bir idarenin elinden kurtarıldığını her şeyden daha iyi gösterebilecek bir hikâ- yedir. Tahkikat Komisyonu yeni yetkileriy- le Perşembe sabahı faaliyete geçti. Faa- liyete geçti ve elini ilk bize attı. Saat 11'de, Kurtulu telefonla aramışlar. Kurtul ilk önce işi pek ciddiye alma- mış. O sıralarda gazeteciler arasında ye- ni bir oyun oynanıyordu. Komisyonla baş- langıçta alay eden gazeteciler birbirlerini işletiyorlardı, Kurtul da öyle sanmış ve telefondaki adamdan yâzılı belge istemiş. Sonradan öğrendik ki telefon eden, Ko- misyonun savcısı durumunda bulunan Ke- mal Özermiş, Kemal Özer son derece na- zik bir şekilde Kurtulun arzusunun yeri- ne en söylemiş. Kurtul o zaman vaziyetin ciddiyetini anlamış ve İstanbul- da beni aramış. Çocukla görüşmek kısmet olmadı. Telefonla İstanbul. irtibatı temin edilinceye kadar Kurtulu Emniyet me- murları Tahkikat Komisyonuna zimmetle teslim etmişler, » «Tahkikat Komisyonu, şimdi -CENTO emrine verilen eski Meclisin bahçesi için- de, özel olarak hazırlatılmış bir binada çalışıyordu. Komisyonün kendi muhafız- ları, kendi odacıları ve kendi askerleri vardı. en emniyet memurları Ko- lisine teslim etmişler. Bizim eihelter demhan da Kurtulla beraber Komisyonun kapısına kadar gitmiş ve son dakikaya kadar orada beklemiş. Kurtulu saat 13'e doğru içeri almış- lar. Komisyon o zaman sorgu işlemini alt komisyonlar şeklinde yapıyordu ve böyle- ce daha fazla sayıda adam sorguya çek- me imkânına sahip pe ği sayan P. iktida- rının basın uzmanı inen N di çioğlular, Himmet Ölçmenler, Kemal zerler, Osman Kavuncular Kurtulu sor- guya çekmişler, Bir diğer grup ise O sıra- da İstanbuldan tevkif edilerek getirilen emekli Kurmay Albay Cemal Yıldırımı is- ticvap etmekteymiş. Kurtulu Nusret Kirişcioğlunun bas- kanlığında çalışan alt komisyonün odasi- na almışlar. Odada uzunca bir masa var- mış. Masanın etrafında beş üye bulunmak- ta imiş. Kurtul masanın bir ucuna oturtül- muş. Pençerenin kenarında bir sivil po- lis memuru daktiloya kâğıt geçirmiş ve Kurtulun 1ş, Soruları ön- celeri Nusret Kirisçioğlu MD, sonra diğerleri de işe karışmışlar. Kurtulla Ki- rişgioğlu arasında konuşma başlamış? “— Dergide ne iş yaparsınız?” “— Yazıişleri Müdürüyüm.” “ — Yazıları kim yazar?” *-— Bütün ye iee yazarlar ama, ai son şeklini ben veririm ve bunlar benim kanuni sorumluluğumda oyayınla- nır,” “— Peki Metin Toker ne iş yapar?” “— Metin Toker Derginin başyazarı- dır ve başyazılarını yazar.” *“— Başka ne iş yapar?” “—- Vallahi, mecmuadaki işi budur. Onun Kapa işleri ile ben ilgilenmem.” “— Şu anda Metin Toker nerede?” “ — İstanbulda. Şimdi her halde Taş- lıktadır.” -; İstanbulda neler oluyor biliyor musun ? vi Hayır! Burada olduğumdan, olayları takip, edemedim.” Komisyon üyeleri sorguyu kesip > birlerine manalı manalı bakmı “Hım.. İstanbulda imiş” demişler. Kur. tul o sırada İstanbulda Üniversite olayla- rının başladığını bilmediğinden bü bakış- mayı ve sözü manalandıramamış. Sorgu ayni hava içinde, ama gittik- çe sertleşerek devam etmiş, Komisyon üyeleri Akisin, kapağında Cemal Yıldırım ve büyük bir kulak Bein olan sayısını Kurtula uzatmişlar, bazı pasajları oku- muşlar. Sonra bu pasajların manaları Üüze- rinde sorguya başlamışlar. Kemal Özerin santrik tasavvurları” ve “kurdu a iyi tâbirleri olmuş. Kemal Özer urtula hışımla sormuş: “— Bu satırlarla ne demek istiyor- sunuz? Nedir bu eksantrik tasavvurlar, kurt kim kuzü kim?” , Kurtul, sakin cevap vermiş: “- Mana açık, nitekim altında açık- laması da var. Eksantrik tasavvurlar şun- lar: C.H.P.'liler pasif savunmaya ye ler, mesela C.H.P.'li iş adile Denkel ra para yatırmayacaklar, DE.ilerie ile ei münasebetinde bulunmayacaklar. Biz