10 Kasım 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 38

10 Kasım 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 38
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

J A L E OKUYUCULARIYLA oruk denecek yaşta dayı ooldu- zaman bunu, sevinç ve gürurla herkese söylüyordum. Şim- i ise ıstırap içindeyim. Çünkü 6 yaşına gelen yeğenim mefluçtur. Yürüyemiyor ve boynunu (bükerek, «Dayıcığım Oben ne zaman okula gideceğim, ne zaman senin bisikle- tine binebileceğim?» odiye inleyip duruyor. Yeğenim, bebekken çocuk felci geçirdi. e Kalp nahiyesi ve sol taraf normal olduğu halde diğer ta- raf tamamiyle mefluç durumdadır. Uçan kuştan medet umuyorum. Ge- çenlerde bir gazetede, durum- da Almanyaya giden ve Baden-Ba- dende bir hastahanede iyileşip, bir buçuk ay içinde aslan gibi yurda dö- nen bir çocuğun resimlerini gördüm. Umutlandım. Bu konuda ne düşünü- yorsunuz? Yeğenimi kurtarmak is- tiyorum , Rahmi Dinç İktisat Akademisi öğrencilerinden S evgili okuyucum, bana yazdığı- nız arazlar ve gönderdiğiniz resim, burada gösterdiğim doktorlara oço- cuğun durumu hakkında tam bir fi- kir veremedi. Almanyada tedavi edi- len vaka acaba gerçekten sizinkine benzer bir vaka mıydı? Ankarada Hacettepe Çocuk Hastahanesinde, tamamiyle omefluç bir çocuk gör- müştüm. Bu çocuğun, devamlı ve çok itinalı bir fizik tedavi sonucun- da ve bir yıl içinde koştuğuna şahit oldum. Ama bu, tedaviye müspet cevap verebilecek bir felçmiş. Her vakada, maalesef aynı sonuç mamaktadır. Çocuğun arızasını, bebiyle beraber, iyice tespit ettirdik- ten, sonra Oyabancı memleketlerde tedavinin kabil olup olmadığı hu- susunda, bahsettiğiniz o alman has- tahanesiyle mektuplaşmanız ogerek- mektedir. Bir umut belirirse, o za- man çocuk derneklerine, omilletler- arası teşekküllere başvurmak bir mana ifade edebilir. Elinizde oOlmıyanı yapabilmek için gösterdiğin iz çabayı takdir et- memek imkansızdır. Ancak, eliniz- AKİS/38 CAN DAN deki imkânları da kullanınız. Çocu- gu moral bakımdan takviye ediniz. Onu, altsanma duygusuna kapılma- sına meydan vermeden, topluma fay- dalı bir insan olarak yetiştirme im- kânlarını arayınız, ondan utanmayı- nız. Unutmayınız ki, , bu durumda bir kimsenin kendi kendine yeterli- ğini daraltan ve onu bedbaht eden şey arızanın kendisinden çok, ana - babanın, yakınlarının o kimseye kar- şı takındıkları tavırdan ileri ogel- mektedir. Bu konuda ana ve baba- nın aydınlatılması en önde gelir. Arızalı kimseler bu hale, sanıldığın- dan çok çabuk alışırlar. Yaptıkları işlerde üstün başarılar — gösterirler. Yeğeniniz zeki bir çocuk (olduğuna göre, topluma çok yararlı bir insan olarak yetişebilir, mutlu da olabilir. Ne yazık ki özel eğitimle ilgili ko- nuda da Devlet henüz gerekli mües- seseleri açmış değildir. Siz kendi çabanızla bunu telâfi etmek zorun- dasınız. Çocuğa, kafasını o işletmesi- ni sağlıyacak meşgaleler bulun, onun istidatlarını keşfetmeye çalışın. Özürlü oluşu yüzünden onu çevreden gizlemeyin. Onu aşırı derecede koru- yup, her işine de siz bakmayın ve mümkün mertebe kendi kendine La ter olmasına çalışın. Ama, onu hakkak okutun. Tabii bütün Kurlar çocuğu tedavi ettirme yollarını, ha- yale kapılmadan, aramaya da mâni değildir. Size iyi şans, başarı dile- rim. ö undan üç yıl kadar önce Anka- B rada yerleştikten sonra (kadın derneklerine devam etmeye başla- dım. Bu derneklerden birinde faal üyeyim. Topluma faydalı olmak, ay- nı zamanda hayâtımı zenginleştirdi. , çocuklarımı ihmal et- tiğimi sanmıyorum. Fakat kocam anlamıyor, benimle alay edi- yor, en ufak bir tartışmada buttu başıma kakıp evi yüzüstü bıraktı- ğımı söylüyor. Büyük kızım geçen yıl ikmale kaldı. Kocam bundan, da- ha çok beni sorumlu tuttu ve ço- cuğun bazı günler, okul dönüşü be- KONUŞUYOR ni evde bulamamasının bu sonucu verdisini, çalışmayıp radyo dinledi- ğini iddia etti. Lü i edecek şeyler yazın. AKİS'i ilk sayı- sından beri okuruz. Kadın faaliyet- lerinin lüzumuna inandığınızı bili yorum. Münevver Ertekin - Ankara ocanıza bu haftaki karikatürü- mayın. Erkekler bu tip şakaları se- viyorlar. Kendinizi üzmeyin. Evinizi, oço- cuklarınızı, nizden em alıştıkları sibi, mutlak ilginizi yorlar. Bir tek gün eve gelip bulamamaya tahammülleri yok. na da alışacaklardır tabii... 1 yaşımda iken müthiş bir has- talığa tutuldum. Geceleri geçirip bayılıyordum. Bir süre son- ra bu hal görülmez oldu, Fakat bu sefer de, doktorların di- mağ yorgunluğu dedikleri bir illet yakama yapıştı. Sanat Enstitüsünü bitirmeden ayrıldım, çünkü bu hal gelince (odersleri (o anlıyamıyordum. Şimdi yirmi yaşındayım. Hayatımı kazanıyorum. Hastalığım beni ra- hatsız etmiyor. Yalnız, evlenmek üzere olduğum için üzüntü içinde- yim. Acaba bendeki bu hastalık irsi midir? Ailemde hiç böyle hastalık- lar görülmediği halde ben kendimi bu düşünceden kurtaramıyorum. Ev- leneyim mi? Afyonlu bir okuyucunuz D oktor değilim ama, doktor da olsam bu kadar uzaktan du- rumunuza bir teşhis koyamam, sev- gili okuyucum. Bence evhama ka- pılmadan yapacağınız ilk iş, bir kli- nikten geçmek ve hastalığınıza ger- çek bir teşhis koydurtmaktır. Evlen- meden önce muhakkak tam teşkilât- lı bir büyük hastahaneye gidip bu

Bu sayıdan diğer sayfalar: