28 Aralık 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

28 Aralık 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KIBRIS OLAYLARI yasayanların büyük bir çoğunluğu, kendi kendilerine, geleceğin neler göstereceğini düşünüp üzülüyordu. Kıbrısı birdenbire bir iç savaş havası içine atan olaylar, geçen Cumartesi gü- nü. Lefkoşanın türk kesiminde dolaşan rum polislerin bir sokak topluluğu üzerine ateş açmasıyla başladı. Ateş sonunda bi- ri kadın, diğeri erkek olmak üzere iki türk ölmüş, 12 kişi de yaralanmıştı. 35 yaşındaki Zeki Halille 35 yaşındaki Sali- ha Hasanın ölümü türkler arasında büyük bir heyecan uyandırdı. Durumu protesto etmek isteyen öğrenciler sokaklarda gös- teriler yapmaya kalkışınca işler dahada karıştı ve polis, bu sefer de, öğrencilere ateş açtı. Polisin ileri sürdüğüne bakılırsa gösteri yapan türk öğrencileri rahat dur- mamışlar, sokaktan geçen rum dolu taşıt araçlarını taşa tutmuşlardı. Türklere ba- kılırsa, durum bunun tam aksiydi. Büyük bir gerginlik içinde geçen kan- lı Cumartesinden sonra, Pazar Lefkoşede sakin başladı. Fakat bu sükünet de uzun sürmedi ve Pazar gecesi ortalığı yeniden silâh sesleri kapladı. Anlaşılan bu sefer rumlar iyice hazırlıklı bir saldırıya (o geç- mişler, tıpkı bundan yıllarca evvel Giritte yaptıkları gibi şimdi de Kıbrısta (türk avına çıkmışlardı. Silâh sesleri en Lefkoşenin biraz dışındaki Ortaköy mii larından geliyordu. Aradan çok geçme- den, şehrin türk kesimindeki hastana- neler yaralılarla doldu. Ateş değiş tokuşu Pazartesi ve o Salı günleri de devam etti; bu arada ğ - zıl Küçüğün bürosuyla Türk Büyükelçiliği Basın Müşavirliği ve Türk (o konsolosluğu binalarına ateş açıldı. Durum, Çarşamba günü de aynı ciddiyeti muhafaza ediyordu, iyiye doğru bir gelişme yoktu. Rumlar ta- rafından öldürülen türklerin sayısı ona yükselmişti. Ahde vefasızlar ki yıldır, görünürde de olsa, iyi kötü bir birlikte yasama havası içinde bu- lunan türklerle rumların geride bıraktığı- mız hafta sonlarından başlayarak yeniden birbirlerine girmelerinin başlıca nedeni, hiç şüphesiz, Makariosun adayı Yunanis- tana bağlamak konusunda giriştiği (yeni kampanyadır. Bilindiği gibi, Zürih ve Londra andlaşmalarını imzalayan Kara- manlis geçen, aylar içinde 'yapılan Yunan seçimlerini kaybedince Kıbrıs Yunanistan. la birleştirmek isteyenler bu odurumdan cesaret almışlar ve bunun için açıktan açı- ga çalışmaya başlamışlardı. Bu (konuda attıkları ilk adım, Makariosun 30 Ekim- de Kıbrıstaki Türk Büyükelçisine verdiği bir muhtıradır. Kıbrıs o Cumhurbaşkanı, Büyükelçi tarafından Türk (o hükümetine ulaştırılmasını istediği bu muhtırada, Kıb- rıs Anayasasında Kıbrısın, bağımsızlık ve egemenliği ile bağdaşmayan bazı madde- leri değiştirmek (o istediğini (o söylüyordu. AKİS/8 Bunların Kibrisin Yunan ıs tanla birleş- mesini önleyen ve Kıbrıs Türklerinin haklarını koruyan maddeler olduğunu pek iyi bilen Türk hükümeti derhal bu Mi liğe karşı cephe almış ve durumu, 16 A ralıkta, Büyükelçisinin aracılığıyla Ml riosa bildirmiştir. Makarios bu muhtırayı aldıktan sonra, bütün milletlerarası neza- ket ve protokol kaidelerini hiçe sayarak, imzasız ve mühürsüz bir eği ile Türk Büyükelçisine eteri yollam İşte Kıbrısta durumun nie ger- ginleşmesi ve rumların türklere saldırma- ya başlamaları, bu muhtıranın geri çev- rilmesinden sonradır. Yavaş atın tekmesi B ilindiği gibi, Türkiyenin Kıbrıs ada- sıyla ilgisi çok kuvvetlidir. Bir kere ada üzerinde önemli sayıda türk yaşamak. ta, sonra adanın durumu Türkiyenin gü- venliği bakımından büyük bir önem taşı- maktadır. Bu adanın dost olmayan elle- re geçmesi adadaki türklerin durumunu güçleştireceği gibi Türkiyenin güney ka- nadını da ciddi tehlikelere atabilecektir. Bu bakımdan Kibrisin durumu milletlera- rası bir mesele olduğu günden başlayarak Türkiye ada ile yakından ilgilenmiş, 1959 yılında imzalanan Zürih ve Londra anlaş- malarıyla da Kıbrıs üzerinde hiç şüphe gö- türmez haklara sahip olmuştur. Bir kere, bu anlaşmalarla, adadaki türk topluluğu- nun varlığı ve hakları tanınmakta, bu topluluğun bağımsız Kıbrıs (oCumhuriyeti hükümetinde, devlet dairelerinde, oordu- sunda, polis kuvvetlerinde temsil edilme- leri sağlanmaktadır. İkinci olarak, aynı manda imzalanan bir garanti anlaşma- sıyla Kibrisin bağımsızlığını kazandıktan N sonra diğer hiçbir devletle iktisadi, ya da siyasi hiçbir birleşme yapamayacağı ka- rarlaştırılmıştır. Sonradan Kıbrıs An sasına da konulan bu hüküm, ayni anlaş- ma gereğince, Türkiye, Yunanistan ve İn- giltere tarafından garanti (o edilmektedir. Eğer Kıbrıs hükümeti bu hükme rağmen başka bir devletle birleşmek ister, ya da toprakları üzerinde bu amaçla yapılacak çalışmalara söz yumarsa, üç devlet kendi aralarında danışarak ortak bir tutum çi- zeceklerdir. Eğer üç devletin, ortak bir tutum üzerinde anlaşmaları mümkün ol- mazsa, bunların her biri kurulu ' düzeni korumak için, davranış hürlüğünü muhafa- za edecektir. Üçüncü olarak, gene aynı imzalanan bir savunma anlaş- masıyla da, «Kıbrısın bağımsızlık ve Di rak, bütünlüğüne karşı yapılacak dan doğruya, ya da dolaylı bir Sm, ya da karşı davranışı önlemek için» Türkiye- nin Kıbrısın savunmasına katılması, bu amaçla adada 650 kişilik bir askeri kuv- vet bulundurması öngörülmüştür. 1959 yılında imzalanan ve altında Ma- kariosun adı da bulunan bu andlaşmalar bugün hâlâ yürürlükte olduğuna göre, Türkiyenin ada üzerindeki hakları hâlâ vardır ve Türkiye bunları sonuna kadar korumaya kararlıdır. Bir kaprisli din adamı LI şin doğrusunu söylmek o gerekirse, Türkiyenin iki yıldır yaklaşmakta ol- duğu açıktan açığa görülen bu o olaylar karşısında biraz fazla yavaş (davrandığı gizlenmemelidir. Din ve devlet adamı ka- rışımı Makarios, davranışlarıyla, imzalan- dıkları günden başlayarak Zürih ve Lond- ra andlaşmalarını değiştirmeye çalışmış. Kıbrıs olaylarından bir sahne

Bu sayıdan diğer sayfalar: