5 Ekim 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

5 Ekim 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MU S Olaylar Yöneticiler (gesirdiğimiz yaz mevsiminin belli- başlı sanat haberlerinden Türkiye- deki müzikseverleri belki en fazla il- gilendireni, özellikle Ankaralıların es- kidenberi tanıyıp sevdikleri bir müzik simasının ebediyete göçmesi oldu : De- gerli orkestra yöneticisi George Wel- don'u kaybettik. Yalnız memleketi o- lan İngilterede değil, nat ülkelerinde, hattâ bu sanat kolun da yeni gelişmekte olan yarlerde bile adı ve cana yakın siması pek iyi ta- nınan ve takdirle karışık bir sevgiyle anılan bu sanatçı fâni ömrünü -bü- yük bir cömertlikle- sanat müziğini, özellikle kendi memleketinin bu alan- daki başarılarını bütün dünyaya yay- makla harcadı ve tüketti. Weldon, pak az sanatçıya nasip olan hareketli ve verimli bir hayat yaşadı, sonunda da, çalışmalarının meyvelerini (o elde etmiş olarak, arkasında sayısız dost- lar bırakarak, doldurduğu çok sayıda- ki plaklarla hatırasını (o ölmezleştire- rek, bir geceyarısı, uykusunda dünya- dan göçüp gitti!.. Weldon'un Oo Türkiyeye ilk gelişi 1948 da Ankarada Büyük Tiyatroda düzenlenen Türk-İngiliz Müzik Fes- tivali münasebetiyle oldu. Ondan son- ra 1951 de ikinci defa geldi ve nihayet geçen yıl tekrar konser salonlarımız- da coşkun alkışlar'a karşılandı. Özel- likle romantik ve izlenimci bestecile- rin eserlerini çaldırmada büyük başa- rı gösteren weldon'un parçaların ay- rıntılarına inmekte iyi bir gücü, bes- tecilerin aslına daima uymağa çalı- şan bir ifade tarzı ve kontrollü bir rit- mi vardı. Parçaların, çalanların ken- dilerini göstermesi için değil, bestele- yenin hatırasını anmak ve herşeyden önce müzik yapmak üzere çalındığına inananlardandı. Bu yönden onu "şah- siyetsiz" veya "pek de büyük sayıla- mıyacak" bir yönetici diye vasıflandı- ranlar da olmuştur. Herşeye rağmen müzisyenliği ve duygululuğu anılmağa değer... Sahnede -ırkının hasletlerini aykırı olarak - aşın bir his ve heyecan âlemi içine dalması bile, tenkitlere he- def teşkil etmekle beraber, onun sa- natçı yönünü iyi aksettiren bir özelli- ğidir. Bu konser mevsiminde Anka- ralıların tekrar alkışlamaya hazırlan- dıktan sanatçının ani ölümü büyük bir üzüntü yarattı. İ K İ Yeni mevsim m biricik Konser Salonu bu sezonda kapılarım Senfoni Orkest- rasının yeni yöneticisi Profesör G. E. Lessing'in yönetiminde Soprano Leyli Gençerin de katılacağı obir konserle açacak. 15 Ekimde verilecek olan bu konser için Leylâ Gençerin solocu o- larak katılacağı aryalardan sonra De- bussy'den "Deniz" ve oBrahms'dan - artık Ankaralıların , dinleye dinleye ezberledikleri - "4. Senfoni" çalınacak. 1960 yılında Richard Strauss'un "Sa- adlı operasını oyönetirken ve sonra da yine Büyük Tiyatroda ver- diği bir konserinde dinlediğimiz Pro- fesör Lessing'in Ankarada bu yıl ve- receği ilk konseri merakla beklenmek- tedir. e Aslında sanatçı şu günlerde Senfoni oOrkestramızla bir Anadolu turnesindedir. Müzik meraklılarının bütün isteği geçen mevsim Otto Matzerath'ın ya- rattığı olumlu atmosferin sıcaklığın- dan birşeyler kaybedilmeden onun bı- raktığı (o boşluğun (oo doldurulmasıdır. Prof. Lessing bunu başarabilecek mi? Bunu zaman gösterecektir... Hâlen 60 yaşında bulunan Dort- mund'lu şef, müziğe karşı eğilimini ve olağanüstü sanat ogücünü küçük yaşta göstermiş, onsekiz yaşında sof değneğini ilk olarak kullanmağa baş- ladıktan sonra yirmibeşinde orkestra ve opera yöneticisi olarak isim yap- mağa başlamıştır. O günden bugüne Avrupanın birçok sanat merkezlerin- de konserler ve operalar yönettikten sonra eğitim alanında da değerli ça- George Weldon İsmi kaldı yadigâr.. lışmalar yapan Oo Lessing'in tanınmış bir yönetici olduğunu söylemeğe lü- zum yoktur. Çünkü kendisi Ankaralı müzikseverlere iki yıl önce yönettiği "Salome" o operasıyla (beklediklerini vermişti. Genel umut onun gayretle- rinin de katılmasıyla bu konser mev- siminin başarılı geçeceği yönündedir! Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkest- rası tatil aylarının sonlarında, iki grup hâlinde çıktığı Anadolu turnele- rinden sonra şimdi de Ekimin ilk bal- tasında yapılan "Antalya Festivali"na katılmak üzere güneye gitti. Orkest- ra üyeleri de böylece Eylül ayındaki yorgunluklarının acısını o biraz olsun çıkarmak imkânına kavuştular. o Or- kestranın yeni şefi Prof. Lessing do bu sayede Türkiyenin bu çok güzel kö- şesini tanımak fırsatım buldu. Ekimin üçüncü günü (Avrupanın sayılı sanat merkezlerinden birisinin, Londranın, eskidenberi sayısız sanat- çının meşhur olmasına yardım etmiş salonlarından Wigmore Hall'de Suna Kanın bir resitali vardı. İngiliz piya- nisti Alastair Graham'ın eşlik edece- ği bu resitalin programı çok zengindi... Ankaralıların, çoğunu Sunanın kema- nından dinledikleri obu parçalardan Pergolesi'nin "Sol majör birinci sona- tr 'yla başlayan o resital (o Mozart'tan o majör sonat"la devam etti. Brahms'ın zarif "3. Re majör sona- tından sonra çağdaş fransız besteci- si Françaix'nin "Sonatin'iyle Bartok'- un "Rumen dansları" programa güzel bir renklilik ve dolgunluk veriyordu. Türkiyedeki ( dinleyicilerinin genç ve başanlarını alkışladıklarına şüphe yoktur!

Bu sayıdan diğer sayfalar: