15 Eylül 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 7

15 Eylül 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

şeyle O gece gözlerine uyku girmedi. Yü- reğine bir ateş düşmüştü. Ya Cevdet 11 ne mahiyette olduklarını anlamadan gö- çüp giderse... Sabaha karşı kararını vermiş bulu nıyordu. Sükünla gözlerini kapadı. * £* Otomobil durdu. Şoför başını çevin rerek: Bayan, işte jandarma karakolu burası, diye küçük taş binayi gösterdi. Buradan telefon edebilirsiniz. Genç kadın yere atladı. Kapının ö- ünde birkaç jandarma vardı, Maksa» dını kısaca anlattı. Ve kendisine uza* tılan işidiri heyecanla kaptı: o. kimsiniz efendim? Ben şey... yedek subay Cevdet Korur'un karısıyım. Telefondaki ses «Yal» diye karşı» lık verdi. Ve fazla hiç birşey sormağa lüzum görmeden bir buçuk saat sonra kocasının bulunduğu yerde kendisini bulacağını söyledi. ava sıcaklı, Şoför arabayı bir a- ğaç gölgesine çekmiş, kendisi de jandar- malaria konuşmağa dalmıştı. Genç ka zeytinlikler, kıvrıla kıvrıla, uzayıp gis den inişli yokuşlu şose ve arkada göz alabildiğine uzayan tarlalar... Selma bu yakicı gökler altinda, “bu hudutsuz yeşillikler arasında yapayalı Bız kaldığını hissederek ürperiyordu. Bölük kumandanı bir buçuk saat sonra kocasının yanında olacığını söy- lemişti. Ya gelmezse? Ya onu bir ker- recik olsun görmeğe muvaffak olama- dan geri dönmeğe mecbur olursa... Bu korku varlığını alevler içinde bırakıyor, dişlerini sıkmasa bu vehim yüzünden çocuklar gibi ağlayacağını hissediyordu. Durmadan santine bakıyor, ufukları göz lüyor, yakıcı bir e üzüntüsü is çinde kıvranıyordu ayatında hiç ti gün bu bale ge leceğini m Cevdetin kısa Ve uzun seyahatlerinin hiç birin de, o nun yolumu bu şekilde gözlememiş, ona karşı hiç bir zaman bu heyecanı duy mamıştı. Ya gelmezse, ya gelemezie?!... Birden başı arkaya çekilir. gibi oldu. Hızla döndü. Ufukta hafif bir toz bu- İutu görür gibi olmuştu: Gözlerinin bü- tün kuvvetile o tarafa bakmaya başla- dı. Ufuktaki duman ber an biraz daha yaklaşıyordu. Çok geçmeden şoacde to zu dumana katarak, atına son sür'ati vermiş bir süvari göründü. Selmanın kalbi şiddetle çarpıyordu. Dizleri bükülüyor, bir külçe halinde yerlere yıkılacak gibi oluyordu. Atlı yaklaştı, yaklaştı. Vücudu tirtir titre. mekte olan genç kadın nereden geldi- ğini anlayamadığı bir * kuvvetle doğru atıld Yanık yüzlü süvarı ter içinde atın- dan atladı. Ve açılan kolları arasında sevginin ve istırabın budu!suzluğuna ermiş olduğu bir anda belli olan karı» sını buldu. — Sen misin? Küçük kadın da aynı ateş ve heye canla aynı suali tekrarladı! — Ah sen misin? ileri Jandarmalar, şoför uzaklan bu sah. neye biraz rikkat ve bir hayli şaşkınlıkla bakıyorlardı. Cevdetin gözlerine inana- madığı, bir rüya içinde aldandığını san” dığı belli idi. Yavaş yavaş yürüdüler. Selma, güneşin, rüzgârın, silâbın ve at dizgininin kararttığı, sertleştirdiği, büs- bütün mânalı bir hale sokluğu bu sev gili elleri yakaladı: — Benim, dedi. Be birşeyi isbat etmiş olmak için... Cevdet dikkatle karısının yüzüne baktı. Bo yanmamıştı. Tırnakları da cilâlı değildi. Bakışlarında seven, acı çeken, sevdiği için her türlü fedakârlığı yapmağa ha zır a ruhun ifadesi vardı. nç adam derin bir aşk ve minnet- le e Selma tekrar konuştu : — Benim, evet dağ, tepe aşarak ben geldim. Şüphesiz beklemiyordun. Fakat bir şeyi isbat etmek lâzımdi Sonra bakışlarını yere indirerek: — Benim bir gün sensiz mes iabileceğimi, Allah göstermesin, seni kaybettikten sonra bir kerre daha yüva kurabileceğimi düşünmüşsün. Bu dü- n geldim. Sana ut w €ngel olmıyacığı için bir lüluf telâkki etmişsin. Halbu ki ben... ben şunu anlatmak istiyorum ki, sama, yaaılıyorsun, Ben seni sevmeyi, senden ayrıldıktan sonra daha iyi öğrendim. Saadetim ancak sa“ na bağlı.. daha fazla söyliyemedi. Şim- di hıçkıra ii ağlıyordu. Cevdet şi» Şırmışti. gibi, cephe gerisinde de insan ini tamizleyen, yürek. İere sarsılmaz bir imanın. bir vefanın yüksek duyguların aşısını vereb bir tı. asim var diye düşünüyordu. O, Sel. gün durulacağını düşünü. yordu amma. bu kedar çabuk böyle mes'ut bir fahavvölle karşılaşacağını hiç ummuyordu. ç adam göğsü üstünde hıçkıran karısının saçlarını okşuyordu. O an için her şeyi unutmuştu. Elayat gözlerinden tamamile silihmişti. Şimdi onun için vâtan da bu küçük kadındı sanki! Çek kıymetli, eşsiz birşey, her ân kaybet- manın bir mek korkusile ürperdiği en sevgili bir şeyi tamamile kazanmaktan gelen tatlı bir sarhoşluk içindeydi. Artık Selma ebediyen kendisinindi. Bunu düşün- mek genç adama gurur, bem de yüksek bir heyecan veriyordu. Artık şüphe denilen o müthiş mikrobun kanında canlanması ile bir çok gecesi zehir ke- silmiyecekti, Aşkı, en yüksek noktasına ulaştıran itimadı yn gelen bir baş dön” mesi içinde idi. Birden onun da başı arkaya çekilir gibi oldu. O da ufuklar» dan yükselen toz bulutunu gördü. Ge, Viyorlardı. Titredi. Fakat kendisini ça: buk topladı. Yumuşak, son derecs tatlı bir sesle: — Selma dedi. Selmaciğım | Bu das kikanın hatırasını ömrümün sonuna k dar daima en temiz ve en ilâhi birşey olarak muhafaza edeceğim. Mes'udum, Çünkü artık sana tamamile inanıyorum sevgili. Genç kadın başını kocasının göğ” sünden kaldırdı. O ânda o da yaklaşan toz bulutunu farketti. Ve derinden de- rine gelen sesleri duydu. Titredi. Ba- kışlarına müthiş bir korku doldu, Ka» risinin ime hisseden genç adam! — Ayrılmalıyız yavrum dedi. Bu bekle Güler; — Niçin — Alay bir başka yere naklediyor. Seni görmek için bir saatlik iznim vardı. — Şimdi bitti değil mi? Cevdet şosaya baktı. Onlar buraya varmadan önce karısını uğurlamalı idi, Genç kadında bu lüzumu bissetti, Ba- kışlarını kocasının gözlerinde dinlen- dirdi. Bu bakışlarda: « Ölünceye kadar seni bekliyeceğim. Dönsen de dönme n de senin eşinim. Senden başkası mi. yer almıyacak, » İfedesi vardı. edek m aşkla, heyecanla, ipanla karısını bir kerre ri kucakladı. Em» niyet veren bir ses — Bir gün ea lee da ina» yorum sevgilim dedi. Korunmuş ve tehlikelerden sıyrılmış tsorallar mesut olmak için zaman ve hayat bis KT, Derin ve temiz bir kaynaktan kana ana su içmiş iki yolcu Gil serin bir ruh haleti içinde seal olun uzak bir dili oto- mobili durduran kadın bir müddet bek- İedi. Ve onlar, yanık yüzlerinde kah: ramanlığın ilâhi lm aksettirerek önünden geçtile Hepside İli Bakışlarında sınırları tehdit eden bir orduyu ve bini bir araya toplanmış cihan or rını yene zak bir kudretin ateşi pedlişirda. mizleyen enginine daldı. rada sü- künla, sabirla beklemenin lee bul- du. 7 e e

Bu sayıdan diğer sayfalar: