lacaktı. Valiye, milletvekilleri yazılı bir soru tevcih ettiler ve yazılı cevap istediler: Meclis çalışmalarına katılmak üzere Ankaraya gide- ceklerken İncesuda nasıl durduruluyorlardı? Meselenin böyle ele alınması, tabii herkes igin bir aralık kapı teşkil etti. Valinin yazılı ce- vabı gecikmedi: Ankara yolu kapatılmamıştı. Kapatılan, Yeşilhisar yoluydu. Muhalefet Lide- ri ve milletvekilleri, Yeşilhisara uğramamak kaydıyla Başkente nezaman isterlerse dönebi- lirlerdi. Anlaşma oldu. İktidar yolu açacak, Muha- lefet Yeşilhisara gitmeyecekti. Netice İsmet Pa- şaya bildirildi. İsmet Paşa “Derhal yola çıka- lim” dedi. Barikat kaldırılmıştı. Kafile, gerçek- ten muazzam bir tezahürat arasında, başta ge- ne İsmet Paşanın otomobili, hareket etti. Yol- da baktık, Yeşilhisara giden dönemeç “cemse”- lerle kapatılmış. Eğer Hükümet barikadı İnce- suda değil de burada kurdurmuş bulunsaydı ha- dise çıkmayacaktı. İsmet Paşa oradan, kendi adıma, milletvekillerinden Dr. Faruk Ayanoğlu- nu Yeşilhisara gönderdi. Biz yolumuza devam ettik. Yolda.giderken.İsmet Paşa bana, Ürgüpte gazetecilere verilmek üzere bir demeç yazdırttı. ismet Paşa için.en önemli husus şuydu: Halk, haksızlığa karşı cephe aldı mı, dayanmak imkâ- nı BY, İsmet Paşa demecinde şöyle di- yordu: “ “Anlaşılmıştır ki aziz milletimiz bir kısım Nİ e yapılacak haksızlığı bütün mille- te yapılmış gibi yüreğinde hissedip heyacanını açığa vuracak ileri insanlık merhalesindedir. Bu netice cemiyetimizin yükselmesi için büyük kıymeti haizdir.” Gazeteciler Ürgüp postahanesinden bunu, gazetelerine geçirdiler; Ertesi gün Gölbaşında bizi muhteşem bir kohvoy bekliyordu. Kayınvaldem ve Özden de gelmişlerdi. Tabii bütün o hadiseler esnasında en büyük heyecanı onlar çekmişler, onların yü- reği-en karanlık endişelerle dolmuştu. Klakson- ları çalarak ve yollara birikmiş'halkın alkışları, yaşalari, hatta gözyaşları arasında İsmet Pa- sa Ayten Sokağa döndü. Çok kimse, demokratik rejimimizin o seyahatte son dönemecini aldığın- dan, tabii bu sırada pek fazla haberdar değildi. Ama İsmet Paşa, olup bitenlerden sonra İk- tidarın bir seçimi göze alamayacağını derhal kavradı. Nitekim Ürgüpten. Ankaraya,dönerken Şereflikoçhisarda bunu açıkca söyledi. Şerefli- koçhisarlılar kafileyi durdurdular, İsmet Paşa- nım konuşmasını istediler, İsmet Paşa keyifliy- di. Rahatsızlığı geçmişti. Bir evin giriş kapısı etrafındaki mermer trabzanlara yan oturdu, meydanı dolduran halka, sanki tek adammışlar gibi hitap etti. Onlardan nasıl olduklarını, se- cime hazir bulunup bulunmadıklarını sordu. Halk da, tek adammış gibi cevap verdi: İyiv- diler, seçime hazırdılar. İsmet Paşa güldü: © << Ben de öyle görüyorum. Ama onlar âr- tık seçime pek hevesli görünmüvorlar..” dedi. - Bir gün sonra, İktidarı deliye çeviren ha” vadis Kayseriden geldi, İktidarın güvendiği as- ker, Generallerinin özel uçakla Himmetdedeye gönderdiği, İncesuda birliklerin komütasinı ver- diği subay, Kurmay Binbaşı Seladaddin Çetiner ordudan istifa etmişti. Hem de istifa sebebini açıkca ilan ederek.. Binbaşı Çetiner istifaname- sinde şöyle diyordu: “Anayasanın 70. maddesi söyülntei hak ve hürriyetini vatandaşların tabii hukukundan saymasına ve Ordunun kanunun “is tisnai haller dışımda emniyet ve zabıta kuvvet- leri yerinde kullanılmasına hukuki imkân bu- lunmamasına rağmen sayın İsmet İnönü ve ar- kadaşlarının Kayseri gezisinde emir ve komuta ettiğim birlikleri bu hukuki smırlar dişinda. kul- lanmağa zorlandım. Bu hususu subay çıkarken yaptığım yemin- le bağdaştıramıyorum. Ayrıca Anayasanın 94. maddesinde de kanuna aykırı emirlere itaat et- menin memuru mesuliyetten kurtaramayacağı tasrih edilmiş bulunmaktadır. Bu itibarla bir asker çocuğu olarak girdi- gim ve aşk derecesinde bağlı olduğum mesleğim- den teessür içinde istifa ediyorum. Gerekli kanuni ir ri yapılmasını saygı- Jarımla arz ve istida ederim İktidarın yaptığı “kanuni işlem” Kurmay Binbaşının. tevkifi ve hadiseye yayım yasağı ko- hulması oldu. Halbuki mesele orada dı. Selahaddin Çetineri, istifada iki subay Alia takip etti. Kayseride > başka bir subay vardı: Osman Özkoçak. O da, aynı Se- bepten istifasını verdi. Onlara, hadiseyle doğ- rudan doğruya ilgisi bulunmayan bir Kurmav Albay katıldı: Kâmil Savaş. İktidar onlarıda | tevkif etti ve o istifa hadiselerine de yayın ya- sağı Koydu. Mevkuf subaylar Ankara ya getiril- diler, askeri yi bütün Ordu ve bütün Türki ye duymuştu. İkti-. dar tuttuğu yolda Silâhlı Kuvvetleri âlet diye ulanamayacağını anlamıştı. Başka bir çare bul- mak lazımdı, Me ye ya zamanda ayı, hadise de ayısıyla ve aynı şeyi söyleyerek Ordudan ması İktidara bunun bir müsterek erek A 293