7 Aralık 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

7 Aralık 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN Dışardan Jimei İnönü, İlk Koalisyon (Hükümetinin istilasını umhurbaşkanına verdiği zaman, tesadüfen Londrada bulunuyordum. Meşhur Times gazetesinin Türkiyeye ait başyazılarını yazan Mr. Hodgkins ile o gün randevum vardı. Başyazar benim randevuma gitmemi, hiç tasasız bulunmamı, en ufak endişeye sahip olmamamı yadırga- dı. "Memleketinize dönmüyor musunuz?" dedi. . "Başbakan, daha sağlam bir hükümetin ku- rulması için istifa etmiştir. Zaten o koalisyonun sonu- Şimdi, daha sağlara temeller üzerinde bir ekseriyet Meclisin en büyük partisinin ve İsmet İnönünün etrafında toplanacaktır. Merak edilecek Mr şey yok.." cevabım verdim. Halbuki gazeteye Anka- radan pek dehşetengiz haberler gelmişti: Kriz, müdaha- le, karışıklık, çıkmaz yollar., Mr. Hodgkins pek şaştı. O gün Başyazar bana İngiltereyi ve meselelerini (o anlata- caktı. Ben ona Türkiyeyi ye meselelerini söyledim. Sonra bir başka gün, bir yemekte İngiltereyi de konuştuk. Bilmiyorum, Times gazetesinin Türkiyeye ait başya- zılarını hâlâ Mr. Hodgkina mi yazıyor? Ama, Türkiyeye olan ilgisini devam ettiriyorsa her halde gene meraka kapılmıştır ve bu merakı, kendi gazetesinde çıkan bir ta- kım haberler, tefsirler ve üstü as örtülü temennileri okuduğunda tekrar endişeye gevrilmiştir. Hela "Mr. İnö- nünün yaşı sekseni geçkindir ve üçüncü hükümeti kur- mayı düşünemeyecek kadar yorgun veya cesaretsiz ol- duğunu imâ etmiştir" İbaresi kim bilir nasıl canım sık- mıştır. Amerikaya giden, Amerikadan gelen, hemen rad- yonun başına geçip vatandaşlarına bilgi veren, ertesi gün ayağının tozuyla koalisyon meselelerinin üzerine eği- len, partisinin Meclis Grupunda konuşan ve iktidarda yahut muhalefette hem dinç, hem cesaretli olarak göre- ve devam niyetini söyleyen İsmet Paşanın bu imâsını mutlaka bir fazla akıllı kimse anlamış olmalıdır. Tank ki bu defa Londrada değilim- Orada bulun - saydım başyazar dostuma aşağı yukarı geçen sefer söy- lediğim şeylerin aynını söyler, üzüntüsünü gidermeye çalışırdım. Bazen bizim hakkımızda yabancılar öylesine boşuna keder ediniyorlar ki, hakikaten yüreğim paralan! yor. Bugün Türkiyede bir kabine çekilmiştir, bir yeni ka- bine kurularak memleketin idaresini eline alacaktır. Ma- halli seçimler yapılmıştır, mahalli seçimler şöyle netice vermiştir, mahalli seçimler böyle netice vermiştir.. Bun- lar, aslında, hep lâftır Daha seçimlerden Önce herkes görmekteydi ki İkinci Koalisyon diye (bilinen hükümet ömrünü tamamlamıştır ve üzerine düşen görevi de bitir- miştir. Koalisyon hükümetlerinin her teşekkül gibi bir tabii hayatı vardır ve bu sona erince eskiyenin, yerini bir yenisine devretmesinden başka hadise düşünülemez- Ni- tekim Birinci Koalisyon diye bilinen topluluk da âdeta bu tabiat kanununa uyarak düşmüş ve İkinci Koalisyon kurulmuştur. Birinci Koalisyon parlamenter o rejimin için düşünülmüş, İn e ve çalışmıştır, O koalis- yonu teşkil eden C.H.P. arasında parlemanter rejimi desteklemekten başka ortak nokta olmadığı bu- gün gibi o gün de bilinmekteydi Nitekim, 22 Şubat ma- başlaması İÇİNDEN Gazeller Metin TOKER cerası atlatılıp ta rejim daha sağlam temeller üstünde biraz boy atınca anlaşmazlıklar çıkmış ve neticede ayrı- lık saati gelip çatmıştır. İkinci Koalisyon plânlı kalkınmanın başlaması için düşünülmüş, gerçekleşmiş ve çalışmıştır. C.H.P. ile İkin- ci Koalisyondaki ortakları arasında daha fazla müşterek nokta bulunduğu bu birbuçuk yıl içinde görülmüştür. O devrede Türkiyede çok şey yapılmış, çok pürüz düzeltil- miş ,bir tesviye hareketi başarıyla yürütülmüştür. Ama, Cumhurbaşkanı Gürselin doğru teşhis koyup ifade et- tiği gibi, Ekrem Alicanın belki de tab'ından gelen hu- zursuzluk tohumları İkinci Koalisyonu meşhur "Muh- tıra Hadisesinden İtibaren fiilen tesirsiz hale getirmiş- tir. Koalisyonun öteki ortakları topluluğu mahalli seçim- lere kadar devam ettirtmek için gayret göstermişlerdir. Ondan önce bir kriz istememişlerdir. . Ama ortakların Alican ile birlikte çalışmaları imkânının kalmadığını herkes bilmekteydi ve görmekteydi. Şimdi Türkiye, demokratik sistemi yeniden kurma yolunda üçünücü merhalesine varmıştır. Meclis, zıt kar- deş durumunda olmayan ortaklardan müteşekkil bir kuv- vetli hükümeti İşbaşına getirebildiği takdirde (Üçüncü Koalisyon, genel seçimlerin normal zamanına kadar memleketi götürecektir. Parlamentonun teşekkül tartı- na bakıldığı ve siyasi şartlar göz önünde tutulduğu tak- dirde bu ekseriyet, aşağı yukarı İkinci Koalisyonun, ku- sursuzluk kaynaklarından kurtulmuş şekli olacaktır. C.H.P. nin, samimiyetle bir araya gelmiş bir C.K.M.P. ve Bağımsızlar ortaklığının başında, 1961'den bu yana girişilmiş olan işlerin devamını sağlamak görevinden ka- çabileceğini sanmak kolay değildir. Ne C.H.P. nin, ne is- nünün sorumluluk duyguları ve vazife anlayışı böyle bir ihtimali ortaya çıkarmaktadır. Bir dahaki se- çimleri kaşanmaktan önce düşünülmesi akıllıca olan iş, bir dahaki seçimlere memleketi ve milleti sarsılmaz de- mokratik temeller üzerine oturmuş bir toplum olarak gö- türmektir. Mecliste bir ekseriyetin bunu anlamaması ko- lay düşünülecek gaflet olamaz. Zaten, bu haftanın için- deki hadiseler de böyle bir istikameti belli hale getir- mektedir. Gayretler netice vermediği takdirde, yeni ge- nel seçimler ufukta görünen tek alternatiftir. Türkiyenin karşılaştığı mesele, Times gazetesinin yazdığı gibi, normal demokratik şartlar altında AP. nin hakkı olan meyvaların aynı parti tarafından toplanma- sına mı müsaade etmek, yoksa gayelerinin 1960 ihtila- Linin prensiplerine tamamen aykırı olduğu mülahazasıy- la partiyi iktidardan uzakta mı tutmak meselesi değil- dir. Ziyadesiyle akıllı muhabir istiyor ki şimdi C.H.P, bu A.P. yi elinden tutsun ve onu kendi yanında İktidara getirerek onun Arjantinin Peronist Partisi değil. İtalya- nin Sosyalist Partisi olduğunu herkese göstersin, kabul ettirtsin. Niçi Bu memleketin değil, A.P. nin meselesidir- Arjan- tinin Peronist Partisi değil de İtalyanın Sosyalist Par- tisi olduğunu A.P. nin kendisi ogöstermen, herkese kabul ettirtmelidir. nin mahalli seçimlerdeki adaylarından gayret- lerine, acaba nesi onun samimi olarak bu gayretin için- de bulunduğunu zannettirmektedir ki?.. AKİS/7

Bu sayıdan diğer sayfalar: