30 Temmuz 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

30 Temmuz 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER. fedılmesı hakkında vaki bir teklifi uvafık bulmuşlar ve bu pren sip da- hılınde bir anlaşma zemini temin e- dilmesi için Birleşmiş Milletler Ge- nel Kurulu Silâhsızlanma tâli komi- tesine gerekli talimatı vermişlerdi. Fare doğuran dağ.. Netice ne idi? Bir hafta süren bu konferansın sonunda hangi millet- lerarası meseleler çözülmüştü? Bu suallerin akti bir cevabını verebil- mek için vakit henüz erkendir. Fa- kat bugun için dağın doğura doğura bir fare dogurdugunu soylemek her halde yanlış olmaz. Almanya meselesi görüşülmüş, bir hal tarzı bulmak vazifesi Dışışlerı Bakanlarına aktarılmıştı. Avr Ü- venliği de aynı akıbete ugramaktaıı kurtulamamıştı Silâhsızlanma m lesı ise Birleşmiş Milletler Teşkılatı— n hiç bir yetki ve kudreti olmayan tâlı bır organına havale edilmişti. Bu e yapabilecekti? Büyük dev letleı'ın sılahlanma programlarında nasıl bir kesinti yapılmasını teklif e- decekti?. Bir hâl tarzı ve anlaşma zemini bulsa bile bunu Birleşmiş Mil- letlere mi, yoksa Dört Büyüklere mi sunacaktı? Bütün bu sorular ilerde çıkabilecek bir anlaşmazlığın bugün atılmış tohumları olabilirler. Bu ba- kımdan, silâhsızlanma meselesi de di- ğer iki mesele gibi yüzüstü bırakıl- mış sayılmalıdır. Şurası muhakkaktır ki bu konfe- ransın önemi elde edilen - veya edile- miyen - neticelerden değil, konferans süresince taraflara hâkim olan zihni- yetin yeniliğinden ılerı geliyordu. On seneden beri ilk defa bir masa ba- şında toplanmakla Dortler dünya me- selelerini müzakere yolu ile hal et- menin mümkün ve gerekli olduğunu kabul ediyorlardı. Bu yeni anlayış ha- vası devam ettiği takdirde, günün bi- d : rinde bu meselelerin bir l;al tarzına bağlanmaları pek âlâ mümkün ola- bilirdi Avrupa Konseyi Strasburg... Temmuz (Aydemir BAL- KAN yazıyor) Delegelerimizin gayretleri ikinci gününden itibaren komisyon çalışmaları başladı. Bi- zim için en önemlisi tabiatiyle iktisat komisyonunun çalışmaları olacaktı. İstikraz taleplerimizin ve iktisadi du- rumumuzun bütün tafsilâtı düşünüle- cek olursa hakkımızda verilecek ra- orun ehemmiyeti aşikârdı. Konseye sunulacak olan huraporun Avrupanın hususi sermaye veya devlet yatırım- ları faaliyet merkezlerine ne derece tesir ettiği de gözden kaçmamaktay- dı. Istikbalimiz hattâ halimiz için i- yimser, teşvik edici mülâhazaların iktisadi hayatımızın gidişatı hakimin dan, hele son teşebbüslerimizin ne- ticelerinden sonra, ne derece önemli olduğu biliniyordu. Bütün mesele her şeye rağmen bu mülâhazaları komis- yon notları arasına alabilmekti akat bu nasıl kabıl olacaktı ? İk- tisadi durumumuzu rlak olmak- tan çok uzak bulundııgu herkes tara- fından bilinen bir hakikatti. Yeni ü- mit kapılarını nasıl açabilecektik? Komısyo aki an — delegelerinin e başkan Federspıel in pek de lehi- mıze olmadıkları malümdu. Onları nasıl ikna edebilecek, edindikleri gay- ri müsait intibaları nasıl silecektik? Komisyon delegeleri ve başkan Fe- derspiel dort ay evvel Turkıyeyı zı- yaretle "İnkişafı geri kalmış m leketler" hakkındaki etüdlerini ta- mamlamışlardı. Bu delegelerin gerek resmi temaslarında, gerek şahsi tet- kiklerinde iyi intibalar edinmedikleri, hattâ kırgınlık vesilesi olacak bazı olayların geçtiği söyleniyordu. Nite- kim komısyon çalışmalarının hemen ilk gün bu endışelerın yersiz olmadıgı goı'uldu Bunlara rağ- Fethi Çelikbaş Konseyde başkan men komisyondaki Türk temsilcileri bu zahmetli ve çetın yükün altından nasıl kalkacaklard İktisadi komisyon çalışmalarına en kuvvetli iki delegemiz, Fethi likbaş ve Feridun Ergin iştirak edi- yorlardı İkisi d e gerek iktisat gerek umumi form ından — Av- ı'upalı meslekdaşlarından hıç de aşa- ğı değillerdi Yalnız ister istemez ak- la bır sual gelıp takılıyordu Çelı - baş ve Erg arda hükü- metın bazı kararlarını tenkıd etmiş- ler, bunlara cephe almamışlarsa da iştirak etmedıklerını ıhsas ettirmiş- lerdi. Çelikbaş Strasburg'da "Le Monde" un politik muhabiri C. Julien- in ve benını müşterek suallerımıze sa- rih c mişti: Beş senedir akıp edılen ıktısadı polıtıkada bir çok yanlışlar yapılmış, bunların ço- gunda da uzun zaman ısrar edilmiş- ti. Çelikbaşa göre liberasyon metod- larına muvazi olarak alınması icap e- den mühim tedbirler alınmamış, dö- viz stokumuz erimiş, Dış ticaret den- gemiz aleyhimize olarak çok boz muştu. Beş senedir takip edilen ık— tisadi politika bir yanlışlıklar serisiy- di... Feridun Ergıne gelince, D.P.li milletvekilinin uç arkadaşiyle bera- ber bundan 6 ay evvel hükümete bir muhtıra verdıgı hatırlarda olsa ge- rektir. İktisadi durumumuzun acı bir tenkidi olan bu rapor ilerisi için hiç de iyimser görüşler taşımıyordu. İti- raf etmek lâzım gelirse bu derecede özlü ve ilmi bir tenkidi, muhalefet partisi senelerce yapamamıştı Muh- telif tazyikler sonunda diğer üç mil- letvekili rapordan imzalarını teker teker çekmişlerdi. Fakat Ergin gö- rüşlerinde ızrar etmişti. Olaylar ken- disini büyük bir süratle haklı çıkardı Ergin iktisadi politikamız için altı ay evvel verdiği hükmün doğru çıktı- ğına şahit olmakla elbet memnun değildi. Fakat raporu hâlâ da hükü- met sözcüleri tarafından şiddetli ten- kidlere uğramaktaydı. Diğer taraf da görüşlerinde ısrar ediyordu. Bu da elbet onların hakkı idi.. u halde Çelikbaşın ve Erginin Avrupa konseyinde iktisadi komisyon çalışmalarına iştirak ettirilmelerin- den murad neydi? Bununla ne elde e- dilmek isteniyordu? Onlardan ziyade, tenkidlerini haksız bulan ve kendile- ünü müda- iştirak ettirmek mantıki değil miydi? Aksi takdırde garıp bir tezada düşülmüş muyor du?.. Gerek iktisadi polıtıkamızda, gerek bunu senelerdir en elemanlarımızda bir değişiklik de olmadığına göre bu tezat nasıl i- zah edilecekti? Komisyondaki diğer Avrupalı delegelerin- karşısında Çe- likbaş ve Ergin kendi tenkidlerinin bir aksisedasını dinlemiyecekler miy- di? Şu halde?, Yoksa hakikaten soylendıgı gıbı onla rı Meclisten yılda bir! defa uzaklaştırılmakla mu ayyen çevrelere tesirleri azaltılmak mı isteniyordu?.. sa — Avrupa Konseyine iştirak muhalefetin, ikti- dar partisi İçindeki muhalefetin- bir diyeti miydi?.. Bu suallerin cevabını bu iki şık- ta vermek belki kabildi. Fakat ileri sürülen bir üçüncü nokta daha vardı ki diğerleri kadar aykırı elmasa da- hi onlardan daha az acı değildi: Av- rupa Konseyi iktisadi Komisyon ça- İışmalarına eşit seviyede iştirak için pek az elemanımız vardı. — Avrupalı eksperler karşısına, kanaatleri ve ka- rarları ne olursa olsun, kendilerine muhatap olacak kuvvetli delegeleri- mizi bu pek az eleman içinden seç- mek çaresizliğinde idik. Bu tercih sebebi eğer doğru ise, durumun bü- tün garipliğine ve acılığına rağmen ilerisi için ümit verici bir işaretti. Bu AKİS, 30TEMMUZ 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: