24 Şubat 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

24 Şubat 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Tigrel mevcuttu. 1957 seçimlerinden sonra, daha iyi teşkilâtlanmış, kendi bünye- sinde sistemli bir ıslahat hareketiyle "ekip çalışması" na kelimenin tam mânasiyle girmiş bir C.H.P.. Muhalefetin millet indindeki de- ğerinin ne derece yüksek olduğu bu haftanın başında pazartesi günü, mu- halefet lideri İsmet İnönüye gösteri- len samimi ve içten gelen sevgi teza- hüratıyla bir kere daha belli oluyor- du. İsmet İnönü, bu haftanın başın- da ebediyete intikal eden ağabeyi Dr. A. Mithat Temellinin cenaze merasi- nünde çok sevdiği ağabeysini kay- betmiş olmanın acısını, Fatih camii avlusunu hınca hınç dolduran kadın- lı erkekli, çocuklu her sınıftan vatan- daşın sessiz, fakat sevgi dolu bakış- ları altında unutmağa gayret göster- di. Fatih camii avlusunu dolduran binlerce insan, yaşlı fakat dinç muha- lefet liderinin elini öpebilmek, yanına yaklaşabilmek, görebilmek, için biri- biriyle yarış etti. Ne var ki bu sessiz ve alayişsiz bir sevgi tezahürüydü. Hiç kimse alkışlamıyor, bağırmıyor, fakat İnönüye olan sevgisini izhar et- menin sevincini belli ediyordu. Bu haddizatında küçük fakat ma- nalı sevgi gösterisinin, İnönüye ve o- nun lideri bulunduğu C.H.P. ye olan bağlılığın bir neticesi olduğunu kabul etmemek imkânsızdır. Seçim sath-ı mailine girildiği muhakkak olan şu günlerde milletin nabzını yoklayan- lar elbette hangi taraf için daha süratle attığını anlıyacaklardır. B. M. M. Tek çare duymamak! ürsüdeki orta boylu, Yakışıklı ve genç adam kelimelerin üzerine ba- sa basa, "hükümet kanunları çiğne- mektedir" dediği ve bu ithamını is- bat sadedinde peş peşine birbirinden ağır ithamlar sıraladığı halde İktidar Partisi sıralarından tek protesto sesi- 6 Akyüz Alakant Menderesin kuvvet şurubu nin dahi aksetmediğini gören gazete- ciler hayretle — birbirlerine baktılar. Sonra da hep birlikte, aceleci adım- larla Meclis Umumi Heyet Salonu- nun üst katında kendilerine ayrılan balkonun ön sıralarına doğru yürü- düler. Hadise geçen haftanın son gü- nü, öğleden sonra cereyan ediyordu. Bütçe müzakereleri başlayalı üç gün olmuştu. Gerçi daha sabahlara kadar devam eden sıkı müzakereler başlamamıştı ama, C.H.P. nin Meclis Tahkikatı taleplerinin geceli gündüz- lü dört gün devam eden çalışmaların- dan sonra gazetecilere bir ağırlık ve yorgunluk çökmüştü. Bütçe müzake- relerini balkon yerine çoğu zaman kendilerine ait hemen balkonun biti- şiğindeki odadaki hoparlörden çay ve kahve içerek, sigara tellendirerek takip ediyorlardı. Zira balkondaki sı- ralarda bunları yapmaya imkân yok- tu. Çoğu zaman notlarını da hoparlö- rü dinleyerek alıyorlardı. Yeter ki içerden bir gürültü patırdı gelmesin. Ancak o zaman Balkondaki yerleri- ni alıp milletvekillerinin hareketleri- Hıfzı Oğuz Bekata Acı ama, gerçek tenkid Çıracıoğlu Karaosmanoğlu ni tepeden kuş bakışı seyrediyorlar- dı. İşte pazar günü de kendilerine ay- rılan küçük odada bir yandan sigara- larını tüttürüp kahvelerini yudumlu- yorlar bir yandan da Bütçenin tümü üzerinde şahsı adına konuşma yapan C.H.P. Adana milletvekili Suphi Bay- kamın konuşmasını dinliyorlardı ki, genç milletvekilinin gerçekten ağır ithamlarını duydular. Bir başka za- man olsa, Baykamın bu ithamları Mecliste kıyametlerin kopmasına se- bep olurdu. Ama bu sefer D.P. sıra- larından bir çıt bile çıkmamıştı. Ace- leci adımlarla salona giren gazeteci- ler balkondan aşağı hayretle baktı- lar. Meclisin D.P. ye ve Hükümete ayrılan sıraları hemen hemen bom- boştu. Sadece birkaç D.P. milletvekili vaktiyle "hayalperest gazetecilerin" yayla diye sıfatlandırdıkları arka sı- ralara oturmuşlar kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Bir iki D.P. mebu- su ise önlerindeki sıraların gözlerini karıştırmakta, mektup yazmakta ve- ya resim çizmekteydiler. Suphi Bay- kamı dinleyen yoktu. İtirazların yük- selmemesinin sebebi buydu. Bütçenin başladığı günden beri gö- rülen manzara da bundan farklı de- ğildi. Kürsüye İktidar Partisine ait bir milletvekili çıktı mı, riyaset kür- süsünü işgal eden başkan vekili he- men yanındaki zile basıyor ve D.P. milletvekilleri içeri giriyorlardı. Vak- taki sıra bir muhalefet milletvekiline geldi, D. P. milletvekilleri hemen hemen hep birden salonu terkediyor- lardı. Anlaşılan bu yeni bir taktikti. Muhalefeti dinlemiyorlardı. Muhale- feti dinlemiyorlar, ileri sürülen it- hamları duymuyorlar ve bu haklı it- hamlar karşısında — sinirlenmiyorlar, "zehirlenmiyor"lardı. -Bir D.P. mil- letvekili muhalefetin sözleri ile mil- leti zehirlediğini söylemişti-. Gazeteciler hayret ve ibretle umu- mi heyet salonunu tetkik ederlerken, kürsüdeki genç milletvekili bir itham- da daha bulundu. Sözü radyodan aç- mıştı. Radyonun neşriyatı bu tarzda devam ederse, daha şimdiden yapıla- AKİS, 24 ŞUBAT 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: