30 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

30 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a, genç bir doktorun eşiyle ar- dayanamıy: “zimkiler ,akraba ve dostlar öylesine yoksulluk için- deler ki, ben elbiselerimi dolaba kapamak zorunda kaldım. Giyinemiyorum. Yediklerimden utanıyorum. Adeta, paramız var diye utanıyorum” d ti. Uzun süre hepimiz, yakın çevremizden biraz uzaklaşır uzaklaşmaz bu aynı duygulara (kapıldık: gözlerimizi kapamak ve kaçmak!,. Ama sonra halka genişledi. Yakınımız olsa da olmasa da, açıktan ölen çocuğa, hacıya- hocaya, muskaya terkedilen Atatürk gencine, çıplak ayakları kanaya kanaya köyünden şe- hire bir kucak geven satmağa gelen, bu çalışmasının sonucunda bir lokma ini hakecemiyen kadma, doktora vetiştirilirken yolda ölen hastaya, , Erzuruma, Doğu- dan Batıya, Kuzeyden Güneye dert bizi kovaladı. Bir sabah Çankayanın tepesindeki konforlu, sıcak mut- fağında kahvesini hazırlayan kadın, pencereden dı- <arıya, o nefis manzaraya bakarken, birden burnu- nun dibine konan gecekonduyla karşılaştı, Artık göz- lerini kapasa da sefalet kapısının eşiğine kadar uzan- mi topraksız köylü, okulsuz genç, açlıktan kavrul- muş çocuklar şık villasında onu yakalamışlardı. Ka- > içine birşeyin savlandığını duydu. Halbuki o, bu- güne kadar bu gibi işlerle hir meşgul olmamış, Ana- dolu gerçeği diye bir takım sefalet tabloları zen o kalemleri kopasıca yazarlardan, sanatçılardan bir tek satır bile okumamıştı!.. Bizim Hikâyemiz. Türk toplumu artık ister istemez görüyor. Artan nüfusla birlikte durmadan ken ket aşkının, gerçekci e tek tek 30 giremez kalbini sardığım gösterir. Bir toplumun nelerle > eo sosyal yapının ne şekilde de geliştiğini > eni mak bakımından, önemlidir. Ama artık türk rss mu görmekle, duygulanmakla da yetinmiyor. Sefale- te, yoksulluğa çare arıyor. Türkiyenin ber köşesin- de yerden biter gibi türeyen gönüllü dernekler, elde ettikleri sonuç ne olursa olsun, en başta bu çare ara manın, bu çabanın örneğidir. Türk toplumu artık görüyor, duyuyor ve derde çare arıyor. Bütün mesele buradadır! Bilim, tek çi kar yolun köklü reformlar olduğunu söylüyor. savunuy. tedirgin ediyor. Bunlar reform istemiyorlar. Bunlar, birkaç adamın cebine birkaç kuruş koyup, sopa verip meydanlara salıyorlar; komünist avı ilân edip, reform isteyen ber eri damgalaâmayı, te dirgin etmeyi kurtulmanın yolu sanıyorlar. Hâlâ yirmi yıl öncesi gibi kaçmak, duymamak yeter sanı yorlar. İşte bu, bizim e Any Bizi bize düşman €den olumsuz hikâyemiz... Oysa ki hepimiz için. kur: tuluş yolu, hürriyet içinde elele tutuşmak ve gerçek: leri söyliyenleri sopalarla kovalıyacak yerde, beraber bu gerçekleri karşılamak, bilime yönelmektir. Ger çekten komünizmden komünizme giden yolda direnmeleri, kelimelerle dâvaları örtbas. etme leri inanılacak gaflet değildir. N Jale CANDAN küçük Bünyamin kadar iesokibi, nere büvük bir ilgi gösterdiler. Se minerin en ilginç tarafını, bazı ku; rulüş kanunlarındaki aksaklıkları mevdan&w çıkarması ve bunun vü unda eğitimin buzünkü anlamda ne idağsnu anlatması teşkil etti. Köa- hatsan - istedikleri . okuryazarlık, *kolipmik havatı etkilevebilecek, ka dına, bir nevi ekonomik: bağımsız. ik Şanında, ev kadınlığı ve ânnelik sörevleri dahil, bütün işleri daha ivi vapabilmede, gazeteyi ve radyoyu, Kullandığı ovü değerlendirebilmede ardımcı olabilecek bir okursvazar. tr. Bayramlar 23 Nisan Bütün Karaağac köyü, anneler, ba balar, ablalar, ağabevler, 23 Ni- san sabahı, Kardağaç İlkokulunun bahçesinde, sıralardan yapılmış sah- nenin etrafında toplaşmış, iftihar- la çocuklarını seyrediyorlardı, Çil li, tombul vüzlü, küçük oğlan Bün- vamin Hastürk, büyük bir meha- retle, “Okula Dönmelivim”" adlı pi: vesin ' kahramanını . canlandırıyor, cocuklar yürekleri sıkışarak, büvük- ler gözleri vaşararak, Karaağaç kö- vünün bu istidatlı, küçük cocuğunu alkışlıvorlardı. - Ama “köyün kabili- vetli çocuğu valnizca Bünvaminden ibaret değildi. Harmandalı oynayan çepkenli küçük. Kemali “Bilecanın kihcım öyle bir çekişi vardı ki, in- sam ürpeftiyordu. Korovu idare e- den ii Okan, Necmettin De- “Çayda Çıra"yı, “Mor Ko van” ui, “Sİlifkenin Yoğurdu” MW OV- mvan, rondlar vapan, siir okuyan, piveslerde rol alan bütün çocuklar bavula k Mam ye köyü ilkokulu, 23 Nisanı “kutlayan binlerle köy okulundan bir dir. Daha birçok bei ler, tıpkı, Karaağaç köyünde veli ve okul ilişkileri ikra ilginç bir konuşma vapan Memduh Özbasms- cı gibi, 23 Nisan sabahı içlerine Bü- vük bir aa dolduğunu duvdu- lar:, Köylerd ğe çocuklarıvıa şehirlilerden “cök “di a fazla meş guldürler, Karaağaç “Tikokulu Mü- dürü Mahmut e mi ber yn bu sevincini belirtti v “— Çahştık ama, boşa akdi Bugün okula gelmeven tek bir do- cuk velisi yoktur. Biz, be- raber anne ve balya da hitap ede- bildiğimiz nisbette başarılı oluyo- ruz” dedi. i 30 Nisan 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: