17 Temmuz 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

17 Temmuz 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Komünistlik ve Sovyetlerle Dostluk ürkiyede komünist olmadığını, Türkiyede komünizm T faaliyeti bulunmadığını, Türkiyede komünizmin bir tehlike teşkil etmediğini kim söylerse ona gülmek lâzım- dır. "Komünist diye Komünist Parti mensubuna derler. Türkiyede Komünist Parti yoktur. Demek ki komünist de yoktur" edebiyatı, bizim aklıevvel kriptoların bir yuttur- macasından başka şey değildir. Bu kriptoların bilhassa genç aydın kütleler üzerinde yaptıkları çalışmalar, onla- rın heyecanlarından ve -tabiri üstünde- deli kanlılıkla- rından faydalanma gayretleri ortadadır. Bunların hiç mesafe almadıklarını sanmak safdilliğin ta kendisidir. Türkiyeyi bir yarı sömürge, hatta amerikalı emperyalist- lerce kanı emilen bir tam sömürge gibi gösterme çabala- rı, "Kahrolsun Emperyalizm", "Kahrolsun Kapitalizm" levhaları ve sayhaları elbette ki bir komünist kampanya- nın unsurlarıdır. Bugün, bizim millet olarak Amrrikaya karşı duyduğumuz derin infial ve kırgınlık, sebebini başka kaynaklardan almaktadır. Eğer bizi bir sömüren varsa, gözümüzü açıp kendimizi sömürtmememiz gerekir. Seçti- gimiz siyasi ve ekonomik sistemin, yani çok partili parla- menter rejimin ve karma ekonominin buna mani bir ta- rafı yoktur. Türkiyede komünist faaliyet mevcut değildir veya önemsizdir demek "Toprak Reformu istemek m nistliktir", "Petrol Kanununda değişiklik istemek komü- nistliktir", "Vergi açıklaması istemek komünistliktir" de. mek kadar budalaca bir gaflettir. Ankarada iş başına ge- len ve gelecek her hükümetin bu gerçeği hatırında tut- ması başlıca görevidir. Sovyetler Birliğinde, bu memleketin en nüfuzlu şah- siyetlerinden biriyle, * yazılmak üzere" olan konuşmanın dışında, karşılıklı hasbıhal ederken bir noktanın belirdi- ğini anlatmak istiyorum. Bu nokta, Sovyetler Birliğinin Türkiyeyle, bugünkü Türkiyeyle yakın, samimi ve sahiden dostluk istediğidir. Türkiye komünist olsa, başta bu şah- siyetin kendisi, ruslar sevinmezler mi? Ama, ya biz? Rus- yada komünist rejim değişse, sanki biz oturup kederimiz- den ağlar mıyız? Mesele, memleketlerin ve milletlerin, iç- işlerinin yalnız kendilerini ilgilendirdiği olgunluğuna eri- şerek karşılıklı münasebetlerini menfaatlerine en uygun seviyeye getirmeleridir. Sovyetler Birliğinden, Türkiyeyle çok iyi geçinmenin bu memleketin menfaatine en uygun münasebet tarzı olduğunu gözlerimle görmüş olarak dön- düm. Sovyetler Birliğiyle çok iyi geçinmenin Türkiyenin menfaatine en uygun münasebet tarzı olduğuna da bütün kalbimle inanıyorum. n yetkili bir ağız, Sovyetle- rin Türkiyeyle,. iç işlere karşılıklı olarak hiç karışmadan, güven esasına dayanan bir komşuluk istediğini beyan et- tiğinde şöyle dedim: "“— Sanırım, bu bizim de hükümetimizin arzusudur." Sonra, yan şakayla ilâve ettim: "— Bakın, ben kendi hesabıma, de m Hayalımı veririm. Türkiye komünist olmasın . Ama, tırnağımı vermem, komünizm Rusyadan kalksın. diye, Bana ne, ne haliniz varsa görün. Elimden gelen her şeyi yapmaya ha- rarım. Türkiye ve Sovyetler Birliği birbirleriyle son de- rece dost olsunlar diye. Ama, kılımı kıpırdatmam, Türki- ye Amerikadan uzaklaşsın, Türkiyeyle Amerikanın arasına kara kedi girsin diye.. Türkiyede çok kimse benim gibi 17 Temmuz 1965 Metin TOKER düşünmektedir." üfuzlu muhatabım güldü. "— Komünizmden bu kadar korkuyor musunuz?" — Hayır, dedim. Korku değil. Sevmiyorum!» Muhatabım ciddiyetle şunları söyledi: "— İnanınız ki, bizim atedliğimiz. eee da budur. Bizi: Biz N animarkay- la, Finlandiyayla, İranla dostuz. Sibiryada, İsveç "bi- zimle bir kereste ve selüloz kompleksi kuruyorlar. Biz İranda bir çelik sanayii merkezi yapacağız. Ekonomik mü- nasebetlerimiz var, ticari münasebetlerimiz var. Birbiri- mizin malını alıyoruz, birbirimizin tekniğinden veya ham maddesinden istifade ediyoruz. Karşılıklı olarak faydala- nıyoruz. Bundan dolayı ne onlar komünist oluyorlar, ne de biz. kendi sistemimizden vazgeçiyoruz. Bizim sizden bir toprak talebimiz yok. Sizin de bizden yok. Memleketimizi gördünüz. Harp isteyen bir kimseye rastladınız mı?" ler ki? Sovyetler Birliğinde menfaati harp olan bir züm- reys, bir grupa, bir şahsa tesadüf etmedim. Şu anda Sov- yetler Birliğinin menfaati dünyada, bilhassa kendi kom- şularıyla barış olduğu içindir ki son yıl içinde kurulan dostluğumuzdan endişe etmek öküz altında buzağı ara-, maktan farksızdır. Eğer biz, bu konjonktür altında dahi bir komşumuzla iyi münasebet kuramayacak kadar kompleks içindeysek kendimize güvenimizi tamamile kay- betmişizdir demektir. Ama İnönü Hükümetinin geçen yıl içinde başlattığı politika, Ürgüplünün önümüzdeki gün- lerde yapacağı ziyaret Türkiyenin hür dünyada haysiyetli ve şerefli bir mevkiye talip olduğunun ifadesidir, delilidir. Seçim kampanyaları demokrasilerde maalesef, bir ta- kım önemli konuların ayak altına alındığı devreler olmak- tadır. Sağ-sol mücadelesi bizim 1965 seçimlerinin kült taşı olacağa benzemektedir. Bu mücadeleyi yaparken, yarın memleketin iktidarı durumuna gelecek taraflar Ko- münizm ile Türk - Sovyet ilişkilerini birbirinden ayrı tu- tarlarsa memleket menfaatine hizmet etmiş olurlar. Ni- tekim aynı şekilde, milli ekonomi ve milli dış politika tartışmaları bizim Amerikayla münasebetlerimizi zedele- mek istidadı göstermemelidir. Türkiye, şartların icabı, iktidara kim gelirse gelsin bugünkünden çok farkla ve tavrı dış münasebetlerde tutabilecek değildir. Hatta, rülecektir ki, şu petrol konusu bile petrol şirketlerinin de gil, biz türklerin arzuladığımız şekilde neticelendirilecek- tir ve bunun aksi yolu Türkiyeye benimsetmek hiç kim- senin gücü dahilinde olmayacaktır. Köprülerin altından sular gürül gürül akıp gitmektedir. . Bunun farkına var- mak, bir takım klişevefikirve klişe-sözden sakınmak lâzımdır. Türkiye, kendi bölgesinde barış ve sükün ne nisbette hâkim olursa, komşularıyla arasında şüphe ve güvensiz- lik hangi ölçüde kalkarsa o kadar rahat yaşayacak, kol- larından o kadar fazla faydalanacaktır. Bu, aslında, rejim aleyhtarı cereyanların her türlüsünü daha kolay altetme- nin de asıl yoludur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: