15 Eylül 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 4

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: çoğu, «Akasya Palas» fliminden bir sahne: Tiyatro yazıyorsun da, yapmıyorsun ? Bana, vakit vakit sorulan bu suale, Şu cevabı veriyorum ? — Tiyatro ile sinema, ayrı ayrı şey- lerdir, Bunu, ben, bir «hikmets, bir <ha- kikats, «âllâmeliks, sukalâlıks olarak söy“ lemiyarum” Sinemanın, <cahilis idim, Şim- di «âlimi: mi oldum ? Hayır ! Yine «cahili» yim, Ben, tiyatro; yazdığım halde, tiyatro “seyr, etmem, ea yorum !- hiç haz Bir ağ atakan keserek gittikleri tiyatrolara, sinemalara, para, pul vermem, - Böyle iken, ne tiyalroya, ne de Sinemaya giderim, Zevksiz İnsanım vesselâm, neye İlim -utanarak söylü- — Peki, ne diye seyrinden hoşlanma- dığın işlerle HğrasyoiMn? Diyeceksiniz | hi kendi söküğünü dikemez ; nın iştibası kapanıktır. aşçı Para kokusu alan tufeyliler, her yana tırnak atarlar, Romancılıkta, hikâyecilikte -piyasa düştüğü için- bu tufeylilerin bir sırra kadem bastılar, Ayak direyen- ler varsa da, devede kulak | : Flim senaryosunda, koku almışlar, sin- si bir hücum başlamış | üm yok, karınca yuyasını karışlır- mak niyetinde değilim Fakat, Muhsin, ğuna bastı ; benden ER suyur yılan» in küyru- “flim Senaryosu , istedi. on a ön yil evvek 1 di ile sa yi çık rılmış ve Sille daa e oynanmış bir adapte ese- rimi filme çevirmeği düşünmüş | “İT: Fransız muharrirlerinden Tek deha, sı yeme “Georges Feydean, li K ce'a | oreille, isimli komedisinden ta adaptedir. ül erd ; günki, “1 İ, in, yarısı, onun, yarısı da benimdir. Bu, bir zor işti, Aradan yıllar geçti, “te- fahür, | kasdile söylemiyorum. Kundüracı- d k1— Sail Hazmi tabanca ile tehdit ediyor. nin, maranyozun, “zenaglinden öğünmesi, mazur ri “tefahür, «İz *- 13, kuvvetli ve tutmuş vo- ali olanida beraber, « mizansen » nindeki güçlüğü yüzünden tulüatçıların, küçük e e düşmedi, tabir ca- irse, « bakir » kal Eserin mevzuu şı * Bir sigorta şirketi direktörü var, Evine bağlı. Yalnız, arasıra, kafasından hovardalık havaları de ha- linde - esiyor - genç karısı, sından, sayılmaz. - sanki onun hayâl halinde ider geçen hovardalık ;havalarını sezmiş gibi - kıskanıyor. Bir gün, kocasını, denemek istiyor. Bir mektupla, onu; bir randevüya Fakat, bu meklubu, kendi ya- La AKASYA Yazan: 5 sının eline geçiyor ve kendi karısının ya- zısını taniyor. andevu >, vee Palas » dadır. Ve orada curcuna başlıyo: « Akasya Palas» da, Cafer isminde bir garson vardır. Bu garson, sigorla şirketi direktörü « Kâmil » in « benzeri » dir. İkisi «fikiz » olmamakla beraber, bir hilkat ga- ribesi veya tesadüfi olarak, biribirinin «ya- rim elm e “ Akasya Palas ,ta loplananlar, bu “ benzerlik, karşısında şaşırıyor, afallıyor- lar, Bunlar, öyle şaşırtıcı sahneler ki, an- lstmanın imkânı yoktur. Ancak, görmekle anlaşılabilir, Zaten, vodvillerin mevzula- rini bir roman. bir hikâye mevzuu gibi anlalmak kabil değildir. <*1-41—1x»de Behzat Haki,*hariku- âde muvaffak olmuştu, * Akasya Palas, da, anin yarısı > dir onun rolünü Hazım alıyor. ei * Akasya Palas» da “Sait, bu, rol değişiklikleri, deki rolünü, temsil ediyor. piyesi, eskiden gör- müş olanları da merakland.racak mahiyet- tedir. Ben, senityoda, ne kadar muvalfak'al- Hunu bilmiyorum, Rejisör Ertuğrul Muhsinin süslediği sahnelerle ve arlistlerin «Akasya Palasi dan bir başka sahne

Bu sayıdan diğer sayfalar: