24 Mart 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

24 Mart 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN birçok değişik — tonları mevcuttur. Meselâ beyaz, kar beyazı ve sütlü kahve rengi arasında birçok değişik- liklerle karşımıza çıkmıştır. Bej, fil- dişi renginden karamel rengine ka- dar her boyaya batmıştı Koray ren- gi kırmızının yeni bir çeşidini orta- ya atmıştır. ahar ve yaz aylarında, gece ma- visi siyahın yerini tutacaktır. Beyaz garnitürlü, gece mavileri baharın en gözde rengidir. Geçen yaza hâkim olan sarı, ge- ne mevcuttur. Fakat yeşil hemen-he- men hiç görülmemektedir. Emprime- ler ekseriya koyu zemin üzerine kü- çük çiçeklidir. Fakat renk seçiminde en mühim rolü oynıyan kumaşın cinsidir. Bej- ler yünlü kumaşlar için, maviler ve koray renkleri şantuglar ve ketenler için tercih edilmektedir. Organzalar, organdiler ve senenin en moda ku- maşı olan muslimler için ideal renk kar beyazıdır. Suni ipekliler için ise, kirli beyaz tercih edilmektedir. Bolerolar 1956 modası kısa ceketlerin yerine boleroları ortaya atmıştır. Belde biten dar veya geniş bolerolar, gö- gus üstünde bitenler, kısa ceket his- si verenler hepsi ve hepsi son dere- ce modadır. Bazı bolerolar ters gi- yilmekte yani arkadan — düğmelen- mektedir. Tayyörler: Tayyörler fevkalâde genç, neş'eli, canlıdır. Hakiki tayyör adeta yok olmuş, yerini kısa etekli, şirin ve fan tazi ceketlere terk etmıştır Bu ce- ketlerin omuzlan — dolgundur. Yaka arkaya doğru ıtılmış gıbıdır ve bo- yunu ,serbest, açık bırakmaktadır. Düğmeler yukardan başlamakta ve bedeni mümkün mertebe kısaltmak- tadır. Dar etekler en çok görül: dir. Fakat ütüsüz geniş pileli etek- ler, hafif kloşlar da mevcuttur. Kol- lar biraz kısaltılmıştır. Zaten 956 modasında herşey kısaltılmıştır: etek ve ceket boyları, bel yeri, kollar.. Beyaz bir elbise Beyaz bir elbise bu yaz, her kadın için şart olacaktır. Herkes yaşa- ihtiyaçlarına göre bir beyaz elbise yapacaktır. olayca yıkanabilen keteni tercih edenler ya bir beyaz yaz tayy Örü ya- pacaklar, ya da şömizye bıçımı bir elbise. İkbaharın güneşleri gunlerı İ- çin, vücudu saran beyaz bir jarse el- bise, yünlü bir beyaz dopıyes cıdden bıçılmış kaftandır Ögled çin fisto elbıseler, çok mce tenler, zengin etekli beyaz pamuklu- lar ço ok modadır. Gec ıçın beyaz ganze urlar, danteller, ıpeklıler, satenler her kadı- aklını çelecek kadar güzeldir Dantel elbıselerde daıma sade bi- çimler tercih edilmekte ve kenarları başka bir kumaşla, biye yapılarak kapatılmaktadır. Diğer kumaşlar ise her türlü fantaziye, lükse müsaittir. 24 Dar etek, kısa ceket Bahar çizgileri Son derece zengin etekler, mahir dra peler bu — "kelebek elbıseler e peri masalından fırlarmış — gibi bir hal vermekte Hepsinin de yanında hafif, zarıf “fevkalade mantoları vardır. Aile güzel yazlık Bir imtihan Hamilelik, muhakkak ki, bir kadı- nın geçirdiği en büyük imtihan ve aynı zamanda — da evliliğin mehenk taşıdır Bu devrede iyi erkekler daha iyi, fenalar daha fena olurlar. Bu devrede en kuvvetli kadın bile zayıf- ır. Onun sevgi ile korunmağa, şef- katdve ihtimam hıssetmeye ihtiyacı var Hamıle kadın, - herşeyden evvel, bir manasız korku ve tasavvur- lara kapılır Evhamlı ve muzdarip- tir. Doğururken öleceğine kanaat ge- tirmiştir. Böyle şeyler düşünmek istemese, — bu düşünceleri itse bile, zaman zaman bunlaı'ı uvvetle hisse- der. Bu. şüphe evhamların esası- nı bılmek hamıle kadınl arı — çok fe- rahlatacaktır Bunlar ekseriya anne- leri bize daha çocukken bir rakıbın gelmekte oldugunu bıldır- dikleri zaman duyduğumuz fena ar- zuların neticeleridir. 0 zaman biz bu dogacak olan kardeşi kıskanmış ve için için ölmesini arzu etmişizdir. İş- te hamile iken karşımıza çıkıp dikir len bu fena arzudur; çünkü mukabe- lei bilmisil kanunu bizi, başkaları i- çin istediklerimizden korkmaga sev- keder. Ayrıca bir ınsan dogarken, bir başkasının öldüğü yı ki Az- rail hikâyesi de, zıhınlerde fena hal- de yer etmiştir ve yaşama sevkıtabi- isine uyan anne çocuğunun hayatını kendi hayatı ile ödeme endişelerine de kapılabılı Annı kadının — gösterdiği en bariz degışıklıklerden birisi de, aş yermesidir ve bu, şımarıklık olarak telâkki edilmemelidir. Hiç bal miyen bir kadın balıkçı dükkanının önünden geçerken, çiğ çiğ balığı alıp yemek ister, vaktile sevdiği yemek- lerden tiksindiği halde sevmedikle- rine zaaf gösterir, çünkü uzviyet ken disine verilmiyen maddeleri, ekseri- yetle vitaminleri, tuzları ve çocuğa elzem olan kireçli maddeleri ister. Bu aşyerme aynı zamanda yukarda bahsettiğimiz ölüm korkusunun, ev- ürüdür; çünkü da kaldı mı, hayat kadehini son dam- lasına kadar içmek, — boşaltmak is- er. Birçok hamile kadın aşyermek- le kalmaz; kusarlar. Bu münasebet» le Dr. Missrigler'in anlattıgı meşhur hikâyeyi hatırlamak erinde olur: Gebe annesini istifra ederken gören üç yaşındaki bir çocuk annesine dik- katle bakmış ve memnun, şu sözleri söylemiş: “"— Çok haklısın anne, çıkar onu dışaııya. Bizim çocuğa ihtiyacımız Ki Çocuklar ekseriya büyüklerin u- nuttukları veyahut hatırlamak iste- medikleri şeyleri ıfşa ederler. Hami- leliklerinde madiyen gasyan eden kadınlar, herhangı bir sebeple, bilerek veya bilmiyerek, çocuk — do- ğurmak istemiyen kadınlardır. Bu arzusuzluk istikbale — karşı beslenen emniyetsizlikten, endişelerden koca- ya karşı duyulan alâkasızlıktan, pa- rasızlıktan ve daha yüzlerce sebep- Fak lakaydiden doğması da pek âlâ müm- kündür. İşte kocaların dıkkatle üze- rinde duracakları bir mesele de bu- dur. Hamile kadınların bir evhamı da, kocalarının bu devrede, kendile- rinden nefret etme ihtimalidir. Ekse- ri kadınlar çirkin ve iğrenç bir tesir yaptıklarım duşunur ve aşağılık duy- gularına kapılırl Bu kımdan, cinsi hayatın ınkıtaa ugraması ve, hamilelik devresinde kadınla erkeğin birbirinden uzaklaşması doğru değil- dir. Sevilen kadın güzelleşir, manevi- yatı duzelır, rahatlar. evhamlarım atar. Erkeğin bu devrede çok sabır- h, müşfik ve anlayışlı olması lâzım- dır. Çün mtihan kan koca a- rasındaki sevgı bağlarını kuvvetlen- dırebılecegı gibi, onları zayıflatabılır n ilk terbiyesi de e bu devrede başla Çün ncak sevgı ile, ümitle, neş'e ile beklenen bir ço- cuk istikbalin mesut çocuğu olabi- lecektir. AKİS, 24 MART 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: