7 Aralık 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

7 Aralık 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

inançsız meşruiyetçiler Meclisler, memleketi en kötü idare edecek bulup çıkarmakla görevli değildirler. saygı duygusu uyandıran Meclisler kendi içlerinden memleketi en iyi idare edecek iktidarı (obulup çıkaran Meclislerdir. Ama bu iktidar elinden geleni yapar, buna rağmen halkın hoşuna gitmez. Halk, bir yeni genel se- çimde başka temayülde bir başka Meclis seçer, o Mec- lis de kendi temayülüne göre bir hükümeti işbaşına ge- tirir. Başka. Görülmemiş olan, bir mahalli seçimden sonra parti- lerin "en kötü idare işbaşına gelsin" diye çırpınmaları ve "ben bu memleket için fazla iyiyim, onun için görev kabul edemem" demeleridir. Yani, memleket bunların ne kadar mükemmel olduklarını onlardan daha fenası- nı denedikten sonra anlayacaktır! Peki ama bunlar, kendilerinin "en as kötü" değil de "en iyi" olduklarını göstermeye çalışsalar, daha doğru ol- maz mı? Mahalli seçimlerden önce şu tutumu mu benim- semişlerdi? Mahalli seçimlerden sonra, onun ışığı altın- da bu tutumu benimseyip te inandıkları prensipleri da- ha sağlam, dikkatli, samimi tarzda tatbik etseler? Hayır. Bütün hedef, "şu A.P. bir iktidara gelip her şeyi ber- iktidarları Tam aksine, bat etse ve millet onların ne olduğunu anlasa" hikâyesi. Halbuki, bütün rakkamlar Oo göstermektedir ki 196lden şündüler. Bu fikirlerini açtılar ve ar- tık. Parlâmento içinde (oBağımsızları öyle olur-olmaz bir grup olarak, yani onular değildi. li hararetli konuşta Konuşulanlar el- bette ki dış ticaret açığımızla ilgili ko- Çağlayangil Aksala, me- bu yana Türkiye ilerleme kaydetmiştir ve plânlı kalkın- ma yürütülebildiği takdirde ufukta memleketi iyi, par- lak günler beklemektedir. o Nitekim, bu yolun CHP'nin oyları azalmamış, çoğalmıştır. O halde? O halde şu: Partiler, memlekette bir takım çehre- lerin demokratik rejime inanmadıklarını görmekte ve onları takbih etmektedirler. Ama bizzat kendileri, de- mokratik rejimin esasına inanmamaktadırlar. Demokra- tik rejim hangi memleketlerde yürür bilir misiniz? Halk beğendiği, iyi iş yaptığına kani olduğu hükümetlerin le- hinde, beğenmediği, iyi iş yaptığına kani olmadığı hükü- metlerin aleyhinde oy verir; işte o memleketlerde (Yok, bir memleketin halkı, kör değneğini bellemiş gibi, bir hü- kümet ne kadar iyi iş yaparsa yapsın ona karşı vaziyet aldı mı, orada demokratik rejimin yürümeyeceği, omut- laka başka sistemlerin denenmesi gerektiği tezini nanlar haldi duruma geçerler. Zira Demokrasi hiç bir şey anlamadığı" esasına dayanmaz, "halkın her şeyi anladığı" esasına dayanır. İnsan buna kendi inan- madı mı, işte böyle, bi dehalarımız gibi başına gelsin" diye başkasının kalkışır. yolcusu başına akıl getirtmeye Halbuki en yakınında, omuzunun üstündeki baş du- rurken— Bütçe Kubbede kalan seda... teker teker mütalâa etmemek gerek- tiğini, "bunun bir bütün olarak ele a- lâzım geldiğini söylediler. Bu teklif pek hoş karşılanmadı. o Bağım- sızlar Üzerinde dönen lâfları bu, daha fazla körükliyecek ve böyle bir hare- ket gene "Koltuk Edebiyatı" na dökü- lecekti. Haluk Nurbâki, Rauf Kıray, Nuri katılmasının, diğerlerinin de desteklemesinin veya CHP içinde yer almasının uygun olacağım, böylece ku- rulacak hükümetin kuvvetli olabilece- gini belirttiler. Nurbâki, Çarşamba günü CHP liler- vet fikrini açılamaya çalışta. Ama So- nuç pek ümitvar değildi. CHP ihtiyat- lı hareket ediyordu. Koalisyonun bozulması Meclis için- de o derece büyük kulis ve karışıklığa sebebiyet verdi ki, şimdiye kadar gö- rülmemiş manzaralar gözler önüne se- rildi. Meselâ İsmail Rüştü Aksal, Kori- dorda İhsan Sabri Çağlayangille kol- kola belki bir saat tur attı ve hararet- AKİS/12 selâ Aksalın başkanlığında bir CHP- AP Koalisyonu teklif etti. Bu teklifin, AP tarafından resmen çalman havay- la zerrece alâkası yoktu. Ama AP nin yüreğinde yatan aslanın CHP ile bir koalisyon olduğunu herkes bilmektedir. Nitekim AP liler kendileriyle temas ha- linde olup tarafsız görünen gazeteler vasıtasıyla bu havayı yaymaya çalış- maktadırlar. Aksal teklifi müsait kar- şılamadı. Bu olacak iş değildi. Ne ken- disinin, ne CHP nin buna bir istidadı vardı. CHP lileri gruplar halinde ve daima bir ileri gelenin etrafında görmek, Güleke değişmiyen hareketleriyle kort darlarda dolaşırken rastlamak ve E- rimin iki koalisyonun iyi yürümemesi- nin sebeplerini kendine göre izah eden konuşmalarını dinlemek Meclis kori- dorlarının manzarası haline geldi. Bütün bu patırdıda, eski liderine tat lı bir şaka yapmak ii n Kadircan Kaflının MP hükümeti oOkurduğunda bakanlıkların nasıl paylaşılacağım gös- teren tablosu dudaklarda tebessümler yarattı. Kaflı Hükümet Başkanlığına Bölükbaşını, Başbakan yardımcılığına ünlü bir hanım ses sanatkârım getirmiş ve diğer bütün bakanlıklara da vekâ- leten Bölük başının bakmasını uygun görmüştü! Şerit Melen İkinci Koalisyon Hükü- metinin Maliye Bakanı olarak ı 1964 yılı bütçesiyle ilgiliydi. ma programındaki esaslara paralel ola rak hasırlanmış bulunan bütçe tasarısı o gün toplantıdan birkaç dakika önce, saat tam 11.45 de TBMM ne sunulmuş ve Maliye Bakanı bu konuda basın mensuplarına açıklamalarda bulunmak istemişti. a Ancak Melenin gazetecilere verdi- ği cevaplar anlaşılmayan noktaların izahından çok, tasarının geleceği ile ilgili oldu. Bu arada basın mensupları sordukları her sorudan sonra birkaç kelime değişikliği bir yana bırakılırsa hep aynı sözlerle cevaplandırıldılar: "Gerçi Oo tasarıda böyle (o öngörül- müştür ama asıl karar bizden sonra iş başına gelecek hükümete aittir. Bi- liyorsunuz biz geçiciyiz.." Bu sözlerin altında derin bir endi- şe ve biraz ümitsizlik yatmakta- dır. Melen üzerinde büyük bir titizlik- le durarak ortaya çıkardığı tasarının kendisinden sonra ne dereceye kadar tatbik edilebileceğini odüşünmekte ve sonra acı acı gülümseyerek: "- Bizden bu kadarı" diye danmaktadır. Toplantıda mırıl- gazetecilerin üzerinde

Bu sayıdan diğer sayfalar: