14 Mayıs 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

14 Mayıs 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F E N Atom Türk - Amerikalı Andlaşması Geçen Çarşamba günü Cumhuriyet gazetesını ellerine alan okuyucu- lar en büyüğü sekiz sütunluk, san- sasyonel manşetlerle karşılaştılar' "Amerika ile Atom Andlaşması imza- ladık!" 'Tarihi türen dün Beyaz Sa- rayda çok samimi bir hava içinde ya- pıldıi!" "Türkiyeye uranyum ihraç e- dilecek, memleketimizde atom ener- jisi istihsal olunacak!" Bu haberler heyecan uyandırdı, ilk okuyuşta Tür- yenin de atom enerjisinin nimetle- rınden derhal ıstıfadeye başlıyacağı sanılıyordu. Şuphesız bu, mubalagalı bir intiba idi. Nıtek aynı gü nku New-York Tim havadisi üçünc sayfada, bir res_im altı şeklinde verı- ordu. Ama AKİS ne zamandır mem- leketimizin de atom enerjisi sahasına atılması lüzumunu savunmakta oldu- ğu için biz bu haberdeki mübalâğayı hoş gördük. Hakıkat sudur ki, gecen hafta imzalanan - erikan atom andlaşmasıyla memleketimizde atom enerjisi elde etme ve kullanma yolunda ilk müsbet adım atılmıştır. Teşebbüs doğrudan doğruya Ame- rıkalılardan geldi. Daha 1953 senesi- n Aralık ayında Başkan Eisenho- wer ortaya attıgı "barış atomları" planıyla atom enerjısının barış lunda kullanılması için bütün millet- ler arasında iş birliği yapılmasını tek- lif etm erikan ilgi ve tec- rubesını başka mılletlerle paylaşmı- ya hazır olduğunu söylemişti. Bir sene sonra Birleşmiş Milletlerin Ge- nel Kurul toplantısında bu teklif oy birliğiyle desteklendi. Bunun üzeri- ne Amerikan hükümeti Eisenhower'- in plânını gerçekleştirmek üzere te- şebbüse geçti. Dünya milletlerinin a- tom konusundaki durumunu yerinde görmek ve hükümetlerle temas et- mek maksadiyle bir senatörler heye- ti seyahate çıktı. Avrupa ve Asyada muhtelif memleketlere, bu arada bize uğradı. Amerikalılar memleketimizde temaslarından gayet memnun kaldı- lar. Ayrılırken, Türkiyeye atom sa- hasındaki yardımın bir an önce ya- pılması için çalışacaklarını vaad et- tiler. Yürürlükte olan atom enerjisi ka- nununa göre Amerikanın bir yabancı devlete atom enerjisi konusunda bil- gi ve malzeme yardımı yapabilmesi için önce bu devletle iki taraflı bir andlaşma imzalaması gerekiyor. Bu maksatla bir müddetten beri Ameri- ka ile muhtelif devletler arasında mü- zakereler cereyan etmektedir. Mese- lâ ingiltere, Kanada ve İtalyanın, bu devletler arasında olduğu biliniyor. Ayrıca Birleşmiş Milletlere bağlı bir atom enerjisi teşkilâtı kurmak için gene erika, yedi devletle temas halindedir, iki taraflı andlaşmaları AKİS, 14 MAYIS 1955 hazırlayan müzakereler ise başkadır, önümüzdeki yaz içinde Amerikanın beş, altı devletle karşılıklı andlaşma- lar imzahyacağı tahmin edılıyor Mü- zakerelerin uzun sürmesi tabiidir. Çünkü meselâ İngiltere ile Amerika- nın atom konusunda karşılıklı ola- rak birbirlerinden öğrenecekleri, is- tifade edecekleri şeyler vardır. Aşa- ğı yukarı eşit durumda olan iki ta- ra da menfaatlerini koruyan bir atom andlaşması ancak çekiğe Çekışe meydana getirilebilir. Bizim için ise durum başkadır. Amerika bizden a- tom konusunda şimdilik hiç bir şey öğrenemez. Andlaşmadaki — kazancı, sadece propaganda yönünden olur. Milletlerimiz arasındaki dostluğun yeni bir delilini verir. Bu sebeple bir kere iyi niyet gösterip bize yardım etmeye karar verdikten sonra kolay- ca bir andlaşma imzalanabilir. Nite- kim aynen böyle oldu. Türk - Ame- rikan atom andlaşması, bu çeşit and- laşmaların ilki olarak, geçen hafta Salı günü "Washington'da Başkan Eisenhower ile Türkiye Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin tarafından im- zalandı. Andlaşmanın esas maddeleri şun- lardır: Atom enerjisinden barış yo- lunda istifade usullerini öğrenmek ü- zere Türk ilim adamları ve teknis- yenleri Amerikada staj görecekler ve B Amerikan atom müesseselerinde in- celemeler yapacaklardır. Amerikan hükümeti Türkiyede bir veya daha ziyade atom reaktörü kurulması için gerekil malzemeyi, bu arada 6 kılog- ram kadar zenginleştirilmiş uran yum maddesini verecek ve reaktorle- rin inşası için hususi firmalar nez- dinde tavassut edecektir. — Amerika ayrıca Türkiyeye şimdiye kadar ya- pılmış atom çalışmalarını ihtiva e- den bir kütüphane hediye edecekte. Bunlara karşılık Türkiyenin taahhü- dü sadece atom enerjisi sahasındaki çalışmalarında elde ettiği sonuçlar a Amerikaya bilgi vermekten ibarettir ilmi çalışmalar hakkında başka milletlere de bilgi vermek za- ten eskiden beri âdet olan usuldür. Andlaşmanın imzası münasebe- tiyle Beyaz Sarayda samimi bir tö- ren yapıldı. Başkan Eisenhower bir buçuk sene önce kendi ortaya attığı bir fikrin böylece tatbik sahasına konduğunu görmekten büyük bir haz duyuyordu. Uzun ve pek iyimser bir konuşma yaparak sevincini ifade et- : “Bu tarihi tünde, nerjisi sa- hasında nasıl ışbırlıgı yapılabılecegı- ni bütün milletlere gösteriyoruz. Tür- kiye ile Amerika arasındaki yeni iş- birliği bütün insanlık ıçın sonsuz ha- yır ve fayda müjdecisidir" dedi. So ra bü yukelçımıze dönerek ilâve ettı, — Size bu anlaşma ile yalnız bir atom reaktörü vermıyoruz, bu reak- törle beraber yurdunuz için en iyi temennilerimizi de gönderiyoruz". aşkana cevap veren buyukelçı Erkin de "atom konusundaki ilk mil- letlerarası vesikaya imza koymakla bahtiyar olduğunu" söyledi. Gerçek- ten o da sevinç ve gurur duymakta klıydı. Çünkü Türk İlim ve tekni- ğini ileri götürmiye muhakkak hiz- met edecek bir vesika imzalıyordu. Buyukelçımızoıen sonra Atom Ener- jisi Komisyonu Başkan vekili Prof. V. Libby konuştu. Bu anlaşma ile Türkiyede ilmi araştırmaların bir hamle yapacağını, Amerıkanın vere- ceği bilgilerden tıp, sanayi ve ziraat sahalarında istifade edılebılecegını belirtti. İmza törenini gören şahsiyetler arasında en büyük sevinci duyan mu- hakkak ki orada hariciyemizin ilmi müşaviri olarak bulunan Ankara Fen Fakültesi atom fiziği profesörü Be- sim Tanyel'di. O bir konuşma yap- madı ama neler düşündüğü tahmin edilebilir. Bu andlaşma ile Türkiye- de atom ve çekirdek fiziğini geliştir- mek için elimize geçtiğini görüyor, bu fırsatı iyi kul- lanabilmemizi ve böylelikle Libby'- nin iyimser tahminini gerçekleştire- bilmemizi yurekten temenni ediyordu. Şüphesiz bunun için temennilerden fazla bir şeye, ciddi ve programlı bir çalışmaya ihtiyacımız olduğunu da düşünüyordu. Bugün memleketimizde atom fiziğinde çalışan ve araştırma yapan on kadar fızıkçımız vardır. Fakat bunlardan hiç biri atom ener- jisi konusuyla şımdıye kadar uğraş- mamıştır. Hiç biri bir reaktör işlet- memiştir. Bu sebeple bize derhal ve sadece bir reaktör verilmesinden bü- yük bi da beklenemez. — Ancak reaktörle birlikte onu işletecek ve a- raştırmalar yapacak bir mütehassıs heyeti gelir ve Türkiyede hiç olmaz- sa iki sene kalırsa faal bir atom e- nerjisi enstitüsünün esası kurulmuş olur. Daha kolay bir yol beş altı ki- şilik bir t'ızıkçı gurubunu derhal A- merikaya gönderip, onlara reaktör tekniğini öğretmekte. Bunlar dışar- da hiç olmazsa iki sene kalırlarsa hem reaktor kullanmasını öğre- nirler, hem de üzeri iki araş- tırma yaparak bılgılerını derinleşti- rirler. Dönüşlerinde memleketımızde reaktörler kurulması İşin rika- hlara yardım ederler. Faal ve verim- li bir araştırma enstitüsü bu suretle meydana gelir. Şüphesiz her iki yolun bırden tutulması da mümkün! dur. İlk ştırma reaktörü bir defa ketimizde çalışmaya başladıktan son- ra ilim adamlarımız atom enerjisi sa- hasına girmiş olacaklardır. O zaman mleketimizin imkânlarını daha İiyi gorebılırler ve atom enerjisini bura- da ıstıhsal edip gorebılırler ve atom enerjisini bur da istih edip kulla- nabilmemiz için genış bır program yapabılırler Şimdilik bu gunlerden üç dört sene uzaktayız. Önce bir de- fa atom enerjisinin ne olduğunu tec- rübe ile yakından görüp öğrenmeli- yiz, işte Amerikada imzalanan atom andlaşması bu ilk safhayı gerçekleş- tirmek için gerçken her şeyi bize sağ- lamıştır,”

Bu sayıdan diğer sayfalar: