30 Kasım 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

30 Kasım 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| HAFTANIN İÇİNDEN | INC anınraı «1, suaret sanıplerini ortadan KAlGIFArAK bir takun gayelerin e sağlamak, sağlama» ya çalışmak oturmamı iptidaf (o toplumlara lükeidür, Kennedy'nin "Delleştn akıtılan temiz, “mavi kan”ı bunun aksini ispat etmiş bulunuyor. Her mem- leketin, insanları cana kıyaçak (derecede tahrik edem. ateşlendiren, aklını başından alan dâvaları, meseleleri oluyor ve bir adam bir giln, belki de hareketinin ağırlı ğına, hiçliğini, bosluğunu dahi düşünmeden bir tetiği fü- tursuzca çekiveriyor, Sezardan Kennedy'ye fark, hanço- rin tüfeğe farkıdır. Yoksa, elin sahibinin zihniyetiniv, dünyadaki bunca değişikliğe rağmen değişmediği son bir defa daha, pek acıklı şekilde ortaya konulmuş buluşu- yor. Yeni kurbanın Kennedy çapında bir “Alışılmamış Lider” olması hadisedeki talihsizliği arttırmaktadır. /i- ra dünya, bu çeşit liderlere alıştığı zaman medeniyet fa- rihinde mutlaka bir merhale daha alacaktır. En ileri toplumun, amerikan toplumunun bunca me- kanizasyonuna rağmen insanların şahsiyetinin geniş ve kevvetli etkisini muhafaza ettiği bir gerçektir, Amerika- Bin bütün müesseseleri yerleşmiştir, devlet mekanizması kendi kendisine işleyecek mükemmelliyettedir, her s#- hada devamlılık sağlanmıştır ve bir bosluk bahis konu- su değildir. Nitekim Amerika Cumhurbaşkanlığı maka- | mının, eski Başkanın ölümüyle yeni Başkanın yemin fö- reni arasında bir saat dahi boş kalmamış olması bunun delilidir. | Lyndon Jobnson uçakta and içmek suretiyle ber şeyden çok islerin hiç bir sekteye maruz kalmayacı- gn amerikân milletine ve dünyaya göstermek istemiştir. Ama Lyndon Johnsomun Amerikasının Jobn Kenneiyv - Bin Amerikaşıyla tıpıtıpına eş olacağını sanmak nasl mümkün olabilir? Nitekim Truman'ın oOAmerikası da Roosevelt'in Amerikasından farklı olmuştur ve bir dün- ya lideri sıfatıyle birincinin sahsiyeti bütün meselelerin bir belirli nisbette haşka istikamet almasına yol açınıstır. Şimdi, aynı oyun bir defa daha tekrarlanacak ve dünya, Kennedy'nin şahsiyetinden sonra Johnson'un şahsiyetinin etkilerini kendi dâvalarında bhisedecektir. Bu, tarihten bü yana gelen “kudret sahiplerini ortadan kaldırarak bir takım gayelerin gerçekleşmesini sağlamak” zihniyetinin bugün için ve Amerikada dahi hâlâ bir mâna ifade et- tiğini ortaya koymaktadır. Dünya Kennedy'de bir “yeni adam” bulmuştur. Buş- kanin gençliğinden özel hayatımın ilgi çekici taraflarına kendisinin ve eşinin göze hoş gelen insanlar olmasına ve etraflarına canlı, heyecanlı, inanmış bir mubit topla» malamna her şey, Kennedy'yi ve idaresini geniş kütlele- re #empatik yapmıştır. Şahsiyeti olan herkes gibi Ken- Dedy ve etrafındakiler, elbette çok kuvvetli sevgi hisle: riyle beraber aynı nisbette, hattâ daha yaman hunçlar, kin ve nefretler doğurmuşlardır. Bir bina penceresinden insafsızça ateşlenen tüfek bunu belirtmektedir. Düşünü- müs, katilin içini ne çeşit bir bis doldurmuştur ki haynu- ei Metin TOKER ni kaybedeceğini aşağı yukarı muhakkak surette bildi” ği halde parmağını tetiğe dokun kendisini ala- mamıştır, Her halde Kennedy bir “Silik Başkan” olarak tarihe geçmeyecektir ve hem Amerika, hem dünya ken- disini uzun süre hatırlayacak, onun tesiri hissedilecek» tir. Hal ve tavırlarıyla, en çetin meseleler karşısındaki kararlı tutumuyla, hürriyetlerin tatbiki konusundaki an layışıyla ve nihayet sarıldığı dâvaları savunma tarsiyla Başkan Kennedy amerikalılarda mutlaka bir hasret ya» ratacaktır ve onun yolunda gidenler çıkacaktır, İç po» litikada son olarak eline aldığı ırk meselesinde ise, zafe- rin bir gün Kennedy gibi düşünenlerde kalacağını söyle mek için kâhin olmaya lüzum yoktur , Böyle parlak bir şahsiyetten wnra Başkanlık koltu- guna oturan Johnson'un bir handikapla Okaerşı karşıya bulunduğunu saklamak lüzumsuzdur. Ama, sırtına kud- ret hırkasını giyen adamın nasıl çıkacağını önceden ke$- tirmek kabil değildir. Truman, Johnson'dan çok daha silik bir şahsiyet olarak o pırıl pıri Franklin D. Roose- velt'ten boşalan yere geçmiştir. Başta herkes, hep ikinci plânda kalmış Başkan Muavininin Başkanlıkta bir sey yapamayacağmı ve ilk seçimde de Cumhuriyeti rakihi- ne mağlup olacağını sanmıslır. Üstelik o tarihte Baş- kan Muavinleri, Nixon'dan bu yana aldıkları önemi de almamışlardı, Nitekim Truman, ancak Başkan olduktan sonra Amerikanın Atom Bombasının peşinde olduğunu öğrenmiş, bu sır ona © zaman açıklanmıştır. Buna mus kabil, bilhassa 1947'den itibaren Truman Deokirini- Mars» hall Planı- NATO üçlüsü Roosevelt'in çelimsiz ve sakin görünüşlü Muavinini, Amerika Cumburbaşkanlarının. ep önemlilerinden biri yapmıştır. Truman sadece böyle bü» yük politika konularında değil, Mac Arthur olayı sıru» sında olduğu gibi umumi efkâr karşısındaki çatışmalar» da da bir çetin ceviz olduğunu ispat etmiatir. Lynânn Johnson'un, şu andaki bütün handikapına rağmen kisa zaman içinde yokuşu çıkıp düzlüğe gelmesi zivadesiyle şaşırtıcı olmayacaktır. Her halde, Başkanin şahsiyetinin damgasının dıpn- da, dünya liderliği görevinde Amerikanın tutumunda bir büyük değişiklik 'beklememek lâzımdır, Amerikanın De- mokrat ekibi bilhassa (Rusyaya karşı politikasını aym şekilde yürütecektir. Johnson, Kennedy'nin sahip olda» nu ispat ettiği “usturanın üzerinde Yy ” cesaret #e meharetini gösterebildiği, önemli kararları zamanımda alıp tatbik edebildiği takdirde batı dünyası yeni liderin» den şikâyetçi olmayacaktır. Kennedy, ruslarla nasıl ko nuşulmaşı gerektiği hususunda herkese bir faydalı ders vermiş ve gözü tutan, ama budala da olmayan bir büyük devlet adamının sadece memleketine değil, bütün insan» lığa engin fayda sağlayabileceğini göstermiştir. Krutçef- le diyalogda “Kennedy tonu” nun muhafazası, Johnson için başarıların ilki olâcek'e Akl, 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: