14 Mayıs 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 43

14 Mayıs 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 43
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ıtırazımız yoktur. (Başkalarını bil- yiz) Başvekil kendisine devlet iş- lerını de gordurmek is temış, vazife nesıne almıştır. Buna ğgil, hiç kimsenin (ka- bine yalnız Reısıcumhurun tasdikin- den seçer) itiraza hakkı yoktur." Sanık daha önceki, (sayı 21) bir yazıda, müvekkilimin vekilliğinin da- ha düşünüldüğü anda itirazlara y l açtığını hakaret amiz bir şekilde fa de etmiştir. Biz de bunun suç vas- fim taşıdıgına ışaret etmiştik. Fa- kat sanık, görülüyor ki, aynı cürmi kastı tekrarlamak yoluna gitmiştir. Müvekkilimin vekil olmasına © şahsı itibariyle - itirazları yok imiş. Fa- kat, bunu söyledikten sonra parantez ıçınde (başkalarını bılmeyız) demek, biz bur. açık mıyoruz ama, Mukerrem Sarol'un şahsı itibariyle vekil omasına itiraz edenler var de- mektir. Devam eden satır ise daha da manalıdır. Yani başvekil, kendisi- ne başka işleri yanında “devlet işle- i de" gördürmek istemiş, kabine- sıne almıştır Buna zaten kendileri- nin değil hiç kimsenin ıtıraza hakkı yokmuş. Çünkü, kabine "yalnız" Dev- hakkımız yoktur. Bu suretl karıda şahsına ıtırazımız yoktur der- ken, aşağıda itiraza kanunen hakla- rı bulunmadığını beyan etmek sure- tiyle, esas maksatlarının şahsına iti- raz olunduğunu bu suretle açıklamış oluyor. Bir yazıda, müvekkilimin şahsına ıtırazlardan bu şekilde bahsedilir ve şahsına - derken ahlâki hususların ve ahlakı ehliyetin birinci planda geldiği göz önünde tutulur ve ondan sonra müvekkilime şahsi takdirine tallük eden vazife tevdii hususunda mahzurlar ılerı surulur ve neticede gazetesine ilân ve abone akı- yor manasında konuşulursa, böyle bir durumda hakaret vardır, ıtıbar ve haysiyete ve ş hret arruz vardır- Geçen h oldugu gibi, burada da ışaret edelım ki Türk Sesi gazetesinin satışı (alçak) diye tavsif olunmakla, kanunda musarrah olan servete zarar verme vaziyeti do- layısıyle ayrıca suç tekevvün etmiş, yani, bir başka cepheden de husule gelmiş bulunmakt dır. 8 — Akis mecmua_sının 25 İnci s yısındaki (Bu vekil İstifa etmelidir) başlıklı yazı: Sanık, bu yazısı ile hakareti devam ettirmiş ve daha da ileri gide- rek isnad, iftira yolu ile muvekkılı- in şeri aysiyet ve itibarım sar- sıcı mahıyette lisan kullanmıştır. Evvelâ, bir husus hakkında mah- kememize şu izahatı arzetmek iste- rim. Müvekkilin, mebusluğu sırasın- da Türk Sesi gazetesini tesis etmiş- tir. Bilâhare 2 Mayıs 1054 intihaba- tından sonra Devlet Vekili olmuştur. Bir vekilin, aynı zamanda bir ga- zetenin sahibi olup olmaması bir fi- AKİS, 14 MAYIS 1955 kir ve kanaat meselesidir. Ehemmi- yeti haiz bulunma: makla beraber bir düşüncedir diye münakaşa edilebilir. Leh veya aleyhinde konuşulabilir Esasen, bir v ekili zeteci olması vey: bulunması ilk defa rastlanılan bir ha- dise değildir. Hatırlarda olduğu uze- re, rahmetli Necmeddin Sada bustu Bilâhare Hariciye Vekili oldu Fakat aynı zamanda. Akşam gazete- sinin sahibi idi. Iddıa edılebılırdı ki, Akşam gazetesinde İntişar eden ha- berler, yazılar vekile mal edilerek harici siyasetimizde ihtilâtlar .husu- le gelebilirdi. Fakat, böyle bir dü- şun e ve ihtimal o tarıhte de kim- senin aklından Ve hatırından geçme- di. Zira, gazetenin sahibi olmak de- mek, Türk harici sıyasetının gazete— sine resmettirmek ve en gizil haber- leri sadece gazetesine dıger gazete- lerden önce de verebilmek imkânını elde etmek değildi. Nihayet vekilin bir namusu ve haysiyeti vardır, onu kontrol eden bir meclis ve kabine ar- kadaşları vardır. Bununla beraber, vekilin aynı sa- manda gazetenın sahibi olarak kalıp kalmıyacağı bir p esele şeklinde elbette kı munakaşa edıle- bılırdı Bunda suç yoktur. Fakat, böy- nakaşada vekıl gızlı Dev- let haberlerını 'gazete: veriyor, vaktınden once haberler vermekle gaze tesin sürümünü arttırmak iİ- çin vaz ıfesını suistimal edıyor de- nilse idi, bu o zaman da suç idi, bu- gün de suçtur Ayni suretle, sanıgın yazısının baş tarafında zık edilen misali ele ala- Amerika'da C. Wilson'un Milli dafaa Vekâletine getırılmek isten- diği sırada, Vekâleti ile iş yapan Ge- neral Motors firmasındaki hissesini satmıya mecbur bırakılmış. Sanık di- yor ki, bu "wilson'un şahsına itimat- tan dogan bir mesele değildi. Bir re- jim güveni meselesi idi. Fılhakıka, bu meselenin, sanığın beyanı' veçhile reji- me guvenle bir alaka ve münasebeti yoktur Bununla beraber demokratik bir rejimde kabili münakaşa olduğu- nu kabul mecburidir. Bir şartla ki, şahsın ithamından ve haysiyet ve şe- relîne taarruzdan uzak kalınılmak- Yukarda arzettiğimiz veçhile ha- disemizde de müvekkilim Mükerrem Sarol un Devlet vekili olmas işlerini murakabe ile alakadar bu- lunması ıtıbarıyl Türk Sesi'nin sa- hipliğini üzerinde taşıyıp taşımaması hususunda müsbet ve menfi şekilde kanaat ve fikir yürütmeye vatanda- şın da, muhabirin de ve mebusun da söz söylemiye hakkı vardır. Bunu kanunlarımız hiçbir suretle menet- memiştir. Fakat, böyle bir duşunce ihzarında, şahsın namus - şeref v haysiyetine tecavüz edilir. Hakaret— te bulunulur veya İtibarını kırıcı, şöhret veya servetine zarar verici bir yol takip edıldıgı takdirde fiil suç mahiyetini a İşte sanık, boyle bir suç irtikâp AKİS - SAROL DAVASI etmiştir. Müvekkilimin haysıyet ve şerefi ile vicdansızca oynamak iste- miştir. Şöyle ki: Bir kere yazının başlangıcında i- leri sürülen fikir hatalıdır. Demokra- sılerde, mesela Tıcaret Vekaletine tisasa da ihtiya virde yaşıyoruz. Ticaret Vekâletine e- hil olan bir insan tesadüfen tüccar ise, vekâlete getirilmiyecek midir? Elbette gelecektir. Müvekkilimin ga- zete sahibi olmasında vekıllıge geti- rılebılmesı ıçın ne ne Reisi- mhur ve ne de Başvekıl ve dıger vekıller heri hang bir mahzur müşa- hede etmemişlerdir. İşaret ettıgımız gıb sanık hareket noktasını taarruz için bililtizam hatalı intihap etmıştır Muayyen bir maksat tahtında, mü- vekkılımın haysıyet ve şerefini te- avüz etmek gayesi zımnında o bir iikre hatalı ve ınatlı bir şekılde sa- rılmıştır. Bunu sırf tecavüz ve taar- ruzuna bir vasıta olsun diye yap- mıştır. Şimdi gelelim yazının suç mahiye- tine: ) niyor ki "... siz (sokaktaki adam) a tıcaret yapan Ticaret Veki- linin bir mahzur olmadığını anlata- mazsınız. Zaten aslına bakarsanız, büyük bir mahzurdur. Bizde böyle bir vekıl var. Bu. ve- kil Dr. Mükerrem Sarol'dur. Dr. Mü- kerrem Sarol hem Türk Sesı adlı bur Türk Sesi gazetesinin sahibi bu sı- fatla hükümetin ı ilâ imseye hesap vermek mevkiinde değil. Bir gazete, sahibi vekil olamaz mı? Olur. vekil olması Devlet ışlerının ıyı yu ümesi için elzemse olur. Ama, basın işlerini tedvire me- mur devlet vekılı olamaz. Kaldı Dr. Mük: Sarol un vekıllıgının Devlet ışlerının İyi yürümesi için et- sem olduğunu iddia etmek fazla saf- dilliktir. Ustelık bahis mevzuu gaze- tenin (satmayan gazete) ler arasın- da bir numaralı mevkii işgal ettiği bilinmektedır. İşin en tuhaf tarafı bu "satmayan gazete" nin resmi ilânla beraber bir takım firmaların hususi ılanlarını da bol bol almasıdır. Hal- uki firmalar, hususı ilânlarını satan gazetelere verirler. Nihayet Türk Sesi'ne hemen bütün resmi dairelerin abone kaydettirildiği de bir hakikat- tir. Bunlar arasında ilkokullar bile vardır." Sistemli tarz Görülüyor ki, sanık, hakaret ve is- nadını sistemli bir şekilde yap- maktadır. "Siz sokaktaki adama ti- caret yapan ticaret vekilinin bir mahzur olmadığını anlatamazsınız." m bir çehreye bü- sonra, bu halin mahzurlu yani suistimale kaçacağını

Bu sayıdan diğer sayfalar: