April 9, 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

April 9, 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanın İçinden Hatalı Teşhisten Sakınmalı Bir af kanununun Meclise Bunalması zarureti, küllen- miş görünen ye ateşli halde tutulmasının zararları ortaya çıkmış olan bir edebiyatı yeniden günün mese- lesi haline getirmiştir. A. P. lideri, 22 Şubat olaylarına karışan subayların affıyla birlikte, Kayseri suçluları- nın da affı işinin ele alınmasını gürültüyle istemiştir. İki hâdisede, mücerret "af" kelimesinin dışında müşte- rek ne olduğunu anlamak kolay değildir. 22 Şubat ge- cesi, bir disiplinsizlik hareketi memleketi ve rejimi teh- dit etmiştir. Kayseri suçluları ise, Anayasayı fiilen ih- lâl ettiklerinden dolayı hüküm giymişlerdir. . Mesele, hukuk bakımından tamamen iki ayrı bahistir. Kaldı ki, memleketin realitelerine şöylece bir bakmak sayın Gü- müşpalanın elmalarla armutları aynı kalemde topla- ma gayretinin yersiz, zamansız, tehlikeli ve en, önem- lisi, Kayseri sakinleri için tamamile faydasız olduğunu anlamaya yetmektedir. 22 Şubat hadiseleri, hangi şartların neticesidir? Bu noktada bir doğru teşhise varmadan durumu değerlen- dirmek imkanı yoktur, 22 Şubat hadiseleri, bazı sergü- zeştçilerin Türk Silahlı Kuvvetlerini iğfal etmek sure- tiyle kendi şahsi maksatlarına âlet etme sevdalarının sonucudur. Bu sergüzeştçiler, mevcut olmayan bir me- seleyi, sadece dış görünüşü bahane ederek mevcutmuş gibi göstermeye çalışmışlar ve o bayrak altında devlet - otoritesine baş kaldırmışlardır. Türk Silâhlı Kuvvetle- rinin, ezici çoğunluğuyla bu teşebbüsün karşısında yer alması ve disiplinsizliği daha baştan bastırıvermesi ger- çeğin görülmesinin ve sağduyunun hâkim neticesidir. Yoksa Türk Silâhlı Kuvvetleri, gibi gösterilen o meseleyi, mahiyeti itibariyle tasvip et- tiklerinden dolayı vaziyet almış değillerdir. Bahis konu- su mesele, 27 Mayısın revizyonu meselesidir. 22 Şubat gecesi harekete geçmek isteyenler, İktidarın böyle bir revizyon talebi karşısında müsamahakâr oldu- gunu ileri sürmüşler, bir takım politika ve koalisyon za- ruretler) yüzünden intikamcı ye 27 Mayısı kötüleyici gay- retlerin desteklendiğini bildirmişler, Türk Silâhlı Kuv- vetlerini tehlikenin kapıda bulunduğuna inandırmaya çalışmışlardır. Buna mukabil İktidar, bir revizyon tale- bine iltifat etmesinin bahis konusu olmadığını, bu çeşit her gayretin karşısında olduğunu, hiç bir politika ve ko- alisyon zaruretinin kendisini intikamcı zümrelere taviz verir duruma sokamayacağını açıkça ilân etmiştir. Türk Silâhlı Kuvvetleri, ezici çoğunluğuyla, hak ve hakikatin İktidar tarafında bulunduğunu, sergüzeştçilerin bir kor- kuluk gibi salladıkları heyulanın mevcut olmadığını gör- düklerinden dolayıdır ki Anayasanın yanında yer almış- lar ve hareket bir disiplinsizlik hâdisesinin hududunu aş- maksızın tıkanıp kalmıştır. Şimdi, görünüşte tehlike kalkmış, 22 Şubat gecesinin yüreklere saldığı endişe, hatta korku kaybolmuş, onun yerini küçük politika gayretleri almıştır. Bu gayretler, bir revizyonun bahis konusu olmadığını anladığı için ra- hat eden ve gerçekten de huzur içinde görevi başına dön- mek için yüzünü kışlasına çevirmiş bulunan Türk Si- lâhlı Kuvvetleri üzerinde nasıl bir tepki yapar, bunu dik- AKİS, 9 NİSAN 1962 Metin TOKER katle incelemek lâzımdır. 27 Mayısla oynama teşebbüsle- rinin bir allerji doğurmaz hale geldiğini ve her şeyin du- rulduğunu, Kayserinin kapılarının bugünden yarına ve hem de böylesine gürültüyle, bir partinin vaziyet alma- sıyla, kendi teşkilâtı nezdinde yatırım yapan bir politi- kacının "Haydi!" demesiyle açılabileceğini sanmak için çok hayalperest olmak lâzımdır. İşin ta başından itiba- ren Kayserinin anahtarları gürültünün değil, sükünetin, politika değil, milli arzuların, parti politikacılarının de- ğil memleket idarecilerinin elinde olmuştur, elinde kal- mıştır. Bunun aksini düşünmek kabil değildir. Hükümet programında bundan dolayıdır ki devletin bütün organ- larında huzurun avdetinden sonra geçmiş siyasi çekişme- lerin yaralarının sarılması zamanının geleceği o belirtil- miştir. Hem, tam bu huzur avdet etmek üzereyken çıkış yapıp ortalığı gene karıştır ve etrafa endişe tohumları ek, hem de gerçekten af istediğini söyle! Bir büyük kabUi- yetsizlik ve anlayış buhranı bahis konusu değilse, bir sa- mimiyetsizlik ihtimali üzerinde durmamak imkânsızdır. A. P. ve lideri, bir defa daha, sadece politik endişelerle pişmemiş dahi olsa, pişme yolunu tutmuş bir aşın üzeri- ne soğuk su dökmüşlerdir. Bu af o afla nasıl yanyana getirilebilir ve biri, ötekinin şartı olarak o koşulabilir ? En tecrübesiz politikacının dahi, yapmayacağı bir gaf- tır bu! Kayseride yakınları olanlar, Kayseriye hisle bağlı bulunanlar, hâdiseleri mantıklarının değil de kalbleri- nin süzgecinden geçirenler obir endişeyle doğrulabilir- r: "Ama bu af ne zaman ortaya atılsa, bir çevrenini mutlaka allerjisini doğuracaktır. O halde, Kayserinin kapıları hiç açılmayacak mı" Bu hatalı temelden hare- ket edilince, şartlardan ve durumdan faydalanıp bir ta- kım zorlamalara teşebbüs edilmesi kolay olur. Ama, mesele aslında bu değildir. Her af lâfında, bir allerjinin belireceği doğrudur. Ancak bu allerji kaale alınmaya değer bir allerji olur, kaale alınmaya değmez bir aller- ji olur. İkinci ortam yaratıldı mı, gaye hasıl olmuş de- mektir. Kayserinin affını bir siyasi yatırım olarak de- gil, tamamen insanlık ve şefkat duygularıyla o isteyen- lerin güttükleri hedef budur. Ama birincilerin işgüzar- lıkları, hedefi her seferinde biraz daha uzağa atmakta- dır. Bir siyasi affın 22 Şubat mesullerinin affıyla birlik- te çıkmasına imkân yoktur ve çıkmayacaktır. Ama 22 Şubat mesulleri iyi niyetle, el birliğiyle, Meclisin o bir atıfet duygusunun neticesi olarak ve pazarlıksız affe- dilselerdi ötekinin yolu zorlamayla değil, adeta eşyanın tabiatı icabı, ihtiyar dışında yapılacak o yakınlaştırana neticesi, gönül rızasıyla açılacaktı. Niçin anlamak istenmiyor ki, Kayseriden bu yana açılacak yol budur ve bundan başka yol yoktur? Tok, bu anlaşılıyor da basit taktikler, parti mülahazamın gene üste çıkıyorsa o zaman esef etmemek imkânı mev- cut değildir. Kayseri bir siyasi yatırım metal kaldıkça, kapılarına dokunmak biç kimsenin kudreti odahilinde olmayacaktır. Bunu tekrarlamaktan, dillerde hakikaten tüy bitti. 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: