5 Ekim 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

5 Ekim 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Yeni Bir "Bardak hırtınası" H“ kimse kusura bakmasın ama, söylenip söylenmediği dahi meçhul, hele ne seklide, hangi kelimelerle söylen- diği hiç bilinmeyen bir kaç cümleden dolayı bir Koalisyon Hükümetinin krizle karşı karşıya kalmasındaki garabeti benim aklım almıyor. Eğer Hıfzı Oğuz Bekata veya Yusuf Azizoğlu, yahut Turhan Kapanlı ile Kâmuran Evliyaoğlu- dan biri bana bunu anlatsa pek makbule geçecektir. Şilindi, serinkanlı serinkanlı düşünelim. Diyorlar ki: "Hıfzı Oğuz Bekata bir kabine arkadaşını C.H.P. Grubu- nun kürsüsünden itham etti, onun için biz çok kızdık!" Niçin kızmalı? Bir Bakan bir başka Bakan hakkında itham ileri sürüyor. Diyelim ki, onun şu siyasi suçluyu hastaha- nede ziyaret edip onunla dertleştiğini, o siyasi mahkümun da bundan bir süre sonra yurt dışın» kaçtığını söylüyor. Yahut diyor ki: "Bu adam kürtçülük cereyanı lehinde çalışmaktadır!" Ta da. bir başka siyasi suçluyu, hem de geldiği kök eşkiyalık olan bir siyasi suçluyu himaye etmek maksadıyla o valiyi, bu valiyi tedirgin ettiğini ileri sürü- yor. Daha da ileri gidiyor, onun rejim düşmanı, 27 Mayıs düşmanı, türklük düşmanı olduğunu bildiriyor. Bu, kızmak için bir sebep midir? İki ihtimâl vardır. Ya, söylenilenler doğrudur. O tak- dirde, itham edilen Bakan pilisini pırtısını toplayıp Ka- bineyi terkeder, ama Koalisyon tabii devam eder, abra müşterek hükümetler şahıslar değil, partiler arasında olur ve bir Bakan bir parti manasına gelmez. Yahut, söyleni- lenler bir baştan ötekine uydurmadır, saçmadır, iftiradır, asılsız İsnattır. O takdirde de yalancı Bakana "Çık dışarı, bayım!" derler, yerine bir başka Bakanı oturturlar. Öyle hallerde yalancı Bakan Bakanlıktan düşmekle (okalmaz, siyasi hayatı da bir daha açılmamacasına kapanır Ama bir tek şey yapılmaz: Kızılmaz! Hele, söyleni- lenlerin doğruluğunu reddetmeksizin, yahut bunların söy- lenip söylenilmediğini teyit ettirmeden ver hiç edilmez, tehditler savrulmaz, keskin sirke kaba zarar verilmez. Nihayet unutulmamalıdır ki, ateş cirmi kadar yer yakar. Bir söz vardır: "Mezarlıklar, hayatları sırasında kendilerinin yaptıkları işi bir obaşka- sının yapamayacağına inanan kimselerle doludur" der- ler. Tıpkı onun gibi, Koalisyonlar da çok zaman, kendisi- ni "Vazgeçilmez" sayan siyasi partilerin geçitresmine şa- hit olur. A. P. bu tevehhüm içinde terk-i hayat eylemiştir. YTP. nin aynı hatayla aynı âkibete uğramaması için hiç bir sebep yoktur . < w» 3 2 3 Hıfzı Oğuz Bekatanın lüzumundan fazla konuşkan, bir İçişleri Bakanı için şart ciddiyet ve ağırbaşlılığı, bir bakıma kalantorluğu sadece fiziğinde taşıyan, lüzumsuz lafları yüzünden sık sık pot kıran bir siyaset adamı ol- duğunda ittifak etmeyen çok as kimse vardır. O bakımdan, Bekatanın, bu yolu bırakmadığı takdirde en kısa zamanda kendisini Kabinenin dışında bulması şaşırtıcı olmayacak- tır. Ancak bir partinin kendi Bakanını, bir başka partinin Bakanı hakkında gerçeğe uygun iddialarda bulundun di- ye feda etmesi beklenmemelidir. O işte CHP. nin Genel Merkezi de İçişleri Bakanını sıkısıkıya tutacaktır ve tut- maktadır. Metin TOKER Gerçi, bir Koalisyon Bakanının bir Be hesaplaşması yeri Parti Grupu değildir. A metni veya gazete sütunu da değildir. Her mir o mi açmanın sorumluluğunu Ekrem Alicanin partisi her hangi bir başka kimseye yüklemek hakkına sahip olamaz. "Yağ- mur eken fırtına biçer" sözü ne kadar doğruysa» siyaset hayatında bir silâhı kullananın en azından e silahla ken- disine mukabele edilmesini beklemesinin o derece doğru olduğa muhakkaktır. Ekrem Alican pek âlâ bir koalisyon içinde karşılıklı oturup konuşularak halledilecek ohusus- ları tutup muhtıra haline getirdiğinde nasıl "Bu benim a- detimdir!" diyebiliyorsa, Hıfzı Oğuz Bekata da —ki muhtırada açık açık itham altında bırakılan Bakan oy- du — kendi âdetinin Bakanların suçunu Grup kürsüsün- den ifade etmek olduğuna söyleyebilir. Ne yapalım U e yol bir kere açılmış ve Alicanın âdeti herkesin âdeti haline gelmiştir. O halde, şimdi tutulması gereken en mantıklı yol han- gisidir? Bu yol bir tanedir: YTP. İçişleri Bakanının Sağlık Bakam hakkındaki sözlerinden dolayı Mecliste bir Genel Görüşme isteyebilir. Böyle bir görüşme açılınca, önce Hıfzı Oğuz Bekatanın kendi partisinin kapalı Grup Toplantı- sında neyi söyleyip neyi söylemediği ortaya çıkar. Ondan sonra, gerçekten söylenmiş hususlar üzerinde taraflar sa- kin sakin tartışırlar, umumi efkâr da aydınlanır. Kim haklidir. kim haksızdır, hakikaten Sağlık Bakam bir has- tahaneye gidip siyasi mahkümları ziyaret etmiş ve dert- leşmiş midir, bu onlara kaçma cüreti vermiş midir, Ağrı Valisiyle Halis Öztürk yüzünden bir yazışma vaki olmuş mudur bunların hepsi ışığa çıkar. ger Bekata söylediklerini ispat ederse —ki, kürtçü- lük hakkında bir şey söylemediğini bildirmiştir; bu, eğer söylediyse bile sözlerini geri aldığı manasını taşır— YTP önüne alıp düşünecektir: Yusuf Aziz- oğlu bu davranışlarıyla partisinin politika anlayışının ica- bini mı yapmıştır, yoksa şahsen hata mı işlemiştir? Yani, YTP nin politika anlayışı bir Bakanın bir 27 Mayıs mah- kümuna ziyaret edip onunla dertleşmesini tabii mi gör- mekte, yani o mahküma manen günahsız mı bulmaktadır, yoksa bunun uygunsuz bir hareket mi olduğunu kabul et- mektedir?. TP nin böyle bir karara varması her bakımdan ve herkes için hayırlı olacaktır. Zira YIP .nin kararsızlığı Koalisyonda her saman bu çeşit ihtilâflara yol açacaktır. Vaziyet bu vesileyle bir defa berraklık kazanırsa bütün ta- raflar rahat ederler. CHP kendi yoluna bulur, YTP is- tikbâlini tayin eder, AP nereye kadar gidip nerede du- racağını kestirir, hayallerini törpüler, millet ve memle- ketin sağlam kuvvetleri de siyaset hayatımızın incelikle- rinden haberdar olurlar mak, bağırmak, kavga etmek hiç bir fayda getir- mez. Hele iki Bakanın birbiriyle ağız dalaşma girmesinin yakışır alır tek tarafı yoktur. Bir açık hesaplaşma bütün dertlerin, bu manâsız gibi görünen, ama aslında bir ciddi temele dayanan dertlerin, meselelerin tek çözüm yoludur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: