9 Nisan 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

9 Nisan 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fazlaca sarsalamadan Grup salonuna doğru ittiler. Süreyya Endik ve A. FE. li milletvekilleri kapanan kapının ar- dında kayboldular. Bu bir istifamın geri alınmasının kısa hikâyesidir. Hâdiseden bir kaç dakika evvel Süreyya Endik A. EF. Grupunda ayağa fırlamış, eliyle "Al- lah Kahretsin" manasına gelen bir i- caret yaptıktan sonra: "— Bu partide idareci yok. Kimse ne yaptığını bilmiyor. İstifa ediyo- rum" demişti. Endik fevri bir hareketle A. P. den İstif ağını çok geçmeden geri aldı ve grubun müzakerelerine yeniden katıl- dı. Aslına bakılırsa Endikin istifa ni- yeti pek kuvvetli mesnetlere dayanmı- yor, sadece Grubun o günkü havası- nın bir sonucu olarak ortaya çıkmış bulunuyordu. Ama, A. P. den istifaların hepsi bu derece gayrıciddi olmadı. İki mil- letvekili ve bir senatör Gümüşpalanın tekneyi çok tehlikeli sulara sürükledi- ğini gördüler, tekneyi terkettiler. Ko- alisyonu yıkmak demenin, kapıyı ne- lere açmak demek olduğunu anlamak İşin fazla keskin zekâya lüzum yok- tu. İkinci bomba Gümüşpala, bu tehlikelerden haber- siz, ikinci ve önemli bombasını o Bir işin başında bulunanları bera- ber çalıştıkları kimseler üzerin- de iki yoldan otorite kurarlar. Ya, bağırır çağırırlar ve sözlerini dinle- meyenleri işlerinden atmakla tehdit ederler, bu da para etmeyince atar- lar. Ya da, meziyetlerini ve üstün- lüklerini kabul ettirmek suretiyle fikirlerine tatbikci bulurlar. İlk yol kolay, ama neticesiz bir yoldur. O yoldan, insan fikirlerine tatbikci de- gil, kendisine "Keramet buyurdu- nuz, efendinı"ci bulur ve bir gün ge- lir, aynı adamların kahkahaları a- rasında, arkasına teneke bağlanmış balde makamından yuvarlanır, ikin- ci yel güç, ama verimli yoldur Şu anda bir takım Bakanlar,'ida- releri altında bulunan müesseseler- de bir Otorite Kurma Kampanyası açmışa benziyorlar Buna lüzum ol- duğunu inkâr imkânı yoktur. Ba- kanlığına söz geçiremeyen, orada kendisine kafa tutulan, en basit me- selelerde görüşünü kabul ettirteme- yen bir devlet adamının başarı kazan ma şansı sıfırdır. Bakanlar, tilâl devresinin keşmekeşi çıkıp gelmişlerdir. Bu içinden bakımdan, Akif Eyidoğan A. P. li paratoner aynı Grup toplantısında patlattı. Bu- nun bir takım teşekküllerle ipin ko- parılacağı manasına geldiğini ya bil- miyor, ya da tesiri altında kaldığı tel- kinler ve içirilen, cesaret şurupları ne- ticesi kendisine ve partisine pek par YURTTA OLUP BİTENLER lak istikbal hasırladığını sanıyordu. gün Grupta görüşülecek konular milletvekilleri v& senatörler tarafın- dan biliniyordu. İlk söz Genel Başkan Gümüşpalaya verilecek ve kendisin- den Hükümetle ilgili izahat istenecek- ti. Bu çok evvelden Meclis koridorla- rında, otel odalarında hazırlanmış bir taktikti. A. P. idarecilerine gerek a- lenen, gerek gizlice karşı olanlar Gü- müşpalanın bazı konularda temaslar yaptığım ve bu temasların Hükümet tarafından getirilecek 22 Şubat sorum lularının affıyla ilgili olduğunu bili- yorlardı. Böylece ister istemez Gü- püşpala meseleyi açacaktı Nitekim Samsun milletvekillerin- den bazılarının imzasıyla verilen tak- rir Genel Başkanı kürsüye çıkarttı. Gümüşpala konuşmasına partiden ya- pılan ihraçlarla girdi. Genel Başkanın sözlerine bakılırsa A. P. nin parti hü- viyetini iktisap edebilmesi için başta bulunanların bu gibi o tasarruflarda yetkili almaları gerekli sayılırdı, Gü- müşpalanın daha ilk cümleleri arka sıralarda oturan Samsun, Aydın ve İzmir milletvekilleriyle başından be- ri Genel Başkana kargı olduğu bilinen bazı milletvekillerince itirazla karşı- landı. Gümüşpala irticalen oyaptığı konuşmada bu gürültüler (o sebebiyle biraz şaşırdı ve duraklamak (omec- Zayıtfların Otoritesi bakanlıklarını ve onların Oo yüksek mevkilerini işgal edenleri zapt-ı rapt altına almaları şarttır. Oralarda bir takım serkeşlerin bulunduğu oda, su götürmez gerçektir. Ama, görünen başka bir husus pek çok Bakanın bu kampanyayı e- linde sopayla yürütmeğe çalıştığı- dır. Bunun sebebi nedir ? Sadece ko- laylık merakı mı, yoksa her şeyden çok kaderin ve bir takım politika kombinezonlarının cilveli (o neticesi mesul mevkiye gelmiş bu zevatın tamamının, bütün gerekli vasıfları sinesinde toplamamış olması mıdır? Belki Başbakan birinci inancı odu- daklarının ucunda muhafaza etmek- tedir, Fakat pek çok kimsenin kal- binde, ikinci inancın mevcut oldu- gunu saklamak imkânı yoktur, Bunun, niçin saklanmaması lâ- zımdır? Çünkü, kort - zort yoluyla otorite kurma gayreti devlet meka- nizması İçinde inanılmaz tahribat yapmakta ve hem şahsiyet sahibi, hem ehliyetli pek çok kimse bu yüz- den hizmet İmkânından mahrum kalmaktadır. Onların yerini ise, Ba- kanın kompleksini tedavi edebilme meziyetinden başka meziyete sahip olmayanlar almaktadır. Bizde, bilhassa devlet hizmetin- de memleketin en kıymetli eleman- larının görev aldıklarını iddia et- mek mümkün değildir. Maaş ve üc- retlerin devlet sektöründeki kifayet- sizliği, ezel sektöre doğru bitip tü- kenmeyen bir akıntıya yol açmak- tadır. Bugün hâlâ devletin hizme- tinde, dışarda daha fazla para ka- zanmak imkânı bulunduğu halde kalanlar ya temiz ve asil idealist- ler, ya da şahsi geliri bulunan kim- selerdir, Durum bu ikan, İdarenin bir takım Bakan kaprislerine feda edecek unsuru var mıdır, yok mu- dur? Bir Başbakanın, bakanlığında otorite peşinde koşan Bakanına yar- dım etmesi ne derece göreviyse, memleketin ve milletin istikbalini yakından alâkadar eden bu suale bir cevap araması o derece vecibesidir. Zira sel gidecek, kum kalacak- tır. Kum yerine bir balçık tabakası devlet mekanizmasına bulaştırılırsa onu bir değil, hin İnönü bir araya gelse kolay kolay temizleyemez.

Bu sayıdan diğer sayfalar: