24 Mart 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

24 Mart 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER İngiltere Yeni "Entente cordiale" İkinci Cihan savasının bitiminden bu yana atlattığı çeşitli vartaların sonunda temelinden sallanmaya baş- layan İngiliz . Fransız dostluk müna- sebetleri, geçen haftalar içinde, çe- tin bir denemeden daha geçti. Şu gün lerde bu deneme başarı ile atlatıl- mış ve Fransa ile İngiltere arasın- d r, görünüşe göre, sağlam- laştırılmıştır Böyle bir sonuç, hiç üphesiz, Batılıların hayrınadır. E- ğer geçen hafta İngiliz ve Fransız Başbakanları arasında Ö- rüşmelere iyi niyet ve karşılıklı an- layış havası hâkim olmasaydı, bu iki Devletin düşeceği fikir ve görüş ay- rılığından en fazla Batı dünyası Zza- rar görürdü. Bereket versin eski kır- giınlıklar bir tarafa bırakılmış ve fi- den ile Mollet arasında, geçen hafta- nın başında, 1904 Avrupasının "En- tente cordiaie"ini andıran bir anlaş- maya varılmıştır. ngiliz - Fransız dostluk münase- betlerinin geçirdiği bu son deneme, kaynağım, Fransız Dışişleri Bakanı M. Christian Pineau'nun bir konuş- masından alıyordu. M. Pineau, bu a- yın başlarında, Paris'teki Anglo- A- merikan Basın toplulugunun yaptığı bir toplantıda — söz e Batık dostları hakkında şikâyet yollu bazı sözler söylemişti. M. Pineau'ya göre, İngiliz, Amerikan ve Fransız poli- tikalarında bugün için tam bir or- taklık olduğu ileri sürülemezdi. İn- giltere ve Amerika, Fransa'nın Ku- zey Afrika —siyasetini anlamaktan çok uzaktılar. Hatta, bu Batılı dost- ların Fransa'nın Kıızey Afrika'daki Christian Pineau Sert çıktı mirasına konmak istedikleri bile dü- şünülebilirdi. Bundan başka, İngilte- re Orta Doğu'da bazı kombinezonlar kurarken Fransa'nın fikrini almayı hatırına bile getirmemiş; — Amerika, Vietnam'da Fransa ile müşterek bir politika takip etmeye yanaşmamıştı. Bunlar, Fransa'nın, İngiltere ve A- merika tarafından unutulan bir müt- tefik olduğunu — gösteriyordu. Oysa ki Fransa — unutulmaması gereken bir müttefikti. Fransa geçmişteki bü yüklük ve şerefinden hiçbir şey kay- betmemişti ve bugün, Doğu ile Ba- Dış politikamızın vukufla ve tec- rübeli ellerde olup, olmadığını anlamak için son üç yıldır Yugos- lavya ile münasebetlerimizi incele- mek faydalıdır. Balkan Paktının imzalanmasından evvelki ve sonra- evre bizim için iftihar vesilesi sayılmayacak olaylarla yüklüdür. Yugoslavyaya karşı takip ettiğimiz siyaset ve bu siyasetin memleke efkârına izah ediliş şekli garabet- lerle doludur. Buna son bir buçuk yılda yeni gaflar ilave edilmiştir. ürk - Yugoslav münasebetlerinin sıyası tarıh için çok kısa sayılacak bir süre zarfında tezat — dolu bir devreden geçmesinde sorumluluk payı, geniş nisbette, devlet adam- larımıza düşmektedir. Türk basını, dış politikamızın bir çok kesimlerin- de olduğu gibi, bu safhada da, umu- mi efkârı aydınlatmada beklenen bılgı ve olgunluğu — gösterememiş- * Basımınızda ve Hükümet mahfil- lerinde Tito'ya ve yeni Yugos- lavyaya yapılan hücumları hatır- layanlar, bir müddet evvel Ankara garındaki lüzumundan fazla şala fatlı, lüzumundan fazla gösterişli merasimi elbet — yadırgamışlardır. Tito'nun Doğu blokundan ayrılma- sından sonra, Batı ile verimli mü- nasebetlere girişmesinde, Türkiye faydalı bir tramplen vazifesi gör- müştür. Bize verilen bu vazifede o kadar safiyane bir tehaluk göster- di “Kızıl yıl- beraber seyre- den yabancı muhabirlerin hayreti- ni giderecek garip izah formülle- ri dahi bulduk. An komünizmi ve komünizmle uzaktan yakından alâkalı bir çok şeyi bu kadar "nef- retle" telin ettiğimiz Ur devrede, İstanbul ve ara — garlarındaki, Kızıl yıldız'ları izah etmek güçtü. Bugün artık, Hariciyemizde pek çoğunun. Hükümette ve Mecliste de bazılarının bildiği gibi, Balkan Pak- tı ile neticelenen bu temasların il- ham ve direktifleri İngiliz ve Ame- rikalılardan gelmişti. Ancak Bal- kan paktı ile murad edilen yakın- tının arasını bulabilecek tek devletti. Batılılar, askeri meselelerin üzerinde durulması gereken tek mesele oldu- ğunu düşünmekle büyük bir yanlış yapmışlardı. Fransa, Batılı dostları- na, diğer meseleler üzerinde de dü- şünmeyi teklif ediyor ve dostlarını, bundan sonra takib edilmesi gereken yeni bir dış politika plânı çizmeye davet ediyordu. Pineau'nun bu konuşması İngil- tere'de derin tepkiler yaratmakta ge— cikmedi. Ingıltere, esasen, öteden beri, yeni Sosyalist kabinenin dış TİTO, MENDERES laşma, daha ziyade — Tito ile Batı bloku arasında olduğundan, biz za- manı gelince pakt ile beraber ara- dan itildik. Hatta bu rolümüz ıçın- haklı olarak umduğumuz - karşılı- ği da alamadık. Bu karşılık Ameri- kan yardımının artması ve hükü- metin muhtaç olduğu kredinin bir an evvel temini idi. Bu olamadık- tan başka, Tito'nun sonradan is- tihfafla yüzümüze attığı Balkan paktının başarısızlığını ve gııçlıık- lerini sırtımıza almak — mecburiye- tınde kaldık. Bağdat Paktında oldu u gibi, —"Ateşten başkaları için kestane çekmek" yine bize düştü. Amerikan yardımından, geniş — A- merikan kredılerınden istifade eden, Batı memleketlerinde itibar ve pres- tiji yükselen Tito oldu. Bize kapılar aralanmadı bile... * Ancak Tito'nun Ankarayı ziyare- tinde, Batılı dostlarımıza dahi arzu etmediği bazı acele teşebbus- ler yaptık. Bu "fazla kralcılık" bel- ki de iktisadi durumumuzun evvel düzeltilmesi — telâşından ileri gelmekteydı Yabancı kaynakların oslav basınının sonradan be- lırttıgı gibi bu teşebbüsler Tito ta- rafından sert bir şekilde reddedildi. O sıralarda —Hindicini savaşı son şiddetini bulmuştu. Fransızlar bu sömürge macerasında — gerilemek- teydiler. Fakat Amerıkalıların mü- dahalesi ve Uzak savaşmaz "beynelmilelleştirilmesi" bahis ko- nusu idi. Savaşa bir "Birleşmiş Mil- letler" cephesi katılabilirdi. Tito'ya tekliflerimiz bu yönden oldu Bir "sondaj" — dahi lüzum gör- meden yaptığımız bu teşebbüs iki bakımdan şiddetle tenkit edildi. İs- tiklâl savaşını yaşamış bir nesil o- larak bir sömürge savaşını ne şekil de olursa olsun desteklememiz re- jimimizin temel prensiplerine aykı- rı olmalıydı. Moskovayla çatışmış olmasına rağmen Tito'nu Yu- goslavya'nın — komünist oldugu ve komünist kalacağı ıdrakımıze, İda- recılerımızın idrakine, sığmaz gi- Bled ve Belgrad ziyaretleri de, AKİS, 24 MART 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: