14 Eylül 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

14 Eylül 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER runarak Milli Kurtuluş Cephesi diye isimlendirilmiştir. Milli Kurtuluş Cep- hesinin Siyasi Bürosu hem Başkan, hem de milletvekili adaylarım seçme- ye yetkili tek organdır. Siyasi Büro tarafından aday gösterildikten sonra halkın seçimiyle işbaşına gelecek olan Başkan, hem devlet, hem de hükümet başkanlığı görevini yapacak, silâhlı kuvvetler kumandanlığını da yüklenecektir. . Buna bakarak genç Cezayir liderlerinin ordunun desteci- ne ne kadar ihtiyaç duyduklarını an- lamak zor olmasa gerek. Gerçekten ordu bugün Bin Bella rejiminin on büyük desteklerinden biridir ve Bin Bella, bugüne kadar karşısına çıkan güçlükleri, ancak ordunun yardımıyla atlatabilmiştir. Bin Bellanın Oo Cezayire getirdiği rejimin parlemanter düzene bağlı in- sanlar için hiç de iç açıcı bir rejim olmadığına şüphe yok. Fakat bugün Cezayiri yöneten genç adamlar, bu- nun, memleketin o kadar izlediği mil- li birliğe ve iktisadi kalkınmaya giden en hızlı yol olduğuna inanıyorlar. Gö- rüp geçirdikleri (o alışılmış odüzenlere bağlı babalarla yeni yeni yolların pe- şinde olan oğullardan hangisinin hak- lı olduğunu, ancak zaman gösterecek- tir. Pakistan “Tehlikeli alâkalar" Geride bıraktığımız hafta içinde Ka- raçi hava alanına inen uzun boylu amerikalı, karşılanmasındaki bütün yakınlık ve şatafata iyimser gorünemiyordu. amerikalının bu karamsarlığı tanda kaldığı bütün süre boyunca da devam etti ve Washington'a geri dön- düğü zaman gazetecilere yaptığı açık- lamada kesin bir söz söylemekten ka- çındığı görüldü. Evet, Pakistana git- miş.orada Eyüp Han ve Dışişleri Ba- kanı Zülfikâr Ali Butto da dahil bü- tün ilgililerle görüşmeler yapmıştı. Fa- kat bü görüşmelerden alınan sonuçla- rı basına açıklamak için vakit henüz erkendi. Bütün amerikan diplomatları gibi aşın ihtiyatı elden bırakmayan uzun boylu adam, Amerikan Dışişleri Ba- kan Yardımcısı Georges Ball idi. Ball, Pakistana Başkan Kennedy'nin özel temsilcisi sıfatıyla gitmişti. Doğrusu- nu söylemek gerekirse Pakistanın son zamanlarda yaptığı (oObazı hareketler Amerikayi oOçok o endişelendiriyorda. Zaten Hindistanla uzun bir süredir çekişip durduğu Keşmir konusu yet- miyormuş gibi, şimdi (Pakistan Ko- münist Çinle de görüşmelere girişmiş, bir dostluk paktı imzalamak, Pekinden Mao — Tse — Tung — Eyap Han Tehlikeli alakalar. silâh satın almak gibi sözler etmeye başlamıştı. Bir yandan CENTO'nun, diğer yandan da SEATO'nun üyesi o- lan ve ötedenberi Asyada Batının er yakın dostlarından biri olarak tanı- nan Pakistanın bu davranışını Ame- rika anlamakta güçlük çekiyordu. Oysa Pakistanlılara sorulursa, bun- da anlaşılmayacak hiçbir taraf yok- tu. Bir kere Amerika Keşmir konu- sunda Pakistanı yeteri kadar destek- lemekten her zaman kaçınmış, Nehru üzerinde zaman zaman etkisiz baskı- lar yapmakla yetinmişti. Sonra Kızıl Cinle Hindistan arasında çıkan çar- pışma şurasında ve bu Çarpışmadan sonra Hindistana silah yollamış, as- keri yardım yapmıştı. Pakistan, bu silahların günün birinde Keşmir me- selesi yüzünden kendisine karşı kul- lanılmıyacağından emin değildi. Eğer Amerika Pakistanın dostluğunu koru- mak ve Karaçi ile Pekin arasında bil yakınlaşmayı önlemek istiyorsa, Hin- distana silah yollamaktan vazgeçme- iydi. İşte Ball (OKaraçiye, Amerikayla- Pakistan arasında çıkan bu anlaşmaz- lığa bir hal çaresi bulmak için gitmiş- ti Eyüp Hanla yaptığı görüşmeler s1- raşında Ball, Hindistana yollanan si- lahların Pakistana karşı kullanılma- yacağı yolunda sözverdi ve eğer Pa- kistan Komünist Çinle yaptığı hudut ve ticaret anlaşmalarım O feshederse, Başkan Kennedy tarafından durduru- lan 4,3 milyonluk bir amerikan yardı- mının yeniden verileceğini (söyledi Fakat Pakistanlılar Keşmir konusun- da kesin bir söz almadan Amerikayi hiçbir tâviz vermeye yanaşmadılar ve Eyüp Han-Ball görüşmelerinden hiç- bir sonuç alınamadı. Pakistanın Keşmir meselesinden doğan endişelerinin hergün biraz ha artması üzerine ortaya çıkan bil durumun bazı tuhaflıklar yarattığına şüphe yok. Şu satırların yazıldığı s1- rada Komünist Çin Başbakanı Çu En Layin Karaçiyi ziyaret edeceği ve Pe- kinin Karaçi ile bir güvenlik paktı imzalamaya hazır olduğu söylenmek- tedir. Eğer bu sözler gerçekleşirse Ol- tada CENTO'dan ne kalacağım dü- şünmek zahmete değer. Büyük bir tantana ile kurulduktan hemen son- ra Irakı kaybedip alanı daralan Bağ- dat Paktından artakalan CENTO, Pakistanın Komünist Çine yaklaşma- sından sonra ortada büsbütün garip bir yaratık gibi durmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: