8 Mayıs 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

8 Mayıs 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MU S Yarışmalar Lübnan 1965 Dâyeriere birlikte jüri üyeleri de büyük bir gerginlik ve heyecan içe- risindeydiler. Eserler isimsizdi ve şif- re ile verilmişti: o "13", "45", "9", "Do-mi-sol" "G-23"... “Uluslararası jürinin uzun inceleme ve tartışmalar- dan sonra verdiği kararlar şimdi açık- lanıyor ve kapalı zarflar açılarak, so- nuçlar arkadaki tahtaya yazılıyordu. Hele ilk üç derecenin ayni besteci ta- rafından kazanılması merak ve heye- canı son derecede arttırmıştı. Pek az kişiye nasip olabilecek bu rekorun sa- hibi acaba kimdi?.. Bu sanat olimpi- yadının verdiği heyecan pek az stad- yomda e Cu yükseklikteydi. Olay, en oOÇarşamba akşamı, Beyrut Büebiyaf Fakültesi ör mani salonunda geçti. Dünyanın en büyük ve yaygın genç- lik müzik kurumu olan Jeunesses Mu- sikales'in 1952 yılında Lübnanda da kurulması ile bu ülkenin müzik hare- ketleri büyük bir canlılık kazanmıştır. Bu kurumun asıl hedefi, genç müzik- sevenleri ve amatörleri birleştirmek, e- gitmek ve daha ileriye götürmektir. Bunun için profesyonel genç müzik- cilerle de işbirliği yapılmaktadır. 1955 yılındanberi resmi bir hüviyet kazan- mış olan Dernek, 500 aktif üyesi, 4 şubesi ve I milyon T.L. na yakın büt- çesi ile Lübnan müzik hayatında bü- yük rol oynamaktadır. Bir amatör or- kestra ile kuartete ve çeşitli korolara sahiptir. Yılda elliden fazla konser düzenlemekte, çeşitli ülkelerle sanatçı değişimi yapmaktadır. Konserler eği- tici karakterde ve tamamen parasız- dır, çeşitli (o şehirlerde de tekrarlan- maktadır. Her şeyin köklü bir eğitim temeline bağlı olduğunu iyi anlıyan yöneticiler okullardaki oOmüzik çalış- malarıyla da ilgilenmeyi ödevleri a- rasına almışlardır. Hemen her okulda yapılan çeşitli müzik çalışmaları, ya- rının dinleyicilerini ve müzikçilerini en iyi bir şekilde hazırlamaktadır. "Ulusal bir sanat ancak ve ancak ulusal yaratmalarla var olabilir" ger- çeğini çok isabetle takdir eden Lüb- nan Müzik Gençliği ilgilileri, yarat- mayı teşvik için her yıl bir bestecilik yarışması yapmayı (o düzenlemişlerdir. Geçen yıl yapılan ilk yarışmaya 12 bes- teci 22 eserle, bu yıl ise 15 besteci 27 eserle katılmıştır. Lübnan gibi, kon- servatuvarında tam bir kompozisyon öğrenimi bulunmayan, geleneği olma- yan ve müzik ülkeleri ile arasında bü- yük mesafeler bulunan bir ülke için 32 bu sayılar "sayı" nemlidir. olarak dahi çok ö- Yarını olan bir çalışma Her türlü dedikoduyu önlemek ve e- serleri uluslararası ölçülerle değer- lendirebilmek için her yıl çeşitli ulus- ların tanınmış sanatçıları Lübnana davet edilmektedir. Bu yıl jüri şu kişi- lerden kurulu idi: Luis de Pablo (Bes- teci ve Madrit bienalı kurucusu ve di- rektörü), Pierre Petit (Besteci, Ecole Normale'de müzik direktörü ve Paris Radyosu müzik şeflerinden), Kazimirez Serocki (Besteci ve Varşova mem müzik festivali direktörü), (o Hikm Şimşek (o (Orkestra şefi ve ii Andre Souris o (Müzikolog ve Brüksel konservatuvarı profesörü). Gerçi eserler genellikle henüz bir rışmalar iki bölümde yapılmalı, ilk bölüm serbest olmalı, ikinci bölüm i- çin, bilhassa halk müzikleri ile ilgili formlar şart koşulmalıdır. Bu hem u- lusal müzik yaratmanın, hem de hal- kı çok sesli müziğe alıştırmanın en kestirme yoludur Yalelliye Haydo Lübnan, müzik sahasında öteki arap ülkelerinden çok ileri olmakla be- raber, henüz bu konudaki problemle- rini tamamiyle çözmüş o sayılamaz. Bir yanda büyük bir solist, bir kaç yüz kişiye sesler âleminin en nefis mey- valarını sunarken, öte yanda büyük kitle hâlâ "yalelli" ile meskenet aşı- sına mâruz kalmaktadır. İki milyon- dan artık bütçeye ve 500 e yakm öğ- renciye sahip ulusal (o konservatuvar- ları, gayesini tam olarak otâyin ve tespit etmiş, tam vitesle bu gayeye göre harekete geçirilmiş değildir, öğ - rencilerinin yarışma da tek sesli doğu müzik eğitimi yapması yü- zünden âdeta bir elle yapılan. öteki Lübnanda uluslararası müzik jürisi Darısı kişiliğe ve ulusal karaktere sahip de- gildilerse de, bestecilik temeli olma- yan bir ülke için bu hareketi çok ö- nemli bir gelişmenin ilk müjdecisi say- mak mümkündü. Bu çalışma böyle de- vam ettikçe besteciler teşvik görecek, birbirlerini daha iyi tanıyıp karşılıklı kusurlar törpülenecek, eksikler daha kolay tamamlanacaktır. Çalışmaların halk üzerindeki etkileri de sıcağı sı- cağına izlendikçe, istenen daha ça- buk elde edilecektir. Bestecileri ulus- lararası . "anonim" dili konuşturmak- tan uzaklaştırıp kendi dillerini bul- maya sevketmek için yarışmaların ga- yeye uygun hedefler göstermesi de ge- rekir. Türk delegesi bunun için şu teklifi yapmıştır: "Bundan böyle ya- başımıza! e yıkılmaktadır. Bu ikiliğe son ver- en konservatuvarlarından istenen sonuçların alınabilmesi hem zor, hem de çok uzun zaman isteyen bir iştir. Sonuç olarak şunlar söylenebilir : Türkiye ile Lübnan, yüzlerce yıllık ortak bir kültürün mirasçıları, kom- şu, dost ve problemleri ortak iki ül- ke olarak, müzik hususunda da hayır- lı sonuçlara erişilecek işbirliği yapa- bilirler. Tek seslilikten çok sesliliğe geçerken Türkiyenin yaşadığı tecrü- beleri bilmek onlara çok vakit kazan- dırabilir. Zira müziğimizin kaynakları kadar problemleri de aynidir. Buna karşılık Türkiyenin de bu komşu ül- keden alacağı, öğreneceği birçok hu- suslar vardır. AKİS, 8 MAYIS 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: