14 Mayıs 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

14 Mayıs 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Altın'dan bir parça Kalp Oda Tiyatrosu Mükemmel temsil gardrobun bulundu - "tiyatro seven" İki perde arası, ğu antreye çıkan ateş püskürüyordu: nım nasıl o]ur da savcılık bu de Adam k bası da ahlâksızın daniskası Muhatabı daha anlayışlı idi: "— Amma da yaptın ha, dedi. Evvelâ eserin tamamım seyretmeden, varacağım — bilmeden sonra dediğin gibi de olsa ne çıkar? Tiyatro mahalle mek- tebi değil ki.. Orada hayatın her ha- disesi açıkça gözönüne serilebilir. Ma- rifet kıssadan hisse çıkarmaktır..." Bu konuşma, Sanatsevenler kulü- bünde cereyan ediyordu. Bahis mev- zuu, Oda tıyatrosunun temsıl ettıgı Jezabel dramı idi. raf da ken- disine göre misaller Verdi Birisi bu gıbı sahnelerın ço]uk çocugun yuzu— dan, Tıbbiyede, Hukukta kadın-erkek münasebetlerinin en mahrem teferru- atının okunduğundan, bunun çak ta- bii bir şey olduğundan' bahsettiler; şayet zil çalmamış olsaydı, iki tezin günlerce anlaşamadan münakaşa e- dilmesi mumkundu âdise şu idi: "Jezabel" de cinsi arzularına fazlaca mağlüp bir dişi vardı. Kocası, kendi ahlâk anlayışı i- çinde, kadın erkek münasebetlerini ücreti mukabilinde tanzim edilen lü- çıktı zumlu bir alış veriş olarak kabul e- diyordu. Durumu dolayısiyle, kadı- nın oğlu da benimi duyguların peşi- sıra sürüklenen, alelade bir erkekti ama onun kalbine giren aşk, delikan- liyı tuttuğu gibi, makbul insanlık se- viyesine yükseltmişti. Genç, annesi- nin fahişeliğine, babasının âdi zam- paralığına, hizmetçi kızın fettanca kışkırtmalarına — sinirleniyordu. Bu sebeple hepsini terkedip — uzaklara kaçmak babasının parasını alıp aşı- ğına verebilmek için onu zehirliyen annesinden kurtulmak istiyordu. A- ma istemekle yapmak ayrı Delıkanlının 1radesı bir kaynağı olan zengin kızı muhitin- den uzaklaştırabilmiş, fakat — bütün gücü ile kurtulmak ıstediği o bed- baht ve sefil yuvadan ayrılm mu- vaffak olamamıştı. De lkanlıyı oraya bağlıyan hizmetçi kadının mestedici gecelerinin —lezzeti değildi, bilâkis ahlâk hocalarının tüylerini diken di- ken yapacak olan bir sebep vardı: a- na-oğul arasındaki —cinsi yakınlaş- ma... Oedipus kompleksi denilen bu gayri tabii ve gayrıahlâki hadiseyi bir zamanlar iddia ve ispata kalkışan Doktor Freud'un başına az lanet yağdırılmamıştır. Ama insanlar ara- sında bu çeşit duygulananlar yok de- ğildi Dram, Sanatsevenler. lokalinin hususi surette hazırlanan Oda Ti- yatrosunda çok iyi tertıplenmışlı E- seri sahneye koyan Cüneyt Gökçer i- le hepsi ayrı ayrı ve topyekun ifade ile büyük bir başarı kazanan: Madde Tanır, Gürbüz Bora, Mediha Gök- çer, Asuman Korad, Serap Sezer ve Asuman Çağlayansu Devlet Tiyat- rosunun mensupları idi. Kendi tiyat- r zaman erişemedik- bu muvaffakiyetin sırrı belki de bır kaprisin sinesinde gizli İdi. Bu- nunla beraber, mademki mükemmel bir tiyatro için kapris lâzımdı, o hal- de lâzım olan yaratılmalı idi. rolarında hiç maaşlı memur ol- maktan ziyade, sanatkârca duygula- rının tatminine müsait bir zeminde aradıkları bulabıleceklerını anlatmış Oda Sanatkârlar le bır hizmete vasıta olmak da fena Bundan böyle, Oda Tiyatro- bir Oda Tiyatrosu kadrosu beklıyoruz ki, Sanatsevenler kulübü- nün amatör azalarından teşekkül et- sin Ve aynı muvaffakiyeti sağlasın. Üniversite Tiyatrosu Tiyatroculuk oyunu Pazartesi ve Perşembe akşamları, Cebecideki Devlet Konservatuva- rının tatbikat sahnesinde, yeni bir ti- yatronun temsillerini seyretmek Üü- civardaki talebe — yurtlarından bir çok genç konservatuvara geliyor Bu, AKİS'in geçen sayısında, Anka- ra da faalıyete geçtikleri bildirilen l— ki yeni tiyatrodan birisidir: Üniver- siteliler Tiyatrosu! Neşrettikleri Bankasının ve evlet broşurd Vakıflar Tiyatrosu ile olduklarına göre, gençlerin maddi ve manevi mu- zaherete mazhar oldukları anlaşılı- yor. Ancak Üniversitelilerin temsille- rinde, Devlet Konservatuvan sahne- sinde temsil verebilmek imkânına sa- hip olmaktan başka, ne maddi ve ne de manevi (manevi yardımı, tiyatro vermek mânasında kullanıyo- ruz) bir yardım gördüklerini anla- tan herhangi bir işaret yoktu. İş afişlerden başlıyor Her hangi bir banka yardım yapmayı kabul eder ve bunu ilân ettirmekte de bir mahzur görmezse, her halde bu reklâmın aleyhte olmasn u eimezdi. albuki, Unıversıtelıler Ti- yatrosunun duvarlara astırdıgı afiş özentilerinin zavallı görünüşü 1nsana ıstıraptan başka ne verir? helvacı kâğıtlarına, minicik le, selisi güzel kelimeler maksada yetiyorsa bu mevzud Ğ başka söz düşmez. Bize öyle geliyor- ki, Üniversiteliler tıyatrosu her şeyden evvel, perdelerini açm önce, tiyatronun bir bilgi müessesesi olduğunu kabul etmiş ve kültürle ke- malini bulmuş olan zevkin yolunun tiyatrodan geçtiğine inanmış olma- Gerçek çn de İnanarak i an beden değerdedir. ilk temsil olarak takdim edilen eser, eser ol- maktan ziyade bir özentiden ibaret. Bu mevzuda ne yazılabilir? AKİS, 14 MAYIS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: