17 Nisan 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

17 Nisan 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(NI 1954 yarında C.A.P, deki şaşkınlık havam — İsmet Paşanin eli siyasi hayattan çekilmek isteniliyor — İsmet Paşa Alattirktin Başbakanlığından mawi ayrılmıştı — D.P, Büyüklerinin İsmei Paşaya tek- lifleri — İsmet Paşa Kurultaya nası) hâkim oldu — Eylülde İsmet Paşa nişan yüzüklerimizi takiyor 1954 yazı bizler için dolu, canlı, renkli ve heye- canlı geçti. O aylar sırasında Özdenle, meş- hur tâbiri kullanayım, “söz kesildi” ve Son- baharın başlangıcında Taşlıkta nişanlandık. 1954 yazı benim İsmet Paşayı yakından ilk tanıdığım ve kendisi hakkında fikirlerimi, kanaatlerimi, hislerimi edinmeye başladığım günlerdir. Her- kesin uzaktan bildiği bir insanı hususiyetleriyle, ailesi içinde, kabuğundan yahut zırhından sıy- rılmış olarak görüyordum. İsmet Paşalar o ya- zın büylk kısmını İstanbulda geçirdiler. Ben da- ha çok Ankaradaydâım. Akis, Hamletin meşhur sualini hatırlatan bir “tutulmak mı, tutulmamak mı” çabası içindeydi. Buna Yağmen hafta son- larında İstanbula gidiyordum ve her nişahlı gi- bi hemen bütün vaktimi İsmet Paşalarda geçi- riyordum. Zaten İsmet Paşa, bir yemeğe gitme- sem tatlı tatlı serzenişte bulunuyor, nerede ol- duğumu soruyordu. İsmet Paşanın ne kadar mü- kemmel bir âile babası, yakınlarına ne kadar düşkün, düşünceli bir insan olduğunu o yaz far- kettim. Bu intibaim sonraki bütün hadiselerde sadece kuvvetlenmiş, perçinleşmiş, doğrulan- mıştır. Ama İsmet Paşanın üç çocuğu yoktur. İs- met Paşanın dört çocuğu vardır. Dördüncü ço- cuk C.H.P, dir. O yaz gördüğüm başka bir hu- sus İsmet Paşanın partisine bir babanm evlâ- dına, bir aile reisinin yakınlarına bağlılığı gibi bağlı bulunduğu oldu. Halbuki o yaz C.H.P. va- him bir kriz geçiriyordu ve durumun ne olâcağı hiç belli değildi. Partide her çeşit cereyan cirit atıyordu. 'Tâ, Partinin kendi kendini feshetmesi- ni istemeye kadar. Tabii bu arada İsmet Paşa- nın vaziyeti ve statüsü en çok konuşulan konu- lar arasındaydı. 1954 yazında İsmet Paşanın böyle durumları ne kadar itidal, sükünet ve' bil- hassa meharetle geçiştirdiğini, her şeyi nasıl derleyip topladığını, hadiselere arzuladığı isti- kameti vermeyi ne derece iyi bildiğini yakından izlemek fırsatını buldum. C.H.P. 1954 seçimlerinden bir fiili hezimet- le çıkmıştı. Gerçi memleketten üçbuçuk milyon oy toplamıştı ama Meclise sokabildiği milletve- killerinin sayısı 31'den ibaret kalmıştı. Bu, Par- tinin bilhassa yüksek kademelerinde büyük bir hayal kırıklığına yol açmıştı. Zira C.H.P, 1954 seçimlerine iktidarı alacağı ümit, hayal ve pto- pagandasıyla girmişti. Sonradan benim elime bir broşür geçmiştir. Daha doğrusu, bir el ilânı. El ilânında, bir mik- rofon önünde konuşan Kasım Gülek görünüyor- du. Gülek o tarihlerde Partinin Genel Sekrete- riydi. Resmin altındaki ibare şuydu: “2 Mayıs 1954'te iktidar C.H.P. nindir, Sizleri tebrik eds- rim. Kasım Gülek”. Bu, her halde Genel Sekre- terin şahsi propaganda ovasıtalarından biriydi ama esen havanın mahiyetini göstermekteydi. Bu havayı estiren C.H.P, umduğu neticeyi ula mayınca tamamile demoralize olmuştu. 1954 ya- zında C.H.P. içinde herkes, kendinden başka herkese kusur buluyordu. Bu zincir Genel Bas- kana kadar uzanıyordu. Genel Başkanın Parti idaresini elinden bırakmasını ve meselâ Fahri Genel Başkan sıfatını alarak sadece bir bayrak gibi kalmasını istevenler vardı. Böyle düşünen- lerden Şemseddin Günaltay ile İsmet Paşa ara- sında evde cereyan eden bir konusmayı biraz- dan anlatacağım. Benim bu noktada belirtmek istediğim C.H.P, içindeki dalgalanmaların D.P. de bir eski ümidi tekrar doğurtmuş olduğur: Şu İsmet Paşanın elini, bu fırsattan asri rak politikadan çektirebilir miyim? Nedense, İsmet: Paşa iktidardan ne zaman ayrılsa onun yerine gelenler önce bunun temini için gayretli olmuşlardır, İsmet Pasa 1937'de, Eylüldeki dramatik tartışma sonunda Atatür- kün Başbakanlığından çekildiğinde «-tartışma sofrada, baskalarının bulunduğu bir Mecliste cereyan ettiği için sonra trenle vii Dil Kurultayına giderken Atatürk İnönüyü bir kah- ve icmeye çağırmış, “âlem önünde olmasavı.. ne düşünürsün” diye sormuş, İnöhtü “bir sev dü- şünmedim, ne emrederseniz öyle olsun” cevabı- nı vermiş, Atatürk *'bir fasıla verelim” demis, * İnönü “hay hay. size müteşekkir olurum" müka- belesinde bulunmuş, Atatürk “sekli ne olsun” demiş, İnönü “sıhhi sebep"i teklif etmiş. Ata- türk “evvelâ izinle yapalım” demiş. İnönü “nasıl emredersehiz” cevabını tekrarlamış, Atatürk “gizli tutalım, kimi düsürürsün” dive sormuş, İnönü “beni mazur gör, bir isim veremem” de- | 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: