30 Temmuz 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

30 Temmuz 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zihniyetin diğer konularda da tezahür etmesi hayır kuvvetlerinin galebesi demekti. Komisyon gözcüsünün intibaları Durum, iktisadi komisyon toplantı- larında, ilk günler hiç de lehimize inkişaf etmedi. Danimarkanın eski Ziraat Bakanı olan Başkan Feder- spiel ve Alman temsilcileri, Kalbitzer, Von Streti ve Leverkühn uzak vazi- yetlerini muhafaza edıyorlardı Mü- dahaleleri bizim içlik biç de müsait sayılmazdı. Çelikbaş ve Ergin saat- lerce adım adım bizi savundular. Kon- seye verilecek raporda Turkıye bahsi bizim için mümkün olduğu kadar le- himize olmalı, biç olmazsa bazı tabir- ler yumuşatılmalı İdi. —Asıl mesele 'başlangıçtan beri devam eden çe- kingen ve şüpheci durumun izalesi, karşılıklı itimat ve güvenliğin doğ- ması idi. Alman delegesi Hellmut Kalbitzer ile iki defa görüştüm. Herr Kalbıtzer iktisadi komisyon sözcüsü idi. deshaus'ta sosyal-demokrat mebu- suydu. Kırk iki yaşında, Hamburglu bir iktisatçı olan Hellmut Kalbitzer memleketimizi iktisadi komisyon ü- yeleriyle ve başkan Federspiei ile be- raber dürt ay evvel ziyaret etmişti. Gerek İstanbuldaki, gerek Ankarada- ki temaslarında pek de memnun gö- rünmüyordu, Çok defa Bakanlık özel kalem mudurlerıyle oyalanmışlar, tet- kıklerı için kâfi derecede alâka ve mkân görememişlerdi. Bele Başba- kanın kendilerini kabul edemeyışıne üzgün görünüyordu. Kalbitzer'in şi- kâyeti muayyen konularda muayyen elemanları muhatap olarak bulama- yışlarıydı. Çok defa hazırlıksız bir şe- kilde gayrı mesul şahısların karşısın- da vakit kaybetmişlerdi. Çalışmaların verimli olması için muayyen esaslar- dan hareket şarttı. Halbuki bu esas- larda dahi tartışma konuları açılı- yor ordu. Herr Kalbitzer'in hayret etti- ği bir cihet de temas ettikleri me- murların yetkilerinin bilgileriyle tere orantılı bir şekilde — genişlemesiydi. Bakanlıklarda karşılaştıkları bazı genç teknisyenlerde takdir ettikleri bir vukuf ve anlayışla karşılaşmala- rına rağmen kademeler yükseldikçe bunların kaybolduğunu hayretle Sür- muşlerdı Kalbitzer'e göre asıl işimi- ze yarıyacak elemanları saklamakta maharet sahibiydik. Ankaradan sonra ziyaretine şah- si olarak devam eden Herr Kalbit- zer otomobille Kayseri ve Sivas ü- zerinden Samsuna kadar giderek tet- kikler yapmıştı. Resmi program ricinde muhakkak çok daha faydalı Ur seyahat yapan Kalbitzer memle- ketimizdeki zengin kaynaklara rağ- men vaziyetimizin nezaketini müşa- hede etmişti. Halbuki elimizde tabu servetlerden başka geniş bir an Üstelik bu kıtlenın kitlesi de varda. yarısından fazlası genç insanlardı- Kalbitzere göre urumumuza se- beplerden başlıcalan iktisadi politi- AKİS, 30 TEMMUZ 1955 kamızda zirai prınılerdı Nüfusumu* zun yüzde seksenine prim veriyor bu- nu gerideki yüzde yırmıden çıkarmak istiyorduk. Ordumuz ise iktisadi in- kişafımıza mani olacak kadar geniş tutulmaktaydı. Ticari münasebetleri- miz lüzumundan fazla tek taraflıy- dı. Karadeniz sahillerini ziyaret eder- ken hiç bir geminin kuzeye gitmedi- ğini ve kuzeyden gelmedıgını hay- retle görmüştü. Halbuki üç komşu devlet vardı. Siyasi kanaatler ve ihti- lâflar ne olursa olsun ticarete devam- da elbet fayda gorulebılırdı Komis- yonun Türkiyeyi ziyaretine tekrar temas eden Kalbitzer kendılerıyle İŞ- birliği yapmak için beynelmilel bir teşkilâttın vazifelileri olarak gelen bir heyetin makamlarımız tarafından kafi dere cede önem ve alâka ile kar- şılanmadığına hâlâ hayret ettiğini bildirerek sözlerine son verdi, elikbaş ve Ergin üç gün müddet- le çetin anlar geçirdiler. Fakat tedricen aradaki buzlar eridi, yavaş yavaş bir karşılıklı anlayış havası yerleşmeğe başladı. Diğer delegeler karşılarında sert taşlar olduğunu an- lamışlardı. Bu, bilâkis eşit kuvvette insanların belirli bir mücadeleden be- lirli bir sonuca varmaları demekti. Çelikbaş ve Erginden Türkiyede hü- cum ettikleri davaların Strasburg'da avukatlığını yapmalarını istemiştik. Rapor sonunda bizim isteğimize uy- gun bir şekilde kaleme alındı. Hattâ bazı sert tedbirleri çıkarttık bile. Yatırımlara bu kadar muhtaç oldu- ğumuz bir devirde ürkütülmemesi i- cap eden çok şey vardı. Bütün mese- le evvelâ itim ve emniyeti telkin idi. Çelikbaş ve Ergin bu çetin müca- deleden başarıyla çıktılar. Strasburg imtihanında hükümet kuvvetli mü- dafiler bulmuştu. Şımdı, sıra Ankara imtihanında değil miydi?. Macaristan Bir Kardinal kurtuluyor Geçen Cumartesi gecesi Macar rad- yosunda Macar Haberler AJansı- nın Fransızca olarak yayınlanan bir teblığını dinleyenler hayretler içkide kaldı 1949 Şubatında komünistler tarafından ihanet, casusluk ve kara- borsacılık suçlariyle itham edilip Bu- dapeşte Halk Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına — çarptırılan Kardinal Mindszenty, yaşının ilerle- mesi ve sıhhi durumunun bozukluğu sebep gosterılerek din adamlarının ve kendi talebi üzerine tahliye edilmiş bulunuyordu. 1948 Ocağında Kardinal tayin e- dilen Mindszenty bundan önce bir kere de Naziler tarafından hapsedil- miş, fakat çabuk tahliye olunmuştu. Bu seferki mahkümiyeti nisbeten da- a uzun sürmüştü. Eğer komünist- ler şu gunlerde şiddeti! bir sulh ta- arruzuna girişmiş olmasalardı daha da uzun surecektı, fakat öyle anlaşı- DÜNYADA OLUP BİTENLER Kardinal Mindszenty Hapisaneden manastıra liyor ki Sovyet Rusya dış münase- betlerini yeniden tanzim ettiği bir zamanda Vatikanla daha fazla dargın kalmak istememişti. Hatırlarda oldugu veçhile Maca- ristan'da kilise ile Hükümetin arası o zamana kadar serbest tedrisatta bulunan okullara Devletin müdahale etmek istemesi üzerine açılmıştı Kar- dinal 7 Haziran 1948 d un Kili- senin işlerine mudahale demek oldu- ğunu ileri sürerek, projeye karşı cep- he aldığını bıldıren bir beyanname neşretmiş ve bu pro_ıeyı hazırlıyanlar ile Kilisenin haklarını sınırlamaya yeltenen her teşebbüse ıştırak edecek kimseleri aforoz edeceğini bildirmiş- ti. Mindszenty'nin bu tehdıdı tesirsiz kalmış ve bunun n de prole Meclis tarafından kabul edil- mişti. Ancak bundan sonra Kardinal re- jim için tehlikeli adam damgasını ye- mekten kurtulamamış ve 28 Aralık 1948 de yukarda saydığımız suçlarla itham edilerek mahkeme karşısına çıkarılmıştı. Bu mahkeme sonunda Macaristanın en din a: müebbet hapse mahkum edilmiş bulu- nuyordu u kararın bütün dünyada uyan- dırdıgı akisler kolayca tahmin edile- bilir. Şımdı alman haber ise o kadar büyük bir tepki yaratmamıştır, zira Budapeşteden evvelce de sızan bazı haberler böyle bir tahlıyenın yakın- laştığını tahmin ettiriyordu. Kaldı ki yetkili Macar makamları Kardinale nısbi bir hürriyet bahşetmekle & bun- dan böyle Kardinal kendine tahsis e- dilen manastırda ikâmet etmek zo- rundadır. katolik kılısesınııı en yük- sek mevkilerinden birini işgal eden bir zata karşı bundan yedi sene ev- vel yaptıkları bir gafiı tamamen ta- mir etmiş olmuyorlar. Bu tahliyenin' daha ziyade politik sebeplerden gel- diği bütün dünyaca bili içindir ki Rusya attığı bu taşla ıkıncı kuşu vuramamış yani Vatikan'a yarana- mamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: