9 Nisan 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

9 Nisan 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hadiselere Bakış Öylesi de var, böylesi de! Suriyede bir askeri darbe, üç gün içinde perişan olmuş bulunuyor. Memleketin idaresine el koymaya kalk- ınış bir avuç subay, derlenip toparlanmış ve İsviçreye sevkedilmiştir. Şimdi orada Allahlarına, böyle bir badi- reden ucuz kurtuldukları için şüpnesiz dua edecekler- dir. Memleketlerin ve milletlerin kaderiyle her aklına esenin her fırsatta rahat rahat oynayabileceğini sanan- lar için Suriye Hadiseleri bir yeni ve ibret verici derst- tir. Güney komşumuzda askeri darbe teşebbüsü, halkın bunu reddetmesi üzerine iğne yemiş balona dönmüştür. Halkın arzusu hilâfına hiç bir şey yapılamayacağı ve Silâhlı Kuvvetlerin ancak milli idealleri (o gerçekleştir- dikleri müddetçe itibar gördükleri böylece bir defa da- ha sabit olmuştur. Düşünmek lâzımdır ki Suniye halkı, askeri darbelere alışık, onların karşısında (o hareketsiz ve sessizdir. Bir askeri darbe, ancak bir yenisi tarafın- dan bertaraf edilebilmektedir. Buna rağmen, millete öy- lesine gına gelmiştir ki adeta sopayı eline alıp fırlamış ve memleketin huzuruyla birlikte dış emniyetini de teh- İlkeye sokan hareket karşısında azimli vaziyet alınış- tır. O zaman darbe meraklıları, kurtuluş çaresini sivil idareoilerle anlaşmakta ve yurtlarını terketmekte bul- muşlardır. Tabii bu, kendileri için ehven-i serdir. İhtilâllerin çocuk oyuncağı olduğu, kolaylıkla sanılır. Bizde de, 27 Mayısın son derece rahat gerçekleşmesi böy- le bir zehap uyandırmışlar. Nitekim daha sonra, İsmet İnönü Başbakan sıfatıyla bir ihtilâle müsaade letmeyece- müsaade şimdi, ğini söylediğinde tebessüm edip "İhtilâller; istemezler" diye çalım satanlar çıkmıştır. Ama ihtilâllerin müsaade iste- dikleri ve bir takım şart- lar mevcut olmadığı halde ayaklanmaya kalkışma- nın ne zafer, ne de tabii itibar sağladığı anlaşıl- mış bulunmaktadır. Or- tada hiç bir şey yokken, bir rejim ve bir sistem nor- mal şekilde işlerken, sa- dece bazı tabii çekişmele- re bakıp memnunsuzluk izharı ve idareye el koy- ma hevesi tasvip o göre- cek heves değildir. Kim ne derse desin şu- rası bir gerçektir ki XX. Asrın ikinci, o yarasında dünya otoriter askeri re- jimlere değil, Demokra- siye doğru gitmektedir. Her tarafta milletler, Demokrasiyi' yürütecek iyi idareciler, namusla ve dürüst devlet adamları peşindedir. Dikkat edilir- se görülecektir ki kullanılarak devrilen dareler dejenere (olmuş idarelerdir. Peron idare- si gibi, Syngman Rhee idaresi gibi, Batışta ida- resi gibi, Trujillo o i- daresi gibi... O de - Suriyede Amasyanın . istikrar ve güvenin kolay gelmemesinin başlıca karışıklık virler kapandıktan sonra yeni açılan devirler omazinin kirli mirasını hemen temizleyemediklerinden dolayıdır ki sarsıntı geçirmektedirler. Hiç bir memlekette bir dik- tatör devrildikten sonra onun yerine bir ikincisini getirip oturtmak temayülü yoktur. Demokrasiyi yürütmek göre- viyle iş başına gelenler beceriksiz davrandıkları zaman huzursuzluk tekrar belirmekte ve yeni kıpırdanışlar ken- disini hissettirmektedir. Yoksa askeri junta idarelerinin modası geçmiş ve zararları çoktan meydana çıkmış ida- reler olduğu son derece açık bir gerçektir. Bu, iki önemli zümreye iki önemli görev yüklemekte- dir. Politikacılar, ihtilâl geçirmiş memleketlerde oçok dikkatli, basiretli ve ihtiyatlı olmak zorundadırlar. A- dımlarını atarken nereye bastıklarını bilmelidirler ve hareketlerinin uyandırabileceği tepkileri, akisleri başa- rıyla ölçebilmelidirler. Aksi halde, hem kendilerinin, 'hem sistemin ve hem de milletlerinin felâketini elleriyle ha- zırlarlar. Politikacı için bir belirli ölçüde ihtirasın, is- tikbale ait yatınım yapma gayretinin ayıp tarafı yoktur. Ama bunun yanında, hâdiseleri gereği gibi değerlendir- me de politikacılığın sonuldandır ve bir zaruri vasıftır. Herkesin ihtirası en alevli halindeyken' ve memleketin idaresinin kolaylıkla el değiştirebileceği inancı yaygın- ken politikacıların kendilerini, bir girdabın içine atmala- rı, ve birbirlerini yemeye koyulmaları hiç de akıllıca bir davranış değildir. İhtilâl geçirmiş topraklarda huzur, sebebi budur. Bunun yanında, profesyonel orduların değil, milli or- duların mevcut (olduğu memleketlerde Silâhlı Kuvvetlerin tüm itiba- riyle ananelerine (o sadık kalmaları ve onların ba- şındaki komutanların çok sabırlı, oağırbaşlı, o âkil davranmaları bir zaruret- tir. İnsanlar her şeyin en kısa zamanda en mükem- mel hale gelmesini arzu- larlar ve ufak gecikme- lere dahi göz yummazlar. Bu ruh haleti bir orduya girerse, zaman zaman in- filâkler olması kaçınılmaz vaziyet olur. Bunu önle- yecek olan görevlerinin memleketi iç ve dış düş- mandan korumak oldu- gunu bilen, askerlik ile politikanın ayrı şeyler ol- duğuna yürekten inan- mış, daha iyisi milletinin bir macera hevesine asla boyun eğmeyeceğinden e- min bulunan kumandan- lardır. İki zümre sorumluluk duygusuna sahip (oldu mu, olgun bir milletin al- tından kalkamayacağı | güçlük yoktur. bardağı...

Bu sayıdan diğer sayfalar: