XXV İktidar, güvendiği subayı gönderiyor ve bu subay bir alçak olmadığını hemen belli ediyor — İsmet Paşa Zor zoru bozunca ne olur? -— İncesuda vam etmiyor — Mille Napolyonluk oynuyor ama oyuna de hakkında — Üç subay istifalarını verince İk-- tvekillerinin , tidar onları tevkif ettiriyor ve iş yaptım sanıyor Kayseri rinin talihsiz Vali Muavini ile perişan haldeki Jandarma Komutanı çekip gitmek mecburiyetinde kaldılar, Diyalog bitmişti, On- lar trenden indikten sonra, biz oturup . kendi aramızda bir “durum muhakemesi” yaptık. Hükümet bir koca treni, içinde yolcusuyla 2 key kordonu: altına alarak durdurmuştu. hakla? Bunun için hiç bir hakkı yoktu. * doğruya yasayı ihlâl ediyordu ve bunu yaparken kaba kuvvet kulla- nıyordu. Menderes ağızında bir kaç kere “İhti- lâli daima Muhalefet Yapmaz. İktidar da birih- tilâl yapar, o zaman yanın kaç ve oldu ğunu herkes anlar” m mali er şey gösteriyordu ki, bu ihtilâl Himmetdedede bas- latılmıştır. Ancak ihtilâli yapan İktidarın, kul- landığı kuvvet olan Orduyla münasebetleri ney- di ve ona he kadar güvenebilecekti? Pencöre- den görünen manzara, Menderes bakimında hiç “de ümit uyandırıcı değildi. İsmet Paşa önce, trenden inmemek kararı- nı verdi. Trenden inerse, katarın hemen, onsuz hareket ettirilebileceğinden korkuyorduk takdirde dağ başında kalmış olacaktık, Bir ara, otomobillerle şehre gitmek düşünüldü. Ancak bir otomobil kafilesini “durdurmak, tren dur- Ea erir. daha kolaydı ve daha az sorum ge- tiriciydi. Genel Sekreter Yardımcısı olan Or- han e biz trenle hareket ederken otomo- bille pe e gitmişti ve orada çalışmaktay- dı. O da aynı kanaati söylemişti, En iyisi, tren durdurucularıyla bir mukavemet yarışma çık- me Nasıl olsa, onlar daha çabuk çözülecek- le İsmet Paşa treni bir baştan ötekine kat- etti, makinist dairesine gitti, makinistten iza- hat aldı. iie bir ârıza yoktu. İktidar, mesela Kasım Güleğin bazı seyahatlerinde yaptığı & vg muflaja bile bu defa lüzum görmemiş, b 1ik ârıza paravanasının arkasına me © şer, görünmeye başladılar. İsmet Paşan U tı, Diyordu ki: Ben iktidarım, ben ne istersem yaparım, kuvvet benim elimdedir. Halbuki kuvvet, onun elinde değildi. Vali Muavini ve Jandarma Komutanının trenden inmelerini takiben subaylar, birer iki- ye ın peh- ceresinin altından geçiyorlar, geçerken Mele ni askerce selâmlıyorlardı. Gözlerinden lan, istisnasız hepsinin eski Komutandan yk olduklarıydı. Kendilerine verilen vazifeyi İs- met Paşayı muhafaza manasına #ldıkları, yok- sa ona karşı bir harekete iştiraki asla hatırla- rına getirmedikleri belli oluyordu. Bu sırada, askerlerin munis ve müsamaha- hr davranışları sayesinde halk koparak trene koşuştu. Bilhaşsa kadınlar son derece heyecan- lıydılar. İsmet Paşa, trenin hemen önüne indi. Kadınlar ellerine sarılıyorlar, “Bizi kurtar, bi- zi kurtar” diye bağırıyorlardı. Manzarayı gö- ren subayların gözleri yaşarmıştı. Hepsi, ay- nı sıcaklıkla İsmet Paşaya bakıyordu. Herkes üzgündü ve herkes bu durumun sorumlularına karşı hiddetliydi. Önce bir üsteğmen gelip İs- met Dn Kak selâm aldı, “Pasam, mü- saade edin, el öpeyim” dedi. Eğildi, el öp- tü. Onu derhal < diğer subaylar takip ettiler. Va- ziyet tersine e Aradan ti, bir topçu uçağının yaklaşmakta * oldüğunl 2 ördük Ufak uçak bi- rTaz ilerimizdeki tarlaya indi. İçinden uzunca boylu, sarışın bir topçu binbaşısı indi, Bu, son- adı hadiselerde çok gececek olan Sslahad- din Çetinerdi. Öğrendik ki, treni saran topçu kıtasının komutasını üzerine almak için Kayse- riden özel e gönderilmiştir. İktidarın ona güveni vardı, İlk öge eden binbaşının “va- zife anlayışı” makbul bulunmamıştı. kat yaptılar, Anlaşıldı ki hareketin komutası 217