15 Eylül 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21

15 Eylül 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a ediyor- ıdi, e çıkalım, htar bey rine gel- £, görü- mi cani idik ki| rbeltim. “ sebep: birlikte bir can dedi. duyma- ieMu- Irsun... medim, İmaştır. hareket e ilâve ikkatle den bi- Gülümsediğimi görünce, gözümden kiliyin vaziyelin sırrını ortaya koydu. ana evlenme teklifinde bulundu, tabi reddettim, Şaşkın bir halde, — Niçin? diye haykırdım. — Bu suali o da sordu, Fakat cevap vermekten âciz olduğumu söyledim ve bir daha bana bu sözü tekrar etmemesini rica eltim... — Hiç iyi yapmadın Mefkürel, Muhtar iyi bir gence benziyor.. neden hiç bir se- bep yokken, saadelini elinle çevirdin ?.. Eğildi, açık bir nazarla gözlerimin içi- ne baktı; ” — Muallim bey, benim mustarip oldu- umu arzu etmezsiniz değil mi? bir daha bana bu mesele- den bahsetmeyin!.. Cevap vermedim. Eve gelinceye kadar da hiç birşey e k, Mefkürede gar ii bir haleti“ ruhiye v En neş'eli bir zamanında, bir çocuk gi ya akik birdenbire küsüyor ve susu- yor, Haltâ bazı def'alar ağla bile olu- yor.. Onun bu bir dakikası bir dakikasına uymıyan garip mizacı günden güne daha ziyadeleşiyor sanıyorum. Neden böyle ya- Piyor ?.. Üzüldü bujhal Şinası beylerin çay gecesinden sot- Acaba Muhtar beyin teklifi ne mi sıkıldı ? Fakat artık o mesele kapan- dı, Neden bu hâli düzelmiyor hattâ artı- yor? Birkaç def'a bunu kendisine sorma- ga niyetlendim. Fakat daha ziyade canını sıkmaktan korkarak vaz geçtim, Emine ka- dın;da bu değişikliğin farkına varmış ola- cak ki bir gün bana; - Beyefendi, dedi, Mefküre zanneder» sem bir şeye kederleniyor. Bunu nasıl an- lasak? —iBen'de görüyorum Emine kadın, de- dim ve ümitsizce ie m, ra” Nefis bir yaz akşamı.” Arkamızdaki küçük tepeye tırmanıyoruz, Deniz, Si güneşinin” kızıllıkları alında tutuşmuş gi- bi... Üstümüzden uçuşan kuşlar SM rile bu güzel yaz akşamının sanki şiirini besteliyorlar... ir kaç söğüt ağacının “gölgelediği sed gibi bir yere geldiğimiz zaman yanım da hiç konuşmadan yürüyen Mefküre dürli E — Burası güzel değil mi muallim bey?. — Çok güzel... oturalım istersen... Yan yana çimenlerin üzerine oturduk. O neş'eli bir sesle sordu: — Çıktığımıza ne b iyi eltik de. » gil mi muallirn bey?.. Neden sanki her zaman buraya ii ru Onun birdenbire neş leceği görünce ben de neş'eli bir sesle cevap verdim : — Kim bilir ?.. Akıl etmiyoruz belki. Fakat neş'esi çok sürmedi.., Gözlerini bir yeis bulutu küpladı. — Muallim bey.. şairler yaz akşamla- rinin gurubundan ilham alırlarmış... Bu a- damlar acaba bunun için mi yazdıkları şi- irleri hüzün, keder, ve ıstırapla doldurür- rr. — Neden kızım? Gurup şairlere yalnız hüzün ve ıstırap mı ilham eder ?. — Bilmem muallim bey. ben öyle — Garip oba İ, Besini önüne eğdi. Yüzü dalga dalga kızarmıştı, Çenesini okşıyarak “alay ettim; — Hâlâ çocuksun, hâlâl... Seni hiç büyümüş göremiyeceğim... Şu en ufak Şe- ye adeta hırslandın), Başını eayieden cevap verdi : — Ben zaten nazarınızda daima çocu- gum ve çocuk kalacağım. Sesi titriyordu. Gözlerinin dolduğunu hissettim, Ve bir ânda dirlerime kapana- rak hıçkırmağa başladı. Ne olmuştu ? ne. den ağlıyordu ?.. a — Kaldır başını dedim. Beni üzmek için mi böyle yapıyorsun ?. Başı dizlerimin üstünde sarsılıyordu. Bu şüphesiz bir sinir hâli idi, Ellerimi saçlarında gezdirerek süküt eltim, üneş batmış, ortalığa penbe bir es- merlik çökmüştü, O zaman bu hırçın ve inatcı başı dizlerimden kaldırdım ve göğ- süme çektim, Ağlamaktan kıpkırmıze olan gözlerini açtı. Yüzüme derin bir minnetle bakıyordu. Başını ellerimin arasında sıkarak: — Yaptığını beğeniyorsun değil mi ? dedim medi. Gözlerini. kapadı ve ortalık kararıncıya kadar hareketsiz, öyle- ce kaldı, : . * ## Atelyemde, şuraya buraya âtılmış re- rimleri, kâğıt parçalarını topluyordum, Ya- vaşça kapı açıldı, içeri Melküre girdi. Ba- na doğru gelirken gülüyordu : — Muallim bey, bakin size ne getir- dim Arkasında sakladığı el uzattı. Avu- cunda iki tane iri şeftali varı Gülerek ; — Bunları nereden buldun ? Diye şor. dum. — Hani bir söz vardır, dedi. Üzümü nü ye de bağını sorma, derler, Siz de nereden bulduğumu öğrenmek istemeyin.. Karşıma geçip oturdu. Başına, dağda topladığı" kır çiçeklerinden bir kırland yapmıştı. Lüleli saçları omuzlarına dökülü- yordu. Busdeğişik tuvaleti ona çok yakış- tırdım. Kızım yine bu gün çok güzeldi. O anda aklıma bir şey geldi. — Hiç vaziyetini bozma Mefköre, de. dim, Ve derhal rm karşın Zetirirak hazırlamağa baş O resmini yapaca- gımı anlamıştı. — Kendinize iş çıkarıyorsunuz omual- lim bey, diyordu. Kaç resmimi yaptınız, elvermedi mi?... — Bu sözü söylemekte lamamile hak- sizsin, dedim, Bir ressamin nadide modeli hiç bir zaman eskimez. Dudaklarında hafif bir tebessümle sa- kin duruyordu. Ben yüzünün bu manasını kaybetmeden çizmek için bütün gayrelim- İe uğraşıyordum. Çehresi en ince çizgilerile ve en derin ifadesile meydana çıkmıştı, Saçlarının ve bedeninin yalnız krokisini çizdim, Çünkü onu karşımda daha fazla hareketsir bek- Yak epi Elimden fırçayı bi- rak, — Tamam, dedim, Artık serbessin!., Yediden” “kalkti; tablonun o Karşısına geldi. Resmini uzun, uzun tetkik eltikten sonra a roll du: lâğa etmişsiniz muallim bey... Ben b bu klar güzel miyim — Hiç bir şey ilâve etmedim ve dedim, en belki kusuru bile var, Bu sözüm onu güldürdü : bu kadar güğelim bat.. em: Bunü eN öğreltiğiniz için size teşekkür etmeliy in kapıya kadar yürüdü, Arka- sından. bağırdım, Dışını çıkarken tekrar döndü ; — Resmimi kaça yaptınız ?.. Yarın fi- yatını konuşmağa geleceği im... ek tatlı bir kahkaha altı ve kapıyı" yer A Bâzı ufak tefek ani için çarşıya çık- miştım, Geç vakii eve dönerken arkamdan biri senlödi, Başımı çevirdim: Eski mek- tep em yin Onu ed irmi gün evvel r kere görmüştüm, emen yanıma yaklaş Gülüyorda ; — Sana yağlı bir müşleri ll de- di. Fakat dikkat et, Elinden kaçırma, Benim sual sormama meydan vermeden tafsilâta girişti : — Çok adam, evlenmek yere Ke İdanetkan birkaç abloya da lüzum hasıl olmuş, Kendisi İs. abla m bir arkadaşında misafir im Ben hemen seni tavsiye ettim. Ain dikkat et a Böyle yağlısı her zaman ele geçmez Daha sözünü bilirmedi, Elile an yeka açık renk elbiseli bir adamı gös rek: — İşie, işle, dedi, Ne iyi tesadüf, Siz. rh Ml e Tal e elli bağ yaşlarında kadar, seyrek ve kir saçlı, uzun boylu ve şişman» ca olan buadam bize doğru geliyordu. e eye a Zira ben nme AZ y kışıklı biri msn bekliyor i biribirimize iz elti, O şen iy mala söylüyordu, durmadan kah- kaha ordu, — gi çok bahsettiler beyefendi, ii Yarın devlethaneye görmez gelirim,. Adresinizi lülfede, rseniz.., — Arkası va 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: