17 Nisan 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

17 Nisan 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eremesini neden biz çekelim? *"vüden Jehnsen A perikalılarda bir sinirliliğin m€vcudiyeti bugün bütün dünyada hissedi - len bir gerçektir, Başı dertte büyük kuvvetlerin, hangi işi tutarlarsa o iş ellerinde kalanların, iyi niyetlerle çıktıkları yolda herkesi kendilerine düşman edenlerin bu ruh hali yadırganacak bir şey değildir, Amerika, bil- hassa Vietnamda dertler içindedir ve daha fenası, bir çıkış çaresini bula- mamak » Başkan Johnson'un son ve zamansız “kayılsız şartsız konuy- malara başlansın” teklifinin Kuzey Vietnam ve Çin tarafından adeta is- tibfafla reddi her halde Beyaz Sarâyı hiç memnun etmemiştir, Kongre koridorlarında kulis yapma meziyetinin dışında bir meziyete sahip olduğu konusunda her geçen gün dünyada biraz daha fazla tereddüt uyandıran Başkan Johnson bu darbeyi kolay ecek karakterde değildir. Viet- namda dünyanın hemen hiç bir tarafında iyi karşılanmayan silâh ve va- sıtaları - zehirli gaza kadar. - kullanmaktan çekinmeyen Amerika böşle bir uvertürden sonra karşı tarafın müzakereye hemen yanaşacağını san- miş ve kuvvetin en iyi arabulucu olduğu kanısına kapılmıştır, Halbuki bir yandan Mizler bir kaç F 105'i haklarken diğer daraftan Vietkong çetecileri işi daha da azıtmışlardır, Vietnam meselesinde Amerikanın yanında kala kala, bir İngiltere kalmışlır, İngiltere de buna. kendi başında Malezya der- di bulunduğu için mecbur haldedir. Hali bu iken Amerika, şimdi, kendisine karsi müblefikleri tarafından gösterilen “anlayişsızlık” dolayısıyla hırçındır, “Ben Victnamda o haldey- ken, bunlar tutmuş nelerle uğraşıyorlar.” düşüncesi amerikan liderlerinin hem yüreklerinde. hem kafalarında, hem de ağızlarındadır. Kıbrıs Dâva- sındaki zorlama gayretleri de bunun bir neticesidir. Ama İsmet. unut. mamalıdır ki bir insan için dünyanın en vahim hastalığı, o insan o an han- gi acıyı çekiyorsa o acıyı doğuran hustalıktır. Ne kimseler vardır ki diş ağrı larmın en tahammül edilmez devresinde “Ah, şu ağrı dinse de isterse kan- ser olayım” diye feryat etmişlerdir, Ama böyle bir tutum bir dünya lide- rine yakışan tutum değildir. Eğer Vietnam Amerikanm diş ağrısıysa, Kıb- rıs da Türkiyenin diş ağrısıdır. ; Kaldı ki tıpkı Vietnam gibi Kabrisı da bu kudar ağriyan bir diş çürüğü haline getiren Başkan Johnson'un anlayışsız ve kısa görüşlü. kaba kuvvetin tesirine inanan “dünya politikası felsefesi”dir, Amerikalılar önce onu düzeltseler hem kendileri, hem dünya öylesine rahat edeceklerdir ki,.. Zira “faaliyet halinde olmanın daima, hareketsizlikten daha fazla çektiği” umumi bir gerçektir, emin Rusk bir başka görüşmede Hasan Işığa, daha ziyade diplomatik bir dille“Yu- 1z nanistana yapmamızı istediğiniz bas- kıyı size yapsak memnun olur musu- nuz? Bunun için meselenin biraz dışın da kalmamız gerekiyor” diyerek Ame- rikanın. Kiıbrısla ilgili (o politikasında bu prensipten ilham aldığını ifade et- miştir. Yani Amerika hariciyesine gö- re Yunanistan İsa, Türkiye de Musa- dır ve State Department'de her ikisi- ni de darılımama politikası güdül- mektedir. Halbuki, Türkiyenin oAmerikadan Yunanistana baskı yapmasını filan İs- tediği yoktur, Amerizadan bizim iste- diğimiz, biz Yunanistanla başbaşa kai dığımızda bize baskı yapmaya kalkış- mamasıdır. Kendini seyirci sanan hakem Zira madalyonun diğer yüzünde İsa ve Musa tekerlemesinin bir başka yönü saklıdır: “İsaya da, Musaya da yaranamamak...” İşte, amerikalıların pratik zekâsı- çek budur! 7-8 Nisan tarihlerinde Tah randa toplanan CENTO XILI, Bakan- lar Konseyinde Hasan Işık, Rusk'a bu gerçeği izah etmeye çalışmıştır. Işık, aşırı objektif olmanın dahi, gittikçe gerginleşen türk - yunan münasebet- leri açısından bakıldığı takdirde, Batı Blokuna (bağlı çeşitli (oOkuruluşlarda meydana getireceği çatlaklar yüzünden bu blokun lideri olma durumunda bü- lunan Amerikayı daha çetin bir açma- za düşüreceğini ifade etmiştir. Gerçek ten, Amerikanın bügünkü tutumu, bir futbol maçında hakemin #endisini se- yirci sanmasından farksızdır. Gerçi A- merika “ben oyuncu değilim" diyerek sahadaki favulleri sadece izlemekle yetinmektedir ama, unuttuğu husus, kendisinin hakem durumunda olduğu ve bu favullere müdahele etmekle gö- revli bulunduğudur, Üstelik Sam Amcanın bu aşırı çe- kingenliği, tuhaf bir tesadüf, hep 'Tür kiyenin aleyhine işlemiştir! oAdadak! durum Türkiye lehine bir gelişme gös .terdiğinde birdenbire üzerinden taraf- sızlık Jibasını sınrnıp aktifleşivermek- te -meselâ, Türkiyenin çıkarma teşeb büsüne karsı direnişinde olduğu gidbi- rumlar veya Yunanistan lehine her gelişmeyi ise pembe renkli tarafsia gözlüklerle seyretmeyi tercih etmekte- ir. «Meselâ Adanın yunan kuvvetle riyle doldurulması gibi...- Yanılan kim? A içinde bulunduğu reha- havasının bir önemli nedenin! de isen amerikan misyonundan Washington'& ulaştırdan yo'umlar teş kil etmektedir, Bağkenlteki amerixalı- ların hükümet değişikliğinden sona dindikleri intiba, yeni Hükümetin Sovyet alternatifine eski Hükümet ka- dar itibar göstermediğidir. Yeni Hü- ktümet, Sovyetlerle kürulan illişkile” den sonra Moskovanın kesin bir angaj mana girmemiş olduğunu, Amerikanın ise hiç telâş göstermediğini düşünmüş AKİS, 17 NİŞAN 196ö|

Bu sayıdan diğer sayfalar: