17 Temmuz 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

17 Temmuz 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS masını sağlamak için olduğunu san- mıyorum. Otel odalarına akşam on- bire kadar misafir kabul ediliyormuş. İldir, Böyle alışılmış. Zaten Sovyetler Birliğinde çok alışkanlık, bu alışkanlı- ğı doğuran sebep ortadan kalkmış bu- lunduğu halde devam ediyor. Dairemize hep birlikte çıktık. Ke- vorkyan. program işini ertesi gün Ga- zeteciler (o Birliğinde (o konuşacağımızı söyledi. Bir hazır programla dolaşmak rika, baraj, hastahane, elektrik sant- ralıyla ilgilenmediğimi, asıl omemle- kette rahat dolaşmak, halkı tanımak, hayat hakkında bir fikir sahibi olmak istediğimi belirtmiştim. "Peki" demiş- ler, sadece nerelere gitmeyi düşündü- gümü sormuşlardı. Sibirya demiştim, Bâkü demiştim, Kafkasya demiştim, Leningrad demiştim, Ukrayna demiş- tim, Urallar demiştim. Ama bunu söy- lerken memleketin genişliğini tam o- larak hesaplamamış bulunduğumu iti- raf etmeliyim. Nitekim bir gün sonra. Gazeteciler Birliğinin Genel Sekreteri Çemışof tarafından o verilen yemekte programı konuştuğumuzda ( arzuladı- ğım yerlerin her birine gitmeye onbeş günün kafi bulunmadığını çabuk gör- düm. Ya Sibiryaya gitmek lâzımdı, ya Ukraynaya. Ya Uralları seçmek lâzım- di, ya Kafkasyayı. Bunların seçimini bana bıraktılar. Ben Sibirya ile Kaf- kasyayı, Leningrad ile Hazeri seçtim. Bir de Gromiko ve Kosigin ile görüş- mek istedim. Arzuladığım her şeyi bana öğ Ö M diğimde bile "peki" dediler. zaman, belli etmeksizin yaptıkları ha- zırlıklar olmadı değil. Onlar dolayı- sıyla, sonradan, Leonide bol bol takıl- ım. Bunların eğlenceli (o hikâyesini hep anlatacağım. Ama genellikle, Sov- yetler Birliği hakkında ciddi ve ger- çeklere dayanan, tabii iyi tarafı da, fena tarafı da bulunan bir fikir sahi- bi olmama imkan verdiler. Yalnız, bir defa atlattılar. Geçen defa Moskovaya geldiğimde, Gazeteciler Birliğinin Başkanı Prav- danin başyazarıydı. Bu sefer de Gaze- 17 Temmuz 1965 teciler Birliğinin Başkanı Pravdanın başyazarıydı. Ama o vakit Pravdanın başyazarı Satyukoftu, şimdi Rumient- çef. Satyukofu ve bir de Acubeyl gör- mek istediğimi söyledim! "Canım, on- ları ne yapacaksın? Ne konuşacaksın Gi ela dediler. Dedim ki: — Geçen defa bizi Satyukof ağır- lamıştı. Görüşmüştük, beraber olmuş- tuk, bize ikram etmişti. İlgi çekici ko- nuşmalar yapmıştık, iki ayrı memle- kete mensup gazetecinin dostluğu bu- dur. Şimdi, gene Moskovaya geldim. Onu aramak, bizim milletimizin bir âdetidir." Biz öyle yaparız. Acubeye gelince.." DIŞ GEZİLER Memleket içindeki dolaşmamdan sonra Moskovaya döndüğümde Gazete ciler "Birliğinde bir yemek daha vere- çeklerdi. Geçen defa bu yemeği, Bir- liğin başkanı olarak Satyukof vermişti; "— Meselâ, yemeğe onları da çağı- rabilirsiniz" dedim. İsteksiz "Peki" dediler. Fakat, çağırmadılar. Neden çağırmadıklarını biliyorum. Tuhaftır, , sebebi söyleyen, Satyukofun O zaman Hrutçof-biz ev- velden deride Krutçef yazardık, ama, ruslar Hrutçof diyorlar- henüz düşmüş- tü. Moskovadaydı. Satyukofa Hrutçofu Moskovada Lenin caddesi Bir şehrin dünyaya açılan dört kapısı var Güldüm, — Benim kayınpederim Türkiyede Başbakanken, bana Acubey diye takı- lırlardı. Bakın, benim (kayınpederim şimdi Türkiyede Başbakan değil ama, siz gene beni davet ettiniz. Bizim sis- temimizde insanlar âilelerinin bir mensubuyla birlikte inip çıkmıyorlar. Göreyim, Acubey ne yapıyor" dedim. "—-Bir dergide çalışıyor" dediler. — iyi ya.. Hem, ne yalan söyleye- yim, şu Acubey nasıldır diye hep me- mk ederdim" dedim — Peki, nerede görebilirsin?" diye. sordular. görmek istediğimizi söylemiştik. Ciddi bir hayretle "Neden?" diye sormuştu. "— Neden olur mu? Biz gazeteci- yiz. Şu anda Hruçofu görmekten ilgi çekici bir şey bulunabilir mi?" demiş- Satyukof şöyle mukabele etmişti: — Allah, Allah! Şu anda. Hrutçof 230 milyon sovyet vatandaşından biri- dir. Bakınız, siz batılılar ne kadar san- sasyon meraklısısınız. pof değil? Hrutçofun bir Popoftan far- kı kalmamıştır ki?." Satyukof da artık Popof olmuştu. 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: