8 Mayıs 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

8 Mayıs 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günseli Tunca, ve eşi nikâh törenlerinde Geçmiş zaman olur ki... Ankara 3 sıfattan hangisi? Bugünlerde Başkentteki yabancı dip- lomatik çevrelerin eğlenceli konu- larından biri, bir davetiye hadisesi. Türkiye-Belçika (Dostluk ve Kül- tür Cemiyeti bir konferans tertipliyor. Konferansı Ankaradaki (Belçika Bü- yük Elçisi (Robert Fenaux verecek. Konu, "Fransız Dilinin Milletlerarası Görevi". Davetiyeler (o bastırılıyor ve gönderiliyor- Davetiye şöyle : "Türki- ye-Belçika Dostluk ve Kültür Cemiye- ti Başkanı ve Yönetim Kurulu - Bel- çika Büyük Elçisi Ekselans (Robert Fenaux'nun Fransız Kültür Heye- ti Binasında 214.1965 günü saat 18:00'de vereceği -Fransız Dilinin Mil- letlerarası Görevi - konusundaki kon- feransa teşrifinizi rica ederler Davetiyenin altında bir not: Kon- ferans Büyük Elçi Eski Dışişleri Ba- anı, Fransa Enstitüsü Üyesi o Sayın Bay Feridun Erkin tarafından tak- dim edilecektir." Bu not "Bay Feridun Erkin'i de- liye döndürmeye yetiyor. Kendisince, Allahım, kaç pot birden kırılmış: — Erkin, adının "Feridun Cemal Erkin" değil de "Feridun Erkin" den- mesine katiyen tahammül edemez. 2 — Erkin "Ekselans"tır. "Bay" değil. 3 — Bu çapta bir zatın ismi, vetiyenin tâ tepesine yerleştirilir. Al na değil.. 4 —Ekselans Feridun Cemal Er- AKİS, 8 MAYIS 1965 kin konferansçı takdim etmez. Olsa olsa toplantı onun "şeref riyasetin- de" verilir. "Bay Feridun Erkin" derhal gerekli "diplomatik demarş"ı yapıyor: Böyle bir duruma asla tahammül etmeyecek- tir- Cemiyet müşkil mevkide kalıyor. Gerçi Büyük Elçi, davetiyenin basılı- şı sırasında burada yoktur ama, onun da canı sıkılıyor. ne yapılsın? Herkesin kahkahaları arasında bir ye- ni davetiye bastırılıyor. o Davetiyenin ta tepesinde, pabuç kadar harflerle şu ibare var: "Büyük Elçi Eski Dışişleri Bakanı, Fransa Enstitüsü Üyesi Ekse- lans Feridun. Cemal Erkinin o Şeref Riyasetinde... Bir konferans için iki davetiye a- lanlar, Erkinin böyle meraklarını bil- diklerinden, oomuzlarını silkiyorlar. Zira Erkin, Dışişleri (o Bakanlığından ayrıldıktan sonra "İstanbula gidece- ğini" günü saatiyle ve "törenle uğur- lanmak" istediğini çıtlatarak yaban- cı elçiliklere tebliğ ettirmiş, adamlar gelip kendisini uğurlamışlar, fakat iki gün sonra Erkin Ankara Palas salon- larında tekrar görünmemiş midir? Hat- -a bundan dolayı, Ankara İstasyonun- da kendisini uğurlattıktan sonra Erki- nin Çiftlik İstasyonunda trenden inip şehre döndüğü lâtife tarzında anlatıl- maktadır. Şimdi Ankarada, konferans konu- su olan fransız dilinin o inceliklerine vâkıf olanlar birbirlerine şu suali sor- maktadırlar: Bay Erkine "Flere Gururlu". “Orgeuilleux — Kibirli" TÜLİDEN HABERLER "Pretentieux — Kendini tâbirlerinden hangisi uyar? Umumi kanaat birinci sıfat sahip- lerinin, ilk davetiyedeki alınganlık se- bebini farketmeyecekleridir. İkinci şi- fat sahiplerinin ise, farkettiklerini bel- li etmeyecekleridir Geriye kala kala, bir üçüncü sıfat kalıyor Las Vegas gecesi Ankaramn meşhur özel g Beğenmiş" Golf Kulübünde Bilindiği gibi, milyonerlerin şans denedikleri bir kumar ve eğlence şeh- ridir. Dediklerine göre, Golf Kulübün- de de bu şehrin bir minyatürü can- landırılacakmışş. Efendim, bundan birkaç ay önce, İstanbullu işadamlarından bir grup Poloculardan ve Büyük Kulüplülerden para toplayıp Las Vegas'a gitmiş. Duy- duğumuza göre bunlar, Oo Avrupânın ünlü kumarhanelerinden sonra biraz da Las Vegas'da şans deneyeceklermiş. Golf Kulübü ve: bu yolcular- dan mı ilham aldı acaba? Eski bir Kraliçe Eski o güzellik kraliçelerinden Günseli Tunca, kocası ve kızıyla oberaber iki gün için Ankaraya geldi, eski An- kara milletvekili Aliye Coşkunun çi- vinde kaldı, başkent sosyetesinin ün- lü berberi Zekide tarandı, bir de peruk ısmarlayarak İstanbulun yolunu tuttu. Tunca çiftinin (ayrılacağı bugüne kadar çok söylendi ama söylenti bir türlü gerçekleşmedi. Ancak, karı-ko- canın çok mesut olduğunu da hiç kim- se söyliyemez. Zira havaları çok ger- ginç Küçük Aslı da olmasa, yüzleri hiç gülmeyecek Ne göz! Amerikan Yardım Heyetinde çalı- şan Mr. Liebig'in bir alman aktri- siyle evli olduğunu çok kimse ancak, ünlü alman rejisörü Schweighart gel- dikten sonra öğrendi. Alman basın a- taşesinin evindeki bir yemekte yaşlı rejisör, gözlerini bu amerikalı kadına dikti ve: "— siz" dedi, "Faust'un ikinci per- desinde Helena'nın gölgesini oynayan aktris değil misiniz?" Yemeğin türk misafirleri (oçok te- lâşlandılar. "Schweighart bu gözlerle Türkiyede gördüğü bazı sahneleri de unutmazsa, vay halimize!" diye dü- şündüler. Misafir rejisör, özellikle An- talya yolculuğunda, turistik bakımdan çok parlak sahneler görmemiş de... 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: