17 Temmuz 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

17 Temmuz 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hadiselere Bakış Ya bunun sorumlusu yok mudur? H ükümet aşırı cereyanlarla uğraşı- yor. Hükümet seçim güvenliğini de sağlamaya çalışıyor. Hükümet toplantılar yapıyor ve Bakanlar di- dindiklerini söylüyorlar .Hep büyük meseleler, önemli konular. Tartışma- larımız da öyle. Sağcı mı olalım, sol- cu mu? Peki, şimdi anlatılacak olan şu hadiseyle kim meşgul olacak? Bu haftanın başındaki Pazartesi günü. Bir uçağın, İstanbuldan Anka- raya 106 numaralı seferi yapması la altı. Bu uçak Ankaradan Adanaya ve Beyruta devam edecek; Hareket saati 9 Yani uçak bir yerden gelip te bir yere gitmeyecek. Hangardan çıkarılacak ve uçacak. Hangara bir gece evvel girmiş. O bakımdan bir rötarın bahis konusu olmamâsi ge- rekiyor. Nihayet Uçak, hareket saatin den önce çalıştırılır, okontrol edilir, terminalin önüne çıkarttır. Bilhassa Pazartesi günleri bu er- ken saatler, önemli seferlerin yapıl- dığı saatlerdir. Şimdi, yaz. Çok kim- se Ankaradan hafta tatilini geçirme- ye İstanbula gelmektedir. Pazartesi günü de, uçağa binip işinin başına dönmektedir. Bir de, bir günlüğüne Ahkaraya giden, işini takip edip ak- şama dönen iş adamları vardır. Bun- lar T.H.Y.'nin en iyi, sağlam ve de- vamlı müşterileridir. Bunlar, prog- ramlarını uçakların kalkış ve va- rış saatlerine göre ayarlarlar. Bu haftanın başındaki Pazartesi sabahl saat 9'da bir ses hoparlörle uçağın kalkacağını bildirecek yerde bir gecikme bildirdi. "Teknik sebep- ler" den dolayı uçak atelyedeydi, en azından yarım saat gecikme vardı, hareket saati bilahare bildirilecekti. Saat 9.30'da aynı ses yeni gecikmeyi bildirdi; Uçak ancak saat 10'da kal- kabildi. Uçakları saat 9'da kalkacak diye erkenden yollara dökülmüş olan ve meydana gelmiş bulunan elli kadar yolcu içlerinden ve dışlarından küf- rederek beklediler, durdular. Şimdi ,12 Temmuz 1965 Pazartesi günü, hangardan çıkıp uçması gere- ken 106 numaralı seferin uçağı ni- çin bir saat gecikme yapmıştır? Bu- nu, bir yetkili tetkik etmiş midir? Hoparlörde "teknik sebep" demek ko- Bir ilk uçakta "teknik se- ile gecikmenin olmaması o la- zımdır. Asıl önemlisi, bu gecikmenin sorumlusu tesbit edilmiş midir ve bu sorumlu bir ceza görmüş müdür? Ki- ra, uçağın arızalı halde bulunması bir sorumluluksa buna bir saat başka ça- re aranmaması, meselâ başka uçak kaldırılması yoluna gidilmemesi (ve “beklesin keratalar" zihniyetinin ha- olması bir başka sorumluluktur. Bu noktalar araştırılmış mıdır? Bunlar yapılmamıştır. Eğer bun- lar yapılsa, T.H.Y. da tıpkı özel u- çak şirketleri gibi, tıkır tıkır işleyen bir teşekkül haline gelir. Bizde bir ge- cikmenin hiç bir sorumlusu bulunma- dığı, hatta aranmadığı içindir ki yol- cular terminallerde ebedi bir bekleyiş halindedirler. Seferlerin şimdi fazla yolcusu var- --- ve elde kâfi uçak mevcut değil- dir. Doğrudur. Peki, elde kâfi uçak yokken bir takım Viscount veya F. 27 leri, "bayrak göstereceğiz" diye yaban cı seferlere tahsis etmenin manası ne- dir? Zira bu seferler zararla kapan- maktadır. (Gerçi bunlar bir takım T.H.Y. personelinin yok Frankfurta, yok Viyanaya, yok Beyruta gitmesini sağlamaktadır ve bir takım başka kimseler oralarda "temsilci" şamaktadırlar. Ama bunun memle- kete, T.H.Y.na ve onun yolcularına faydası nedir? Kaldı ki, bütün dün- yanın jete geçtiği bir devirde bizim pervaneli uçaklara değil binen, dö- nüp bakan olmamaktadır. T.H.Y. dış seferler yapmasın mı? Yapsın. Ama, konu incelensin, gerekirse jetler a- Tınsın ve seferler açılsın. Bugün iç hatlar için uçak yokken boş uçakla- rı yurt dışına uçurmak, eğer vatan hainliği değilse, affedilmez bir gaf- lettir. Plânlama Teşkilâtı bunun ü- zerinde mutlaka durmalıdır. Ama, bilinir mi ki, T.H.Y. hak- kındaki bu sorumsuzluk, lâubalilik, nemelâzımcılık şikâyetleri bugün bir dakikada, bir tek kimsenin bu iş üze- rine eğilmesiyle önlenebilir? oT.H.Y. nm bir Umum Müdürü yoktur! U- mum Müdürü olmayan bir Hava Yol- larından gecikme sorumluluğunun a - ranması ve sorumluların cezalandı- rılması beklenebilir mi? Ürgüplü U- laştırma Bakanını çağıracak ve di- yecek ki: "— Derhal bir T.H.Y. Umum Mü- dürü bulacaksın. Tayin edeceksin. Bu Umum Müdür işe vaziyet edecek. Teşekküle hâkim olacak." Bu niçin yapılmaz? Sebebi, -eğer partizanlık değilse-, meçhuldür. İhti- mal ki bu işe 600 parlamento üyesi- nin 600 adayı vardır ve Bakan, kim- seyle tu - kaka olmamak için işi sav- saklamaktadır. Yolcular da alanlarda beklemektedirler. Halbuki, mesela bir Ulvi Yenal, göreviyle uğraştığı ve va- tan cepheciliğine bulaşmadığı devre- lerde dikkatli ve titiz bir (o Umum Müdürün bir çok basit aksaklığı ba- sit tedbirlerle düzeltebileceğini o gös- termiştir. Ulvi Yenal ya da bir baş- kası! Ama, Umum Müdürsüz hava yolu olur mu, sayın Ürgüplü? Olursa, işte böyle oluyor. Sabahla- rı İlk seferini yapacak uçaklar bile "teknik sebep” ten itam bir saat geç uçurulabiliyor. Sağ mı, sol mu? Allah belasını versin sağın da, solun da,. Hiç ol- mazsa Şu ilk uçakları vaktinde uçu- run yahu! 17 Temmuz 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: