10 Mart 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

10 Mart 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bi- sak bi- ena İ u? ruş$ adi, sey” bie yar mus ve ün dük | nl eli ıda rüp ye zak kar zi lar sin. Ak vak” cib nü 10 Mart 1938 — A EŞAM. 46 mam aaa Sahife $ Aslan adamla görüştüm Çoluk çocuk sahibi ciddi bir adamım. Böyle çıplak filim çevirmekten utanıyorum. ,, dc Çocuğumu, 2 yaşında olmasına rağmen denize soktum. Yumurcak benden iyi yüzücü olacak,, Sporculara tavsiye : Genç yaşta evlenmek... Aslan adam: “ Genç yaşta evlenmek ihtiyarlamamak için en iyi sigortadır ,, diyor Aslan adam evinde kuzu adam oluyor Hollywood, Şubat Büyük sinema stüdyolarının içi pek lerdir. Hele tabiate, vahşi , sirk hayatına dair filmler çevrilirken bu stüdyolara girmek aşa- ğı yukarı bir kahramanlıktır. Meselâ hiç ümid etmediğiniz bir dekorun ar- kasından sahibinin bile güç zaptetti- ği kocaman bir kaplan karşınıza çıkı- verir. Yanınıza kadar soktukları bir demir kafesin kapağını açınca İçin- den bir aslan süzülüverir. Vakıâ bu hayvanlar insana oldukça alışıktır. Lâkin stüdyolardaki insanların sinir- lerini bile bozan kuvvetli projektör- ler bu hayvanları âdeta çileden çıkar- tır, ürkütür, sinirlendirir. Halbuki tabiate, vahşi ormanlara, sirk hayatı- na dair filim çevrildiği zaman stüdyo- larda aslandan, kaplandan bol şey göremezsiniz. Kaliforniyanın sıcak iklimi bunların yaşamasına da pek müsaid olduğu için Hollywood stüd- yolarında istediğiniz kadar aslan ve kaplan bulabilirsiniz. İşte bunun için- dir ki içinde vahşi hayvanlarin rol oy- nadığı filmler çevrilirken işi olanlar- dan başka kimse stüdyolara girmez. Ama ben bugün böyle aslanlı, kap- lanlı bir filim çevrilirken «Universals filim stüdyolarına girmeğe mecbu- Tum, Çünkü orada Hollywoodun meş- hur «Aslan adam» ını göreceğim, ko- nuşacağım. Eski dünya uzun mesafe yüzme şampiyonu ve şimdiki meşhur sinema artisti «Buster Krabo İstan- bulda ilk defa France Dee ile beraber oynadığı «Aslan adamı filminde tamıl- mış ve çok beğenilmiştir. Bu filmden sonra bütün dünyada dünya yüzme şampiyonunun adı «Aslan adam» ola- rak kalmıştır. Hollywoodda, Amerika- da herkes ona «Aslan adam» der. «As- lan adams aşağı, «Aslan adam» yu- Karı... «Aslan adam» da hakiki bir as- landır. Bütün Amerikan gazeteleri küvvet timsali olarak onun resmini yaparlar, Kendisinden bahsedilirken «yirminci asrın modem Herkülüs der- ler. Eski dünya yüzme şampiyonunun Amerikanın en kuvvetli insanı oldu- ğunu söyliyenler pek çoktur. Aslan adamı görmek için stüdyola- rın en tehlikelisine girdim. Burada Kansastan getirilmiş en azgın atlar vardır, Orta Amerikaya dit bir filim çevriliyordu. Öyle azgın âtlar ki bir dakika yerlerinde durmuyorlar, mü- temadiyen şahlanıyorlar, tepiniyor- Jar. Hele projektörler açılınca kişneye kişneye zıpzıp sıçrıyorlar, Biz stüdyo- daki aktörlerle, artistlerle, figüranlar- Is, rejisörle beraber oradan oraya ka- Çıp duruyoruz. Hayvanların biraz sa- kinleşmesini, atlara bakanların onla- Ti zaptetmelerini bekliyoruz. Yanım- da iri bir at duruyordu. Ama bâna âdeta malüm oldü. Bu hayvanın ba- kışlarını hiç beğenemiyordum. Bir- denbire projektörlerden en kuvvetlisi- Mİ bu atın üzerine çevirdiler. Hayvân vanadan çıktı. Şahlandı. Bir aralık onun iki ön ayağını havada gördüm. Bereket versin bu esnada dey gibi bir adam atla benim arama girdi. Hayva- Mi yularından zaptetti. Fakat at bu esnada etrafa iki üç çifte savurmağı da unutmamıştı. Çiftelerden biri be- Dim dizkapağıma geldi. Biri de atı Yularından zapteden dev gibi adamın kasıklarına gelmişti. Ben atik davran- MiŞ, kaçınmış; çifteyi oldukça hafif #âvuşturmuştum. Fakat onun yediği ŞİLE pek'şiddetii idi Aslan Adam Buster Krab, muharririmiz Hikmet Feridün Es'le görüşüyor 20 aslan arasında Iztırab içindeki bu gençdev gibi adama baktım. Meşhur Aslan adam. Bir yandan yediği çiftenin acısile kıv- ranırken bir taraftanda iıztırabını saklamağa çalışan erkekçe bir gülüm- seme ile; — Ucuz kurtulduk!., diyordu. Sizin dizkapağınızı tepti galiba... Fakat meşhur Aslan âdam hâkika- ten fena bir vaziyette idi. Onu Saba melikesinin sarayının kapısını göste- ren dekorun kenarına oturttum. Bir sigara uzattım. Biraz sonra gülüyor, konuşuyordu. — Bu bir şey değil... dedi, ben «As- lan adams filmini çevirirken bir çu- kurdaki yirmi aslanın içine atlamış- tım. Yirmi aslanla benim üzerime 6 projektör çevrilmişti. Birdenbire as- lanlar fena halde ürktüler. Üzerime saldırdılar, Bereket ki bu hayvanları terbiye eden adamlar uzaktan bağırıp çağırarak onlara öteberi atarak ken- dilerini teskin ettiler. Yoksa yirmi as- lanın pençesinde en aşağı yirmi par- ça olacaktım. Aslan adamın aslanlar tarafından parçalanması da feci oldu- ğu kadar komik bir şey olurdu değil mi?.. Eski dünya yüzme şampiyonuna SORUMA: e — Sporu bırakıp sinema hayatına girdiğinizden memnun musunuz?. — Sinema hayatı çok cazib şey İ ama pek de memnun değilim. Reji- sörler «vücudün son derece güzel... Sen çıplak filim çevirmelisin..» diye bana Aslan adamda olduğu gibi «Haz- İ reti Adem: kıyafetinde filim çevirt- mek istiyorlar. Vakıâ bu kıyafette çe- virdiğim «Aslan adam» filmi dünya- nın her tarafında Âdeta kapışıldı. Ak- tı. Beni son derece meşhur etti. Pos tacılar evlme dünyanın her tarafın- dan gelen kadın mektuplarını çuval- larla taşıdılar. Fakat ben böyle çıp- lak filim çevirmek istemiyorum. Ben sporcu bir adamım. Ciddi bir insa- nım. Çoluk çocuk sahibiyim. Böyle her tarafım açık saçık filim çevirmek- ten utanıyorum. Elbiseli fllim çevir. mek istiyorum. Kendimi methetmek gibi olmasın ama ben gayet mazbut bir insanım. Katiyyen içki kullanmam. Sefahetle alâkam yoktur. Sigaraya bile sinema hayatına girdikten sonra başladım. Utangacım, bunu itiraf ederim... Ks- Hayatımda gece kulübü nedir bilmem. la hayale gelmiyecek derecede iş yap- | | | dınlarla konuşurken kanter içinde | kalırım. Böyle bir insanın siz bihleree | diye bağırarak arandığını gördük; Pil. tarafını bütün dünyaya göstermesini tasavvur ediniz, Emin olun, utancım- dan ilk filim olan «Aslan adam» 1 yal- nız stüdyoda seyrettim. Gidip bir si- nemada seyredemedim. Vücudünün güzelliği dünyaca meş- hur olan Buster Krab ayağa kalktı: — Türkiyede, dedi, böyle ince zarif, Robert Taylor gibi jönprömyeleri mi beğeniyorlar? Yoksa kuvvetli, iri ya- rı genç adamları mı? — İyi oynuyorlarsa iki tipi de be- ğenirler... Kuvvet ve zekâ — Kuvvetli adamı dünyanın her tarafında beğeniyorlar. İri yarı, güç- Tü kuvvetli genç adamların filimleri dünyanın her tarafında iyi iş yapıyor. Fakat her ne hikmetse insanların ak- lında şöyle bir kanaat kökleşmiş. İri yarı, güzel vücudlü bir adam kuvvetli olabilir. Hattâ kuvvetin timsali olabi- Yir. Fakât'bir insan çok kuvvetli oldu mu mutlaka kafasının yapılışı eksik- tir. Zekâsı kıttır. Çök kuvvetli adam güzel bir nükte yapamaz. “Güzel söz söyliyemez. Şiir okuyamaz. Güzel bir şarkıyı bir musiki âletinde çalamaz. Bütün bu ince şeylere onun kaba ya- pisi, inüthiş kuvveti müsald değildir. Kuvvetli adam yâlniz ve sadece kuv- vetlidir. Bir gokları yalnız böyle düşü- nürler. Hattâ kuvvetli adamın tahsi- Yinin bile döğrü dürüs olmadığını zan- nederler. İşte bu da benim sanat hayatımda bir ıztırabdır. Halbuki ben Üniversite mezunuyum. Ben musiki âletlerinin bir çoğunu çalarım. En hoşuma giden şey de şiirdir. Fakat sinemada beni seyredenler: — Bu da şiirden ne anlar?. diyebi- dirler, Hele o «Aslan adamı» filminden son- ra bana bazıları âdeta hakikaten vah- şi imişim, sanki ormanda yeni yaka- Janmışım ve demir kafes içinde şehre getirilmişim gibi bakıyorlar. Halbuki öteki önprömyeler - filimde “ güzel nükteler yaptıkları, musikiden anla- dıkları için < zarif; ince, kibar insan- lar... Halbuki içlerinde müsikiden'nef- ret edenler, hayatında tek nükte yap- mıyanlar yardır... Bize gelince «vahşi adam», «Aslan adam», «kuvvetli ama Az zekâlt ve saire ve salre.. Yanyana durduğumuz zaman be- nim tepemden bakıyordu. Kaç yaşın- da olduğunu sordum — 28... dedi... — 28 yaşında baba oldunuz... 2 yaşında yüzücü — Evet.. hem de iki sene evvel... Be- nim zaten, küçüklüktenberi gözüm öyle sefahet hayatında değildi. Evle- nip muntazam bir hayat yaşamak iş- tiyordum. Sevdiğim bir kız da karşı- ma çıkınca “tereddüd etmedim, He- men evlendim. Bir çocuğumuz da ol du. Top gibi... Onu iki yaşında olması- na rağmen bu sene denize attim. Yumurcak benden iyi yüzücü olacak... Evlilik hayatımdan son derece mem- nunum. Mesudum ve Holiywoodda mânasız bir heves yüzünden sık sık boşananlara şaşıp kakyorum.. sAslan adan» babacan, samimi bir delikanlı idi. İçindekilerimi, düşündü- ğü şeyleri olduğu gibi söylemekten çekinmiyordu. Bu sırada rejisörün — Yildiz nerede? Yıldız nerede?. metrelik bir filimde vücudünün-ber i min yıldızını yani Asian adamı harıl heri arıyorlardı. Ortelâşla: . — Bir saniye... dedi, kısa bir sahne çevireceğiz... Biraz sonra gelirim. Böyle söyliyerek yanımdan uzaklaş- tı. Stüdyonun' yüksek tavanına yakın bir yere çıktı: Rolünün icabı bu gayet yüksek yerden aşağı atlıyacaktı. Ma- kineler hazırlândı. Aslan adam bir hamlede keridisini oradan aşağı bi- raktı. Ben «Aslan adam» filminde onun hayret verici derecede zıplama ve sıçramalarım yapma zannetmiş- tim, Bunu görünce şaştım, Tekrar ya- nıma döndüğü zaman: — Ne kadar çok zıplıyor ve ne yük- sekten atlıyorsunuz. Ben bunları fi- lim hilesi zannediyordum. — Sinema hilesinden nefret ederim. Bu bana seyirciyi aldatmak gibi bir şey gelir. Yüksek atlarım. Ayni ze manda eskiden Amerikanın atlama şampiyonu idim. — HAJâ sporla meşgul müsünüz? — Sinemadan fazla... Filim çevi mediğim zamanlar daima spor meşgulüm. Bir gün spor yapmasam âdela vücudümde sızılar hissederim, Hani tekrar spor hayatına atılmağı da düşünmüyor değilim. Biraz çalı- şacak olsam, katiyyen sigaraya da ve- da etsem gene'dünya yüzme şampi- yonluğunu alacağımı sanıyorum. Za- ten henüz benim rökorumu büyük bir farkla kıran olmadı... Sporculara tavsiyeler — Genç sporculara neler tavsiye edersiniz? — Çok şey değil... Sporda muvaffak olmak için bir kaç esaslı şeye pek dik- kat etmek ister. Bir kere gayet mun- tazam bir hayat... Mümkünse gayet genç yaşta evlenmek... Genç yaşta ev- lenmenin bir erkek bünyesini ne dere- ce muhafaza ettiğini tasavvur ede- mezsiniz. Genç yaşta evlenmek ihti- yarlamamak için en iyi sigortadır zan nederim. Beri kendimi şimdi bekârlı- ğımdan çok daha dinç ve kuvvetli his- sediyorum. Zaten bir istatistik gör düm. Bu istatistik şöyle idi Bekâr erkekler evlilerden çok daha çabuk ihtiyarlıyorlar ve çok daha ça- buk ölüyorlar. Bekârların vasati ölüm yaşı 55, halbuki evlilerin ölüm yaşının vasatisi 70 - 75... Arada ne kadar fark var?... Tabif bunların içinde 90 yaşi- na kadar yaşiyanlar vardır. Sonra genç evlilerde orta yaşlı ve yaşlı ola- Tük evlenenlere nazaran daha geç ih- tiyarlıyorlar ve'daha geç ölüyorlar... Bunun için erkeklere gençken evlen- melerini tavsiye ederim. En ağır spor için bile evlenmenin hiç bir zararı ol- madığına kanlim.. Ben dünya şam- Piyonluğunu kazandığım zaman evli idim. Sonra spor yapmak istiyenlere ikin- ci tavsiyem, âxfakat kuvvetli gıdâtar almalarıdır. Mideyi en az bozacak; fa- kat vücude en Kuvvetli gıdayı verecek yemekleri yesinler... — Bakınız şimdi aklıma geldi... Bi? gazetede sizin yani Aslan adamın bir oturuşta büyük bir tavuğu, arkasine dan bir kâç porsiyon yemeği yediğini. zi okumuştum: Doğru mu?.. Aslan adam gülümsedi: — Şimdi sizi yemeğe davet etmek benim için'bore oldu... Şu sahneyi de bitirelim yemeğe gidelim olmaz mı?.. Çenemi kaşıyarak fena fena düşün- düm: (Devamı 12 nci sahifede) Hikmet Ferilün Es

Bu sayıdan diğer sayfalar: