27 Temmuz 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

27 Temmuz 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Parti Niçin Kurulur ? Anan Menderesin asılmasını hiç istememişimdir. Ama bazen düşünüyorum da memlekete o kadar büyük fenalık etmiştir ki bir defa değil, bin defa asılmaya hak kazanmıştır. Onun bulandırdığı sular şimdiye kadar çok kimsenin boğulmasına yol açmıştır ve bu sular durulucaya kadar daha çekeceğimiz sı- kıntılar vardır. Delice bir iktisadi gidişin, D.P. den sonra gelecek ik- tidarın omuzlarına inanılmaz derecede ağır bir mirası yükleyeceği daima bilinmiştir. Çocukların borçlu doğ- dukları ve istikballerinin İpotek altına girdiği bir mem- lekette ağızla kuş tutulsa rahatın ve refahın kolay ire- ri gelmeyeceği muhakkaktır. İktisadi yaraların sarıl- ması zaman alacak, fedakârlık isteyecek, yabancılara yüzsuyu dökülmesine yol açacak ve çok şeye yeni baş- tan başlamak zarureti hasıl olacaktır. Bir tek ümit ışı- ğı vardır: Ekonomiyi plâna ve programa bağlamak! Bu ümit Menderesin vârislerine cesaret vermiştir. Ni- tekim bugün, mirasın O tarafının tasfiyesi ameliyesin- de merhale alınmıştır ve Türkiye sıhhatli bir ekonomi- ye giden yolun üzerine çıkarılmıştır. Menderesin sosyal politikas'nın memleketin başına dert olacağı da malümdur. Her mahallede bir milyoner ye tiştirirken o mahallenin geri kalan kısmını sefalete it- ek, orta sınıfı tarifsiz sıkıntılar içinde obunaltmak, zengini daha zengin ve fakiri daha fakir yapmak, züm- reler arasındaki uçurumu genişletmek elbette ki top- lumu altüst eder. Bu tehlike D.P. devrinde hep söylen- miş, hep hatırlatılmıştır. Menderesin kirli mirasını dev- ralmaya hazırlananlar bu konuda, İktisadi odurumun normale dönmesiyle sosyal düzensizliğin de azalacağı- nı hesaplamışlar, komünist cereyanlara karşı milletin bünyesinde mevcut mukavemet unsurlarına güvenmiş- ler, bir intikal devri geçirildikten sonra düzlüğe çıkıla- cağını düşünmüşlerdir. Bu konuda da fazla bir yanıl- ma olmamıştır. Sarsmtı ohudutlandırılabilmiş. o Sosyal anlaşmazlıkların panzehiri olan mevzuat getirilmiş, hak- sızlıkların durması bunların bir gün bertaraf edileceği umudunu kütlelere vermiştir. Bilinen bir diğer hastalık, Menderesvari nın memleketin siyaset hayatına getireceği alışkanlık- lar olmuştur. Partizanlık ve nepotizm bir iktidarın te- melini teşkil ederse, ondan sonra her iktidarın taraftar- larının bunu isteyip beklemeleri adetâ haklarıdır. Bu- na karşı, Türkiyede piramitlerin yukardan aşağıya doğ- ru kuruldukları gerçeği iktidarın adayları için tutuna- cak dal olmuştur. Düşünülmüştür ki Başbakan parti- zanlık yapmazsa ve Basın mürakabe görevini yerine ge- tirirse kısa zaman içinde bu hastalık kademe kademe, devletin bütün teşkilâtından bir vâde içinde sökülüp atılabilir Sahiden de bugün, partizanlık ve yârana menfaat sağlama bakmandan bünyedeki iyileşme göz- le görülüp elle tutulacak haldedir ve sadece I numara- lı İktidar partisinden yükselen şikâyet sesleri iyi yolda bulunulduğunun delilini teşkil etmektedir. politika- a Menderesin, iktidarıvermemek için memleketi bir ihtilâle kadar götürmesi ve seçim kapısmı fiilen kapa- ması, bu nizamda iktidara gelişin de gidişin de ancak seçim yoluyla olması gerektiği inancını.yok etmesi, 28 Nisanda D.P. iktidarının muallâkta kalmasıyla sahip- riz duruma düşen idareye el konulması zaruretinin ha- sıl olması Türkiyenin yirmi yıllık alışkanlıklarını bir tek günde değiştirmiştir. Bunu, D.P. İktidarının vera setine talip olanlar hesapları arasına dahil etmemektey- diler ve bugün çektiğimiz bir büyük sıkıntı bunun netice- mi olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiyede her zaman, askeri w ve sivili çok aydın, memleketi daha iyi yönetmek, hatt etmek için bir alaya gelip konuşmuştur, görüşmüştür. Asrın başın- da bunlar hep, cemiyetlerini kurduktan sonra kuvvet zoruyla iktidara gelmeyi plânlamışlar, gerçekten de İk- tidara öyle gelip İktidardan öyle gitmişlerdir. Memle- keti saltanattan cumhuriyete geçiren rejim değişikliği de bir savaştan sonra gerçekleşmiştir, Atatürk ve Ar- kadaşları iktidarlarının birinci kısmım Orduyu politi- kanın dışına çıkarmaya ve sivil İdarenin faziletini ken- di asker arkadaşlarına anlatmaya çalışmakla geçirmiş- lerdir. Demokratik sisteme, onların başarıları netice- si gerçekleşen böyle bir ortam içinde geçilmiştir. O ta- rihten 1960 yılına kadar Türkiyede, memleketi daha İyi yönetmek için bir oaraya gelen herkes hatırından bir an darbe veya ihtilâl yolunu geçirmemiş, böyle bir şey, hatıra dahi getirilmemiştir. Herkes "Bir parti kura- rım, seçimlere girerim, oy alırım ve İktidara geçerim" hesabını yapmıştır. D.P. böyle kurulmuştur, Millet Par- tisi böyle çıkmıştır, C.H.P. muhalefete böyle geçmiştir, C.K.M.P. abı ve Hür. P. nin temelindeki felsefe budur. Bir macera temayülü hiç bir zaman revaç bulmamıştır. Hattâ 1960'dan sonra İnönü seçimsiz, serbest ve dürüst «seçimsiz biriktidarı asla kabul etmeyeceğini çok ye çok kimseye söylemiş, böyle bir ümidin ee dikkat göstermiştir. İnönü bunu, şüphesiz demokratik sisteme samimi- yetle bağlı olduğu İçin yapmıştır. Ama tecrübeli dev- let adamı, bunu yapmadığı takdirde iktidarının mu- allâkta kalacağını ve en ufak rüzgârın esiri olacağını, sonda memleketi tam bir kaos içine atacağını sanki hiç düşünmemiş midir? Bunu düşünmeyenler, bir partiyi İttihat ve Terakki Fırkası prensipleriyle kurmak isteyip kendileri çıktıktan sonra bir kuvvetin bütün diğer partileri ka- patmasını ve İktidarı kendilerine teslim etmesini bek- leyenler Menderes sonrası devrinin ucubesidir. 27 Ma- yıs günü kolay elde edilen İktidar sahipsiz Bir iktidar- dı ve ortamı o gün ona el koyanlar değil, bir yandan seçimi kaldıran Menderes, diğer taraftan Menderesi se- çime zorlayan kuvvetler yaratmışlardı. Bugün İktidarın bir sahibi olduğunu ve ortamın 27 Mayıs Ortamıym uzaktan yakmdan ilgisi bulunmadığını (o anlamadıkça, Türkiyenin siyaset hayatında söz sahibi olunamıyacağı mutlaka bilinmelidir. Her parti, adı İster Kemalist İs- ter Sosyalist olsun, »yunun kaidelerine 1945-60 devrinde- ki İtinayla riayetkar davranma zorunluğunu peşinen ka- bul etmelidir. Mamak sanıklarının mukadder edilecek bir taraf var mıdır? âkibetinde. heves AKİS/7

Bu sayıdan diğer sayfalar: