30 Kasım 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

30 Kasım 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

«DÜNYADA OLUP BİTENLER savunma gücü meselesidir. Amerikan kara, deniz ve hava kuvvetleri arasın- da ötedenberi sürüp gelen yarışma yü- zünden Amerikanın vunma gücü Sovyetler Birliği karşısında hergün bi- raz daha geriliyordu. Kennedy işbaşına gelir gelmez ilk olarak bu meseleve el atmış ve Pentagona bir çeki-düzen vermek için, Ford Fabrikalarının ba- şından aldığı otoriter MacNamara'yı geçimsiz komutanların başına geçirmiş- tir. Askerlerin artık sona eren saltana- tı yüzünden çıkardıkları gürültü ne ka- dar büyük olursa olsun, bugün A:ne- rikanın savunma gücü 1961 yılındaki- ne oranla üç defa çoğalmış bulunmak- tadı ır. Kennedy'nin Başkanlığı sırasında cephe aldığı yerleşmiş menfaatletden bir diğeri de, Amerikan iktisadi haya- tına hâkim olan büyük sanayi ve ti- caret kurumlarıdır. Kennedy, bu ku- çalışmalarına daha fazla kâr gayesinin değil, kamu çıkarı dü- şüncesinin hakim olmasını savunm örnek olarak, çelik fabrikalarının bun- dan iki yıl önce çelik fiyatında yap- tıkları yükseltmeyi biraz ikna, bisaz tehdit yoluyla geri aldırtmıştır. Dev- letin iktisadi hayata yaptığı bu doğ- rTudan doğruya müdahale büyük sana- yi ve ticaret kollarına mensup İş a- damlarının pek çoğunda, yeni'dir çı- ğır açılıyor diye, gözle görülür bir kor- ku yaratmıştır. Nihayet, iç politikada Kennedy hay- dutluğun, o baskının ve ahlâksızlığın karşısında yer almış, kardeşi Adalet Bakanı Robert Kennedy'nin aracılığıy- la her türlü yolsuzluğun peşine diüş- müş, sendikalı sendikasız bütün gangs- terlere amansız bir savaş açmıştır. Bir barış âşığı i İleride birgün, Başkan Kennsdy vö- netimindeki Washington'un *arihi yazılırken, hiç şüphe yok, buradaki ay- dınlar saltanatına büyük bir yer ayrı- lacaktır. Gerçekten, işbaşına gelir gel-- mez, Kennedy üniversite öğrenimi #1- Tasında tanıyıp sevdiği birçok düşü- nürü Washington'a toplamıştır. Bliin- diği gibi, bunların başında Schlasinger ile Rustow gelmektedir. Aydınlar, bü- tün yönetimi süresince, Kennedy'nin en yakın fikir ve çalışma arkadaşları olmuşlardır. Özellikle Harvard Üniversitesinden alıp çevresine topladığı bu aydınların Kennedy üzerindeki en önemli etki- si, dış politika konularında olmuştur. Onların düşüncelerine uyarak, genç Başkan, yönetiminin ilk yıllarında Sov- yetler Birliği ile bir anlaşma alanı a- Tamaya çalışmıştır. oLaos'ta tarafsız bir idare denemesi, nükleer silâhlanma rarışının durdurulması için bir fonnül Yeni Başkan Johnson ailesi ila Kaderin getirdikleri aranması gayretleri, hep aydınlardan gelen iyimser telkinlerin sonucudur. Fakat Kennedy Viyanada Sovyet Baş- bakanı ile buluştuktan sonra Karşısın- daki insanı daha iyi anlamış, daha gerçekci bir tavır takınmak gereğini kavramıştır. Kübadaki Sovyet füzeleri konusunda izlediği kesin politika, bu gerçekçilik devresinin en önemli olayı- dır. Kennedy, geçen yıl yaptığı bir ko- nuşmada dış politikasının ilkelerini şöyle özetliyordu: o Hiçbir tehditten korkarak görüşme masasına otürnmi- yacağız, fakat görüşme masasına otur- maktan' da korkmıyacağız. Bu ilzeye uygun olarak, Kennedy, Sovyetlerle çı- kan bütün görüşme imkânlarını cesa- retle kullanmaktan çekinmemiştir. Bu tutumunun en verimli sonucu, geçen aylar içinde Moskovada . imzalanan nükleer denemeleri durdurma anlaş- masıdır. Dişer yandan Sovyetlerle yak- laşma imkânlarını çoğaltmak için A- merikada şimdiye kadar tabu olan 'bir konuya, (Sovyetler Birliğine Buğday ve diğer ihtiyaç maddeleri satmak ko» nusuna el atmaktan da kaçınmamıştır. Bütün bunlara karşılık, Krutçefin karşısında Berlin konusunda bir adım bile gerilemiş değildi, Vietnamda ko- münistlere karşı girişilen savaşı da sonuna kadar yürütmeye kararlı gönüi- nüyordu. Kennedy'nin ölümü, dünya- yı sağlam, güvenilir, fakat devamlı ola- Tak dikkatli adımlar atan bir liderden etmiştir. Hedefi şaşmayanla, Kennedy'nin bir sulkaste kurban git» tiği duyulur duyulmaz, akla gelen ilk soru, “Kim öldürdü?” oldu Bu genç ve enerjik başbakandan kim ne is temişti? Acaba Başkanı öldüren, ırk ayırımı konusundaki kararli tutumuna cevapsız kaldı. Kurşun sesini duyar duymaz gözlerini sesin geldiği yere çe- viren polisler hiç kimseyi göremediler, AKİS/21

Bu sayıdan diğer sayfalar: