4 Eylül 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

4 Eylül 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ GEZİLER Soçide Sputnik kampı Her milletten gençler let çiftliği. Kolhoz, kolektif çiftlik. Dagonüski sovkozunua (o 1400 işçisi var .Genişliği 2800 hektar. 1948'de ku- rulmuş. Üzerinde 11 bin kadar nüfus yaşıyor. Köy evleri mevcut, şehir ev- leri, yani apartmanları mevcut. Arazi- sinin 1400 hektarı çay tarlası, fındık- lık ve meyvalık. Okulları var, kreşleri var, sineması var, Medeniyet Sarayı dedikler;, gene o kültür salonu var. Yani, bizim anladığımız mânada çift- tikten çok, bir bölge. Bizi sovkozun merkezinde, sovkozun müdürü karşıla- dı. Gözlüklü, uzunca boylu, orta yaşlı, sağlam yapılı bir adam. Mesleği tarım- mış. "Evvelâ gezelim, görelim. Sonra oturur, konuşuruz" dedi. Bir itirazımız olmadı. Tekrar otomobillere bindik ve dolaşmaya çıktık. Sovkoz, tabiatı itibariyle bütün çift- likler gibi. Dağlarda çay tarlaları set set. Tabii,, mükemmel bir şekilde sula- nıyor. Çalışanların büyük bir kısmı ka- dın. Müdür, kadınların erkeklerden da- haiyi çalıştıklarını söyledi. Galiba bu. Karadeniz, sahillerinin bir özelliği. Za ten bölge, tıpkı bizim Rizeye benziyor. Rizenin çayı daha iyiymiş. Dagoiniski sovkozundan yılda 1100 ton çay, 1000 ton meyya, 70 ton fındık ve 50 ton tütün elde ediliyor. Bölgenin yolları iki kısmı Bir kısmı asfalt şehir yol- ları. Diğeri, daha mütevazı köy yolla- rı. Kirkorun radyolu, televizyonlu, gaz 24 dizdize ocaklı ve buz dolaplı evini. Dagomiski sovkozunda gördük, balını orada, yedik. Ev mütevazi bir köy eviydi ama için- de, bizim köylerde hayâl edilmeyen bu âletler vardı. Sovyetler bunlarla he- men bütün evleri donatmışlar. Bu red- dedilmez bir gerçek. Özellikle görmek istediğim bir şey olup- olmadığını sordular. Tabiat dün. yanın her tarafımda, tabii, iklimine göre aynı bulunduğuna göre "yok" ce- vabını verdim. "Bana asıl bir sovkozun idare tarzını ve prensibini anlatın" de- dim. "Peki" dediler. Tekrar merkeze dönüyorduk ki apartmanlardan birin- de de bir daire gezmeyi oarzuladım. Mutad üzere, kendim bir tanesini gös- terdim. Onu dolaştık. Sahibi bir kreşte bakıcıymış.Evde annesi vardı. İki oda. küçük mutfak, küçük banyo. Üç kişiy- mişler: İki kız kardeş ve anne. Kreş lâfı böyle açıldı. Adeta kendi- liginden, bir kreşi gezmemiz farzoldu. Hikâyenin devamı itibariyle önemi var- dır: Teklifi onlar yapmadılar. Konu oraya geldi. Yanımda eşini bulunduğu için bu, beklenilir bir ziyaretti de.. Kreş, sovkozun Oo merkezinin tam karşısındaydı. Oraya yöneldik. Bahçe içinde bir bina. Bahçede, bir ağacın altında, çoğu sapsarı, mavi tulumlar giymiş, üç ilâ altı yaşları arasında o- tuz kadar çocuk, başlarında üç öğret- men, ufak taburelere oturmuş şarkı AKİS söylüyorlardı Bizi görür görmez he- men fırladılar, obize doğru koştular. Her birimize çocuklardan bir kaç ta- nesi sarıldı. Aman, ne sıcak kanlı şey. ler. Boynumuza afaldılar, Oo öpüştük, koklaştık. Hani, ellerinde buket hali- ne geiçirilmiş, yani sapları bir kâğıt i- çinde bağlı, hasar buketler olmasaydı, yakalarımıza taktıkları rozetleri cepte. rinde taşımadaydılar ve çocuklardan suratı asık, şipşirin bir tanesi, öğ menlerinin ikazına rağmen yerinden kıpırdamamazlık etmeseydi, bu coşkun kaırşılamanın bir hazırlık neticesi değil, rus tabiatının bir icabı olduğuna inanacaktık! Sovkozun mü- dürü "İşte, bizim çocuklar böyledir" dedi. Başöğretmen "Sizleri pek sevdi. ler» diye ilave etti. "Yaa! Öyle, öyle." dedik' Herkes memnun oldu. Ama bizim Leonid, tabii benim dilimden bir kaç gün kurtulamadı. Böyle bir tertibe ne lüzum vardı ki.. İşte! .Eski âdetler yeni nesillerden bile silinip çıkmıyor ve teftiş fırçası" her memlekette, her re- jimde bulunuyor. Sovkozun merkezine gittik. Müdü- rün masasının karşısına oturduk. Dem- lik ve çaydanlık geldi. Nefis çayları- mızı yudumlarken müdür önce anlattı, sonra sorularımı cevaplandırdı. Sovyetler Birliğinde kendi hesabına tarım yapmak yok Sovyet vatandaş- ları ancak bir küçük bahçeye sahip o- labiliyorlar. Orada, eğlence kabilinden bir şeyler yetiştirirlerse onları satıp parasını alabiliyorlar. Ama bu. deve- de kulak. Tarım alanında sovyet va- tandaşı ya kolektif çiftlik kolhozda, ya devlet çiftliği sovkozda çalışıyor. Her İki halde de, kaba çizgilerin dışında emeğinin karşılığını ortak fondan veya devletten alıyor. Kolhozun veya sov- kozun iştleri iyi giderse o ünitenin men- supları rahat ediyorlar.İşler iyi git- mezse sıkımla çekiyorlar. oBu sıkıntı bazen "tarifsiz sıkıntı" olabiliyor. Bir sovkozda, esas norm. Sovyetlerin katı plânlı ekonomisinde her sovkozun on yıllık bir süre içinde ne kadar mah- sul vereceği önceden tayin ediliyor. Ta- bii kolhozlar da plânın bir parçası. Da- gemiski sovkozu her sene 1100 ton çây sağlamakla mükellef. Bu çayı, civarda- ki fabrikaya satıyor. Bu satıştan kâr sağlıyor. Çayın maliyetine (ogiren unsurlar şunlar: Maaşlar, malzeme bedeli, amor- tisman, sosyal hizmetler, tamir ücretle - ri.. Satış fiyatıyla maliyetin arasındaki fark, kârı teşkil ediyor. Bu kârın yüzde 4 Eylül 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: