklı olarak sevinmiştir. Biz, eskidenberi daha ziyade, şiirin ve şairin, mizah mecmualarına nükte ve Z l alışmı- şızdır. Tezyif ve istihza, hücum ve ifti- ra, ömürlerini, bir şiir âbidesi kurmak için harcamış olan şayılıların ekseriya tek nasibi olagelmiştir. Okunmıyanla » rın Üstadlaştırılmasında da siz bir is - tihza kokusu duymaz mısınız? Diyebiliriz ki, kısa bir müddetten- beri memlekette edebi bir uyanışa şa - hid olmaktayız. Yurdun her yanına da- ğılan halkevlerinin bu davada çok tak- dire değer emekleri geçmiş olduğu da muhakkaktır. Kâğıdın iki misline ya - kın bir nisbette pahalılanmış olma- Sına rağmen, bu mevsim bilhassa edebi- yat sahasında tercüme ve telif bir eser yağmuriyle karşılaştık. Bunların kali » teleri ne olursa olsun, memlekette bir okuma artışına delâlet eden bu hâdise- yi, edebiyat hayatımız namına büyük bir sevinçle karşılamamaya imkân yok- tur. Halkevlerimiz, edebiyatımızın eski ve yeni büyüklerine anış geceleri hazır- lamak, ihtifaller ve törenler tertib et- mek suretiyle çok iyi bir yol tutmuşlar- dır. Halk, fikirlerine güvendiği seç - kin kimselerin kendi huzurunda öğdü- ğü ve büyüklüğünü belirttiği üstadlara karşı bir alâka duyacak ve bu alâkanın tesiriyle muhakkak ki pek çok kimse - ler, yeni yeni eserler okumaya hevesle- neceklerdir. Okutmak, daima daha çok okutmak, edebi hayatımızın mıuîn;a- S1 için en yerinde tedbir olduğu için, bu tarzda hareektin, edebiyatfmıza ya- Pacağı kıymetli hizmetleri mübalâga - landırmaya imkân yoktur. Eminönü Halkevi, yeni açılmış olan bu hayırlı çığırda çok uyanık bir şekil- de çalışmaktadır. Birkaç gün önce H- yatro edebiyatımızın en büyük simasi olan Muşahibzade Celâl'i tebcil .etti, şimdi de yazı hayatının elli beşinci yi- lına girmiş olan roman üstadımız Halid Ziya için aynı şekilde bir tören hazıf - ladığını işitiyoruz. Musahibzade'nin, gerek temaşa ha - | yatımız, gerekse inkılâb edebiyatımız bakımından değerini belirtmek için bu sütunlarda birkaç defa yazı yazmış ol. duğumu hatırlıyorum. Bu yetmişlik ti- yatro muherririni, edebiyat tarihimi - zin Vefik Paşa ile birlikte, tiyatro ede- biyat:mızm ilk büyük simaları arasında kaydedeceğine kuvyetle eminim. O, garb kültürüyle yuğurulmuş ol » mamaktan gelen teknik — kusurlarına rağmen, milli hayatımızı kavrayi Ve anlatışta pek az muharririmize nasib ol- muş bir muvaffakıyet göstermiştir. Şehir tiyatrosu aktörleri sanatlarının rinde çıkmışlar ve bu eserler, sahne- mizde şimdiye kadar görülmemiş sük- seler temin etmiştir. Bu hâdiseleri kar- şılıklı bir anlayıştan başka neye hafnle- debiliriz. Halk, onun komedilerinde kendini buluyor ve kendi hayatının mü- kemmel hicivlerini alkışlıyor. Fakat Musahibzade Celâl, iyi bir temaşa mu- harriri olduğu kadar, çöken imparator- luk devrinde bu çöküşü hazırlamış olan âmilleri bulup meydana çıkarmakta ve canlı bir surette gözlerimizin önüne sermekte büyük meharçt gösteren bir inkılâb muharriridir. Bu itibarla, onun birçok komedileri, gençlik îçin: ihrıtie seyredilecek levhalardır, diychılk?ıı. 'Yaşayan edebiyatçılarımız iç_mı'lc. Musahibzadeden sonra Halid Zıy:ıyx hatırlamakla Eminönü halkevi yerinde bir intihab yapmıştır. Hakil .lIIıı- sahibzade Celâl, nasıl temaşa ıdıbı?ın.- mızın en emektar ve tebciledeğer u?ı» &ı ise, hiç şüphesiz Halid Ziya dı_ .mk hikâyeciliğinin en yüksek zirvesini teş- eder. ça Hd;ıfıen aynı yaşta olan bu iki üıudı_ da müşterek olan bir taraf da, her iki- sinin de, sanata karşı göstermiş o.lduk - ları sarsılmaz bağlılıktır. Musahibzade son piyesinin altına imzasını atalı da- ha bir-yıl olmadı, Halid Ziya, bize, eş- siz bir zevkle okuduğumuz hatralarını her yıl'yeni bir iki cild halinde sun - maktadır. Bunca engellere ve menfî'şırt. lara rağmen, edebiyata karşı .ıevgınin aksaçlı bir başta bütün gençlik 'f"k' Irğiyle hâlâ yanmakta dev_ım etmesi, sa- nat kıymetinden ayrıca, iİnsanı müte - hassis eden ulvi bir manzara teşkil et- miyor mu? Zamanlarına göre yazılmaları haki- dıri! Memleketten kısa haberler X M. Kemalpaşada gaz | :i — M. Kemalpaşa 1 da bütün - Jarın ve muallimlerin devam ettikleri bir gaz kursu açılmıştır. Beş gün devam e- den bu kursta zehirli gaz derslerini kül- tür müfettişlerinden İhsan vermiştir. Kurs sonunda imtihan da yapılacaktır. X Bursaya gelen merinos koyunla- rı: — Bursaya bu sene Almanyadan (250) alman et ve yapağı koçu getiril- miştir. Bunlardan suni tohumlama ya- pılacaktır. Bu koçlarla en az 150.000 ko- yun merinosa tahvil işine tabi tutulacak- tır. Bu münasebetle geçen sene çalışan sekiz suni tohumlma istasyonu bu sene kırk istasyona çıkarılmıştır. X Bursada kozaçılık; — Kozacılığın bu sene iyi para getireceği anlaşılıyor, ilk zamanlarda fiatın düşmesi ihtimaliy- le tereddüde düşmüş olan müstahsil; Av- rupaya sevkiyatın başlaması ve fiatların yükselmesiyle tekrar kozacılığa bütün hararetiyle sarılmıştır. ımmk eT Ü NL C .ı nin de iyi olduğunu söylemiştir. X Bursaya gelen seyyahlar: — Mu- danyaya gelen büyük bir seyyah vapuru Bursaya 450 seyyah getirmiştir. Ekseri- si alman; bir kısmı; fransız ve isviçreli olan seyyahlar dün öğleden evel otobüs- lerle buraya gelmişlerdir. Seyyahlar; ye- klerini beraber getirmişler ve yemekten sonra şehri gezerek Mudanyada kendi- lerini bekliyen vapurlarına dönmüşler- dir. X Adanada kadastro işlerir — Ada- 938 v — üstrisi Fabrikalarda 8.854.000 kilo bez 1.268.000 kilo iplik istihsal edilecek Sümer Bank tarafından, endüstri. leşme davamızm son yıllardaki inkişa. fınr ve devletçe bu sahada başarılmış olan işleri hülâsa eden büyük kıtada bir broşür neşredilmiştir. Mizanpaj ve baskı bakımından ör, nek teşkil edecek bir mükemmeliyette olan broşür kuşe kâğıd üzerine basıl. mış, Sümer Bank tarafından kurulmuş ve kurulmakta olan fabrikaları Bgöste. ren renkli bir harita ilâve edilmiş ve çok güzel resimlerle verilen izahl dırılmıştır. " Burada birinci beş yıllık plânın tatbik safhalarının son vaziyetini en saih ve doğru bir şekilde, rakamlarla tesbit edilmiş olarak görüyoruz. Bilhassa pamuklu endüstrisi saha. sında Sümer Bank eliyle kurulmuş olan devlet fabrikaları hakkındaki malümat çok enteresandır. Bugün Sümer Bank'ın elinde Bakırköy - (10.000), Kayseri (33.000) ve Ereğli (16.200) fabrikaları. nın mecmuş iğ adedi 59.200 ü bulmuştur. Bu fabrikalar yılda piyasaya 617.500 kilo iplik ve 6.562.000 kilo bez vermek. tedirler. Bu üç devlet fabrikası, Türkiye iğ canl na vilâyeti kadı teşkilâtı, şehirde a- yırdığı kalarda kad lâ- tının ikmali için çalımağa devam ediyor. Cemal paşa, Kurtuluş mahallelerinin faaliyeti 10 güne kadar ikmal edilecektir. Bu suretle tasarruf muamelâtı bakımın- dan Ad en karışık kısmı ikmal e- ir harika diye fl ık;tm b'” hîAşkı : ve “mai ve siyah, ı mücilifi, yazıçılığının en ol. gun ve verimli çağında olduğunu geçen yıl tamamlanan “Kırk yıl” isimli beş cildlik eseriyle bize isbat etti. Bu genç ve gürbüz kalemden edebiyatımızın da- ha ne kadar çok şey beklemekte haklı olduğunu anlamak için “Kırk yıl” 1 ©- kumak yeter. Fakat bu ye;ıi eserleri okurken, üs- tadın, edebiyatımızda büyük birer mev- ki sahibi olan şaheserlerinin, hâlâ yeni harflerimizle basılmış olmadıklarını hatırlamamak mümkün müdür? Bugün, lise mezunlarımız arasında eski harfleri bilmiyenlere rastlanmak. tadır. Birkaç yıl sonra, bunlar birkaç kişi değil, bütün bir yeni nesil olacaktır, Bu neslin bu derece kıymetli eaerlsrğı_m mahrum olması elbette ki_doğru değil- dir. Ancak hatıra gelen ğnr ğn;kı _nok- ta da bu eşserlerde ifa.d:mfı biraz ağırca olmasıdır. Acaba Halid Ziya, gerekıbü- anlarını, gerekse başlıca hikâ- yük rom lerini, Â î:teuzeri"e alamaz mı? Böyle bir vazi. aynı salâhiyetle ya - ati b:î.k;';::;kwy , Bu suretle wr;cyt. bizzat müellifin kalemiyle k.gî şekillerini almış olacaklardır. ._Bu yeni hizmeti, genç nesil namıma üstaddan ncaBeiîer;ıenı.emenni edilen şey, Musahib- zade Celalin eserleri g_îbi Halid Ziyı'. nın da bütün eserlerinin tek tipte bir seri teşkil edecek tarazda ve muntazam yeni dille tadil etmek işini biz- , dilmiş olacaktır. Gayri menkul mallarına aid ellerinde senedleri bulunanlar her türlü münaza- adan kurtulmuş bulunacklardır. Hd b gittikçe yayıl ta olduğundan, mevcud plânlara göre, bu işte belediyenin de memnuniyetini celbedecek neticeler elde edilecektir. Kdastronun intizamı, belediyenin de güzel bir plânla sahib olmasımı temin e- decektir. X Adana su işleri; — Adana su işleri bulunduğunda 1 mayıstan itibaren etüd- lere başlanmıştır. Bugün ve yarın tatil günü olduğundan etüdlere pazartesi gü. nü başlanacaktır. e İzmirde ilk arpa mahsulü ğ İzmir, 4 (A.A.) — Menemen renc- berlerinden B. Hüseyin tarafından har- man edilen bu yılın ilk arpa mahsulü borsada kilosu dört kuruştan satılmış- tır. —— bir şekilde basılmasıdır. Her halde Eminönü halkevinin, hal- kı edebiyata karşı alâkalandıracak ma - hiyette olan bu güzel teşebbüsü bütün halkeylerimizce örnek alınaçak faydalı bir çalışmadır. YAŞAR NABİ mevcud 903442 sine pamuklu me. kanik dokuma tezgâh âdedinin 9,51.09 una, pamuklu endüstrisi işçilerinin 9040,24 üne malik bulunmaktadır. Tür. kiye pamuklu fabrikaları pamuk istihlâ. kinin 9438.60 mı almakta, iplik imalâtı. nın 798.53 ünü, bez imalâtının da 97,60.74 ünü vermektedir, Bu nisbetler daha ilk adımda devlet hisseşinin nasıl süratle inki$af etmiş olduğunu ifade etmekte. dir. Nazilli ve Malatya pamuklu fabrika. lart da tamamlanark faaliyete geçtik. ten sonra 1938 de devlet pamuklu endüst risinin husust endüstriye nazaran va. ziyeti « hususi pamuklu endüstrisinin 1935 vaziyetini muhafaza ettiği farze. dilerek - şöyle kıyaslanacaktır: Devlet pamuklu fabrikalarr hususit endüstri. nin 1935 neticeleri sabit farzedildiğine göre Tiürkiye iğ mevcudunun 9347 sine tezgâh âdedinin 9564 üne işçi âdedinin 9449 una malik bulunacaktır. İstihlâk ği p ikdarı Türkiye pamukl endüstrisinin 9447 sini, iplik imalâtının 9,16 sını, bez imalâtının 9368 ini teşkil edecektir. Türkiyenin 1933 seneleri va. sati pamuk istihsali 34 bir ton olduğu göz önünde tutulursa 1938 de Türkiye pa- endüstrisinin istihlâk edeceği pa- muk mikdarının 24 bin tona yükselme. sindeki ehemmiyet dikkate çarpar. 1938 de tamamen faaliyet halinde bulunacak olan beş devlet fabrikasının umumi bez istihsali 8.854.000 kilo ve iplik istihsali de 1.268.000 kiloyu bulacaktır. Devlet fabrikalarının bu tarihte iğ mevcudu 100.000 e ve tezgâh mev. cudu da 2868 e yükselecektir. Sümer Bankın beş yıllık endüstri programı mucibince bugüne kadar fa. mamlanarak faaliyet haline girmiş olan fabrikaları şunlardır: Bakırköy bez fab. A, p h t rikası, Kayseri ve Ereğli bez fabrikala. rı, İzmit kâğıd fabrikası, Keçiburlu kü. kürt fabrikası (Eti Banka devredilmiş. tir), İsparta gül yağı fabrikası (İş Ban. kasiyle müştere), yi Sümer Bankın 1938 senesi sonuna kadar inşaatı tamamlanarak işlemeye başlıyacak olap fabrikaları da şunlar. dır; — Nazilli bez fabrikasr, Malatya bez fabrikası, Bursa merinos fabrikası, Gem. lik suni ipek fabrikası, İzmit ikinci kâ. ğid fabrikası, ve Sellüloz fabrikası, Si. vas çimento fabrikası ve bilhassa Kara. bükte temeli yeni atılmış bulunan en. düstriyel kuruluşumuzun en büyük üni. tesi demir ve gelik fabrikaları, Banka ayrıca Seramik endüstrisi bi d # len fabril y kim- ya endüstri branşından — muhtelif fabrikal, tesis| projeleri —üzerindi faaliyetle çalışmalarına devam etmekte, dir. Sümer Bankın bunlardan başka Bey. kozda bir deri ve kundura fabrikası, Bünyanda bir yünlü fabrikası, Fesha. ne ve hereke yünlü dok fabrikal rında, şeker fabrikaları şirketinde ve daha bir çok endüstriyel kuruluşlarda mühim mikdarda iştirakleri mevcud. dur. Sümer Bank bu kadar genişliyen ve milli ekonomide bir düzenleyici rolü gör miye namzed bulunan endüstriyel ça. lışmalarında kull ğı işçiler ve us. talar için mektebler ve kurslar açmış ol. duğu gibi, Avrupada muhtelif endüstri branşlarda ihtısas yapmak üzere bir çok talebe okütmaktadır, e **ttt ALALLALAAAALALAAACA, : RADYO : YertetAAAASAALRRAAAKARACA! ANKARA ÖĞLE NEŞRİYATI; 12.30-12.50 Muhtelif Plâk — Neşriyatı. 12.50-13.15 Plâk; Türk Musikisi ve Halk Şarkıları, 13.15-13.30 Dahili ve Harici Haberler, 17.30-18.30 İnkilâb Dersleri (Halkevin- den Naklen). AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30-19.00 Muhtelif Plâk Neşriyatı. — 19.00-19.30 Türk Musikisi ve Halk Şarkıları (Sa. fiye Tokay ve Arkadaşları). 19.30-19.45 Saat Ayarı ve Arabça Neşriyat. 19.45 « 20.15 Türk Musikisi ve Halk Şarkıları, (Hikmet Rıza ve Arkadaşları). 20.15 » 20.30 Muhtelif Plâk Neşriyatı. 20.30 « 20.45 Konferans: Nizameddin Kırşan, 20,45-21.00 Plâkla Dans Musikisi, 21.00- 21.15 Ajans Haberleri, 21.15-21.55 Stüd- yo Salon Orkestrası, 1 — Puccini Puc- ciniana, 2 — Straus Das Leben ist doch Sechön. 3 — Holmâs Montagne Noire. 4 — Honegger 2. Suite psaume., 5 — Paul Lincke L'onchte, 21.55.-22.00 Ya- rınki Program ve İstiklâl Marşı. en yüksek mertebelerine onun eserle * gu Ka Vrekria ..0. 50 Eugenie Grandet UN TE gNUNUN i , aü aAT NMDNT nn VS TSADNEMMAĞĞLL7 Yazan: Honor& de Balzac Türkçeye çeviren: Nasuhi Baydar İ p kınız. — Hele şu zavallı Cornoiller ye bakıpı? Nasıl tam zamanında gelir. — Bunlar yen!'T mi Cornoiller? b ; — Elbette benim cömerd efendim, iki gün evel vuruldular. İ 1 — Haydi Nanon kalk ayağa. Şu;llîâşı da akşam yemeğine hazırla. Crucho ziyafet çekeyim şunlarla. Nanon gözlerini aptal aptal açıp Berke se bakmağa başladı. Ki — Peki ama, bunları pişirme ve baharı nerede bulayım? a ç — Haydi karıcığım, Nanon a altı fta?ğ: ver ve bana da, mahzene gidip şarab geti Memi hatırlat, ç S ea Aylık meselesine bir karar verilmesi için k için yağ söyliyeceği $ rman bekçisi: gn lan_ı_)_ Mösyö Grandet, bilirsiniz ki,.. ğ Grandet, adamcağızın sözünü kesşı:_ j — Ne diyeceğini biliyorum, Seq iyi bir adamsın: işini yarın görürüz. Bugün acele işlerim var. K nra karısına dönerek: _Sî Karıcığım, ona beş frank ver ,dedi. Kalktı, gitti. Kadıncağız da on bir frank mukabilinde süküna kavuşt_:uğundan dolayı memnun oldu. Biliyordu ki Grandet, ver- miş olduğu parayı böyle teker teker geri aldıktan sonra, hiç olmazsa on beş gün sesi- i iyordu. hi l::“Ayl şu on frangı Coı-nı.)ille;îg gâdi.ı EJ; ir gün yaptığın hizmetler t olunur, bet(':)onşoiller buna diyecek bir şey bulama- .tti. . * D iH ğî’yğ;ı şapkasını başına geçirmiş Ve eline tini almış olan Nanon: a s_?;aadam, bîna üç frank yeter. üst tara- fi sizde kalsın, dedi. Eugönie; — İyi bir yemek hazırla Nanon, yemeğe inecektir. yeğenim özleri zihninde hazırlamış o- Madam Grandet de: — Muhakkak ki harikylâde bir şeyler oluyor, dedi. Evlendiğimizden beri üçüncü defadır ki baban ziyafet çekiyor. , Saat dörde doğru, Eugönie ile anası altı kişilik sofranın hazırlanmasını tamamladık- ları ve evin efendisi de, vilâyetlilerin hususi b_ır itina ile sakladıkları şarablardan bir kaç şişeyi salona çıkardığı sırada Charles geldi. Delikanlı sapsarı idi. Hareketlerinde, ken - dini zabtedişinde, sesinde zarafetle dolu bir hüzün vardı. Muztarib görünme oyunu oy - namıyordu, hakikaten ıstırab içinde idi, ve, çektiği acılar, çehresini, kadınların pek ziya- de hoşuna giden o alâka verici kederle kap- Iryordu. Eugönie bu halinden dolayı onu da- ha fazla sevdi. Belki de felâket onu kendisi- ne daha ziyade yaklaştırmıştı. Charles artık, kendisi için yanaşılmaz bir muhite mensup ©o zengin ve güzel delikanlı değil, korkunç bir yoksulluk içinde bulunan bir akraba idi. Sefalet müsavatı doğurur, Kadında me - lekle müşterek olan his, ıstırab çekenleri kendisine aid bilmesidir. Eugönie ile Char - les anlaştılar ve sadece bakışlariyle konuştu- lar; zira zengin çocuğu tahtından inince ge- riye, bir köşede büzülüp sakin ve mağrur, fakat sessizce oturan öksüz kaldı. Ancak, Eugönie'nin tatlı ve okşayıcı bakışı, zaman zaman üzerine bir ışık gibi çevriliyor, onu yaslı düşüncelerinden sıyrılmağa, kendisi ile birlikte ümid ve istikbal bağlarına doğru atılmağa davet ediyordu. Bu sırada, Saumur şehri, bağcılığa karşı bir nevi ihanet sayılan bir gün evvelki satış- tan ziyade, bugün, Grandet'in vermekte ol- duğu ziyafetin heyecanı içinde çalkanıyordu. Şayed politikacı bağcı bu ziyafeti, Alsi - biad'in köpeğinin kuyruğunu kaybetmesine mal olmu,; bulunan düşünce ile çekseydi bel- ki bir büyük adam sayılırdı. Fakat durmadan - alay etmekte olduğu ve çok üstün bulundu- ğu Saumur şehrini kâle bile almadı. Des Grassins'ler, birkaç zaman sonra, Charles'ın babasının kendini öldürdüğünü ve iflâsının muhtemel olduğunu öğrendiler: hemen o akşam, müşterilerinin evine gide - rek felâketini yaplaşmağa ve böyle bir vazi - yette Cruchot'ları yemeğe davet etmiş olma- sının sebebini öğrenmeğe de gayret etmekle * beraber ona karşı olan dostluklarının eserle- rini göstermeğe karar verdiler. (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: